İDARİ PARA CEZASI TAHSİLİ İÇİN İDARENİN GENEL HACİZ YOLUNA GİDEBİLECEĞİ (EMSAL)

Başlatan Özgür KOCA, 18 Şubat 2016, 09:54:38

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_Özgür KOCA
YARGITAY Hukuk Genel Kurulu
ESAS: 2015/417
KARAR: 2015/1755

Taraflar arasındaki " itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın hukuki yarar bulunmaması nedeni ile reddine dair verilen 26.11.2013 gün ve 2013/137 E., 2013/588 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 19.03.2014 gün ve 2014/3131 E., 2014/4718 K. sayılı ilamı ile,

"Dava, hal rusum cezası bedelinin ödetilmesi amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, idari para cezasının 6183 sayılı Yasa'ya göre alınması gerekirken genel haciz yolu ile takip yapılamayacağı gerekçesiyle istem reddedilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı idarenin, 5957 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca idari para cezası tahakkuk ettirdiği ve yapılan bildirime rağmen ödenmeyen idari para cezasının tahsili amacıyla genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu anlaşılmaktadır.

Kamu alacağının genel haciz yolu ile takip edilemeyeceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Bu konuda seçimlik hakkı bulunan davacı, genel hükümler uyarınca takip ve dava yoluna başvurabilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 02/06/2004 gün ve 2004/1-293-319; 06/10/2004 gün ve 2004/1-433-483 ve 02/03/2005 gün ve 2005/1-116-135 sayılı kararları da bu yönde olup, uygulama kararlılık kazanmıştır. Alacaklı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Yasa uyarınca tahsil yoluna başvurabileceği gibi genel haciz yolu ile takip yoluna da başvurabilir.

Mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, işin esası incelenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir"

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü;

Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davacı İdare vekili, 5957 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca tayin edilen hal rusum idari para cezasının ödenmemesi üzerine tahsili amacıyla genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, yapılan itiraz üzerine takibin durduğunu iddia ederek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece istem "takibe konu alacağın 5957 sayılı Yasadan kaynaklı idarece tahakkuk ettirilen bir kamu alacağı olduğu, özel hukuk hükümlerine tabi bulunmadığı, İcra İflas Kanunu hükümleri doğrultusunda takip ve tahsile konulamayacağı, 6183 sayılı Yasa hükümlerine göre takip ve tahsil edilmesi gerektiği, dolayısıyla davacı idarenin İcra İflas Kanunu kapsamında takip ve takibe yapılan itirazın iptali davası açılmasında hukuki yararının bulunmadığı" gerekçesi ile reddedilmiş, davacı vekilinin temyiz istemi üzerine, yukarıda belirtilen gerekçe ile bozulmuştur.

Bozma kararına karşı mahkemece "kamu alacağının sözleşme veya haksız fiilden kaynaklı olmadığı, bu sebeple de genel haciz yolu ile takibinin mümkün olmayacağı, amme alacaklarının tahsili usulü hakkındaki tahsil yolu ile takibinin zorunlu bulunduğu, davacının genel haciz yolu ile takipte bir hukuki yararının bulunmadığı" gerekçesi ile önceki kararında direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunun önüne gelen uyuşmazlık; 6183 sayılı Kanun hükümlerine tabi eldeki alacağın genel hükümler çerçevesinde dava konusu yapılmasında hukuki yararın bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

2004 s. İcra ve İflas Kanunu'nun "Hukuku amme borçları" başlıklı 47. maddesinde, para cezasiyle diğer hukuku amme borçlarının takibi hakkındaki kanunlar hükmünün mahfuz olduğu ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'un 1. maddesinde "Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur" denilse de bu hükümler seçimlik hakkı bulunan davacının genel hükümler uyarınca takip ve dava yoluna başvurmasına engel değildir. Bu nedenle davacının genel hükümler çerçevesinde takip ve dava yoluna başvurmasında hukuki yararı bulunduğunun kabul edilmesi gereklidir.

Görüşmeler sırasında azınlıkta kalan üyeler tarafından, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'un 1. maddesinin lafzına ve ruhuna bakıldığında maddede sayılan alacaklar yönünden 6183 sayılı Kanun'un uygulanmasının zorunlu olduğu, bu zorunluluğun 1. madde de "tatbik olunur" denilerek düzenleme altına alındığı ve İİK 47 maddesinde de bu hususun tekrar edildiği, 6183 sayılı Kanun'un gerek alacaklıya ve gerekse borçluya özel haklar getirdiği, uyuşmazlığın örneğin 6183 sayılı Kanun'un 1. maddesinde sayılan alacak türlerinden olan vergi alacağı gibi vergi mahkemelerini ilgilendiren özel bir konuda olduğunun varsayılması halinde uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesindeki itirazın iptali davasında nasıl sonuçlandıracağının cevap verilmesi gereken önemli bir sorun olduğu savunulmuş ise de bu görüş çoğunluk tarafından kabul edilmemiştir.

