GEÇERSİZ TEBLİGAT, MUHATABIN ÇARŞIDA OLDUĞUNU SÖYLEYEN KOMŞU İSMİNİN YAZILMAMAS

Başlatan Özgür KOCA, 17 Ağustos 2015, 21:57:04

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_Özgür KOCA
YARGITAY Hukuk Genel Kurulu
ESAS: 2013/644
KARAR: 2014/284

Taraflar arasındaki "ihalenin feshi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Tekirdağ 2.İcra Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 24.04.2012 gün ve 2011/129 E.-2012/99 K. sayılı kararın incelenmesi davacı (borçlu) vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 08.10.2012 gün ve 2012/17034 E-2012/28605 K. sayılı ilamı ile;

(...7201 sayılı Tebligat Kanununun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10 maddesinin 1.fıkrasına göre tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 sayılı yasanın 3.maddesi ile eklenen aynı maddenin 2.fıkrasına göre ise bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.

Yine, 7201 sayılı Tebligat Kanununun tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden imtina başlıklı 21.maddesine 6099 sayılı yasanın 5.maddesi ile eklenen 2.fıkrasında; "Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." hükmü yer almaktadır.

Ayrıca 7201 sayılı Tebligat Kanununun 23/8.maddesi uyarınca, tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydın tebligat evrakı üzerine yazılması zorunludur. Bir diğer anlatımla 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/2.maddesine göre tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran mercice, tebligat çıkarılan adresin, muhatabın, adres kayıt sistemindeki adresi olduğuna dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunludur.

11.01.2011 tarihli 6099 sayılı Tebligat Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 19.01.2011 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanmış olup, Aynı kanunun 18.maddesi uyarınca, somut olaya uygulanması gereken yukarıda belirtilen düzenlemeler bu tarihte yürürlüğe girmiştir. Bu nedenle 19.01.2011 tarihinden sonra yapılacak tebliğ işlemlerinde anılan yasal düzenlemelerin uygulanması zorunludur.

Somut olayda 13.04.2011 tarihli satış ilanı tebliğ evrakı üzerinde tebligat adresinin, muhatabın adrese dayalı kayıt sistemindeki adresi olduğuna ilişkin icra müdürlüğünce konulmuş bir kayıt bulunmadığından Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesini uygulama imkanı yoktur.

Bu durumda borçluya yapılan satış ilanı tebliği işlemi usulsüzdür.

İİK'nun 127.maddesi gereğince borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması ya da tebliğ işleminin usulsüz yapılması başlı başına ihalenin feshi nedenidir.

O halde mahkemece şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davacı (borçlu) vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Talep, ihalenin feshi istemine ilişkindir.

Yerel mahkemece, davanın reddine dair verilen karar davacı (borçlu) vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını, davacı (borçlu) vekili temyize getirmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Tebligat Kanunu'nun 21.maddesi uyarınca tebligat yapılabilmesi için muhatabın adresten geçici olarak ayrıldığını beyan eden komşunun adının tebliğ evrakına yazılarak imzasının alınmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun "Tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden imtina" başlıklı 21.maddesinin 1.fıkrasında; "Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." hükmü yer almaktadır. Madde bu haliyle iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki "adreste bulunmama", diğeri ise "tebellüğden imtina" dır.

Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30.maddesinin birinci fıkrasında; "Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir." hükmü öngörülmüştür.

Burada Yönetmeliğin 30.maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını "tahkik etme" görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, bunu tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı, hâkim tarafından denetlenebilir.

Muhatabın tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde ancak; maddede sayılan kişilerden birisine, imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir.

Tahkikatta muhatabın adresten kesin olarak ayrıldığının ya da öldüğünün tespiti halinde ise Yönetmeliğin 30.maddesinin 2., 3., 4.fıkraları gereğince işlem yapılacaktır.

Bu itibarla; Yönetmeliğin 30/1.maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, şayet imzadan çekinmeleri halinde bu husus da belirtilerek; muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği "tevsik edilmeden", Tebligat Kanunu'nun 21/1.maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Zira bu belgeleme işlemi, devamı işlemleri belirlemesi yanında muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve hakimin denetimini sağlayacaktır.

Tebligat Kanunu'nun 21/1.maddesine göre, yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır.

Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulu'nun 13.10.1965 gün ve E:2/793 K:366, 16.09.1981 gün ve E:7/2371 K:604, 29.12.1993 gün ve E:18/778 K:876, 08.10.1997 gün ve E:2/499 K:783 ve 02.06.1999 gün E:1999/18–480 K:1999/486, 25.01.2006 gün ve E:2005/2- 772 K:2006/17, 01.07.2009 gün ve E: 2009/12-257 K:315 sayılı kararlarında da istikrarlı bir biçimde benimsenmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacı adına çıkartılan taşınmaz satış ilanının tebliğine ilişkin tebliğ belgesinde, muhatabın çarşıda bulunması nedeniyle adresin kapalı olduğu, Tebligat Kanununun 21.maddesine göre muhtara tebligat evrakının bırakıldığı, muhatabın kapısına ihbarın yapıştırıldığı ve imzadan imtina eden komşusu Mümin Satılmış'a haber verildiği hususları şerh edilmiş ve tebliğ memurunca imzalanmıştır.

Görüldüğü gibi tebliğ memurunca, tebliğ evrakına yazılan "muhatabın çarşıda" olduğu yönündeki beyanın kime ait olduğu tebliğ belgesine yazılarak beyanda bulananın imzasının alınması, beyanda bulunanın imzadan çekinmesi halinde de bu cihet tebliğ memuru tarafından şerh ve imzası ile tasdik edildikten sonra; tebliğ evrakının imza karşılığı muhtara teslimi ile 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması işlemlerini tamamlaması gerekmekte olup, somut olayda muhatabın gösterilen adreste geçici ve kısa süreli bulunmama sebebinin kimden soruşturulduğu konusunda bir belirleme bulunmadığından yapılan tebliğin Tebligat Kanununun 21/1. ve Yönetmeliğin 30/1.maddesine uygun yapıldığının kabulü mümkün değildir.

Bu nedenle, direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik nedenle bozulmalıdır.

S O N U Ç : Davacı (borçlu) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3.maddesinin atfı dikkate alınarak HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'na 5311 sayılı Kanunun 29.maddesi ile eklenen "Geçici Madde 7" atfıyla uygulanmakta olan aynı Kanun'un 366/III.maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.03.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
Sayın çoğunluk tarafından davacı (borçlu) H.. V.. adına çıkartılan taşınmaz satış ilanı tebliğ evrakının "çarşıya gittiği" meşruhatı ile tebliğ edilmesinin Tebligat Kanunu 21/1. ve Tebligat Tüzüğü'nün 30/1.maddelerine aykırı olduğu kabul edilmek suretiyle yerel mahkeme direnme kararının değişik gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir.
Sayın çoğunluk, tebliğ evrakındaki "muhatabın çarşıya gittiği" meşruhatını veren tebliğ memurunun Tebligat Tüzüğü'nün 30/1. fıkrasına göre muhatabın "adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar ihtiyar heyeti veya meclis üyeleri kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerektiği", somut uyuşmazlığa konu tebligatta ise bu maddede açıklanan araştırma yapılmadığından tebligatın geçersiz olduğu görüşünü benimsemiştir.
Oysa, anılan Tebligat Tüzüğü'nün 30/1.fıkrasındaki koşul madde metninde de açıkça belirtildiği üzere; "muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbirinin gösterilen adreste sürekli olarak bulunmaması" haline ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta ise "muhatabın çarşıya gittiği" meşruhatı verilerek Tebligat Kanunu'nun 21/1.maddesi hükmüne uygun bir şekilde tebligat işlemi gerçekleştirilmiştir. Muhatabın adresine çıkartılan tebliğ evrakında "çarşıya gittiği" yani adresinden süreklilik arz etmeyen bir şekilde geçici olarak ayrıldığı meşruhatının doğru olmadığı muhatabın esasen bu adresten "sürekli ayrıldığı" hususu da ileri sürülmediğine göre, artık bu durumda Tüzüğün 30/1.fıkrasındaki koşulların araştırılmasına gerek bulunmamaktadır. Kaldı ki, ikametgahından geçici olarak ayrılarak "çarşıya giden" bir kişinin komşu, yönetici, muhtar gibi anılan maddede yazılı kişi ya da kişilere haber vermesi yaşamın olağan koşullarına aykırı olacağı gibi, tebliğ memurundan bu kişinin adreste bulunmama nedenini araştırmasını beklemek de Tebligat Kanunu 21/1.maddesine uygun bir yorum şekli değildir.
Tebligat Tüzüğü'nün 30.madde başlığının "Muhatabın adreste bulunmaması, ölmesi veya adresinden sürekli olarak ayrılması halinde yapılacak işlem" şeklinde yazılı olması da anılan maddenin (1) fıkrasının "adresten sürekli ayrılık hali" yanında "geçici olarak ayrılma" halini de kapsayacağı şeklinde bir yoruma yol açmamaktadır. Zira, adresten geçici olarak ayrılma hali Tebligat Kanunu'nun 21/1. fıkrasında ayrıntılı olarak hüküm altına alındığı gibi Tüzüğün 30/1. fıkrasında da açıkça "adreste sürekli olarak bulunmama" hali düzenlenmiştir. Anılan maddenin diğer fıkralarında ise "adreste sürekli olarak bulunmama" hali değil "adresten sürekli ayrılma" hali düzenlenmiş olup her iki hal birbirinden farklıdır ve her halükarda "adresten geçici ayrılık" hallerini kapsamamaktadırlar.
Dosyada mevcut tebliğ evrakı Tebligat Kanununun 21/1.maddesine uygun olduğundan yerel mahkeme direnme kararının isabetli olduğu düşüncesiyle sayın çoğunluğun bozma kararına muhalifiz.

