Usulsüz tebligat

Başlatan WatchAndLearn, 11 Ekim 2018, 13:12:36

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_WatchAndLearn
* PTT'YE KARŞI USULSÜZ TEBLİGAT NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASI AÇILMASI (Davacı Taşınmazının İcra Kanalıyla Satılması Sonucu Uğramış Olduğu Zarar - Adli Makamlarca Yapılan Tebligatlar/PTT'nin Adli Tebligatlarla İlgili Faaliyetlerinin Tekel Şeklinde Yürütülen Kamusal Bir Faaliyet Olduğu Bu Görevin Hiç veya Gereği Gibi Yerine Getirilmemesinin Hizmet Kusuru Niteliği/Adalet Bakanlığı'nın Sorumlu Tutulamayacağı/PTT Aleyhine İdari Yargı Yerinde Tam Yargı Davası Açılması Gerektiği)

————

* USULSÜZ TEBLİGAT NEDENİYLE TAZMİNAT İSTEMİ (Adli Makamlarca Dava ya da Takibin Muhataplarına Yapılan Tebligatların Doğru ve Güvenli Bir Şekilde Adrese Teslimi ve Bu Kapsamdaki İşlerin Denetlenmesi PTT Genel Müdürlüğü'nün Kamu Hizmeti Kapsamındaki Görevleri Arasında Olduğu - Davacı Taşınmazının İcra Kanalıyla Satılması Sonucu Uğramış Olduğu Zarar/PTT Aleyhine İdari Yargı Yerinde Tam Yargı Davası Açılması Gerektiği Adalet Bakanlığı'nın Sorumlu Tutulamayacağı)

————-
7201/m.1, Geçici Madde 1

2577/m.2/1-b

ÖZET : Dava, haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalı PTT Genel Müdürlüğü'ne yöneltilen davanın, davacıya icra müdürlüğünce çıkarılan tebligatın, davalı idare çalışanı tarafından tebliği sırasında gerekli özenin gösterilmeyerek usulsüz olarak yapılması sonucu davacının zarara uğraması hukuksal nedenine dayandırıldığı anlaşılmaktadır. Adli makamlarca, dava ya da takibin muhataplarına yapılan tebligatların doğru ve güvenli bir şekilde adrese teslimi ve bu kapsamdaki işlerin denetlenmesi PTT Genel Müdürlüğü'nün kamu hizmeti kapsamındaki görevleri arasındadır. Özellikle adli makamlarca yapılan tebligatlarla ilgili 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 1. ve geçici 1. maddeleri ile 5584 Sayılı Posta Kanunu'nun 1. ve 2. maddeleri dikkate alındığında; davalı idarenin adli tebligatlarla ilgili faaliyetleri tekel şeklinde yürütülen kamusal bir faaliyet olduğundan, bu görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi hizmet kusuru niteliğindedir. İdare'nin işlemi ya da eylemi nedeni ile doğan zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 2/1-b maddesi gereğince İdare'ye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Görev sorunu, açıkça veya hiç ileri sürülmese de kendiliğinden dikkate alınır. Mahkemece anılan davalı yönünden yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esası incelenerek karar verilmiş olması doğru değildir. Davalı Adalet Bakanlığı aleyhine icra müdürünün usulsüz tebligata rağmen icra takibini kesinleştirdiği, gerekli özeni göstermediği, icra müdürünün de kusurunun bulunduğu gerekçesiyle dava açılmıştır. İcra müdürünün muhatap adına tebligat yapılan kişilerin gerçekte var olup olmadıklarını ve kimlik bilgilerini kontrol etme yükümlülüğü bulunmadığından davacı zararından davalı Adalet Bakanlığı'nın sorumlu tutularak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasayasaya uygun düşmemiştir.
——-

YARGITAY 4. Hukuk Dairesi
ESAS: 2013/8842
KARAR: 2014/5067

Davacı M... vekili Av... tarafından, davalılar T.C. Posta Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü vdl. aleyhine 19/12/2006 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05/06/2012 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı Sezgin Kurtaran'ın tüm temyiz itirazları reddedilmelidir.

2-Davalı PTT Genel Müdürlüğü'nün temyiz itirazları yönünden;

Dava, haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, aleyhine yapılan icra takibi kapsamında, kendi adına İcra Müdürlüğü'nce gönderilen ödeme emrine, kıymet takdir raporuna ve diğer hususlara dair tebligatların davalı PTT Genel Müdürlüğü'nde görevli dava dışı posta memuru tarafından, usulsüz bir şekilde tebliğ yapılması nedeniyle taşınmazının icra kanalıyla satılması sonucu uğramış olduğu maddi ve manevi manevi zararın tazminini istemiştir.

