ŞİKAYETÇİ, SATIŞ DOSYASININ FOTOKOPİSİNİ ALDIĞINDAN İHALEDEN HABERDAR OLDUĞU KABUL EDİLİR.

Başlatan WatchAndLearn, 04 Ekim 2017, 19:23:58

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_WatchAndLearn
Yazdır

TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
İSTANBUL ANADOLU
3. İCRA HUKUK MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO      : 2016/661 Esas
KARAR NO    : 2016/996

DAVA                          : İhalenin Feshi
DAVA TARİHİ               : 24/06/2016
KARAR TARİHİ            : 09/11/2016
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/12/2016

Mahkememizde görülmekte bulunan İhalenin Feshi davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :

Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 10. İcra Müdürlüğünün 2014/1..7 E. sayılı takip dosyası ile hakkında başlatılan icra takibi sonucu maliki olduğu taşınmazın 23/10/2014 tarihinde ihale ile satışa çıkarıldığını ancak satış ilanının kendisine tebliğ edilmeden satış işleminin gerçekleştirildiğini belirterek ihalenin feshine karar verilmesi talep etmiştir.

Davalı ihale alıcısı yargılama aşamasındaki beyanlarında özetle; davacının iddialarının İİK 134. maddesinde uyarınca tahdidi olarak kaleme alınan ihalenin feshi nedenlerinden hiçbiri ile bir ilgisinin bulunmadığını ihale işleminin kesinleşmesi sürecini geciktirmeye matuf olduğunu, kıymet takdir raporunun usul ve yasaya uygun olduğunu, taşınmazın rüçhanlı alacağın altında satış yapılmasında usul ve yasaya aykırı herhangi bir yönü bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı alacaklı vekili yargılama aşamasındaki beyanında özetle; davacıya iki kez satış ilanının tebliğ edildiğini, davacının satıştan bir hafta önce icra müdürlüğüne satışın iptali için talepte bulunduğunu, talebin red edildiğini, davacının borcu ödememek ve dosyayı sürüncemede bırakmak için dava açtığını, dosyada hiçbir eksik unsurun bulunmadığı belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda borçlunun icra dosyasının fotokopisini aldığı bu nedenle ihaleden haberdar olduğu hususu da göz önüne alınarak davanın reddine dair verilen kararın süresi içerisinde temyizi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 24/12/2015 tarih ve 2015/21926 Esas 2015/32868 Karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.

Bozma ilamında şikayetçi borçluya satış ilamının tebligat kanununun 21/2 maddesi gereğince gerçekleştirildiği, tebliğe çıkaran İcra Müdürlüğünce tebligat evrakına, o adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğu ve tebligatın Tebligat kanununun 21/2 maddesine göre yapılması gerektiğine ilişkin bir şerhin konulmadığı, tebligat yönetmeliğinin 16/2 maddesi kapsamında bir şerh verilmediğine göre tebligatın tebligat kanununun 21/1 ve Tebligat yönetmeliğinin 30. maddesine göre yapılması gerekirken dağıtıcının kendiliğinden tebligat kanununun 21/2 maddesine göre yapmasının kanuna aykırı olduğu, İcra İflas Kanunun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında satış ilanının borçluya tebliğ edilmesi gerektiği, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshine neden olduğu belirtilmiştir.

Bozma sonrası ile yapılan yargılama hitamında bozma ilamına karşı direnilmesine karar verilmiştir.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/18955 esas 2016/21514 karar sayılı ilamında icra dosyasından yapılan tebligatın avukat olmayan üçüncü şahsa vekil şerhi ile tebliğ edilmiş olmasının usulsüz olduğunu ve tebligat kanununun 32. maddesi gereğince tebligat tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Yine aynı dairenin 2016/17416 esas 2016/19934 karar sayılı ilamında 7201 sayılı tebligat kanunun 32. maddesi gereğince tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabın tebliğ işleminden haberdar olmuş olması halinde tebligatın geçerli sayılacağı, şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihinin esas olduğu ifade edilmiştir. İçtihata konu olayda şikayetçiye çıkarılan tebligatta, "tebliğ adresinin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan tebliğ imkansızlığı durumunda tebligatın, tebligat kanununun 21/2 maddesine göre bu adrese yapılmasına dair şerh" bulunmamasına rağmen, dağıtım görevlisince, tebligat kanununun 21/2 maddesine göre yapılan tebligatın usulsüzlüğü şikayet konusu yapılmıştır. Yine dairenin 2016/3920 esas 2016/19098 karar sayılı içtihatında tebliğ işlemine yönelik usulsüzlüğün İİK nun 16. maddesi kapsamında şikayet olup aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine başvurulması gerektiği borçlu vekilinin 12/08/2015 tarihinde icra müdürlüğüne verdiği dilekçe ile borca itiraz ettiği tebligat kanunun 32. maddesi gereğince en geç bu tarihte tebliğ işlemine muttali olduğunun kabulü gerekeceği icra mahkemesine yapılan şikayetin ise yasal yedi günlük süreden sonra olduğu bu nedenle şikayetin reddi gerektiği belirtilmiştir.

