ticaret sicilden terkin edilen şirkete tebligat

Başlatan WatchAndLearn, 30 Temmuz 2018, 13:10:14

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_WatchAndLearn
Değerli meslektaşlarım bir hususta bilgi ve görüşünüze ihtiyaç duymaktayım. Dosyamız borçlusuna yapılan tebligat neticesinde borçlunun aracı yakalanıp muhafaza altına alınıyor. Uzunca birsüre satışı istenmediğinden yediemin vekili aracı sattırmak için borçluya tebligat çıkartılmasını talep etti bizde tebligat çıkarttık ancak iade geldi. Ticaret sicilinden adresini sorduğumuzda ise; borçlunun şirketin terkin edildiği bildirildi. yediemin vekili şimdi borçlunun önceki adresine 7201 sy. tebligat kanunun 35. maddesine göre tebligat yaptırmakistiyor. yapabilirmiyiz? Değerli yorum ve cevaplarınız için çok teşekkür ederim.

A
*Geçerli bir icra takibi olmaksızın icra ceza mahkemesini şikayet yapılamayacağı/takibin kesinleşmesi gerektiği
 *Ticareti terk hükümlerinden şikayet yapıldığı
*İcra ve İflas Kanununda geçerli suçlardan dolayı şikayetin yapılabilmesi için kesinleşmiş takibin olması gerektiği

 T.C. YARGITAY
 16. Hukuk Dairesi
 E: 2012/2224
 K: 2012/4703
 T: 29.5.2012

• TİCARETİ TERK SUÇU
• İCRA TAKİBİNİN KESİNLEŞMEMESİ
 • ŞİKAYETE TABİ SUÇLAR
• USULSÜZ TEBLİGAT
• ADİL YARGILANMA HAKKI

 ÖZET : Somut olayda sanığa ticareti terk hükümlerine muhalet etme suçu isnat edilmiştir.İcra ceza mahkemesinin görevine giren ve şikayete tabi suçlarla ilgili olarak geçerli bir icra takibi yapılması gerekmekte olup, somut olayda, ödeme emrinin borçlu şirkete 08.05.2010 tarihinde tebliğ edilmesine karşın, şikayetin henüz takip kesinleşmeden 27.02.2009 tarihinde yapılması sebebiyle sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hatalıdır.
 [2004 s. Kanun m. 16 ,337 /A]
 [2709 s. Kanun m. 36]
 [7201 s. Kanun m. 35]
 Ticareti terk etmek suçundan dolayı yapılan yargılamada duruşma davetiyesinin sanığın terk ettiği bildirilen adresine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan tebligatın usulüne uygun olduğundan söz edilemez. Zira terk edilen adrese bu şekilde yapılan tebligatın zaten sanığın eline geçmeyeceği şikayetçi ve hatta mahkeme tarafından da öngörülmektedir.
 DAVA : Ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçundan sanık M.'in İİK'nun 337 /a maddesi gereğince üç ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş; hüküm, yasal süresi içerisinde sanık tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C. Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya, daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak; gereği görüşüldü:
 KARAR : İcra ceza mahkemesinin görevine giren ve 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 16 . babında yazılı şikayete tabi suçlarla ilgili olarak geçerli bir icra takibi yapılması gerekmekte olup, somut olayda, ödeme emrinin borçlu şirkete 08.05.2010 tarihinde tebliğ edilmesine karşın, şikayetin henüz takip kesinleşmeden 27.02.2009 tarihinde yapılması sebebiyle sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
 Kabule göre de; borçlunun ticaret sicili memurluğunda kayıtlı bulunan adresinin, bilinen en son adresi olduğu, takibin açılmasından ve ödeme emirlerinin gönderilmesinden önce borçlu tarafından ticaret sicili memurluğuna, tebliğ merciine ya da alacaklıya adres değişikliğine dair bir bildirim de yapılmadığı anlaşılmakla, Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca borçlunun ticaret sicili memurluğunda kayıtlı adresinde yapılan tebliğ işlemi usulüne uygun ise de, sanığın üzerine atılı ticareti terk suçunun özelliği dikkate alındığında, duruşma davetiyesinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini kabul etmek doğru olmayacaktır. Ticareti terk ettiği ileri sürülen adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre de olsa duruşma davetiyesinin tebliği geçersizdir. Zira, sanık zaten o adreste değildir. Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun benzer bir olay sebebiyle verdiği 18.03.2008 tarih ve 2008/7-56 Sayılı kararındaki "Anayasa'nın 36. maddesine göre; herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile "adil yargılanma hakkı"na sahiptir. "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin," adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesinin ( b ) ve ( c ) bentlerinde ise; "Her sanık en azından aşağıdaki haklara sahiptir: a )... b ) Savunmasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara sahip olmak; c ) Kendi kendini savunmak veya kendi seçeceği bir avukatın yardımından yararlanmak ve eğer avukat tutmak için mali olanaklardan yoksunsa ve adaletin selameti gerektiriyorsa mahkemece görevlendirilecek bir avukatın para ödemeksizin yardımından yararlanabilmek..." şeklindeki düzenlemelerden çıkarılması gereken sonuç; savunma hakkının, temel insan hakları arasında yer alan hak arama hürriyetinin bir gereği olduğudur. Bu durum tebligat hukuku ile değil, münhasıran vazgeçilemez ve göz ardı edilemez nitelikteki savunma hakkı ve daha geniş manada da adil yargılanma hakkı ile ilgilidir. Bu sebeple çözümün tebligata dair hükümler yerine, savunma hakkına dair düzenlemelerde aranması yerinde olacaktır" şeklindeki değerlendirme de göz önünde bulundurularak somut olaya dönüldüğünde; ticareti terk etmek suçundan dolayı yapılan yargılamada duruşma davetiyesinin sanığın terk ettiği bildirilen adresine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan tebligatın usulüne uygun olduğundan söz edilemez. Zira terk edilen adrese bu şekilde yapılan tebligatın zaten sanığın eline geçmeyeceği şikayetçi ve hatta mahkeme tarafından da öngörülmektedir.
 Anayasa'nın 36. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde belirtilen adil yargılanma hakkı dikkate alındığında, ticareti terk suçlarında duruşma davetiyesinin ya da mahkeme kararının terk ettiği ileri sürülen adresine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan tebligat geçersiz olup, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur. Hal böyle olunca, Tebligat Kanunu'nda 11.01.2011 tarih ve 6099 Sayılı Kanunla yapılan değişiklikler de gözetilmek suretiyle yeniden usulüne uygun olarak sanığa duruşma davetiyesinin tebliğini ( Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi dışında ) müteakip yargılamaya devam edilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsiz olup,
 SONUÇ : Temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle hükmün kısmen istem gibi BOZULMASINA, 29.05.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.