KARŞI OY
Yerel mahkemece, davacı tarafından açılan ihalenin feshi davası yapılan yargılama sonunda reddedilmiş, Yüksek Dairenin,kararı,tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle bozması üzerine yerel mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Yerel mahkeme ile Yüksek Daire arasındaki uyuşmazlık,davacıya yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı borçluya örnek 6''icra emri "Hürriyet Mahallesi Hukukçular Sitesi B/2 Blok D.4 Merkez/Tekirdağ" adresinde tebliğ edilmiş, yargılama sırasında daha sonra kıymet takdir raporu Adres Kayıt Sistemindeki adresi olan "Hürriyet Mahallesi Hamsi Sokak No:9/1 Merkez/Tekirdağ" adresinde tebliğ edilmiştir. Yargılamaya konu satışa ilişkin "taşınmaz satış ilanı"na ilişkin tebligat ise, yine Adres Kayıt Sistemindeki adresi olan "Hürriyet Mahallesi Hamsi Sokak No:9/1 Merkez/Tekirdağ" adresinde yapılmıştır. Yerel mahkeme, bu tebligatı usulüne uygun kabul ederek davayı reddetmiş, Yüksek Daire ise; bu tebligatın usulsüzlüğünden bahsederek kararı bozmuş, ve bozma kararı üzerine yeniden yargılama yapan yerel mahkeme önceki kararda direnmiştir. Yüksek Daire, davacı adına çıkarılan tebligatta muhatabın adresinin adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin kaydın bulunmadığını bozma sebebi saymış, Yüksek Genel Kurulun değerli çoğunluk görüşünü savunan üyeleri ise bu tebligatın özellikle adreste bulunmama sebebinin nereden ya da kimden öğrenildiğinin tebligatta bulunmamasını usulsüzlük olarak kabul ederek değişik bozma yapmıştır.
Tebligata ilişkin mevzuatı burada hatırlayacak olursak;
7201 sayılı Tebligat Kanununun Bilinen Adrese Tebligatı düzenleyen 10 maddesinin 1.fıkrasına göre tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 sayılı Kanunun 3.maddesi ile eklenen aynı maddenin 2.fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.
Yine, 7201 sayılı Tebligat Kanununun Tebliğ İmkânsızlığı ve Tebellüğden İmtina başlıklı 21.maddesininin 1.fıkrasında; Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. (1)
6099 sayılı yasanın 5.maddesi ile eklenen 2. fıkrasında; "Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." hükümleri yer almaktadır.
Ayrıca 7201 sayılı Tebligat Kanununun 23/8.maddesi uyarınca, tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydın tebligat evrakı üzerine yazılması zorunludur. Bir diğer anlatımla 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/2.maddesine göre tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran mercice, tebligat çıkarılan adresin, muhatabın, adres kayıt sistemindeki adresi olduğuna dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunludur.Ancak,kanunda, 1.fıkraya göre yapılacak tebligatlarda böyle bir zorunluluk öngörülmemiştir
11.01.2011 tarihli 6099 sayılı Tebligat Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 19.01.2011 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanmış olup, Aynı kanunun 18.maddesi uyarınca, somut olaya uygulanması gereken yukarıda belirtilen düzenlemeler bu tarihte yürürlüğe girmiştir. Bu nedenle 19.01.2011 tarihinden sonra yapılacak tebliğ işlemlerinde anılan yasal düzenlemelerin uygulanması gerektiği açıktır.
