DENİZ TİCARET HUKUKU ÖRNEK KARARLAR

Başlatan Deniz034, 13 Aralık 2016, 19:28:59

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_Deniz034
11. Hukuk Dairesi         2014/13901 E.  ,  2015/10418 K.
•   

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSKENDERUN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2014
NUMARASI : 2012/116-2014/185

Taraflar arasında görülen davada İskenderun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 25/02/2014 tarih ve 2012/116-2014/185 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 13/10/2015 günü hazır bulunan davalı vekili Av. B.. M.. ile davacı vekili Av.B. Ç. ve Av. A. D. Ç. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekilinin F. C isimli gemiyi 16/01/2012 tarihli zaman esaslı kira sözleşmesi ile 3 ay + 3 ay + 3 ay + 3 ay opsiyonlu olarak kiralamış olduğunu, günlük kiranın 6.500 USD olduğunu, sözleşmenin imzalanması ile birlikte 15 günlük kira bedelinin peşin olarak ödendiğini, geminin 17/01/2012 tarihinde müvekkilinin kirasına geçtiğini ve bu tarihte seyrüsefer için gerekli olan 268.450 USD miktarlı yakıtı gemiye aldığını, 17/01/2012 tarihinde geminin müvekkilinin taşımasını üstlendiği yükü almak için O. Limanı'na doğru yola çıktığını ancak Odessa'da sözleşmeyi ifa etmediğini, taşınmasını üstlendiği taşımaları ve seferleri yapamadığı, yapılamayan seferlerden dolayı asgari 90.000 USD zarar doğduğunu, ayrıca sonradan tespit edildiği üzere geminin sözleşmedeki nitelikleri taşımadığını ve tonajının bildirilenden düşük olduğunu ve bu hali ile kira sözleşmesine aykırı olduğunu ileri sürerek 98.550,00 USD kira bedeli, 268.450,00 USD yakıt bedeli ve 90.000,00 USD yapılamayan seferlerden doğan zarar olmak üzere 457.000,00 USD'nin tahsili için aldığı ihtiyati haciz kararına istinaden icra takibi başlattıklarını, davalı tarafın itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek davanın kabulü ile icra takibine yapılan itirazın iptali ile %20'den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının yabancılık teminatı yatırması gerektiğini, ihtiyati haczi tamamlayan işlemlerin süresinde yapılmadığını, dava dilekçesinin usulüne uygun olmadığını, aktif/pasif husumete ilişkin itirazlarının olduğunu, esasa yönelik olarak da, davacının gemiye tedarik ettiği yakıtın bedelini ödemek zorunda olduğunu, navlun sözleşmesine göre 15 günlük kirayı peşin ödeme yükümlülüğünün bulunduğunu, davacının O. Limanını yükleme limanı olarak tayin etmesinin sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğini, çünkü O. Limanını'n o tarihlerde aşırı buzlanma nedeniyle kapalı olduğunu, davacının güvenli bir liman tayin etmemesi ve buzlanma olan bir bölgeye gemiyi yollaması nedeniyle geminin arızasından sorumlu olduğunu, gemideki hasar nedeniyle donatan tarafından müşterek avarya ilan edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davaya konu M/V F. C Gemisi'nin davacı tarafa 17/01/2012 tarihinde teslim edildiği ve gerçekleştireceği sefer için İstanbul'dan 20/01/2012 günü saat 12:20'de hareket ettiği, davacının 15 günlük kira bedelini peşin olarak ödediğinin tarafların kabulünde olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın yakıt bedeli ve geminin zaman çarteri kapsamında olumsuz hava koşulları nedeniyle yükü taşıyamaması nedeniyle kusurun kime ait olduğu hususlarında toplandığı, bilirkişi kurulununca geminin kiracıya bildirilen teknik özellikleri ile örtüşmediğinin ve O. Limanı'ndaki koşullar çerçevesinde kiracı davacıya atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığının tespit edildiği, Zaman Çarteri Sözleşmesi'nin 17. maddesinde, geminin kira dışı olduğu dönemde kullanılan yakıtların donatana ait olduğu, geminin yük almak için gittiği ilk limanda arızalanarak kira dışı kaldığı tarafların kabulünde olup bu durumda davalı borçlu her halükarda arıza tarihinden sonraki yakıt bedellerinden tek başına sorumlu olduğu, meydana gelen arıza nedeniyle kiracının gemiden beklediği menfaati elde edememesi nedeniyle mahrum kalınan 83.430,00 USD'den de davalının sorumlu olacağı, dosya kapsamındaki tüm alacak kalemlerinin TTK. m. 1235/7- 8 hükmü uyarınca gemi alacaklısı hakkı verdiği ve 1236 hükmü uyarınca işbu alacağın gemi ve teferruatı üzerinde kanuni rehin hakkı bahşettiği, kanuni rehin hakkının 1241. madde gereğince anaparayı, faizi ve masrafları da temin ettiği gerekçesiyle 98.550,00 USD kira bedeli, 268.450,00 USD yakıt bedeli ve 83.430,00 USD mahrum kalınan gelir olmak üzere toplam 450.430,00 USD alacak ve ferileri için başlatılan takibe itirazın iptaline, takibin bu miktarlar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, talep edilen alacağın likit kabul edilemeyeceğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1- 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 48. maddesi uyarınca, Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır. Bu maddeye göre hakim tarafından verilen kesin süre içinde teminat gösterilmezse, dava, dava şartı eksikliğinden HMK'nın 114/1-ğ maddesi uyarınca reddedilir.
Somut olayda da, dava, gemi kira sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece, yabancı tüzel kişi olan davacıdan MÖHUK m. 48 uyarınca yabancılık teminatı alınmasına karar verilmiş ve 17/07/2013 tarihli ara karar ile de ihtiyati haciz talebine ilişkin olan aynı mahkemenin 2012/67 D.İş dosyasına yatırılan teminatın 10.000 SDR'ye azaltılmasına ve arta kalan kısmın yabancılık teminatı olarak mahsubuna karar verilmiştir.
Oysa dosyada bulunan kesin teminat mektubu fotokopisinin incelenmesinden, bu teminat mektubunun 2012/67 D.İş sayılı dosya ile ilgili olarak alınmış bulunan ihtiyati haciz kararından dolayı uğranılacak zararların karşılığı olarak verildiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla, teminat mektubu uyarınca banka tarafından verilen teminatın sadece ihtiyati haciz kararının uygulanmasından kaynaklanacak zarar için verilmesi ve bu ara kararından sonra da farklı bir teminat mektubunun dosyaya sunulmamış olması karşısında, mahkemece, davacı tarafa usulüne uygun bir yabancılık teminatı yatırması için süre verilerek, dava şartının tamamlattırılması sonrasında bir karar vermesi gerekirken, teminat mektubunun azami sorumluluğu olan 68.550 USD'nin 10.000 SDR'ye azaltılmasına, arta kalan kısmın yabancılık teminatı olarak mahsubuna karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, davalı vekilinin vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak mümeyyiz davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

