İhtiyati Hacze Dayalı Takipte Yetki

Başlatan Deniz034, 20 Şubat 2017, 20:29:24

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_Deniz034
Hukuk Genel Kurulu         2014/681 E.  ,  2016/127 K.
"İçtihat Metni"
##########
MAHKEMESİ   :##########İcra Hukuk Mahkemesi
##########
##########
##########
##########

Taraflar arasındaki "takibin iptali"davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;............ İcra Hukuk Mahkemesince yetki itirazının kabulüne dair verilen 24.12.2012 gün ve 2012/803 E- 2012/769 K sayılı kararın incelenmesi ..... tarafından istenilmesi üzerine,Yargıtay .... Hukuk Dairesinin 10.09.2013 gün ve 2013/19634 E., 2013/27929 K sayılı ilamı ile;
(... Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından .................Ticaret Mahkemesi'nce verilen ihtiyati haciz kararına istinaden ..............Müdürlüğü'nde çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatılmış; örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu yasal sürede icra mahkemesine yaptığı başvuru ile yetkiye itirazda bulunmuş, mahkemece; yetki itirazının kabulüne karar verilmiştir.
Somut olayda, özel hüküm olması sebebiyle uygulanması gereken İİK.nun 261. maddesi uyarınca alacaklı, mahkemeden aldığı ihtiyati haciz kararının infazını on gün içinde kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinden istemek zorundadır. Aksi halde ihtiyati haciz kararı kendiliğinden kalkar. Ayrıca ihtiyati haciz kararı veren mahkemece bu karar kaldırılmadıkça hükmünü icra eder. Bu durumda, alınan ihtiyati haciz kararı kaldırılmadığı sürece, İİK.nun 261. maddesi hükmü doğrultusunda alacaklının ihtiyati haciz kararını veren .............. Ticaret Mahkemesi'nin bulunduğu ..............İcra Müdürlüğü'nde icra takibi başlatmasında yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
O halde, mahkemece borçlunun yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekirken anılan yasal düzenleme gözardı edilmek suretiyle yetki itirazının kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