Mahkemece işin esası incelenerek istemin bir bölümü kabul edilmiş, karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

Dosya içeriğinden; davalı PTT Genel Müdürlüğü'ne yöneltilen davanın, davacıya icra müdürlüğünce çıkarılan tebligatın, davalı idare çalışanı tarafından tebliği sırasında gerekli özenin gösterilmeyerek usulsüz olarak yapılması sonucu davacının zarara uğraması hukuksal nedenine dayandırıldığı anlaşılmaktadır. Adli makamlarca, dava ya da takibin muhataplarına yapılan tebligatların doğru ve güvenli bir şekilde adrese teslimi ve bu kapsamdaki işlerin denetlenmesi PTT Genel Müdürlüğü'nün kamu hizmeti kapsamındaki görevleri arasındadır. Özellikle adli makamlarca yapılan tebligatlarla ilgili 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 1. ve geçici 1. maddeleri ile 5584 Sayılı Posta Kanunu'nun 1. ve 2. maddeleri dikkate alındığında; davalı idarenin adli tebligatlarla ilgili faaliyetleri tekel şeklinde yürütülen kamusal bir faaliyet olduğundan, bu görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi hizmet kusuru niteliğindedir. İdare'nin işlemi ya da eylemi nedeni ile doğan zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 2/1-b maddesi gereğince İdare'ye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Görev sorunu, açıkça veya hiç ileri sürülmese de kendiliğinden dikkate alınır. Mahkemece anılan davalı yönünden yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile işin esası incelenerek karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.

3-Davalı Adalet Bakanlığı'nın temyiz itirazlarına gelince;

Davalılardan S...tarafından davacı aleyhine bonoya dayalı olarak ...3. İcra Müdürlüğü'nün 2004/7168 sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde ödeme emri takip talebinde ve bonoda borçlu adresi olarak gösterilen "...Mah. ...Sok. No: 22 .../..." adresine çıkartılmış, mahalle muhtar vekilinin "muhatabın gösterilen adreste tanınmadığı" beyanına istinaden iade edilmiştir. Alacaklı vekili tarafından borçlunun yeni adresi olarak bildirilen "...Mah. ...., No:15 .../..." adresine çıkartılan ödeme emri muhtarın "muhatabın yurt dışında olduğu..."beyanına istinaden iade edilmiştir. Daha sonra yeniden borçlu adresi olarak bildirilen "...Mah. 30/7 Sok. No:26 .../..." adresine ödeme emri tebliğe çıkartılmış" 19.07.2004 tarihinde birlikte sakin amca oğlu A... tebliğ edilmiş, takibin kesinleşmesinden sonra da kıymet takdir raporu aynı adrese tebliğe çıkarılarak muhatabın eşi olduğu belirtilen kişiye tebliğ edilmiştir. Bundan sonraki tebligatlar da aynı adrese çıkartılarak davacıya ait bağımsız bölümün açık artırma sonucu 18.01.2005 tarihinde satışı gerçekleştirilmiştir.

Davalı Adalet Bakanlığı aleyhine icra müdürünün usulsüz tebligata rağmen icra takibini kesinleştirdiği, gerekli özeni göstermediği, icra müdürünün de kusurunun bulunduğu gerekçesiyle dava açılmıştır. İcra müdürünün muhatap adına tebligat yapılan kişilerin gerçekte var olup olmadıklarını ve kimlik bilgilerini kontrol etme yükümlülüğü bulunmadığından davacı zararından davalı Adalet Bakanlığı'nın sorumlu tutularak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenle davalı PTT Genel Müdürlüğü, (3) nolu bentte gösterilen nedenle davalı Adalet Bakanlığı yararına BOZULMASINA, davalı S...'ın (1) nolu bentte gösterilen nedenle temyiz itirazlarının reddine, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalı T.C. Posta Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü'nden peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26/03/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'ye ekli cetvelde Kamu İktisadi Kuruluşları arasında yer alan PTT, aynı Kararname'nin 2/3. maddesi gereğince sermayesinin tamamı devlete ait olup tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yararı gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulan ve gördüğü bu kamu hizmeti dolayısıyla ürettiği mal ve hizmetler imtiyaz sayılan kamu iktisadi teşebbüsü olarak tanımlanmıştır. PTT'nin, Kanun Hükmünde Kararname ve Ana Statü'de yer alan düzenlemeler saklı kalmak üzere özel hukuk kurallarına bağlı olduğu belirtilmiştir. Sözü edilen yasal düzenlemelerden, bu nitelikteki kuruluşların özel hukuk kurallarına göre yönetileceği ve faaliyet göstereceği, eylem ve işlemlerinin idari eylem ve işlem niteliğinde olmayıp diğer özel hukuk tüzel kişilerinde olduğu gibi, özel hukuka ilişkin bulunduğu sonucuna varılmalıdır. Davalılardan PTT Genel Müdürlüğü'nün açıklanan niteliği gereği, üçüncü kişilerle aralarında çıkacak uyuşmazlıklara da idari yargı yerinde değil, adli yargı yerinde bakılmalıdır.