11. Hukuk Dairesi         2014/9903 E.  ,  2014/20435 K.
•   

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL(KAPATILAN) 51. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/03/2014
NUMARASI : 2010/255-2014/133

Taraflar arasında görülen davada İstanbul(Kapatılan) 51. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 20/03/2014 tarih ve 2010/255-2014/133 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı B.. A.Ş'ye ait sıcak rulo sac emtiasının davacı şirket nezdinde sigortalı iken taşıma esnasında zarar görüp kullanılmaz hale geldiğini, 18.757,93 USD tazminatın 12/06/2009 da sigortalıya ödendiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 29.155,45 TL alacağın sigortalıya ödeme tarihi olan 12/06/2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan donatan vekili; müvekkilinin taşıma sözleşmesinin tarafı olmadığından zarardan sorumlu olmadığını, ayrıca zararın oluşup oluşmadığının ve sebebinin belirlenmesi gerektiğini, emtianın tahliyesinden hangi tarafın sorumlu olduğunun bilinmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalılardan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları vekili, davanın idari yargının görev alanına girdiğini, yetkili mahkemenin Ankara Mahkemeleri olduğunu bu nedenle mahkemenin görevsiz ve yetkisiz olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını ve müvekkilinin hasarda sorumluluğu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının rücuen tazminat davasını üç ayrı davalıya yönelterek sigortalı emtianın uğradığı hasar nedeniyle dava dışı B... A.Ş'ye yaptığı ödemenin davalılardan müteselsilen tahsilini istediği ancak, davalı Türkiye Cumhuriyet Devlet Demiryolları Derince Liman İşletmesi Müdürlüğü'ne yöneltilen davanın HMK'nın 123. maddesi gereğince geri alındığı, esasen davanın atiye terki için davalının buna onay vermesi zorunlu ise de; davası atiye terk olunan davalının tüzel kişiliği bulunmadığı gözetilerek bu davalının davacının geri almasına onayı olup olmadığının sorulmasına gerek duyulmamış bu hususun HMK'nın 27. maddesine aykırılık teşkil etmeyeceği düşünülerek unvanı belirtilen davalı yönünden karar verilmesine yer olmadığı, incelenen dosyadan 10/04/2009 tarihli
yük hasarına ilişkin olarak tazminat bedeli 18.757,93 USD 'nın dava dışı Borusan M.. Boru San. Tic. A.Ş. firmasına ödendiği 12/06/2009 tarihli imzalı belgeyle sabit olduğundan TTK'nın 1361. maddesi çerçevesinde halefiyetin gerçekleştiği ve davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, 01/03/2009 tarihli konşimento D.. Logistics C.. tarafından imzalanmış imza altına as carrier (taşıyan sıfatıyla) ibaresi düşülmüş olmakla taşıyan sıfatının bulunduğu konşimentonun ön yüzünde yükleten P... Steel Service &Sales C... Ltd; gönderilen F..A.Ş, ihbar olunan Borusan A.Ş. olarak görünmekte olup, donatanın ise taşıyan sıfatıyla konşimentoda adının geçmediği, bu haliyle davalı donatan yönünden davanın husumetten reddi kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davalı TCDD ve davalı donatan yönünden davanın husumetten reddine, diğer davalı TCDD Derince Liman İşletmesi açısından ise dava geri alındığından, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, donatan ve tahliye eden aleyhine açılan hasar bedelinin tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yukarıda yazılı olduğu şekilde karar verilmiştir. Ancak, dava dosyasına ibraz edilen 21.04.2009 tarihli 0031260 sıra no'lu faturadan, 1 no'lu davalı TC Devlet Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğü'ne bağlı, Derince Liman İşletmesi Müdürlüğü tarafından tahliye işleminin gerçekleştirildiği ve buna ilişkin tahliye faturası düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda 1 no'lu davalı TC Devlet Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğü yönünden davanın husumetten reddi doğru olmadığı gibi, davalılardan donatan yönünden ise bir inceleme yapılmaması doğru olmamıştır. 6762 sayılı TTK'nın 1061. maddesinde taşıyanın yüke özen borcunun kapsamına giren faaliyetlerin bir kısmı belirtilmekte olup, gerçekte, yükün iyi bir halde muhafazası ve gideceği yere salimen varabilmesi için, gerekli bütün tedbirler buna dahildir. (Ç../K.., Deniz Ticaret Hukuku II, Navlun Sözleşmesi Sayfa 135). Sözleşmeye konulacak "fio" veya "fios" şartı ile TTK'nun 1061. maddesinde sayılan faaliyetlerin ve yükümlülüklerin bir kısmı ve netice olarak bunların kötü yapılmasından doğan sorumluluk, yükle ilgililere aktarılabilir. Ancak böyle bir şart, kaptanın nezaret görevinin, yükleme ve boşaltma işçilerini gözetmek yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz (a.g.e sayfa 135-136). Somut olayda, dosyaya sunulan konişmentoda Free In/Free Out şartı yer almaktadır. Bu koşulla, yüklemenin chartererlerin boşaltmanın ise gönderilenin sorumluluğunda olduğu belirtilmiştir (Prof Dr. Fahiman Tekil, Deniz Hukuku, Sayfa 526). Yükleme, boşaltma ve istif işlerinin yük ilgililerine bırakıldığı durumlarda dahi TTK'nın 975. maddesi uyarınca kaptanın yükleme ve istifin denizcilik örf ve usullerine uygun tarzda yapılmasına nezaret etmek görev ve sorumluluğu vardır. Bu durumda, yük hasarına münhasır olmak üzere yapılan hatalı istif ve boşaltmadan dolayı taşıyanın sorumluluğunun de
11. Hukuk Dairesi         2014/9906 E.  ,  2014/20194 K.
•   

