PAMUKBANK'TAN ÇEKİLEN KREDİ BORCU, TMSF'NİN İCRAYA VERMESİ, ZAMANAŞIMI...

Başlatan Deniz034, 26 Mart 2019, 23:02:48

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_Deniz034
PAMUKBANK'TAN ÇEKİLEN KREDİ BORCU, TMSF'NİN İCRAYA VERMESİ, ZAMANAŞIMI...

YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO   : 2016/18192
KARAR NO   : 2018/3009   

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.   

- KARAR -

Davacı vekili, davacının kredi alacağı temlik sözleşmesiyle devraldığı alacağın tahsili amacıyla başlattığı icra takibine davalıların zamanaşımı yönünden itiraz ettiğini, 5020 sayılı Bankalar Kanunu'nun 3.ek maddesine göre zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğunu ve bu sürenin dolmadığını, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile sermayesinin yarıdan fazlası kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan ya da hisselerinin çoğunluğu üzerinde bu kurum ve kuruluşların idare ve temsil yetkisi bulunan bankaların alacaklarının kamu alacağı olarak kabul edileceğini ve 6183 sayılı Kanunun uygulanacağını ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, gönderilen hesap kat ihtarnamesine itiraz ettiklerini, Anayasa Mahkemesi tarafından Bankalar Kanunundaki zamanaşımı süresiyle ilgili iptal kararı verildiğini, gerekçeli kararın yazılmasının beklenmesi gerektiğini, borcun kamu alacağı olmadığı süre içerisinde de zamanaşımına uğramış olabileceğini, borçlu şirketin tasfiye halinde olması nedeniyle ödeme yapılıp yapılmadığının bilinmediğini, bu nedenle 20 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanamayacağını belirterek, davanın reddine ve %20 oranında tazminata karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı tarafça zamanaşımı defi ileri sürülse de, dava ve takip konusu edilen alacağın niteliği göz önüne alındığında 5411 sayılı yasanın 141. maddesi gereğince 20 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, bu sürenin takip ve dava tarihi itibariyle henüz dolmadığı, davalı şirket ile dava dışı Pamukbank T.A.Ş. arasında toplam bedeli 50.000 TL tutarlı 4 adet genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalı A...'nin de 50.000 TL limitle müşterek borçlu müteselsil kefil olduğu, Pamukbank'ın alacağını, kredi alacağı temlik sözleşmesi ile TMSF'ye, TMSF'nin de 20.2.2006 tarihinde davacıya temlik ettiği, davacının aktif husumet ehliyeti olduğu, icra takibi ile talep edilen icra masraflarının icra müdürlüğünce dikkate alınacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kabul edilen alacağın %20'si oranında tazminatın davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

İtirazın iptaline konu icra takip dosyasındaki borçlunun unvanı K...San.Tic.Ltd.Şti.dir. Ödeme emri borçluya tebliğ edilememiştir. Borca itiraz eden vekilin sunduğu vekaletnamede ve itiraz dilekçesinin başlığında da borçlu dışındaki K... San.Tic.Ltd.Şti.nin ismi yer almaktadır. Bu durumda usulüne uygun bir itiraz olup olmadığı tartışılmadığı gibi davalı borçlu şirketin tasfiye halinde olduğu ticaret sicil gazetesi örneğinden anlaşılmış olup, dava dilekçesi ve karar tebliğinin tasfiye memuruna yapılmamış olması da doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya adesine, 28/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY   12. Hukuk Dairesi
ESAS NO   : 2015/33797
KARAR NO   : 2016/9947   

DAVACI   :BORÇLU : B...
DAVALI   :ALACAKLI: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ( Pamukbank T.A.Ş.'den Devren )

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı TMSF tarafından kredi sözleşmesine dayalı olarak borçlular aleyhine genel haciz yoluyla ilamsız takip başlatıldığı, örnek 7 ödeme emrinin borçlu B...'a 03.02.2015 tarihinde tebliğinden sonra borçlunun 10.02.2015 tarihinde takip dosyasına verdiği dilekçe ile borca itiraz ettiği, icra müdürlüğünce 5411 Sayılı Yasanın 138. maddesi gereğince borca itirazın satış dışında başka icra işlemlerini durdurmayacağından bahisle talebin reddi işlemine yönelik şikayette ayrıca zamanaşımı itirazının ileri sürüldüğü, mahkemece, 5411 SY'nın 141. maddesi uyarınca zamanaşımının 20 yıl olduğundan bahisle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Borçlunun zamanaşımı ve itfa itirazı, takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin olup takibin şekline göre İİK' nun 62. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren icra dairesine yapılması gerekir.

Somut olayda borçlunun yasal sürede borca itirazı üzerine takip kesinleşmemiştir. İcra dairesi yerine, icra mahkemesine yapılan itiraz sonuç doğurmayacağından, mahkemece, bu gerekçe ile istemin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile ret kararı verilmesi isabetsiz ise de sonuçta istem reddedildiğinden sonucu itibariyle doğru olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 29,20 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY   12. Hukuk Dairesi
ESAS NO   : 2014/34792
KARAR NO   : 2015/13197   

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı borçlunun, takibin kesinleşmesinden sonra zamanaşımının gerçekleştiğini ileri sürerek takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, 5411 sayılı Kanunun 141. maddesi uyarınca Fon alacaklarının 20 yıllık zamanaşımına tâbi olduğu, fon alacağının temlik edildiği RCT Varlık Yönetim AŞ'nin de bu zamanaşımından yararlanacağı ve bu sürenin de halen dolmadığı, zamanaşımının oluşmadığı gerekçesi ile istemin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

5411 sayılı Kanunun 141. maddesinde; "Bu kanundan kaynaklanan Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi 20 yıldır", aynı Kanunun ek 16. maddesinde ise; "Bu kanun ile Fon alacağının tahsili bakımından yarar görülerek zamanaşımı ve diğer konularda Fon lehine getirilen hükümler makable şamildir" hükümleri yer almaktadır.