Bu düzenlemeler karşısında somut olayımız incelendiğinde;icra takip dosyasında kıymet takdir raporu davacının "Hürriyet Mahallesi Hamsi Sokak No:9/1 Merkez/Tekirdağ" adresinde bizzat yapılmış daha sonra çıkarılan tebligat, Tebligat Kanununun 21/2.fıkrasına göre değil, 21/1.fıkrası gereğince çıkarılmış ve bu fıkradaki bütün koşullar tamamlanarak usulüne uygun tebliğ edilmiştir.Tebligat Kanununun 21/2.fıkrası gereğince çıkarılacak tebligatlarda muhatabın adresinin adres kayıt sistemindeki adresi olduğunun şerh edilmesi gerektiği yasal zorunluluk olup, esasen bu konuda yerel mahkeme ile yüksek daire arasında bir uyuşmazlıkta yoktur.Davacının bilinen ve daha önce usulüne uygun olarak tebligat yapılan adresine çıkarılan tebligat 21/2.gereğince tebliğ edilmiş olup çoğunluk görüş bu fıkrada ki koşullar arasında adreste bulunmama sebebinin kim tarafından beyan edildiğinin tebligata şerh edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Tebligat Kanununun 21.maddesinde ki koşullara bakıldığında; geçerli bir tebligattan bahsedebilmek için; muhatap yada muhatap adına tebligatı almaya yetkili kişilerden hiçbirisi gösterilen adreste bulunmayacak, tebligat memuru adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar,ihtiyar heyeti üyesi, zabıta amir ve memurlarından sorarak öğrenecek, beyanını tebligat parçasına yazacak, tebliğ olunacak evrakı o yerin muhtar yada ihtiyar heyeti üyelerinden birine yahut da zabıta amir veya memurlarından birine ilgilisine teslim edilmek üzere verecek, tebligatı alan kişinin imzasını alacak, 2 nolu ihbarnameyi muhatabını konutunun kapısına yapıştıracak, bu durumu muhataba bildirmek üzere komşulardan birine haber verir ve komşusunun imzasını alır,komşu imzadan imtina ederse bu durumu tutanağa yazar. Bu unsurların tamamı var ise geçerli bir 21.madde uygulaması olur, aksi halde geçerli bir 21.madde uygulamasından söz edilemez.Usulüne uygun işlemler sırasıyla ve doğru yapılmış olmak kaydıyla tebligat 2 nolu ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihte yapılmış sayılır.
Somut olayımızda yapılan tebligat bu unsurları taşımakta olup,yasal koşullar arasında adreste bulunmama sebebinin kimden öğrenildiğinin tebligatta yer alması konusunda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle,
Mahkemece yapılan tebligat usulüne uygun olup,Yüksek Dairenin kararında bahsedilen tebligat usulsüzlüğü söz konusu olmadığı gibi,değerli çoğunluk görüş savunucularının görüşlerinde belirtilen Tebligat Kanununun 21.maddesi uygulamasında adreste bulunmama sebebinin kimden öğerenileceği hususunun tebligatta yer almaması, tebligatın usulsüz hale gelmesine yol açmayacağı düşüncesi ile kararın değişik bozulması yönündeki görüşlerine katılmıyor,yerel mahkeme kararının onanması gerektiğini düşündüğümden karara muhalifim.
Hepsihukuk: Mobil Hesapmatik: Profesyonel hesaplamalar ve içtihat programı

İcra HesapMax: Masaüstü Bilgisayarlar için Hesap Programı

Benzer Konular (10)

111073

Yanıtlar: 0
Gösterim: 1990

111252

Yanıtlar: 0
Gösterim: 216