Tİcaret Terk suçlarında Teb.K.35'e göre tebligat çıkartılamaz
Anayasa'nın 36. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde belirtilen adil yargılanma hakkı gözönünde bulundurularak, ticareti terk suçlarında duruşma davetiyesinin ya da mahkeme kararının terk ettiği ileri sürülen adresine Tebligat Kanunu'nu 35. maddesine göre yapılan tebligat geçersiz olup, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
TİCARETİ TERK EDENLERİN CEZASI:

(Ek madde: 18/02/1965 - 538/133 md.;Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./8.mad)

44 üncü maddeye göre mal beyanında bulunmayan veya beyanında mevcudunu eksik gösteren veya aktifinde yer almış malı veya yerine kaim olan değerini haciz veya iflas sırasında göstermeyen veya beyanından sonra bu malları üzerinde tasarruf eden borçlu, bundan zarar gören alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Birinci fıkradaki fiillerin işlenmesinden alacaklının zarar görmediğini ispat eden borçluya ceza verilmez.

Borçlunun iflası halinde, birinci fıkradaki durum ayrıca taksiratlı iflas hali sayılır.


T.C.
Yargıtay 19. Ceza Dairesi
Esas No:2015/20362
Karar No:2016/2313


Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre, sanığın yokluğunda verilen hükmün sanığın terk ettiği bildirilen adresine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğinin geçersiz olması nedeniyle öğrenme üzerine gerçekleştirilen temyiz isteğinin süresinde olduğu kabul edilerek dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin başkaca reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,
1)Anayasa'nın 36. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde belirtilen adil yargılanma hakkı gözönünde bulundurularak, ticareti terk suçlarında duruşma davetiyesinin ya da mahkeme kararının terk ettiği ileri sürülen adresine Tebligat Kanunu'nu 35. maddesine göre yapılan tebligat geçersiz olup, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur. Bu sebeple borçlu şirket yetkilisi olan sanığa Tebligat Kanunu'nda 11/01/2011 tarih ve 6099 sayılı kanunla yapılan değişiklikler de dikkate alınmak suretiyle, tespit edilecek adresine yeniden usulüne uygun duruşma davetiyesinin tebliğini müteakip yargılamaya devam edilmesi gerekirken, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine karar verilmesi,
2)Borçlu şirketin kayıtlı olduğu vergi dairesi müdürlüğünden mükellefiyetinin devam edip etmediği sorulup ve en son verilen beyanname örnekleri getirtilip sonucuna göre hukuki durumunun takdir edilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 22.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi

Benzer Konular (8)