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL (KAPATILAN) 51. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2013
NUMARASI : 2011/126-2013/345

Taraflar arasında görülen davada İstanbul (Kapatılan) 51. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 26/12/2013 tarih ve 2011/126-2013/345 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili tarafından Türkiye - Cezayir arasında yapılan uluslararası deniz taşımasından kaynaklanan 23.790 USD (31.792 TL) demuraj bedelinin davalıya fatura edildiğini, ancak davalının bu bedeli ödemediğini, yapılan sözlü uyarılardan bir sonuç alınamadığını, alacağın tahsili amacıyla Ümraniye 2 İcra Müdürlüğü'nün 2010/10397 esas sayılı dosyasıyla yürütülen takibe borçlunun süresinde itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek davalının icra dosyasına yaptığı haksız itirazın iptaline, davalı borçlunun takip miktarının %40'ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili, alacaklının öncelikle müvekkili şirket ile iş ilişkisi içerisinde olmadığını ve karşılıklı olarak bir iş yapmadıklarını, bu sebepten dolayı müvekkili aleyhine davacı tarafından kesilen faturaya yasal süresi içerisinde Üsküdar 10. Noterliği'nin 11/09/2009 tarih 22465 yevmiye nolu ihtarnamesi ile itiraz edilerek iade edildiğini, davacı şirkete herhangi bir borçlarının bulunmadığını belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma,benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu talebin, sürastarya süresi içinde gemisini boşaltmaya hazır durumda bulundurması karşılığı doğan sürastarya ücreti olduğu, davacı taşıyanın husumeti davalı taşıtana yönelttiği, TTK'nın 1081. maddesi hükmüne göre emtianın gönderilen tarafından teslim alınmaması halinde navlun ve diğer masraflardan taşıtanın sorumlu olacağı, TTK'nın 1059. madde hükmüne göre de, gönderilenin malı teslim almakla navlun ve navlun teferruatından olan bütün masrafları ve sürastarya ücretini ödemek zorunda kalacağı, bu durumda davacı taşıyanın, davalı taşıtandan sürastarya ücreti talep ettiği davada gönderilenin kim olduğunu ve gönderilenin malı teslim almadığını ispatla yükümlü bulunduğu, buna göre davacı tarafından sunulan konişmento üzerindeki, konişmentonun davalının işçisi tarafından teslim alındığına dair kaydın malın alıcısına teslim edilip edilmediğini kanıtlamayacağı, davacı taşıyan, mal gönderilen tarafından teslim alındı ise TTK'nın 1069. madde hükmüne göre gönderilene, mal gönderilen tarafından teslim alınmadı ise taşıtana müracaat edebileceği, davada ispat yükü üzerine düşen davacı tarafça malın gönderilene teslim edilip edilmediğine dair hiçbir delil sunulmadığı, dolayısıyla davalı taşıtanın sürastarya borçlusu olduğu hususunun ispatlanamadığı, yine davacının usulsüz olan defterlerinde takibe konu ettiği fatura kayıtlı ise de, defterlerin usulsüz olması karşısında ticari defterleri lehine delil vasfı taşımadığından bu kayda da itibar edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, sürestarya alacağının malın gönderenden tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, kural olarak sürestarya ücretinin borçlusu davacının akidi olan gönderen ise de, TTK'nın 1069. maddesi gereğince ancak iki şartın birlikte gerçekleşmesi halinde sürestarya ödeme borcu, malın alıcısına geçmekte ve bu suretle de malın göndereni borcundan kurtulmaktadır. 1069. maddeye göre, alıcının sürestarya alacağından sorumlu olması için, navlun veya konşimentoda buna dair hüküm bulunması ve malın alıcı tarafından teslim alınması gerekmektedir. Navlun sözleşmesi veya konşimento hükümleri, yükü tesellüm eden alıcının TTK'nın 1069/1 maddesi uyarınca navlun ve diğer borçların borçlusu durumuna girip girmeyeceğini ve şayet girecekse, bunun kapsamını da tayin edecektir. Konşimento veya navlun sözleşmesinden kendisine böyle bir külfet yüklendiği anlaşılan alıcı, yükü teslim almakla gerek yükleme gerekse boşaltma limanında sürestarya ücretini ödemekle yükümlüdür. Ancak; alıcı yükü teslim almazsa taşıtan, navlun ve diğer tüm borçları taşıyana ödemekle yükümlü olacaktır.
Somut olayda, davacı taşıyan sürestarya ücretini tahsil etmek amacıyla kural olarak bu borçtan sorumlu olan davalı taşıtan aleyhine icra takibi yapmış olup, mahkemece davalının gönderen ve davacının akidi olduğu kabul edilmiş, davalı bu yönden de kararı temyiz etmemiştir. Bu durumda, kural olarak borçtan davalı sorumlu olup, malın alıcıya teslim edildiğini ve bu nedenle bu borçtan sorumlu olmadığını ispat külfeti de davalıya düşmektedir. Bu nedenle mahkemece; bu yönden ispat külfetinin davalıda olduğu gözetilmek, davalının bu yöndeki delilleri toplanmak, konşimentonun onaylı tercümesini dosya içerisine sağlayarak, bu hususta özel bir düzenleme bulunup bulunmadığı üzerinde durulmak ve malın yurt dışında yine davalı tarafından teslim alındığı yönündeki davacı iddiasını da irdelemek suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamış, k