Yerel mahkemece, açıklanan yasal düzenlemeler gözetilmeyerek, davalı PTT Genel Müdürlüğü yönünden yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddi gerektiği yolundaki bozma kararının (2) nolu bendine katılmıyorum. 26/03/2014

————————

Yukarıdaki karar daha sonrasında düzeltilmiştir.
————————

T.C
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO.2014/16399
KARAR NO.2014/17025
KARAR TARİHİ.11/12/2014
MAHKEMESİ: Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen gün ve sayısı yukarıda yazılı kararın; Dairemizin 26/03/2014 gün ve 2013/8842-2014/5067 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla HUMK'nun 440-442. maddeleri uyarınca tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Temyiz ilamında bildirilen gerektirici nedenler karşısında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun değişik 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birine uygun olmayan davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan karar düzeltme istekleri reddolunmalıdır.
2-Davacının davalı PTT Genel Müdürlüğü'ne yönelik karar düzeltme itirazına gelince;
Dava, haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 26/03/2014 gün 2013/8842 Esas ve 2014/5067 Karar sayılı ilamı ile bozulmuş, davacı karar düzeltme istemiştir.

Davacı, aleyhine yapılan icra takibi kapsamında, kendi adına İcra Müdürlüğü'nce gönderilen ödeme emrine, kıymet takdir raporuna ve diğer hususlara dair tebligatların davalı PTT Genel Müdürlüğü'nde görevli dava dışı posta memuru tarafından, usulsüz bir şekilde tebliğ yapılması nedeniyle taşınmazının icra kanalıyla satılması sonucu uğramış olduğu maddi ve manevi zararın tazminini istemiştir.
Mahkemece işin esası incelenerek istemin bir bölümü kabul edilmiş, karar davalı PTT Genel Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizce, davalı idarenin faaliyetinin kamu hizmeti kapsamında olduğu, idare mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Dairemizce yeniden yapılan incelemede; Kamu İktisadi Teşebbüsü (KİT) olarak görev yapan PTT Genel Müdürlüğünün görevleri, 23/05/2013 tarihli ve 28655 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6475 Sayılı "Posta Hizmetleri Kanunu" ile yeniden düzenlenmiş, kurum "Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi" adını almış, 02/09/2013 tarihinde Ticaret Siciline kayıtla 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve özel hukuk hükümlerine tabi bir Anonim Şirket olarak faaliyetine başlamıştır. 6475 Sayılı Kanun'un genel gerekçesinde ise, T.C. Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü'nün, sektörde Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre faaliyet yapan diğer şirketlerle eşit koşullarda rekabet edebilir hale gelmesi amacıyla PTT A.Ş. olarak yapılandırılmasının öngörüldüğü açıkça ifade edilmiştir. Diğer yandan, 6475 Sayılı Kanun m.21/2'de, PTT A.Ş.'nin sermayesinin tamamının Hazine'ye ait olduğu hüküm altına alınmıştır.

Tüm bu yasal düzenlemelerden, davalı kurumun bir özel hukuk tüzel kişisi olduğu, özel hukuk kurallarına göre yönetileceği ve faaliyet göstereceği, eylem ve işlemlerinin idari eylem ve işlem niteliğinde olmayıp diğer özel hukuk tüzel kişilerinde olduğu gibi, özel hukuka ilişkin bulunduğu sonucuna varılmalıdır.

Şu halde, davalının açıklanan niteliği gereği, eldeki uyuşmazlığa idari yargı yerinde değil, adli yargı yerinde bakılması gerektiği anlaşılmakla; mahkemenin kararı usul ve yasaya uygun olup kararın onanması gerekirken bozulmuş olduğundan davacının karar düzeltme istemi kabul edilmeli, Dairemizin bozma kararı kaldırılmalı ve karar açıklanan nedenle onanmalıdır.

SONUÇ: HUMK'un 440-442 maddeleri gereğince davacının davalı PTT Genel Müdürlüğü'ne yönelik karar düzeltme isteminin (2) no'lu bentte gösterilen nedenle kabulüne, Dairemizin 26/03/2014 gün 2013/8842 Esas ve 2014/5067 Karar sayılı bozma kararının kaldırılmasına, kararın yukarıda gösterilen nedenlerle ONANMASINA, davacının öteki karar düzeltme isteklerinin (1) no'lu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve aşağıda yazılı onama harcının önce temyiz eden davalı PTT Genel Müdürlüğü'ne yükletilmesine, karar düzeltme talep eden davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Benzer Konular (10)