tehdit ve görev yaptırmama suçu

Başlatan Deniz034, 28 Eylül 2017, 22:04:55

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_Deniz034

Dubleks dairede haciz-sanığın üst katın kendisine ait olduğundan bahisle tehdit ve görev yaptırmama suçu
T.C.
Yargıtay
18. Ceza Dairesi

Esas No:2016/9362
Karar No:2016/16307
K. Tarihi:24.10.2016



Görevi yaptırmamak için direnme suçundan sanık ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 265/2, 43/2-1 ve 62. maddeleri gereğince 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair ... Asliye Ceza Mahkemesinin 25/06/2014 tarihli ve 2013/20 esas, 2014/287 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 09/10/2015 gün ve 2015/320824 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; "Dosya kapsamına göre, olay tarihinde mağdur icra müdürü ve avukatın haciz işlemi yapmak üzere gittikleri evin ikinci katında sanığın ikamet etmekte olduğu, alt katta ise asıl borçlu ...'ın oturduğu, haciz işleminin yapıldığı evin dubleks olup içten merdivenli olduğu, icra görevlilerince evin alt katında bulunup borçluya ait eşyalar tespit edildikten sonra ikinci kata çıkılmak istendiğinde sanık ...'nin bu katta kendisinin ikamet etmekte olduğunu, yukarı çıkmalarına izin vermeyeceğini beyan ederek eline bir vazo alıp "burası benim evim, eğer çıkarsanız bunu kafanıza atarım" diyerek tehditle görevi yaptırmamak için direnme suçunu işlediğinden bahisle mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmış ise de, sanığın ikinci katta müstakil olarak kendisinin ikamet etmekte olduğunu, burasının kendi evi olduğunu, borçlu ile bir ilgisi olmadığını beyan ederek atılı eylemi gerçekleştirmiş olduğu, mahkemece bu savunmaya itibar edilmediği, ancak dosya kapsamında sanığın savunmasının aksine bir delil bulunmadığı, sanığın ikamet ettiğini beyan ettiği ikinci katta borçluya ait eşya bulunup bulunmadığı ve varsa bu eşyaların haczinin sanık tarafından tehditle engellendiğine dair bir tespit yapılmadığı cihetle, sanığın haciz işlemi ile bir ilgisi olmayan ve haciz esnasında girilmesi gerekmeyen kendi ikametine girilmesini engelleme şeklindeki eyleminin görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturmayacağı gözetilerek, beraatı yerine, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.." denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme;
TCK'nın 265/1. maddesi kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engelemek amacıyla cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır, hükmü yer almaktadır.
Bu suçta korunan hukuki yarar; kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla cebir veya tehdit kullanma fiillerinin suç olarak tanımlanmasıyla korunmak istenen hukuki yarar, kamu idaresi organlarının görevlerini düzenli bir şekilde ve herhangi bir engelle karşılaşmadan yerine getirmelerini sağlamak suretiyle, kamu idaresinde sürekliliği güvence altına almak ve kamu faaliyetine saygıyı temin etmektir.
Görevi yaptırmamak için direnme suçunun oluşabilmesi için, kamu görevlisinin ilgili konuda görevli olması gerekir. Bu nedenle somut olayda görevli olup olmadığı belirlenmelidir.
TCK'nın 265/1. fıkrasında tanımlanan görevi yaptırmamak için direnme suçunun oluşması için, kamu görevlisine karşı görevini gerçekleştirmeden veya görevini gerçekleştirdiği sırada cebir ve tehdit fiillerinin işlenmesi gerekir. Bu eylemlerin görevin yerine getirilmesini engellemeye veya güçleştirmeye elverişli olması gerekir.
Görevi engellemeye yönelik hareketin cebri veya tehditle birlikte gerçekleştirilmesi şarttır.