7201 sayılı tebligat kanunun 32 maddesinde tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır düzenlemesi bulunmaktadır.

Somut olayda şikayetçi borçluya kıymet takdir raporu, ödeme emri ve satış ilanı aynı adreste tebliğ edilmiştir. Muhataba yapılan tebligatlardan hiçbiri iade dönmemesine rağmen satış ilanı tebligatının üzerinde mernis adresi ifadesi yazılmış ve tebligat tebligat kanununun 21/2. maddesi gereğince 22/08/2014 tarihinde yapılmıştır. Satış tarihi 31/10/2014 olup borçlu bizzat icra müdürlüğüne 12/09/2014 tarihinde yaptığı başvuru ile icra dosyasından fotokopi istemiş ve icra müdürü memur vasıtası ile fotokopinin verilmesine karar vermiştir. Satış ilanının tebligatının usulsüzlüğüne dair 12/09/2014 tarihinden sonra icra hukuk mahkemesine bir şikayet yapılmamıştır.

Az yukarda belirtilen özel dairenin içtihatları ve tebligat kanunun 32. maddesi gereğince muhataba yapılan satış ilanı tebligatı Tebligat kanunun 21/2 ve tebligat yönetmeliğinin 16/2 maddesine aykırı olsa da bu tebligatta muhatap en geç 12/09/2014 tarihinde icra müdürlüğüne başvurup dosyadan fotokopi almak isteğini beyan etmekle haberdar olmuş sayılır, ve yedi günlük şikayet süresi içerisinde tebligat usulsüzlüğünü dile getirmemekle açılmış olan ihalenin feshi davasında tebliğ usulsüzlüğü nedeni ile ihalenin feshine karar verilemez. Yine tebligat kanunun 32. maddesi gereğince tebliğ tarihi de öğrenme tarihi olarak kabul edilen 12/09/2014 dür. Bu tarih ile ihale tarihi arasında ise borçlunun ihaleye hazırlanmasına yetecek zaman mevcuttur. Belirtilen hususlar gözetilerek satış ilanının borçluya usulüne uygun tebliğ edilmemesi nedeni ile ihalenin feshine karar verilemeyeceği nazara alınarak bu yönden ihale fesh edilmemiştir.

İİK 134. maddesinde ihalenin feshini, Borçlar kanunun 226. (6098 Türk Borçlar Kanunun 281.) maddesinde yazılı sebeplerde dahil olmak üzere yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek sureti ile ihaleye iştirak edenler yurt içinde bir adres göstermek koşulu ile icra mahkemesinden şikayet yolu ile ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde isteyebilirler.

İhalenin feshi nedenleri yasada sınırlı sayıda belirtilmemiştir.

Öğreti ve uygulamada, fesih nedenleri ihaleye fesat karıştırılmış olması, arttırmaya hazırlık aşamasındaki hatalı işlemler, ihalenin yapılması sırasındaki hatalı işlemler, alıcıların taşınmazın önemli nitelikleri hakkında hataya düşürülmüş olması gösterilir.

Somut olayda; ihalenin feshini gerektirir bir neden bulunmadığından davanın reddi ve davacının ihale bedelinin %10'u oranında para cezası ile cezalandırılmasına yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1- Davanın REDDİNE,

2- Davacının ihale bedelinin %10' u oranında para cezası ile cezalandırılmasına,

3- Hüküm tarihi itibariyle alınması gerekli 29,20 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir yazılmasına,

4- Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,

5- Davalı kendisi vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT since belirlenen 600,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,

6- Bakiye gider avansının karar kesinleşiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,

Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda davalı bakımından tefhim davacı tarafça tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde mahkememize sunacakları dilekçe ile Yargıtay 12. Hukuk Dairesi Başkanlığı nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. 09/11/2016

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

ESAS NO      : 2017/619
KARAR NO   : 2017/5736

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ           : İstanbul Anadolu 3. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                    : 09/11/2016
NUMARASI              : 2016/661 - 2016/996
DAVACI                   : BORÇLU : E.T.
DAVALI                   : T. V. Bankası T.A.O.