11. Hukuk Dairesi         2014/10912 E.  ,  2014/19327 K.
•   

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL(KAPATILAN) 38. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2014
NUMARASI : 2011/204-2014/55

Taraflar arasında görülen davada İstanbul(Kapatılan) 38. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 11/03/2014 tarih ve 2011/204-2014/55 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkil şirket ile davalı Y..Fidanlı Uluslararası... Tarım ve Petrol Ürünleri Tic. Ltd. Şti. arasında yapılan sözleşme kapsamında müvekkilinin müşterisine ait malların Almanya'dan Türkiye'ye taşınması işinin davalı tarafça üstlenildiğini, taşıma konusu emtianın .. sigortasının diğer davalı .. Assekuranz ... Gmbh şirketi tarafından yapıldığını, davalının taşımayı gereği gibi yapmaması sebebiyle emtianın hasarlanmasına neden olduğunu, alıcısı tarafından kabul edilmeyen emtia sebebiyle müvekkilinin 23.632,75 Euro hasar bedelini gönderen firmaya ödemek zorunda kaldığını, hasar bedelinin davalılardan tahsili amacıyla icra takibi başlatılmış ise de, itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, takibin devamına, kötü niyetli bulunan davalılar aleyhine % 40'dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacının öncelikle hasar bedelini ödeyip ödemediğini ve ödedi ise ödemeyi yaptığı firmanın hak iddia edebilecek firma olduğunu kanıtlaması gerektiğini, müvekkil şirkete usulüne uygun hasar ihbarında bulunulmadığını, müvekkilince taşımanın usulüne uygun olarak yapılarak emtianın teslim edildiğini, emtiaların son kullanma tarihlerinin uygun olmaması sebebiyle problem çıktığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu, ürünlerin raf ömrünün çekmiş olduğu yönündeki davalı savunmasına itibar edilemeyeceği, emtianın belirtilen sıcaklık değerlerinde taşınmamış olması sebebiyle tamamının zarar gördüğü, hasar tutarının 23.632,75 Euro olduğu, bu tutarın CMR m. 23 kapsamında hesaplanan azami sorumluluk sınırını aşmadığı, temerrüt tarihinden itibaren %5 oranında faiz uygulanacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı tarafça icra dosyasına yapılmış olan itirazın iptaline, takibin 23.632,75 Euro ve 439,83 Euro işlemiş faiz üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren %5 faiz yürütülmesine, davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin kabulü ile 18.087,56 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, bizzat davalı tarafça yapılan ekspertiz incelemesinde malın belirtilen sıcaklık derecesinde taşınmadığının belirlenmesine ve malların son kullanma tarihinin ne zaman dolduğunun belli olmamasına göre, davalılar vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Ancak, taşıma sözleşmesi kapsamında navlun bedelinin alt taşıyıcı davalıya ödenip ödenmediği araştırılmaksızın navlun bedelini de kapsayacak şekilde tazminata hükmedilmesi doğru olmamış hükmün davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
3- Yine, dava, taşıma konusu emtiada meydana gelen hasar sebebiyle rucuen tazminat istemine ilişkin olup, davacının talebinin tazminat
11. Hukuk Dairesi         2013/16495 E.  ,  2014/18156 K.
•   

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/06/2013
NUMARASI : 2008/175-2013/181