Kamu görevlisinin yapmak istediği iş görevi ve yetkisi kapsamında olmalıdır. Görevli ve yetkili olmadığı halde işlem yapmak isteyen kamu görevlisine direnme halinde TCK'nın 265. maddesinde tanımlanan suç oluşmaz.
Görevi yaptırmamak için direnme suçunun oluşması için cebir veya tehdidin kamu görevlisine karşı göreve başlamadan veya başladığı sırada veya görevin icra edildiği sırada yapılması gerekir. Görevin yapılmasından sonra gerçekleştirilen cebir veya tehdit TCK'nın 265. maddesinde yazılı suçu oluşturmaz. Fiilin niteliğine göre TCK'nın 86, 106. maddelerinde yazılı suçlar oluşabilir.
TCK'nın 106/1. maddesinde tanımlanan suç; bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur, denmektedir.
Bu suçta korunan hukuki yarar; kişilerin huzur ve sükunudur. Güvensizlik duygusunun doğması engellenmek istenmiştir. Kişinin kendisine özgü sulh ve sükununa karşı işlenen saldırılar cezalandırılmıştır. Yine kişinin karar verme ve hareket etme hürriyeti koruma altına alınmıştır.
Tehdit eylemi işlenirken herhangi bir amaç yoktur. Amaç kamu görevlisinin görev yapmasını engellemek, güçleştirmek ise suç TCK'nın 265. maddesinde yazılı suçun unsurlarını oluşturur.
İcra müdürünün görevleri; 6183 sayılı Kanunun 13. maddesinde sayılan nedenlerin bulunması halinde, kurum alacağının tahsil güvenliğinin sağlanması için ünite amirinin oluru ile ihtiyati haciz kararı alınması amacıyla haciz kağıdı düzenlenmesi ve ihtiyati hacizle ilgili iş ve işlemlerin sonuçlandırılması. Servise intikal eden icra takip dosyaları hakkında gerekli iş ve işlemlerin yürütülmesi... olarak düzenlenmiştir.
İcra memuru alacaklının alacağına kavuşması için gerekli icra takip işlemlerini yapar. Bu işlemler alacaklının alacağına kavuşmasına kadar çeşitli safhaları içerir. Ödeme emri düzenlenmesi ve borçluya gönderilmesi, borçlunun mallarının haciz edilmesi, hacizli malların satılması, elde edilen para ile alacaklının alacağının ödenmesi ve konusu paradan başka bir şey olan ilamların zorla icra edilmesi, yerine getirilmesi, gerek duyulan tamamlayıcı işlemlerin yapılması icra memurunun görevleridir.
İnceleme konusu somut olayda , mağdur icra müdürü ve avukatın haciz işlemi yapmak üzere gittikleri evin ikinci katında sanığın ikamet etmekte olduğu, alt katta ise asıl borçlu ...'ın oturduğu, haciz işleminin yapıldığı evin dubleks olup içten merdivenli olduğu, icra görevlilerince evin alt katında bulunup borçluya ait eşyalar tespit edildikten sonra ikinci kata çıkılmak istendiğinde sanık ...'nin bu katta kendisinin ikamet etmekte olduğunu, yukarı çıkmalarına izin vermeyeceğini beyan ederek eline bir vazo alıp "burası benim evim, eğer çıkarsanız bunu kafanıza atarım" diyerek tehdit içeren beyanlarda bulunduğu anlaşılmıştır.
Bahse konu haciz işlemi gerçekleştirilen evin dubleks şeklinde olduğu, ikametin tek giriş kapısının bulunduğunun belirlendiği, sanığın beyanına göre ikinci katta kendisi ve ailesinin oturduğu, içerideki bölünmenin kullanım gereği olduğu, aynı konutta birlikte yaşayan aile bireylerinin kullanımına ilişkin bir bölünme niteliği taşıdığı, bu suretle sanığın kullandığı kısmın farklı bir konut niteliği taşımadığı,haciz işleminin henüz bitmediği, bitmemiş takibin gereklerini yapma görevi olan müştekiye bu görevini yapmasını engellemek amacıyla tehdit içeren beyanlarda bulunan sanığın üzerine atılı eylemin görevi yaptırmamak için direnme suçunun unsurlarını oluşturduğu anlaşılmıştır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 24.10.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
''Adalet suçu suçluyu değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır''

Benzer Konular (10)