Taraflar arasındaki dava sonucu mahkemece verilen hükmün Dairemizce bozulması üzerine, yukarıda tarih ve numarası yazılı direnme kararına ilişkin dava dosyası, 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Yasa'nın 45. maddesi ile 6100 sayılı HMK'na eklenen geçici 4/1. maddesi uyarınca Dairemize gönderilmiş olmakla, Tetkik Hakimi Meltem Duyan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Şikayetçi borçlunun, vekiline satış ilanının tebliğ edilmediğini ileri sürerek ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu; mahkemece, şikayetin reddedildiği, kararın borçlu tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce; satış ilanının borçluya tebliğ edilmediği gerekçesiyle ihalenin feshine karar verilmesi yönünde bozulduğu, mahkemece Dairemizin bozma kararına karşı direnildiği görülmektedir.

7201 sayılı Kanun'un 32. maddesi gereğince; tebligatın usulsüz olması halinde, muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise, muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak, yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 12/02/1969 tarih ve 1967/172 E.-107 K. sayılı kararında da benimsendiği üzere, beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez.

Somut olayda, şikayetçi borçlu Emine T.'a satış ilanının 22/08/2014 tarihinde tebliğ edildiği, adı geçen borçlunun icra müdürlüğünden 12.09.2014 tarihinde dosyanın fotokopisini talep ettiği, talep altında icra müdürlüğünün "12/09/2014 tarihli memur vasıtasıyla fotokopi verilsin" açıklamasının mevcut olduğu, dolayısıyla şikayetçi borçlunun, satış dosyasının fotokopisini almak için yaptığı başvuru üzerine, tebliğ işleminden ve makul süre önce de  ihaleden haberdar olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda satış ilanı tebligatının usulsüz olduğu kabul edilse bile, şikayetçinin dosyanın fotokopisini almak suretiyle ihaleden haberdar olduğunun kabulü gerekir.

O halde, mahkemece şikayetin reddine dair 16.01.2015 tarihli 2014/882 Esas - 2015/60 Karar sayılı kararının onanması gerekirken, Dairemizce maddi hataya dayalı olarak bozulduğu anlaşılmakla, mahkeme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : 1- Dairemizin 24.12.2015 tarih ve 2015/21926 E.- 2015/32868 K. sayılı BOZMA kararının kaldırılmasına,

2- Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile İstanbul Anadolu 3. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 16.01.2015 tarihli 2014/882 Esas - 2015/60 Karar sayılı kararının İİK'nun 366. ve HUMK'nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan                 Üye                                         Üye                   Üye                     Üye
E. UZUNER          Z. N. HACIMAHMUTOĞLU    A. TUNCAL       Dr. Ş. KELEŞ      G. HEYBET

C
Müdürüm takip örnek 10, Borçluya gönderilen tebligat bila dönmüş yalnız borçlu takibi haricen öğrenip mal beyanında bulunmuş ve alacaklı borçlunun mal beyanında bulunduğu günü tebliğ sayılmasını sürenin işlemesini talep etmekte yargıtayın bu kararı bu durumu kapsar mı yada bununla ilgili bilinen bir karar var mı?

A
Yukarıdaki durumda tebligat yapılmış ancak usulsüz olduğu için fotokopi alma yani öğrenme tebliğ yerine geçmiş. Şayet tebligat iade gelseydi ödeme emri dahil dosyanın tamamının fotokopisinin alınması dahi tebliğ yerine geçmez. Bunda bir sıkıntı yok. Ancak gönderilen ödeme emri iade edildikten sonra ben ödeme emrini tebliğ aldım demeden mal beyanı veya ödeme emrine itiraz olursa nasıl olmalı. Bu durumda borçlu kendi lehine olan itiraz ve mal beyanı işlemlerini yapabilmeli ancak alacaklı tebliğ edilmiş bir ödeme emri olmadığı için haciz talep edememelidir. Takip ilamsız ise takip itiraz ile durur itirazın kaldırılması veya iptali süreci işler. Ancak benim yaşadığım bir durumdaki gibi kambiyo takibinde kendisine ödeme emri tebliğ edilmeyen borçlu icra dairesine itiraz ederse takip durmaz bu durumda itiraz tarihinden 10 gün sonra alacaklı haciz isteyebilir mi? Neticede usulsüzde olsa bir tebliğ işlemi olmadan haciz aşamasına geçilemez. Buradaki kritik soru borçlu öğrenmeyle de olsa ödeme emrini konu ederek bir işlem yaparsa bu durumda ödeme emri tebliğ edilmiş sayılır mı?

Benzer Konular (10)

5793

Yanıtlar: 0
Gösterim: 1926

13668

Yanıtlar: 0
Gösterim: 2512

110835

Yanıtlar: 1
Gösterim: 884