menfi tespit davasının kabulü kesinleşme

Başlatan WatchAndLearn, 19 Ekim 2018, 14:46:40

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_WatchAndLearn
Değerli müdürlerim bir dosyamızda borçlu hakkında takibe başlanıyor. Borçlu borcu ödüyor dosyamız infazen işlemdenkaldırılıyor. Daha sonra Asliye Hukukta menfi tespit davasını kazanıyor brçlu olmadığına karar veriliyor. Şimdi bize gelmiş ödediğim parayı geri istiyorum. Diyor. Borçlu hakkında verilen borçlu olmadığı ve takibin iptaline ilişkin bu kararın kesinleşmesi gerekir mi? Bu hususta Yargıtay kararı var mıdır. Cevaplarınız için şimdiden çok teekkür ediyorum.

avatar_IŞIKDEMİR
T.C.
YARGITAY
12.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2010/16924
KARAR NO: 2010/29087
KARAR TARİHİ: 07.12.2010


>MENFİ TESPİT DAVASI.
>İLAMIN ESASI KESİNLEŞMEDEN FERİ NİTELİĞİNDEKİ VEKALET ÜCRETİ ALACAĞININ İNFAZ EDİLEBİLECEĞİ.
>ŞİKAYETİN İLAM VEKALET ÜCRETİ ALACAĞI DIŞINDAKİ KISIMLAR YÖNÜNDEN KABULÜ YERİNE TÜMDEN KABULÜNE KARAR VERİLMESİNİN İSABETSİZLİĞİ.

ÖZET: Borçlunun menfi tespit davasının kabulü halinde işin esası ile ilgili olarak icranın kısmen veya tamamen eski hale iadesi ilamın kesinleşmesine bağlanmıştır. Menfi tespit davasının reddi, (borçlu aleyhinde sonuçlanması) durumu da kesinleşme şartı düzenlenmemiştir. Bu nedenle ilamın esası kesinleşmeden eda hükmü içeren fer'i niteliğindeki vekalet ücreti alacağı infaz edilebilir, hükmün kesinleşmesi gerekmez. O halde mahkemenin, şikayetin ilam vekalet ücreti alacağı dışındaki kısımlar yönünden kabulü yerine tümden kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

(2004 S. K. m. 72)

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

İcra takibinin dayanağı olan İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 27.12.2007 tarih ve 2007/23 Esas, 2007/851 Karar sayılı ilamı, takip borçlularının takip alacaklısına borçlu olmadıklarının tespiti talebinin reddine ilişkindir. Alacaklı, ilamda öngörülen avukatlık ücreti ile öngörülmeyen alacak ve işlemiş faizin tahsili için de takip başlatmıştır.

Borçlunun borçlu olmadığını kanıtlamak için açtığı olumsuz tespit davası sonunda davanın reddine (alacaklıya borçlu olmadığının tespiti talebinin reddini) hükme bağlayan bölümü tespit niteliğinde olduğundan ayrıca takip konusu yapılamaz. Ancak, alınan ilamda alacaklı yararına hükmedilen vekalet ücretine ilişkin bölüm (ilamda yazılı miktarın davalıdan alınmasına ilişkin) eda hükmü niteliğinde olduğundan, ilamlı takibe konu yapılması mümkündür.

İİK'nun 72/5. maddesinde, borçlunun menfi tespit davasının kabulü halinde işin esası ile ilgili olarak icranın kısmen veya tamamen eski hale iadesi ilamın kesinleşmesine bağlanmıştır. Menfi tespit davasının reddi, (borçlu aleyhinde sonuçlanması) durumu da kesinleşme şartı düzenlenmemiştir. Bu nedenle ilamın esası kesinleşmeden eda hükmü içeren fer'i niteliğindeki vekalet ücreti alacağı infaz edilebilir, hükmün kesinleşmesi gerekmez.

O halde mahkemenin, şikayetin ilam vekalet ücreti alacağı dışındaki kısımlar yönünden kabulü yerine tümden kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 07.12.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.

Benzer Konular (3)