[By-leyl-i Lal]

İlamlı icra takibinin başarılı olabilmesi için, ilamın (yani ilamdaki alacağın) zamanaşımına uğramamış olması gerekir. Eğer ilam zamanaşımına uğramış ise, borçlu, icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını isteyebilir (m.33-33/a).

İlama dayanan takip, son işlem üzerinden on sene geçmekle zamanaşımına uğrar (m.39,I) . Buna göre, ilamlar on yıllık zamanaşımına tabidir .

Bazı ilamlar zamanaşımına uğramaz ; bu ilamlar aşağıda görülecektir. Burada, ilk önce zamanaşımına uğrayan (tabi) ilamlarda zamanaşımının hangi tarihten itibaren hesaplanacağı üzerinde durulacaktır:

İlamın (hükmün) verilmesi (tefhimi) tarihinden itibaren on yıl içinde borçluya (karşı tarafa) tebliğ edilmezse, ilam, zamanaşımına uğrar (İİK m.39,I; EBK m.135,II - YBK m.156,11). İlam, hükmün verilmesi (tefhimi) tarihinden itibaren on yıldan fazla bir zaman geçtikten (ilam zamanaşımına uğradıktan) sonra borçluya tebliğ edilirse, borçlu, süresi içinde temyiz yoluna başvurarak, hükmün, yalnız ilamın zamanaşımına uğramış olması nedeniyle bozulmasını sağlayabilir .

Borçlu hükmü süresi içinde temyiz etmezse, hüküm (ilam) kesinleşir. Fakat, alacaklı bu ilamı icraya koyarsa, borçlu, ilamın verilmesi ile tebliği arasındaki dönemde on yıllık zamanaşımına uğradığından bahisle, icra mahke- meşinden icranın geri bırakılmasını isteyebilir (m.33 ve m.33/a). Bunun gibi, alacaklı, hükmün verilmesi (tefhimi) tarihinden itibaren on yıl geçtikten sonra ilamı (borçluya tebliğ ettirmeden) doğrudan doğruya icraya koyarsa, borçlu, gene ilamın zamanaşımına uğramış olması nedeniyle, icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını isteyebilir (m.33 ve m.33/a).