##########

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kambiyo senetlerine mahsus takipte icra dairesinin yetkisine itiraz ve takibin iptali isteğine ilişkindir
Davacı-borçlu vekili, alacaklı-davalı tarafından müvekkili aleyhine ............İcra Müdürlüğü'nün 2012/8645 Esas sayılı dosyası ile 15.11.2012 keşide tarihli, 25000 TL'lik çekten dolayı takip yapıldığını müvekkili şirketin merkezi ve adresi ile keşide yerinin ve muhatabın ....... İlçesi olduğunu, icra takibinde yetkili müdürlüğün .........İcra Müdürlüğü olduğunu, ........ İcra Müdürlüğünün yetkili olmadığını belirterek ..........İcra Müdürlüğü'nün 2012/8645 Esas sayılı dosyası ile yapılan takibin yetki yönünden iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-alacaklı vekili; tebligat yapılmaksızın dosya üzerinden karar verilmiş olması nedeniyle cevap verememiş olup, direnme kararı öncesindeki ilk temyiz dilekçesinde ise özetle; ............İcra Müdürlüğü'nün 2012/8645 Esas sayılı dosyası ile davacı aleyhine yapılan takibin dayanağının ........... Ticaret Mahkemesi'nin 2012/179 D.İş sayılı ihtiyati haciz kararı olduğunu, bu ihtiyati haciz kararı gereği Kayseri İcra Dairesi'nin yetkili hale geldiğini ileri sürmüştür.   
Yerel Mahkemece; 2004 sayılı İİK nun 50. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK nun 12. maddesine göre ihtiyati haciz kararı alınan yer mahkemesi icra takibi yönünden de yetkili ise de 1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK' da 1086 sayılı Kanunun 12. maddesine karşılık gelmek üzere herhangi bir düzenleme yapılmadığı, bu durumda 1 Ekim 2011 tarihinden sonraki takiplerde ihtiyati haciz kararı veren yer mahkemesinin bulunduğu yerdeki icra dairesi yetkisinin kaldırıldığı, HMK.nın 6. maddesine göre genel yetkili icra dairesinin yetkili olduğu, ayrıca kambiyo senetlerine mahsus alacakların, aranacak alacaklardan olup, borçlunun ikametgahı mahkemesinin yetkili olduğu, davacının yetki itirazının yerinde olduğu gerekçesiyle Kayseri İcra Dairelerinin yetkisizliğine ve talep halinde icra dosyasının .............. İcra Dairelerine gönderilmesine karar verilmiştir.
Davalı-alacaklı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalı-alacaklı vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; İİK'nun 261. maddesi uyarınca, ihtiyati haciz kararını veren mahkemenin bulunduğu yer icra dairesinin icra takibi yönünden yetkili olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için icra dairelerinin yetkisini düzenleyen mevzuatın açıklanması gerekmektedir.
Bilindiği üzere icra takiplerinde yetki belirlemesi, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)'nun 50. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) hükümlerine göre yapılmaktadır.
Ancak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun 447. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca; mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı HUMK'nın yapılan yollamalar, 6100 sayılı HMK'nın bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.
İİK'nın 50. maddesi
"Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.
Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur.
İki icra mahkemesi arasında yetki noktasından ihtilaf çıkarsa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 25' inci maddesi hükmü tatbik olunur" düzenlemesini içermektedir.
Anılan bu yasa hükmünden anlaşılacağı üzere; para veya teminat borcu için yapılan takiplerde HUMK'nın yetkiye dair hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Bu hükümler, HUMK'nın 9. maddesi ila 27. maddeleri arasında düzenlenmiş olup (HMK m.5-18), çok genel bir açıklamayla bunlar; davalının ikamet mahkemesi, akdin kurulduğu yer mahkemesi, gayrimenkulün bulunduğu yer mahkemesi ve diğer yetki belirlemeleri olup, bunların içinde somut olayla ilgili olan 12. maddedeki düzenlemenin ayrıca açıklanması gerekmektedir. HUMK'nın 12. maddesinde, ihtiyati hacizden sonra haciz kararının dayanağı olan alacak davasının, haciz kararını veren mahkemede de açılabileceği belirtilmiştir. Bu yasal düzenlemenin bir gereği olarak ihtiyati haciz kararını veren yerde bulunan icra dairesinde de İİK'nun 50. maddesi yollaması ile icra takipleri başlatılabilmekteydi. Ancak; 1086 sayılı HUMK 04.02.2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6100 sayılı HMK'nın 435. maddesi uyarınca, ek ve değişiklikleri ile birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. 6100 sayılı HMK'da ise HUMK'nın 12. maddesinin karşılığı bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu itibarla, HUMK'nın 12. maddesi ile düzenlenen yetki belirlemesi artık uygulanmayacaktır.
Doktrinde de aynı görüş dile getirilmiş olup; "01.10.2011 tarihinden sonra, eğer ihtiyati haciz kararını veren mahkeme HMK m.5-18 hükümlerine göre yetkili değil (yetkisiz bir mahkeme) ise, bu (yetkisiz) mahkemenin bulunduğu yerdeki icra dairesi, ihtiyati hacizden sonra yapılacak icra takipleri için yetkili değildir. Çünkü, eski HUMK 12. madde hükmü, yeni HMK'na alınmamıştır" (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. baskı, Ankara 2013, s.179).
Eş söyleyişle, İİK'nun 50. maddesi yollaması ile kıyasen uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK'nın 12. maddesinin karşılığı (HMK'nın 447/2. maddesi atfıyla) 6100 Sayılı HMK da bulunmadığından, ihtiyati haciz kararının uygulanmasından sonra bu kararı veren mahkemenin bulunduğu yer icra dairesi, sırf o yer mahkemesinde ihtiyati haciz kararı verilmesi nedeniyle yetkili hale gelmeyecektir.
Bu aşamada İİK'nun 261. maddesi üzerinde de durulmalıdır. Anılan yasa hükmü;
"Alacaklı, ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinden kararın infazını istemeye mecburdur. Aksi halde ihtiyati haciz kararı kendiliğinden kalkar.
İhtiyati haciz kararları, 79 dan 99 uncuya kadar olan maddelerdeki haczin ne suretle yapılacağına dair hükümlere göre icra edilir.
(Ek fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./61. md.) İhtiyati haczin infazı ile ilgili şikayetler infazı yapan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesine yapılır" şeklindedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olayın incelenmesinde; icra takibine konu 15.11.2012 keşide tarihli, 25000 TL bedelli çek için alacaklı .................. tarafından talep edilmesi üzerine ............. Ticaret Mahkemesi'nin 2012/179 D.İş sayılı dosyası üzerinden 21.11.2012 tarihinde ihtiyati haciz kararı verilmiştir. ......İcra Müdürlüğü'nün 2012/8645 Esas sayılı dosyasında .............Ticaret Mahkemesi'nin 2012/179 D.İş sayılı dosyasında verilen ihtiyati haciz kararı ibraz edilerek 22.11.2012 tarihinde, borçlunun malları üzerine kayden haciz konulması talep edilmiş olup, borçlu şirket aleyhine kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatılmıştır. Ödeme emri 29.11.2012 tarihinde borçluya ...............adresinde tebliğ edilmiştir.
Borçlu şirketin yerleşim yeri adresinin Boğazlıyan'da bulunduğu ile takibe konu çekin .............keşide edildiği ve muhatabın da bu yerde bulunduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamakta olup, ihtiyati haciz kararı ...... Mahkemesi nezdinde alınmış ve icra takibi ...... icra dairesinde başlatılmıştır.
Bu durumda; icra dairesinin yetkisinin İİK'nın 50. maddesi atfı ile HMK'nın genel yetki kuralları uyarınca belirlenmesi gerekir. HMK'nın 6. maddesine göre borçlu şirketin yerleşim yeri icra dairesi yetkilidir. Olayda borçlu şirketin yerleşim yeri Boğazlıyan ilçesinde bulunduğundan icra takibinin başlatıldığı ..............İcra Müdürlüğü iş bu takip yönünden yetkisizdir.
Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 15.01.2014 gün ve 2013/12-476 E-2014/5 K sayılı ilamında da aynı ilkelere yer verilmiştir.   
O halde, icra takibi yetkisiz icra dairesinde başlatıldığından yetki itirazının kabulü doğru olup, aynı hususa işaret eden direnme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan onanması gereklidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA, eksik yatırılan 4,9 harcın temyiz edenden alınmasına, 29.01.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.
''Adalet suçu suçluyu değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır''

Benzer Konular (10)

3570

Yanıtlar: 0
Gösterim: 2072