Taraflar arasında görülen davada Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 28/06/2013 tarih ve 2008/175-2013/181 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ile davalı ... Teks. Tur. Mob. İnş. ve Gıda San. Tic. Ltd. Şti.vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 21/11/2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalılardan .... Teks. Tur. Gıda San. Tic. Ltd. Şti. vekili Av. B.. A.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı .... Ltd. Şti.'nin göndericisi, davalı M....Ltd. Şti.'nin ilk, diğer davalının ise alt taşıyıcısı olduğu yükün Türkiye'den Kazakistan'a taşınması konusunda müvekkili ile alt taşıyıcı arasında taşıma sözleşmesi düzenlendiğini, diğer davalıların da bu sözleşmeden haberdar olduklarını, taşıma sözleşmesine göre navlun ücretinin %80'inin peşin, %20'sinin ise varış yerinde ödeneceğini, ancak davalıların isteği ile taşımanın gecikmemesi için müvekkilinin navlun ücretini almadan yola çıktığını, gümrüğe ulaştıktan sonra yasal zorunluluklar nedeni ile müvekkilinin gümrük sahasında beklediğini, davalılarca taahhüt edilen navlun ücreti ile bekleme ücretinin ihtara rağmen ödenmemesi nedeniyle müvekkilinin eşya üzerindeki hapis hakkını kullandığını, eşyanın araçtan boşaltılarak yediemine teslim edildiğini, daha sonra davalıların şikayet yoluyla bu eşyayı teslim aldıklarını, navlun ve beklem ücretleri ile hapis hakkının uygulanması için yapılan masrafların tahsili için bu davanın açılmasının zorunluluk oluşturduğunu ileri sürerek, 7.419 TL navlun alacağının yükleme tarihinden, bekleme ücretinin ihtarname tarihinden, sair alacakların ise dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 13.06.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile navlun ve bekleme ücreti olarak 33.237 TL'nin tahsilini istemiştir.
Davalı .... Ltd. Şti. vekili, davanın reddini istemiş, diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının, göndericisi davalı Dağdeviren şirketi olan emtiayı, Türkiye'den Kazakistan'a karayoluyla taşımak için alt taşıyıcı olan A... Ltd. Şti. ile taşıma sözleşmesi düzenlediği, diğer davalının da ilk taşıyıcı olduğu, sözleşme gereğince emtianın 04.02.2008 tarihinde araca yüklendiği, 12.000 USD olarak belirlenen taşıma ücretinin %80'inin peşin, %20'sinin ise teslim yerinde ödenmesinin gerektiği halde davacının, navlun bedeli ödenmeksizin yola çıktığı ve 05.02.2008 tarihinde çıkış gümrüğü olan Doğubeyazıt'a ulaştığı, navlun ücretinin ödenmemesi nedeniyle davacının gümrük kapısında uzun süre beklediği ve daha sonra emtia üzerinde hapis hakkını kullanarak tevdii mahalli tayini yoluna başvurduğu, davacının taşıyıcı olarak üzerine düşen yükümlülükleri yaptığından navlun bedeline ve bekleme ücretine hak kazandığı, her ne kadar alınan ilk bilirkişi raporunda bu miktarlardan yalnızca davacıyla sözleşme imzalayan davalı A... Ltd. Şti.'nin sorumlu olduğu bildirilmiş ise de sonraki raporlarda açıklandığı üzere gönderen ile ilk taşıyıcının da davacıya karşı sorumluluklarının bulunduğu, zira navlun bedelinin gönderen tarafından ilk taşıyıcıya, onun tarafından da alt taşıyıcıya ödendiğinin ispat edilemediği, bununla birlikte davacının yalnızca navlun alacağı için harcını yatırarak usulünce dava açtığı, dava dilekçesinde belirtilen diğer talepleri ile ilgili usulünce açılmış bir davanın bulunmadığı, dolayısıyla diğer taleplerini ıslah yoluyla dahi dava konusu edemeyeceği, ayrıca ıslah dilekçesi artırılan navlun alacağı yönünden davalı Dağdeviren şirketinin zamanaşımı definin TTK'nın 767. maddesi uyarınca yerinde bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı Dağdeviren Ltd. Şti. 7.419 TL'Sinden sorumlu olmak kaydıyla 18.387 TL'nin davalılardan müteselsilen tahsiline, bekleme ücreti konusunda usulünce açılmış bir dava bulunmadığından, diğer masraflara ilişkin talep ise atiye bırakıldığından bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ile davalı .... Teks. Tur. Mob. İnş. Ve Gıda San. Tic. Ltd. Şti. vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, taşıma sözleşmesinin ihlal edilmesinden kaynaklanan taşıma ve bekleme ücreti ile taşınan eşya üzerinde hapis hakkının uygulanması için yapılan masrafların tahsili istemlerine ilişkin olup yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece, alt taşıyıcı olan davalı A... Ltd. Şti. ile davacı arasında düzenlenen taşıma sözleşmesi gereğince ödenmesi gereken taşıma ücretinin ödenmediği, taşıma ücretinin ödenmemesi nedeniyle davacı araçlarının gümrük kapısında uzun süre beklediği, taşıyıcı olarak yükümlülüklerini yerine getiren davacının taşıma ve bekleme ücretine hak kazandığı, ancak davacının yalnızca taşıma ücreti için usulüne uygun biçimde dava açtığı gerekçesiyle taşıma ücreti yönünden davanın kısmen kabulüne, usulünce açılmış bir dava olmadığından bekleme ücretine ilişkin talep hakkında ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Oysa, dava dilekçesinin açıklamalar bölümünde açıkça 7.020 Euro bekleme ücretinin tahsili için işbu davanın açıldığı belirtilmiş olup sonuç kısmında ise bekleme ücretine ihtar tarihinden itibaren faiz işletilmesi istenilmiştir. Ayrıca, 12.05.2010 tarihli oturumda, davacı tarafa dava dilekçesinin açıklanması için süre verilmiş ve davacı vekili de 31.05.2010 tarihli dilekçesinde, davanın navlun ve bekleme ücreti alacağına ilişkin olduğu açıklanmıştır. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davanın taşıma ücreti ile birlikte bekleme ücretinin de tahsiline yönelik olduğunun kabulü ile bu konunun esasına yönelik olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken mahkemece, bekleme ücreti konusunda usulünce açılmış bir dava olmadığından bahisle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
2- Öte yandan, fiilen taşımayı gerçekleştiren davacı, davalılardan yalnızca A...Ltd. Şti. ile taşıma sözleşmesi akdetmiş olup bu sözleşmeye dayalı alacaklarını da ancak akidi olan davalıdan istemesi mümkündür. Mahkemece bu hususun gözden kaçırılarak taşıma sözleşmesinde herhangi bir sıfatla yer almayan mümeyyiz davalının da sözleşme kapsamındaki taşıma ve bekleme ücretinden sorumlu tutulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle de mümeyyiz davalı yararına bozulması gerekmiştir.
9. Hukuk Dairesi         2014/4027 E.  ,  2015/14110 K.
•   GARSON İŞÇİNİN İŞ AKDİNİN ASKERLİK HİZMETİ NEDENİYLE SONA ERDİRİLMESİ
•   KIDEM TAZMİNATI VE İŞÇİLİK HAKLARI
•   ASIL İŞVEREN - ALT İŞVEREN İLİŞKİSİ
•   GEMİ VE İŞLETMELERİNDE GARSONLUK YAPAN İŞÇİ
o   İŞ KANUNU (4857) Madde 2

