FİLİSTİN

Başlatan By-leyl-i Lal, 21 Temmuz 2014, 12:06:32

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_By-leyl-i Lal
1938 doğumlu Şeyh Ahmet Yasin, tekerlekli sandalyesinde son nefesine kadar çocuklara ve gençlere öğretmenlik yapmış yüzünden tebessümü asla eksik olmayan bir güzel adamdı arkadaşlar... Lisede yüzme dersinde geçirdiği bir kaza sonucu belden aşağısı felç olmasına rağmen, Filistin davasını taşımaktan asla yüksünmemiş bir neferdi. Elezher'de okudu üniversiteyi. Müslüman Kardeşler hareketi içinde etkin bir gençti. Arkadaşı Prof. Dr. Abdülaziz Rantisi ile beraber, 1987 yılında açılan 1. İntifadayla birlikte HAMAS'ı kurdular. 1989'da İsrail tarafından hapse atıldı Şeyh Ahmet Yasin, dokuz yıl kadar yattıktan sonra Halid Meşal'i hedef alan suikastta yakalanan İsrail ajanları karşılığında takas edilerek serbest kaldı. (Suikastten sadece birkaç gün evvel Halid Meşal'le birlikteydik, biz ona ''yaşayan şehit'' diyoruz) Şeyh Ahmet Yasin Gazze'de 2004 yılında bir sabah namazı çıkışında İsrail roketlerince şehit edildiğinde, hepimiz bu güzel öğretmenimiz için ayağa kalkmıştık.

Boynundan aşağısı tutmayan tekerlekli sandalyeye mahkum bu aksaçlı öğretmenden ne istiyordu İsrail? Hiçbir hukuk kuralını kabul etmeyen pervasız İsrail, bu garip öğretmenden niçin bu kadar çekiniyordu... Gençlerden bu iki soruyu ciddiye almalarını rica ederim... Çünkü Filistin hepimizin okulu, Filistin şehitleri hepimizin öğretmenleridir arkadaşlar!

Gerçek güç hakkında umutsuzluğa düşmeyin! Ona tekerlekli sandalyesinde güç ve kudret veren şey imanı cesareti ve gayretiydi... Şimdi onun şikayetnamesini aslında vasiyetidir biz talebelerine, bir kere daha hatırlayalım:

"ALLAH'ım! Ümmetin suskunluğunu Sana şikayet ediyorum!

Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah!..

Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim!..

Ben ki saçları ağarmış, ömrünün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belalarının estiği biriyim!..

Tek isteğim benim gibi, Müslümanların zaaf ve aczinden müteessir olanların yazmasıdır!..

Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helak olmuş ölüler!..

Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felaketler karşısında?..

Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok, Allah için ve ümmetin namusu için kızacak?

Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak!

Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken?

Siyonist katilleri ve uluslararası işbirlikçilerini görmezden gelirken!

Omuzlarımıza el verecek ve gözyaşlarımızı silecek bir bakış!

Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilatları ve bariz şahsiyetleri,Allah için kızmaz mı!? Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için dua etmeye;

Ey Rabbimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et! diye çağıramaz mı!?

Buna da mı gücünüz yetmiyor!?

Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak:

Bizler direndik! İleri atıldık ve kaçmadık!

Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek!

Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız!..

Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin!

Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz. Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!

Dilerseniz bizimle olun, elinizden geldiğince, öcümüzü sizden her biri boynuna taksın!

Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin!

Temennimiz, Allahın, emaneti savsaklayan herkesten kısas almasıdır!

Umarız bizim aleyhimize olmazsınız! Allahaşkına, bari aleyhimize olmayın!

Ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halkları!

Allahım!

Sana şikayette bulunuyorum..

Sana şikayette bulunuyorum..

Sana şikayette bulunuyorum..

Gücümün azlığını, imkanımın yetersizliğini ve insanlara karşı zaafımı sana şikayet ediyorum..

Sen mustazafların Rabbisin Sen bizim Rabbimizsin... Bizi kime bırakıyorsun?

Bize cehennem olacak uzaklara mı? Veya düşmana mı?

Allahım! Akıtılan kanlar, dokunulan ırzlar, çiğnenen hürmetler, yetim bırakılan çocuklar, oğlunu yitirmiş anneler, dul kalmış kadınlar, yıkılmış evler ve ifsad edilmiş ekinler aşkına sana şikayette bulunuyorum...

Sana şikayette bulunuyorum! Gücümüz dağıldı ve birliğimiz bozuldu yollarımız ayrıldı halkımızın zaafını ve ümmetimizin bize yardım edip, düşmanı yenmedeki aczini Sana şikayet ediyoruz...''


Sibel Eraslan

(Alıntıdır)
Gülüşlerim yüregimin sessiz cıglıklarının imzasıdır..Elinde ne varsa hayata dair,ötesi hiçbir şey ya da vesair...Hani demiş ya şair: Mutluluğu sende bulan senindir; ötesi misafir...
BY-KA-DE-ME