İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ACMA SÜRESİNİN-BAŞLIYACAĞI ZAMAN

Başlatan Deniz034, 18 Haziran 2018, 21:47:14

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_Deniz034

İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ACMA SÜRESİNİN-BAŞLIYACAĞI ZAMAN.

NOT:
İtirazın iptali davası için söz konusu olan bir yıllık süre,borçlunun borca itirazının alacaklıya tebliğinden itibaren başlayacaktır,İİK62/2 ve İİK 67/1.

MADDE 67 - (Değişik: 538 - 18.2.1965 / m.37) (Değişik 1. fıkra: 4949 - 17.7.2003 / m.15) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

Burada borçlu Tebligatın usulsüzlüğünü iddia etmek ile borca itiraz etmek aynı şey değildir. Tebligatın usulsüzlüğüne dair karar kesinleşmiş olsa da itirazın iptali için sürenin başlaması anlamına gelmez. Kanun maddesi ve takip hukuku yönü ile yasa itirazın tebliği ile sürenin başlayacağını bildirmiştir. Bu durumda tebellüğ edilmesi sonucu değiştirmeyecektir.


T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2004/4511
KARAR NO. 2005/1138
KARAR TARİHİ. 14.2.2005

>İTİRAZIN İPTALİ--DAVA AÇMA SÜRESİ--ALACAKLIYA TEFHİM VEYA TEBLİĞ ZARURETİ

2004/m.62,67


ÖZET : Dava,TTK.nun 1301. madde hükmüne dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. İİK.nun 67/1 nci madde ve fıkra hükmünde, açıkça dava açma süresinin ödeme emrine vaki itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren başlayacağı belirtilmiş, bunun dışında bir yol ( harici öğrenme v.s ) öngörülmemiştir. Nitekim, aynı Kanun'un 62/2 nci madde ve fıkra hükmünde de,itirazın alacaklıya tebliği zorunluluğu getirilmiştir.Somut olayda,İcra Müdürlüğünce, itirazın alacaklı vekiline dosyaya başvurusunda, tefhimine karar verilmiş ise de,ne tutanağa geçmiş bir tefhim,ne de tebliğ suretiyle alacaklı vekili itirazdan haberdar edilmemiştir.


Bu durumda mahkemece, tebliğ gerçekleşmediğine göre, açılan davanın süresinde olduğu dikkate alınarak, işin esasına girilip, hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Bursa 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen 06.11.2003 tarih ve 2000/1163-2003/1621 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı sigorta vekilinin, TTK'nun 1301 nci madde hükmüne dayalı olarak davalı aleyhine açtığı itirazın iptali davası sonunda, mahkemece davanın süre bakımından reddine dair verilen kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava,TTK.nun 1301 nci madde hükmüne dayalı itirazın iptali istemine ilişindir.

Mahkemece, davacı alacaklının davalının ödeme emrine vaki itirazını dava dışı diğer borçlu için haciz ve muhafaza talebinde bulunurken, dosyaya yaptığı başvurular sırasında haricen öğrendiği, öğrenme tarihi ile dava tarihi arasında İİK.nun 67 nci maddesinde öngörülen dava açma süresinin geçirildiği sonucuna varılarak,davanın reddine karar verilmiştir.

Oysa, İİK.nun 67/1 nci madde ve fıkra hükmünde, açıkça dava açma süresinin ödeme emrine vaki itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren başlayacağı belirtilmiş, bunun dışında bir yol ( harici öğrenme v.s ) öngörülmemiştir. Nitekim, aynı Kanun'un 62/2 nci madde ve fıkra hükmünde de,itirazın alacaklıya tebliği zorunluluğu getirilmiştir.Somut olayda,İcra Müdürlüğünce,itirazın alacaklı vekiline dosyaya başvurusunda, tefhimine karar verilmiş ise de,ne tutanağa geçmiş bir tefhim,ne de tebliğ suretiyle alacaklı vekili itirazdan haberdar edilmemiştir.