Hal böyle olunca; mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da, benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 16.09.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.



KARŞI OY

Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık bir kamu alacağının 6183 sayılı Kanun hükümlerinin yanında ayrıca genel hükümler çerçevesinde dava konusu yapılıp yapılamayacağı, bu konuda idarenin bir seçimlik hakkının bulunup bulunmadığı, noktasındadır.

Tartışmasız olduğu üzere; dâva konusu alacak, belediyenin rüsum alacağı olduğundan ve uyuşmazlık 5957 sayılı Sebze Ve Meyveler ile Eterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanunun 10.maddesi kapsamında üreticiler ile meslek mensupları arasında veya meslek mensuplarının kendi aralarında bu kanundan kaynaklanan bir uyuşmazlık niteliğinde bulunmadığından, alacak bir kamu alacağıdır.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 1. maddesi aynen aşağıdaki gibidir:

"Devlete, vilâyet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i âmme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur."

Maddenin ilgili bölümlerini alacak olursak " Devlete....ait... âmme alacakları... hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur."

Dikkat edileceği üzere madde metninde "de" bağlacı yoktur. Yani kanun maddesi "bu kanun hükümleri de tatbik olunur." dememekte, emredici olarak kamu alacakları hakkında sadece 6183 sayılı kanun hükümlerinin uygulanacağını belirtmektedir. Burada kanun idareye bozma ilamında ve Genel Kurulun Sayın Çoğunluğunun kabulünde olduğu gibi bir seçimlik hak vermemiştir.

Ayrıca, 6183 sayılı kanun kamu alacaklarının tahsili usulünü düzenlediğinden özel hukuk alacaklarının tahsili usulünü düzenleyen İcra İflas Kanununa göre özel kanun niteliğindedir. (Bkz İcra ve İflas Hukuku Pekcanıtez/Atalay/Özkan/Özekes Yetkin Yayınları 11.Bası s.596) 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 47.maddesinde de "amme borçlarının takibi hakkındaki kanunlar hükmü mahfuzdur." denilmek suretiyle 6183 sayılı kanunun özel bir düzenleme olduğu ve kamu alacakları hakkında özel düzenlemeye ilişkin hükümlerin uygulanacağını belirtilmek istenmiştir. İİK'nın 47.maddesinin 2.cümlesi bu görüşü daha da kuvvetlendirmekte olup bu cümlede 6183 sayılı kanunun 1.maddesinde de açıkça kamu alacağı niteliğinde olmadığı belirtilen "Devletin bir akittin ve haksız fiilden doğan alacakları" hakkında İcra ve İflas Kanunu hükümlerinin uygulanacağı açıklanmıştır. Bilindiği üzere bir konu hakkında özel bir kanun var ise öncelikle özel kanun hükümleri uygulanır. Genel hükümler uygulanmaz. Özel kanunda bir boşluk olması durumunda genel kanun hükümleri uygulanır. Kaldı ki, 6183 sayılı kanunda bir boşluk olması durumunda 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerinin -özel bir atıf yok ise- uygulanıp uygulanmayacağı hususu dahi doktrinde tartışmalıdır.(Bkz. age s.596)

Aksine bir uygulama bir vergi alacağının İcra Müdürlükleri vasıtasıyla takibinin yapılması ve Adli Yargıda sonuçlandırılması gibi bir sonuca yol açar ki bu da kanaatimce, bu merciiler işin uzmanı olmadığından, istenilir bir durum değildir.