"İçtihat Metni"
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı ile izin ücreti, genel tatil ve fazla çalışma ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı ve davalı B..İ.. Tur. ve Sağ. Yat. İşl. ve Tic. A.Ş. avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalılara ait işyerinde garson olarak çalıştığını, iş sözleşmesini askerlik nedeniyle sona erdirdiğini ileri sürerek, kıdem, ihbar ve kötüniyet tazminatları ile izin, genel tatil ve fazla çalışma alacaklarını istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı İ.. vekili, diğer davalı ile aralarında kira sözleşmesi bulunduğunu ve davacının işvereni olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı B..AŞ. Vekili, ihale ile hizmet alım sözleşmesi yaparak büfe ve kafeteryalarında çalışacak işçilerin istihdam edildiğini, bu bağlamda davacının dava dışı U.. ve C.. adlı işyerinde çalıştığı, davacı ile aralarında hizmet ilişkisinin bulunmaması nedeniyle davanın husumetten reddi gerektiği, dava dilekçesinde ileri sürülen diğer iddiaların gerçek dışı olduğu, davacının çalışmış olduğu döneme ilişkin tüm haklarının bordro ile ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının davalılardan B..'un işçisi olduğu, davalı İ..'ya husumet yöneltilemeyeceğini, davalı Beltur'un asıl işveren olup iş sözleşmesini feshetmekte haksız olduğu, davacının kıdem tazminatına hak kazandığı, davacıya ihbar öneli verildiği, fazla çalışmalarını tahakkuk ettirilerek ödendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı ile davalı Beltur temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı ve davalılardan Beltur'un aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davalılar arasındaki hukuki ilişkinin asıl-alt işveren ilişkisi olup, olmadığı noktasında uyuşmazlık söz konusudur.
Davacı, davalılardan İ..'nun asıl işveren, B..'un ise alt işveren olduğunu ileri sürmüştür. Davalılar ise aralarında kira sözleşmesi bulunduğunu savunmuşlardır. Mahkemece davalılar arasındaki ilişkinin kira ilişkisi olduğu kabul edilmiştir.
Dosya içindeki Gemi ve Terminal Büfeleri Hasılat Kira Sözleşmesinin 2. maddesinde sözleşmesin kapsamı "işbu sözleşme, imza tarihi itibari ile İ..A.Ş. filosunda bulunan ve isimleri ekli listede belirtilen gemilerin büfeleri ile İ.. A.Ş. işletmesinde bulunan terminal ve iskele alanlarındaki işbu sözleşmenin imzalanmasından sonra taraflarca birlikte tespit edilecek yerlerde oluştrulacak büfe, cafe, restoran işletilmesini kapsar." şeklinde tanımlanmıştır.
Davalı İ.. A.Ş.'ne ait gemi ve iskelelerde kurulacak olan büfe, cafe ve restaurantlar şirket müşterilerinin yolculuğunun daha konforlu hale getirilmesine yönelik bir hizmettir. Bu hizmetler davalı İ.. A.Ş.'nin asıl işi değilse de yardımcı iş niteliğinde olup, davalılar arasındaki ilişki kira sözleşmesi olmayıp asıl-alt işveren ilişkisidir. Davalı İ.. A.Ş. asıl işveren olarak davacının işçilik alacaklarından sorumlu olduğu halde mahkemece davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi isabetsizdir.
3-Davacının ihbar ve kötüniyet tazminatı ile fazla çalışma alacağı talebi esastan reddedildiği halde davalı B..AŞ. lehine vekalet ücretine hükmedilememesi hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 14.04.2015 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, davalılardan İ.. Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'ne (İ..) ait büfenin diğer davalı B..'a hasılat kirası yöntemi ile kiraya verildiği, 07/09/2006 tarihli hasılat kira sözleşmesi içeriğine göre anılan taraflar arasındaki hukuki ilişkinin asıl-alt işverenlik ilişkisi olmayıp kira ilişkisi olduğu, asıl işverenin; kiraladığı büfeleri davanın ihbar olunduğu alt işverenler U.. Hizmet Yönetim Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ile C.. Temizlik Bilgi İşlem ve Otomasyon Sağlık Hizmetleri İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi isimli alt işverenler eliyle işleten B.., davacıyı çalıştıran alt işverenlerin ise U.. Hizmet Yönetim Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ile C.. Temizlik Bilgi İşlem ve Otomasyon Sağlık Hizmetleri İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketleri olduğu anlaşılmakla, mahkemenin davalılardan İ..Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'ne husumet yöneltilemeyeceğine ilişkin saptaması doğrudur.
Açıklanan nedenle, sayın çoğunluğun aksi yöndeki bozma düşüncesine katılmıyorum. 14/04/2015
11. Hukuk Dairesi         2015/4751 E.  ,  2015/12759 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/01/2015
NUMARASI : 2014/1164-2015/5

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 13.01.2015 tarih ve 2014/1164-2015/5 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından N... E.... F.... Sigorta Poliçesi ile sigortalanan P.... S.... Giyim Tekstil San T.A.Ş.'ye ait tekstil cinsi emtianın Çin, Endonezya, Hindistan ve Hong Kong'dan Türkiye'ye nakliyesinin davalı şirket tarafından üstlenildiğini, söz konusu emtianın davalı firmanın sorumluluğu altında gemiler ile taşındığı seferler esnasında bir kısmının eksilmesi suretiyle hasara uğradığını, bu hasardan davalı taşıyıcının sorumlu olduğunu, 2.828,89 TL sigortalı zararının müvekkili şirket tarafından tazmin edildiğini, hasar bedelinin tazmini için toplam 3.159,62 TL bedelli icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun itirazı üzerine icra takibinin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibinin devamına, %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin ilgili konşimentoları düzenleyen taraf olmadığından aleyhine dava açılamayacağını, süresinde ihbar yapılmadığından davacının dava hakkını yitirdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taşımaya ilişkin konşimentolarda belirtilen kaplarda eksiklik olmadığı, kaplar içerisindeki eşyaların eksik olduğunun tespit edildiği, konşimentolarda "said to contain" (içindeki belli değil) kaydının yer aldığı, TTK'nın 1110/2 maddesinde yükün eksiksiz teslim alındığına ilişkin hükmün taşıyan aleyhine uygulanamayacağı, kaplar içindeki eşyanın taşıyana eksiksiz olarak teslim edildiğinin ispatlanamadığı gibi TTK'nın 1066. maddesi uyarınca süresinde ve usulüne uygun hasar ihbarı yapılmadığı ve hasarın deniz taşıması sırasında meydana gelmediği karinesinin aksinin ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 01.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
11. Hukuk Dairesi         2015/3563 E.  ,  2015/11728 K.
•   