141. maddenin geçmişe etkili olacağı kuralı, TMSF'na devrinden önce henüz zamanaşımına uğramamış olan alacakların zamanaşımı süresinin 20 yıla uzayacağı anlamına gelir. Aksinin kabulü kazanılmış hakkın ortadan kaldırılmasına yol açar. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 05.02.2003 tarih ve 21-30/57 sayılı kararında kazanılmış hakkın hukuk devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardan olduğu, kazanılmış hakkı ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumların ... toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldıracağı, belirsizlik ortamına neden olacağı ve kabul edilemeyeceği belirtilmiştir (Bankacılık Kanunu Şerhi Cilt:2 Sayfa: 1576 Prof. Dr. Seza Reisoğlu).

Somut olayda, takibe konu çekin Pamukbank A.Ş tarafından takibe konulduğu, Pamukbank A.Ş.'nin 15/08/2003 tarihinde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredildiği, 20/02/2006 tarihinde ise Fon tarafından iş bu alacağın takip alacaklısı şirkete temlik edildiği görülmektedir. Bu durumda, öncelikle, çeklere ilişkin olarak Türk Ticaret Kanunu'ndaki zamanaşımı hükümlerinde yapılan değişiklik sonucunda, takip konusu çekin hangi zamanaşımı süresine tâbi olduğunun tespiti gerekir.
6762 sayılı TTK.'nun 726. maddesinde çek için düzenlenen zamanaşımı süresi altı ay iken 03.02.2012 tarih ve 28193 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren 6273 sayılı Kanunun 7. maddesiyle bu süre üç yıla çıkarılmıştır. Yine 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK.nun 6273 sayılı Kanunun 8.maddesi ile değişik 814. maddesine göre de çeklerde zamanaşımı süresi üç yıldır.

İlke olarak, herhangi bir kanun veya düzenleyici kural, hukuksal sonuçlarını yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da, yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilememeleri, yani, geçmişe etkili olmamalarıdır. Yasaları uygulama durumunda bulunanlar, başta mahkemeler olmak üzere, onları geriye yürür sonuçlar doğuracak şekilde yorumlamamakla yükümlüdürler. Hukuk güvenliği bunu gerektirir. Kanun koyucu bu kaidenin aksine düzenleme yapabilir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun; 09.03.1988 tarih ve 1987/2-860 E., 1988/232 K.; 13.10.2004 tarih ve 2004/10-528 E., 2004/533 K.; 06.04.2005 tarih ve 2005/10-183 E., 2005/241 K. sayılı kararları da aynı yöndedir.

6763 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Mer'iyet Ve Tatbik Şekli Hakkında Kanun'un 2. maddesinde Türk Ticaret Kanunu'nun mer'iyetinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı sürelerinin eski kanun hükmüne tabi olacakları düzenlenmiştir. Yine, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 6/1.maddesinde; "Türk Ticaret Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka tâbidir" düzenlemeleri yer almaktadır. Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde Türk Ticaret Kanunu'nda zamanaşımı sürelerinin başladığı tarihe göre belirlenmesi gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır.

Bütün bu yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında çekler yönünden zamanaşımı süresinin başladığı tarihte hangi yasa yürürlükte ise o yasada öngörülen zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği kabul edilmelidir. Buna göre, çek hakkında zamanaşımı süresi ibraz süresinin bitmesi ile başlayacağına göre çekin ibraz süresinin sona erdiği tarihte geçerli olan zamanaşımı süresinin nazara alınması zorunludur. Bu nedenle 6762 sayılı TTK.'nun 726.maddesini değiştiren 6273 sayılı Kanunun 7. maddesinin yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde zamanaşımı süresi altı ay, ibraz süresi bu tarihten sonra dolan çeklerde ise üç yıldır.

Somut olayda, takibe dayanak çekin keşide tarihi 20/10/2000 olup, ibraz süresi 03.02.2012 tarihinden önce dolduğundan, altı aylık zamanaşımı süresine tâbi olduğunun kabulü gerekir.

Altı aylık sürenin de borçlu Nihat Kılıçarslan yönüyle, Pamukbank A.Ş.'nin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredildiği 15/08/2003 tarihine kadar geçtiği görülmektedir. Zamanaşımına uğramış bir alacağın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devri nedeniyle yeniden 20 yıllık bir sürenin başlayacağının kabulü kazanılmış hakkın ortadan kaldırılmasına yol açacaktır. Bu durumda takibe konu çek hakkında 20 yıllık zamanaşımı uygulanamaz.

O halde, mahkemece, Pamukbank A.Ş.'nin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredildiği 15/08/2003 tarihine kadar borçlu Nihat Kılıçarslan yönüyle zamanaşımını kesen herhangi bir işlem yapılmadığından istemin kabulü ile İİK'nun 71/son maddesi göndermesiyle aynı Kanunun 33/a maddesi gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir
''Adalet suçu suçluyu değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır''

Benzer Konular (10)

6872

Yanıtlar: 0
Gösterim: 2158

1642

Yanıtlar: 0
Gösterim: 3735