Bu durumda mahkemece,tebliğ gerçekleşmediğine göre, açılan davanın süresinde olduğu dikkate alınarak, işin esasına girilip, hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamış,kararın açıklanan nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2012/5045
KARAR NO. 2012/21001
KARAR TARİHİ. 18.6.2012

• ŞİKAYET ( Süresinde Yenilenmeyen Haciz Talebi Nedenine Dayalı - Haciz İsteme Süresinin İtirazla Durduğu ve İtirazın İptali Davası Kesinleşinceye Kadar da İşlemediği Göz Önüne Alınmaksızın Evrak Üzerinden İncelemeyle Şikayetin Kabulüne Karar Verilmesinin İsabetsiz Olduğu )

• HACİZ ( Haciz İsteme Süresinin İtirazla Durduğu ve İtirazın İptali Davası Kesinleşinceye Kadar da İşlemediği Göz Önüne Alınmaksızın Evrak Üzerinden İncelemeyle Şikayetin Kabulüne Karar Verilmesinin İsabetsiz Olduğu - Şikayet )

• HACİZ İSTEME HAKKININ SÜRESİ ( Ödeme Emrinin Tebliği Tarihinden İtibaren Bir Sene Geçmekle Düşeceği/Haciz İsteme Süresinin İtirazla Durduğu ve İtirazın İptali Davası Kesinleşinceye Kadar da İşlemediğinin Göz Önüne Alınması Gerektiği - Şikayet )

• HACİZ TALEBİNİN YENİLENMESİ ( Şikayet - Haciz İsteme Süresinin İtirazla Durduğu ve İtirazın İptali Davası Kesinleşinceye Kadar da İşlemediğinin Göz Önüne Alınması Gerektiği )

2004/m.78

ÖZET : Dava icra müdürlüğü işleminin iptaliyle hacizlerin kaldırılması istemine ilişkindir. 13.11.2008 tarihinde başlayan haciz isteme süresinin, İ.İ.K.nun 78/2. maddesi gereğince 20.11.2008 tarihinde borçlunun itirazıyla durduğu ve işlemediği, 11.06.2009 tarihinde itirazın iptaline karar verilmiş ise de, temyiz edildiğinden kesinleşmediği ve Yargıtay incelemesinden 03.03.2011 tarihinde geçtiği, bu tarihten itibaren sürenin işlemeye devam ettiği anlaşıldığından, alacaklı vekilinin 10.08.2009 tarihinde haciz talebini geri almasının ardından 06.05.2011 tarihli yeni haciz talebine kadar henüz 1 yılın dolmadığı görülmektedir. O halde mahkemece, haciz isteme süresinin itirazla durduğu ve itirazın iptali davası kesinleşinceye kadar da işlemediği göz önüne alınmaksızın evrak üzerinden incelemeyle şikayetin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Nezihe Deniz Etral tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği düşünüldü:

KARAR : Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız takibe karşı borçlu vekilince, 23.7.2009 tarihinde TOKİ'ye haciz ihbarnamesi yazıldığı, 10.8.2009 tarihinde alacaklı talebiyle haczin kaldırıldığı, bu tarihten 7.6.2011 tarihli yeni haciz talebine kadar dosyada herhangi bir işlem yapılmadığı, İ.İ.K.nun 78. maddesi gereğince işlemden kalkan takip yenilenmeden yeni haciz talebinin kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek icra müdürlüğü işleminin iptaliyle hacizlerin kaldırılması talep edilmiş, mahkemece talep kabul edilmiştir.

İ.İ.K.nun 78/2. fıkrasında haciz istemek hakkının, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren bir sene geçmekle düşeceği belirtilmiş olup aynı fıkranın devamında, itiraz veya dava halinde bunların vukuundan hükmün kesinleşmesine kadar geçen zamanın hesaba katılmayacağı düzenlenmiştir. İ.İ.K.nun 78/4. maddesinde ise; "Haciz talebi kanuni müddet içinde yapılmaz veya geri alındıktan sonra bu müddet içinde yenilenmezse dosya muameleden kaldırılır" hükmü yer almaktadır.

