Ödeme emrinde talep edilen işleyecek faize itiraz edilmesi durumunda faiz oranı kesinleşmez

Başlatan Özgür KOCA, 17 Ocak 2016, 22:40:23

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_Özgür KOCA
T.C.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi

Esas No:2015/14930
Karar No:2015/27720


Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ş. A. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklının, borçlular hakkında kredi kartı kullanımından kaynaklanan alacağın tahsili için başlatttığı genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde,  alacaklı vekili, asıl alacağa takip tarihinden sonraki dönem için itiraz edilmeksizin kesinleşen %43,20 faiz oranının uygulanması gerektiğini,  dosya borcunun eksik tahsil ediildiği halde icra müdürlüğünce kademeli faiz hesabı yapılarak borcun tamamen ödendiği nedeni ile dosyanın infazen işlemden kaldırılmasına ve hacizlerin kaldırılmasına ilişkin 10.04.2013 tarihli kararın iptali ile %43,20 orandan hesap yapılmasına karar verilmesi istemi ile icra mahkemesine başvurmuştur.

Mahkemece şikayetin reddine karar verilmiş, karar; Dairemizin 27.06.2014 tarih ve 2014/16476 E. Ve 2014/ 18905 K. sayılı ilamı ile "... Diğer taraftan, takip talebinde ve ödeme emrinde asıl alacağa takip tarihinden itibaren %43 oranında faiz yürütülmesi talep edilmiştir. Dairemizin yerleşik içtihatlarında, ödeme emrinde talep edilen işleyecek faize itiraz edilmesi durumunda faiz oranının kesinleştiğinden sözedilemez. Böyle bir durumda talep edilen faizin talep tarihi itibariyle hangi tür faiz oranına denk geldiği belirlenerek, bu faiz türünden değişen oranlarda işleyecek faizin hesaplanması gerekir. Ancak talep edilen faiz oranının yasal ya da ticari faiz oranlarının üzerinde bir oran olması ve sözkonusu faiz oranlarına itiraz edilmemesi halinde bu oranın kesinleşeceği tabiidir.... mahkemece, yukarıda belirtilen kurallar göz önünde bulundurularak ve HMK.nun 266/1. maddesi koşullarında, konusunda uzman ehil bir bilirkişiye dosya tevdii olunarak, Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle, icra müdürlüğünce yaptırılan hesaplamanın doğruluğu da denetlenerek, yanlış olduğunun belirlenmesi halinde İİK'nun 17. maddesi gereğince hesap tablosunun düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığa çözüm getirmeyecek şekilde hüküm tesisi isabetsizdir." gerekçesi ile araştırma ve incelemeye yönelik bozulmuştur.

Mahkemece bu kez bozma ilamına uyulmuş ve bozma uyarınca  bilirkişi H. B. tarafından düzenlenen  23.02.2015 tarihli raporda ; %43, 20  orandan yapılan hesaplama sonucunda şikayete konu işlem tarihi olan 10.04.2013 tarihi itibarı ile bakiye dosya borcunun 7.413,46 TL olduğu bildirilmesine karşın, mahkemece;  borçulardan M. A. S.'un açtığı istirdat davası sırasında Gemerek Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/55 Esas sayılı dava dosyasında bilirkişi S. D.'un düzenlediği 20.01.2015 havale tarihli raporunun içerik ve sonuçları itibarı ile oluşa uygun, gerekçeli ve denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu dikkate alınarak, adı geçen borçlunun kefil sıfatı ile kredi kartı sözleşmesinde yazılı 1.500 TL limit üzerinden sorumlu olduğu ve bu miktar üzerinde ödeme yaptığından istirdat davasının kısmen kabulüne karar verildiği gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiştir.

Somut olayda, mahkeme huzuruna getirilen uyuşmazlık, hesap işlemine ve dolayısı ile takip konusu borcun tamamen infaz edilip edilmediğine ilişkin olup, mahkemece yapılması gereken, icra müdürlüğünce yapılan hesap işleminin, takip hukuku kurallarına göre doğru olup olmadığını denetlemekten ibarettir. Bu hususta borçlulardan sadece biri tarafından açılan ve takibin diğer borçlusu İbrahim Can Arslan'ın dahi tarafı olmadığı maddi hukuk kurallarına göre inceleme yapan Genel Mahkemece istirdat davasının yargılaması sırasında yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun esas alınması mümkün bulunmamaktadır. Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek bozma uyarınca inceleme yapmak ve hüküm tesis etmek konusunda alacaklı taraf yararına usuli hak doğmuştur. Bu durumda, bozma ilamına uyan yerel mahkeme, bozma uyarınca işlem yapmak ve karar vermek zorundadır.

O halde, mahkemece, bozma doğrultusunda düzenlenen 23.02.2015 tarihli bilirkişi raporunun bozma ilamı içeriğine uygun olup olmadığı denetlenerek bozma kararı uyarınca bir karar vermek gerekirken, istirdat davasında alınan bilirkişi raporu esas alınarak sonuca gidilmesi isabetsizdir.

SONUÇ  : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Hepsihukuk: Mobil Hesapmatik: Profesyonel hesaplamalar ve içtihat programı

İcra HesapMax: Masaüstü Bilgisayarlar için Hesap Programı

Benzer Konular (10)

691

Yanıtlar: 0
Gösterim: 26003