Özel Dairenin, bozma kararında idarenin seçimlik hakkının olduğuna ilişkin istikrar kazandığı belirtilen Hukuk Genel Kurul Kararlarına örnek olarak belirttiği kararlarına (2004/483 Karar; 2005/135 Karar) konu uyuşmalıklar ise somut olayımızla örtüşür nitelikte olmadığından emsal olarak da değerlendirilemez. Zira söz konusu kararlarda uyuşmazlıklar Hazinenin ecrimisil alacağına ilişkin olup, Hukuk Genel Kurulu kararlarında da belirtildiği gibi " Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi" olduğundan haksız fiilden kaynaklanmakta olup ve 6183 sayılı kanunun 1.maddesi uyarınca da "haksız fiilden kaynaklanan" alacaklar kamu alacağı niteliğinde bulunmadığından doğrudan (yani herhangi bir atıf bulunmaz ise) 6183 sayılı kanun hükümleri uyarınca zaten takip edilemezler. Emsal olduğu belirtilen kararlardaki seçimlik hak Hazinenin ecrimisili Devlet İhale Kanunun 75.maddesi uyarınca komisyon kurarak belirlemesi ve bu doğrultuda işlem yapması ya da 75.madde uygulamasına yönelmeden doğrudan genel mahkemelerde dâva açmasına ilişkin olup bizim somut olayımızdaki gibi bizatihi kamu alacağı niteliğinde olan rüsum alacağının 6183 sayılı kanun hükümleri uyarınca mı yoksa genel hükümler uyarınca mı takibi yapılacağına dair bir seçimlik hakka ilişkin değildir. Nitekim Yargıtay'ın 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerini en çok uygulayan 12. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulaması da bu yöndedir.( 12.HD 5.4.2002 tarih 2002/5965 E 2002/7180 K; 8.7.2013 tarih 2013/17965 E- 2013/25621 K)
Netice olarak, yukarıda açıkladığımız gerekçelerle, bir kamu alacağı olan belediyenin rüsum alacağında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü hakkındaki kanun hükümlerinin uygulanması zorunlu olduğundan ve idarenin bir seçimlik hakkı da bulunmadığından genel hükümler uyarınca takibi yapılamayacağı ve yerinde olan yerel mahkeme direnme hükmünün onanması gerektiği kanaatinde bulunduğumdan aksi yöndeki Sayın Çoğunluğun görüşüne katılamıyoruz.


KARŞI OY YAZISI

6183 sayılı Kanun'un 1. maddesi, "Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi feri amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur." hükmünü içermektedir.

İİK'nun 47. maddesi, "Hukuku amme borçları" başlığını taşımakta olup, madde, " Para cezasıyla diğer hukuku amme borçlarının takibi hakkındaki kanunlar hükmü mahfuzdur. Şu kadar ki devletin bir akitten veya haksız bir fiilden doğan alacakları hakkında bu kanun'un hükümleri cereyan eder." hükmünü taşımaktadır.

Davaya konu alacağın bir haksız fiil ya da bir akitten kaynaklanmadığı, 6183 sayılı Kanun'a tabi bir alacak olduğu konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır.

Danıştay 10. Dairesi, 6183 sayılı Yasa kapsamında olan idarenin kamu alacaklarının 6183 sayılı yasa hükümlerine göre tahsil edileceğinin tartışmasız olduğunu 12.12.1992 tarih 1989/864-439 sayılı kararında belirtmiştir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 27.01.2003 tarih, 767/441 sayılı kararında, kamu alacağı için tahsil dairesi yerine icra dairesinde takip yapılması halinde geçerli bir takipten söz edilemeyeceği, alacağın amme alacağı olduğu, idarenin söz konusu alacaklarında icra dairelerinin görevli olmadığı, ortada geçerli bir icra takibinin bulunmadığı, bu durumda itirazın iptali davasının dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiği belirtilmiştir.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 07.06.2001 tarih 1846/5997 sayılı kararında, belediyelerin vergi, resim, harç ve para cezaları ile ilgili takiplerinin 6183 sayılı Kanun'a göre yapılacağı belirtilmiştir.

12. Hukuk Dairesi, 17.03.2003 tarih, 2241/5507 sayılı, 05.04.2002 tarih 5965/7180 sayılı, 07.02.2002 tarih 1598/20431 sayılı, 18.01.2002 tarih 2001/21986-699 sayılı, 04.07.1995 tarih 10125/10089 sayılı kararlarında, 6183 sayılı kanuna tabi alacakların anılan yasa gereğince tahsilinin gerekeceği, bu konuya ilişkin şikayetin süresiz olduğu, icra dairelerinin 6183 sayılı Kanun'a tabi alacakların tahsilinde görevli olmadığı, konunun kamu düzenine ilişkin olduğu belirtilmiştir.

6183 sayılı Kanun, İcra İflas Kanunu'na göre özel bir yasadır. Kanun'un kapsamına ilişkin 6183 sayılı Kanun'un 1. maddesi amir bir hüküm olup, kamu alacaklısına takdir hakkı tanımamaktadır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 1. maddesi ve İcra İflas Kanunu'nun 47. maddesi hükümleri gereğince kamu alacağının tahsilinde 6183 sayılı Kanun'un uygulanma zorunluluğu bulunduğu, bu nedenle direnme hükmünün onanması gerektiği kanaatinde olduğumdan, sayın çoğunluğun bozmaya yönelik görüşlerine katılmıyorum.
Hepsihukuk: Mobil Hesapmatik: Profesyonel hesaplamalar ve içtihat programı

İcra HesapMax: Masaüstü Bilgisayarlar için Hesap Programı

Benzer Konular (10)