İCRA TAKİBİNDE BAŞKA BİR KİŞİNİN KİMLİK BİLGİLERİNİN VERİLMESİ, MANEVİ TAZMİNAT

Başlatan Deniz034, 02 Mayıs 2018, 20:27:43

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_Deniz034

İCRA TAKİBİNDE BAŞKA BİR KİŞİNİN KİMLİK BİLGİLERİNİN VERİLMESİ, MANEVİ TAZMİNAT

İcra Müdürlükeri alacaklının talebi'de olsa borçlu hakkında,diğer aile bireylerinin veya diğer kişilerin kimlik bilgilerinin araştırılması hususunda, kişilerin haklarının korunması açısından Talepleri ret etmesi gerekir.
Nüfus Kayıtlarının Özellikleri
Gizlilik
MADDE 9- (1) Nüfus kayıtları ve bu kayıtların tutulmasına dayanak olan belgeler gizlidir. Bunlar, yetkili ve sorumlu memurlar ile teftiş ve denetim yetkisi olanlar dışında kimse tarafından görülüp incelenemez. Mahkemeler bu hükmün dışındadır.

(2) Nüfus kayıtlarına bu bilgileri işleyen memurlar ve Kimlik Paylaşımı Sistemi kapsamında nüfus kayıtlarından faydalanan diğer görevliler de bu gizliliğe uymak zorundadırlar. Bu yükümlülük, kamu görevlilerinin görevlerinden ayrılmalarından sonra da devam eder.






T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2013/11865
KARAR NO:2013/14563
KARAR TARİHİ: 19.09.2013



Davacı S. T. vekili tarafından, davalı B. S. vd. aleyhine 28.5.2010 gününde verilen dilekçeyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 12.02.2013 tarihli kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan raporla dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Dava kişilik haklarına saldırı sebebiyle tazminat ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, 2008 yılında İ.,e tayin olduğunu, yerleşim yeri adresini İ.'e naklettiğini, aynı zamanda 1994 yılından beri de davalı T.'nin abonesi olmasından dolayı kimlik bilgilerinin davalı kurumun bilgisi dahilinde bulunduğunu, kuruma borçlu olmamasına rağmen davalı kurumun diğer davalı avukatına kimlik bilgilerini verdiğini, onunda borçlu bir abone hakkında 2007 yılında başlattığı icra takip dosyasında kendisine ait kimlik bilgilerini rızası dışında kullanarak adresine borçlunun ismiyle ödeme emri gönderdiğini, tebligatı almadığını, ne var ki kimlik bilgilerinin rızası dışında icra dosyasında kullanılmış olduğunu, adresine icra dosyasından ödeme emri çıkartılmasının toplum içindeki kariyerine zarar verdiği gibi kişilik haklarına da saldırı niteliğinde bulunduğunu iddia ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.

Davalılar davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.

Mahkemece, Borçlar Kanunu'nda manevi tazminat ödetilmesi gerekli hallerin sayılı olduğu, davacının adresine onun adına olmayan bir icra tebligatı gönderilmesinin manevi tazminat ödetilmesini gerektirmediği kanaatiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, davacının, davalı kurumun abonesi olduğu ancak kuruma borçlu olmadığı konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır. Şu durumda davalı kurumun, borçlu abonelerinin icra yoluyla takibi için kimlik bilgilerini avukatıyla paylaştığı, ancak kuruma borçlu olmayan davacının kimlik bilgilerini de davalı avukatıyla paylaşmasından dolayı onun kimlik bilgilerinin rızası dışında kullanılmasında kusuru bulunduğu sonucuna varılmalıdır. Davalı avukat, davacıyla gerçek borçlunun soy isimlerinin benzerliğinden dolayı kimlik bilgisini icra dosyasına zabıt katiplerinin hataen girmiş olabileceğini kabul etmiş ise de, 5490 Sayılı Nüfus Kanunu 9. maddesi uyarınca nüfus bilgileri gizli olduğundan davacıya ait gizli nüfus bilgilerinin rızası dışında hiç ilgisi bulunmayan bir icra dosyasında kullanılmış bulunmasından dolayı kusurludur. Davacının, gizli nüfus bilgilerinin rızası dışında bir icra takip dosyasında kullanılmasından dolayı bir borç ve icra tehdidi altında olabileceği endişesi yaşadığı, kariyeri gereği bu endişenin kendisini fazlasıyla rahatsız ettiği iç huzurunu kaçırdığı anlaşılmaktadır.

Şu durumda, davalıların birlikte kusurlarıyla davacıya ait nüfus bilgilerinin onun rızası dışında icra takip dosyasında kullanılmasına neden olarak davacının kişilik haklarına saldırıda bulundukları sonucuna varılarak uygun tutarda bir tazminat ödetilmesi gerekirken istemin tümden reddi doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, 19.09.2013 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
T.C
YARGITAY
12.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2013/16597
KARAR NO : 2013/24597
KARAR TARİHİ.01.07.2013


Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Şikayetçi 3. kişi banka vekili, borçlu aleyhine yapılan icra takibinde; borçlu şirkete ait telefon numaraları, adres bilgileri, şirket yetkilisinin kimlik bilgilerinin müvekkil bankadan istenmesinin Bankacılık Kanunu'nun 73. maddesi kapsamında müşteri sırrı niteliğinde olduğu iddiasıyla icra müdürlüğünce gönderilen müzekkerenin iptalini talep etmiş, Mahkemece, takibin ilerlemesine yönelik olmayan müşteri sırrı niteliğindeki bilgilerin banka tarafından bildirilmesinin zorunlu olmadığı gerekçesiyle şikayetin kabulü ile müzekkerenin iptaline karar verilmiştir.

İİK' nun 367. maddesi uyarınca İcra veya İflas dairelerinin borçlunun mevcuduna dair isteyeceği bütün malümatı hakiki ve hükmi her şahıs derhal vermeğe ve talep halinde mevcudu bu dairelere teslime mecburdur.

Bankacılık Kanunu'nun 73. maddesi uyarınca; " Kurul başkan ve üyeleri ile Kurum personeli, Fon Kurulu başkan ve üyeleri ile Fon personeli görevleri sırasında öğrendikleri bankalara ve bunların bağlı ortaklık, iştirak, birlikte kontrol edilen ortaklıkları ve müşterilerine ait sırları bu Kanuna ve özel kanunlarına göre yetkili olanlardan başkasına açıklayamaz ve kendilerinin veya başkalarının yararlarına kullanamazlar. Kurumun dışarıdan destek hizmeti aldığı kişi ve kuruluşlar ile bunların çalışanları da bu hükme tâbidir. Bu yükümlülük görevden ayrıldıktan sonra da devam eder."

Kanundaki bu kısıtlamalar bankaların mensupları ve diğer görevlilerin sıfatları nedeniyle öğrendikleri bankalara ve müşterilerine ait sırları ihtiyari ve keyfi olarak açıklamalarına engel nitelikte olup, cebri icrayı etkiler bir kısıtlama anılan maddede yer almadığından cebri icrayı kapsamaz.

O halde, mahkemece şikayetçi bankanın isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.07.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
''Adalet suçu suçluyu değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır''

Benzer Konular (10)