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/12/2014
NUMARASI : 2014/971-2014/424

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 16/12/2014 tarih ve 2014/971-2014/424 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin Çin'den C. İstanbul olarak satın aldığı emtianın Çin'in Z. Limanı'ndan İ.K.Limanı'na kadar deniz yolu nakliyesinin gerçekleştirmesi için davalı ile anlaştıklarını, bu hususta konişmento düzenlendiğini, taşımanın gecikmesi nedeniyle emtianın tamamının paslandığını ve kullanılamaz hale geldiğinin tespit edildiğini, müvekkilinin 21.911,24 USD zararı bulunduğunu, davalıya yapılan ihtara rağmen ödeme yapılmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin tüm sair talep ve dava haklar saklı kalmak kaydıyla, 21.911,24 USD hasar bedelinin 06/04/2014'ten itibaren devlet bankalarının Amerikan Doları ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan aynı cins para bedeli olarak tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taşımaya esas konişmentonun 26. maddesindeki kloz ile konişmentonun İngiliz Kanun'larına tabi olduğu, konişmentodan doğan veya bağlantılı tüm anlaşmazlıkların İngiliz Kanun'larına göre karara bağlanacağı ve yetkili mahkemenin H.K.'daki Deniz Mahkemesi olacağı kararlaştırıldiğini bu nedenle Türk mahkemelerinin bu dava yönünden yetkisiz olduğunu, ayrıca müvekkilinin C. S.C. L. Co Ltd.'nin acentesi olduğunu ve bu nedenle müvekkili şirkete husumetin yöneltilemeyeceğini ve davacı tarafın bildirim süresine uymadığını savunarak, davanın usulden ve esastan reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu uyuşmazlığın yabancı unsur taşıması, mahkemenin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmemiş olması, uyuşmazlığın akdi borç ilişkisinden doğması, konişmentoyu ciro ile alıp yükü teslim almada kullanan gönderilenin konişmentonun şartlarıyla bağlanmış olması (Y.H.G.K.'nın 01/02/1995 tarih 1994/11-765 Esas 1995/39 sayılı Kararı) karşısında yetki şartının tarafları bağlayıcı ve geçerli nitelikte olduğu bu haliyle yetkili mahkemenin Çin Halk Cumhuriyeti Hong Kong'daki Denizcilik Mahkemesi olduğu ayrıca davacının uygulanacak hukuka ilişkin iddialarına ise, konişmento hükümlerinin geçerli olup olmadığı hususunun yetkili olan mahkeme tarafından değerlendirilecek olması nedeniyle itibar olunamadığı gerekçesiyle, dava dilekçesinin mah

11. Hukuk Dairesi         2015/4766 E.  ,  2015/11694 K.
•   

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/01/2015
NUMARASI : 2014/1062-2015/17