Somut olayda alacaklı tarafından başlatılan takipte örnek 7 numaralı ödeme emri borçlu şirkete 19.11.2008 tarihinde tebliğ edilmiş olup, haciz isteme süresi bu tarihten itibaren 1 yıldır. Alacaklı talebi ile 23.7.2009 tarihinde TOKİ'ye 89/1 gereği 1. haciz ihbarnamesi gönderilmiş, 10.8.2009 tarihinde bu hacizden feragat edilerek tahsil harcı yatırılmış ve hacizler kaldırılmıştır. Ancak bu sırada ödeme emrinin tebliğiyle borçlu tarafından 20.11.2008 tarihinde borca itiraz edildiğinden takibin durduğu ve alacaklı tarafından itirazın iptali istemiyle dava açıldığı, Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 11.6.2009 tarihinde verilen 2008/458 E- 2009/197 K. sayılı itirazın iptaliyle inkar tazminatına dair kararın temyiz talebinin 3.3.2011 tarihinde Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2010/8021 E.- 2011/2804 K. sayılı ilamıyla süresinde olmadığından reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda 13.11.2008 tarihinde başlayan haciz isteme süresinin, İ.İ.K.nun 78/2. maddesi gereğince 20.11.2008 tarihinde borçlunun itirazıyla durduğu ve işlemediği, 11.6.2009 tarihinde itirazın iptaline karar verilmiş ise de, temyiz edildiğinden kesinleşmediği ve Yargıtay incelemesinden 3.3.2011 tarihinde geçtiği, bu tarihten itibaren sürenin işlemeye devam ettiği anlaşıldığından, alacaklı vekilinin 10.8.2009 tarihinde haciz talebini geri almasının ardından 6.5.2011 tarihli yeni haciz talebine kadar henüz 1 yılın dolmadığı görülmektedir.

O halde mahkemece, haciz isteme süresinin itirazla durduğu ve itirazın iptali davası kesinleşinceye kadar da işlemediği göz önüne alınmaksızın evrak üzerinden incelemeyle şikayetin kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İ.İ.K.'nun 366. ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2014/6317
KARAR NO: 2014/10510   
KARAR TARİHİ.04.06.2014


Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı vekili, müvekkilinin cari hesap alacağını tahsil etmek için davalı aleyhine yaptığı icra takibinin davalının haksız itirazı nedeniyle durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, %20 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını, müvekkilinin davacıdan olan alacağının davacının alacağından mahsup edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine %20 tazminata karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, davacının tebliğ giderlerini sunmadığından icra dairesince ödeme emrine itirazın davacıya tebliğ edilemediği, davacıya ödeme emrine itirazı öğrenme fekkini bildirmesi için kesin mehil verilmesine rağmen bu yönde belge sunamadığı, dava tarihi itibariyle 1 yıllık dava açma süresinin geçtiği gerekçesiyle davanın süre yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

İİK'nun 67/1 maddesi uyarınca; "Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir." Belirtilen yasa hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere itirazın iptali davalarında 1 yıllık hak düşürücü dava açma süresi borçlunun itirazlarının alacaklıya tebliği tarihinden itibaren başlar. İtiraz, alacaklıya tebliğ edilmemiş ise süre başlamaz. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. Ancak alacaklı icra hukuk mahkemesinde itirazın kaldırılması talebinde bulunmuş ise o takdirde 1 yıllık hak düşürücü sürenin itirazın kaldırılması davasının açıldığı tarihten itibaren başlayacağı Yargıtay'ca kabul edilmektedir.

Somut olayda itirazın kaldırılması davası da bulunmadığına göre davanın süresinde açıldığının kabulü ile işin esasına girilmesi gerekirken mahkemece, somut olaya uygun düşmeyen ve yasal dayanağı bulunmayan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 04.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.
''Adalet suçu suçluyu değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır''

Benzer Konular (10)

848

Yanıtlar: 0
Gösterim: 3913