Taraflar arasında görülen davada İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 20.01.2015 tarih ve 2014/1062-2015/17 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi temlik alan R.S. Co. Ltd. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar (Muris M. S. mirasçıları) vekili, müvekkillerinin murisi olan M. S.'ın davalı R.S. Co. Ltd. Şti.'nin donatanı, A. Gemi İşl. Tic. Ltd. Şti.'nin işleteni olduğu M/V R..adlı gemide gemici olarak çalıştığını, 20.10.2011 tarihinde diğer davalı şirketin donatanı ve işleteni olduğu A. isimli gemi ile murisin çalıştığı geminin A. Denizi'nde çarpışarak battığını, batan gemiden murisin kurtarılamadığını, cesedine de ulaşılamadığını olay nedeniyle davalılar tarafından müvekkiline herhangi bir ödemenin yapılmadığını, ileri sürerek fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla müteveffanın eşi A.. S.. için 70.400,00 TL manevi, 200,00 TL maddi, oğlu Ö.. S.. için 35.200,00 TL manevi, 200,00 TL maddi, Kızı S.. S.. için 35.200,00 TL manevi, 200,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekilince açılan dava İstanbul 2. Denizcilik İhtisas Mahkemesi'nin 2012/61 sayılı esasına kaydolunmuş, yargılamanın devamı sırasında davalılardan MV R. 1 Gemisi Donatanı İşveren R.S. Co. Ltd. ve MV R. 1 Gemisi İşleteni A. Gemi İşl. Tic. Ltd. Şti. vekili ile davacılar vekili arasında imzalanan 26.9.2012 tarihli ibra sulh ve temlik sözleşmesiyle davacılar vekilince diğer davalı D. Turizm. Den. A.Ş. ve/veya üçüncü kişilere yönelik tüm talep ve alacaklar davalı R. S. Co. Ltd'ye temlik edilmiş, temlik alan davalı tarafından davaya diğer davalı D. Tur. Den. A.Ş. aleyhine devam edilmesinin istenilmesi üzerine temlik alınan alacağa yönelik dava tefrik olunarak yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı D. Turizm. Den. A.Ş. vekili, temlik sözleşmesinde davacılara ne kadar ödemede bulunulduğu, ne miktarda alacağın temlik alındığının belli olmadığını, müvekkiline ait geminin meydana gelen kazaya sebebiyet vermediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; muris Murat Saltan mirasçıları vekili ile davalılardan MV R.Gemisi Donatanı İşveren R. S. Co. Ltd. ve MV Reina 1 Gemisi İşleteni Armador Gemi İşl. Tic. Ltd. Şti. vekili arasında yapılan sözleşme ile davacılar tarafından mahkemenin 2012/61 Esas sayılı davasında bu davalılar aleyhine açılan davadan feragat edildiği, bu davalılar yönünden açılan davanın tefrik edilip mahkemenin 2012/451 sayılı esasına kaydedildiği, yapılan yargılama neticesinde 29.11.2012 tarihli karar ile bu davacılar yönünden açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, bu dava dosyasında alacağı temlik alanlar tarafından davalı A. F.Donatanı ve İşleteni D. Turz. Ve D. A.Ş. aleyhine devam olunduğu, İstanbul 51 ve 52. Asliye Ticaret Mahkemeleri'nin HSYK kararı uyarınca mahkemeye devri ile yukarıda gösterilen esas numarasını aldığı, somut olayda davacıların murisi ile davalı D. Turizm Den. A.Ş. arasında sözleşmeden kaynaklı hukuki ilişkinin bulunmadığı, Ankara Feribotu Donatanı ve işleteni olan davalının sorumluluğunun haksız fiil hükümlerinden kaynaklandığı, uyuşmazlığın esasının deniz ticaretine ilişkin bir husustan kaynaklanmadığı, özel yetki çerçevesinde kurulan Denizcilik İhtisas Mahkemelerinin mevcut dava yönünden görevli bulunmadığı, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işlemesinden de kaynaklanmaması nedeniyle ticari dava niteliği de taşımayan davaya genel hükümler çerçevesinde ve genel mahkemelerce bakılacağı gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine kararın kesinleşmesi sonrasında talep halinde İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararı, temlik alan R. S.Co. Ltd. vekili temyiz etmiştir.
Dava, denizde çatmadan kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda; yabancı bayraklı MV R. adlı gemi ile Türk Bayraklı Ankara Feribotu isimli geminin 20.10.2011 tarihinde Adriyatik Denizi'nde seyir halindeyken çarpıştıkları, bu olay sonrasında batan, MV R.. adlı gemide çalışan murisin kayboluğu, murisin nüfus kayıtlarına ölüm kaydının düşüldüğü, murisin mirasçılarınca çarpışan gemilerin donatan ve işletenlerine yönelik maddi ve manevi tazminat istemiyle davanın açıldığı, bu davanın devamı sırasında davacı tarafça davadan kaynaklanan hak ve alacakların davalı R. S. Co. Ltd. şirketine temlik edildiği, MV Reina 1 adlı geminin donatanı ve işletenine karşı açılan davanın ise bu davadan tefrik edilerek vaki feragat uyarınca reddine karar verildiği, mevcut dava dosyasında da davacılardan alacağı temlik alan MV R. adlı geminin donatanı tarafından, davalı Ankara Feribotu'nun donatan ve işletenine karşı temlik alan sıfatıyla davaya devam edildiği, mahkemece yapılan yargılama neticesinde yazılı gerekçeyle görevsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 Sayılı TTK'nın 5136 Sayılı Yasa ile değişik 4. madesinde " İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü ile Adalet Bakanlığınca, bu Kanunun Dördüncü Kitabında yer alan deniz ticaretine ilişkin ihtilaflara bakmak ve asliye derecesinde olmak üzere Denizcilik İhtisas Mahkemeleri kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenir." hükmü yer almaktadır. Aynı yasanın dördüncü kitabında, 1216. ve devamındaki maddelerde denizde çatmaya ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Mahkemece; görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, davanın esasının denizde çatmadan kaynaklandığı, bu hususta yapılacak yargılamanın ve kusurun belirlenmesinin uzmanlığı gerektirmesi nedeniyle yukarıda bahsi geçen yasal düzenlemeler uyarınca ihtisas mahkemesi konumundaki Denizcilik İhtisas Mahkemelerinin görevi


11. Hukuk Dairesi         2015/3921 E.  ,  2015/11623 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL(KAPATILAN) 52. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2013
NUMARASI : 2012/436-2013/298

Taraflar arasında görülen davada İstanbul (Kapatılan) 52. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 17/12/2013 gün ve 2012/436-2013/298 sayılı kararı bozan Daire'nin 01/12/2014 gün ve 2014/12250-2014/18714 sayılı kararı aleyhinde ......... Bayraklı LNG Rıver Niger Gemisi Donatanı'na izafeten M.. A.. vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili, davalının işlettiği, yükünü taşıttığı ...... bayraklı LNG RIVER NIGER gemisinin boğaz geçişinde kılavuzluk hizmeti almasının zorunlu olduğunu, söz konusu gemiye verilen hizmet nedeniyle davalıya muhtelif tarihlerde faturalar tanzim edildiğini, söz konusu borçlar ödenmediğinden davalıya karşı takip yapıldığını ve davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
........ Deniz Acenteliği A.Ş . vekili, müvekkilinin acente sıfatı ile hareket ettiğini ve bu gemi ile ilgili olarak herhangi taahhütname imzalamadığını, davacının isteminin haksız olduğunu ve müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, HMK'nın 315. madde gereğince davanın esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, ayrıca donatana izafeten acente hakkında usulüne uygun açılmış bir dava bulunmaması ve usul yasasında dahili dava müessesesi olmamasına göre donatana izafeten M.. A.. hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve donatana izafeten acentesi M.. A.. lehine hükmedilen vekalet ücretinin davacıdan tahsiline dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce davacı yararına bozulmuştur.
Bu kez ..... Bayraklı LNG River Niger Gemisi Donatanı'na izafeten M.. A..vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, ..... bayraklı LNG River Niger Gemisi Donatanı'na izafeten M.. A.. vekilinin HUMK'nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, ..... Bayraklı LNG River Niger Gemisi Donatanı'na izafeten M.. A.. vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK'nın 442. maddesi gereğince REDDİNE, alınması gereken 57,60 TL karar düzeltme harcı peşin ödenmiş olduğundan yeniden alınmasına yer olmadığına, 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK'nın 442/3. maddesi hükmü uyarınca, takdiren 251,00 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen ..... Bayraklı LNG River Niger Gemisi Donatanı'na izafeten Master Deniz Acenteliği A.Ş'den alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine, 05/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

''Adalet suçu suçluyu değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır''

Benzer Konular (3)