İLAMLI TAKİPLERDE İCRANIN GERİ BIRAKILMASI İÇİN GEREKLİ ŞARTLAR

Başlatan By-leyl-i Lal, 04 Temmuz 2015, 14:26:33

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_By-leyl-i Lal
İcra emrini alan borçlunun, ilâmın icrasını durdurabilmek için, icra mahkemesinden icranın geri bırakıldığına dair bir karar getirebilir.Buradaki icranın geri bırakılması (m.33-33/a), İİK m.36 ve HUMK m.443'e göre Yargıtay'dan alman icranın geri bırakılması (tehiri) kararından tamamen başkadır. Oradaki icranın geri bırakılması (tehiri), hükmün (ilâmın) temyiz edilmiş olması nedenine dayanmakta idi. Buradaki icra mahkemesince icranın geri bırakılması ise, ilâm konusu borcun itfa edilmiş veya ertelenmiş (imhal edilmiş) veya zamanaşımına uğramış olması sebeplerinden birine dayanmaktadır.

Davayı kaybettiğini gören borçlu, borcunu rızası ile alacaklıya ödemiş olabilir. Bu halde normal olan, alacaklının artık ilâmı icraya koymamasıdır. Fakat, alacaklı alacağını almış olmasına rağmen ilâmı icraya koyarsa, böyle kötü niyetli alacaklılar karşısında borçluyu korumak için, borçluya icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını isteme hakkı tanınmıştır. İcranın geri bırakılması için icra mahkemesine sadece ödeme (itfa) halinde değil, borcun ertelenmiş veya zamanaşımına uğramış olması hallerinde de başvurulabilir (m.33-33/a).

Burada inceleme konusu olan müessesenin teknik adı, İİK'nun 33. maddesinin kenar başlığında ve metninde açıkça belirtildiği gibi, "icranın geri bırakılması'dır. Ancak, İİK'nun 33. maddesinin 1. fıkrasında "itiraz" terimine de yer verilmiş olduğundan ve uygulamada da "itiraz" terimi kullanıldığından, burada da (icranın geri bırakılması talebi için) icra emrine itiraz terimi kullanılmaktadır. - Fakat, buradaki icra emrine itiraz, genel haciz yolundaki ödeme emrine itiraz anlamında bir itiraz değildir. Çünkü, (buradaki) icra emrine itiraz, (icra dairesine değil) icra mahkemesine yapılır ve ilâmlı icra takibini kendiliğinden durdurmaz.

Fakat, borçlunun icra mahkemesine yaptığı icra emrine itiraz (icranın geri bırakılması talebi) bir dava değildir.

Buradaki (ilâmlı icradaki) icranın geri bırakılması (m.33-33/a), ilâmsız icradaki "icra takibinin iptali ve ertelenmesi (taliki)"nin (m.71) karşılığıdır.

Borçlunun icra mahkemesine yaptığı icra enirine itiraz (icranın geri bırakılması talebi) dava olmadığından, yalnız davalar için düzenlenmiş olan gider avansına ilişkin hükümler (HMK m.l 14/1 -g, m.120), icra emrine itiraz için uygulanmaz.

Borçlu, sadece hüküm (ilâm) verildikten sonraki dönemde gerçekleşen itfa, imhal veya zamanaşımı nedeniyle icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını isteyebilir (icra emrine itiraz edebilir). Buna karşılık, borçlu, hükmün verildiği tarihten önceki bir dönemde borcun itfa edilmiş veya ertelenmiş veya zamanaşımına uğramış olduğunu ileri sürerek, icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını isteyemez (icra emrine itiraz edemez). Çünkü, borçlunun bu iddialarını dava sırasında ileri sürmesi gerekirdi; aksi halin kabulü, mahkemenin verdiği hükmü (ilâmı) icra mahkemesinin inceleyip değiştirmesi anlamına gelir ki, bu da, maddî anlamda kesin hükme (HMK m.303) aykırı düşer .

B)   İtiraz süresi (icranın geri bırakılmasını isteme süresi)

İtiraz süresi, itfa, imhal veya zamanaşımının icra emrinin tebliğinden önceki veya sonraki dönemde gerçekleşmiş olmasına göre, ikiye ayrılır :

I - Yedi gün

Borçlu, icra emrinin tebliğinden önceki dönemde borcun itfa edilmiş veya ertelenmiş veya zamanaşımına uğramış olduğu iddiasında ise, (icra emrinin kendisine tebliğinden itibaren) yedi gün içinde, icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını isteyebilir; yani, yedi gün içinde icra emrine itiraz edebilir (m.33,1).

Borçlu, yedi gün içinde icranın geri bırakılmasını istemez (icra emrine itiraz etmez) ise, ilâmlı icra takibi kesinleşir ve borcu ödemek zorunda kalır .

Yedi günlük itiraz süresi içinde icra emrine itiraz etmemiş (icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını istememiş) olan borçlunun, yedi gün geçtikten sonra yaptığı itiraz geçersizdir. Yani, bu halde de ilâmlı icra takibi kesinleşir. Bu nedenle, icra mahkemesi (yedi gün geçtikten sonra yapılan) itirazın süre aşımından dolayı reddine karar verir.

Aşağıda görüleceği gibi, icra emrine itiraz icra mahkemesine yapılır (m.33,1). Borçlunun yedi günlük süresi içinde icra dairesine yaptığı itiraz geçersizdir. Yani, bu halde (borçlunun yedi günlük süresi içinde icra dairesine itirazda bulunmuş olması halinde) de, borçlu icra emrine itiraz etmemiş sayılır ve ilâmlı icra takibi kesinleşir

Borçlu, kusuru olmaksızın bir engel (mazeret) nedeniyle yedi gün içinde icra emrine itiraz edememişse, (engelin kalktığı günden itibaren üç gün içinde) icra mahkemesine gecikmiş itirazda bulunabilir.

II - Süresiz itiraz

Borçlu, icra emrinin tebliğinden sonraki bir dönemde, borcun itfa edilmiş veya ertelenmiş (imhal edilmiş) veya zamanaşımına uğramış olduğu iddiasında ise, her zaman, icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını isteyebilir ; yani, (her zaman) icra emrine itiraz edebilir (m.33,II) .

Bu halde, ilâmlı icra takibinin son bulmasına (konusu para olan ilâmların icrasında paraların paylaştırılmasına) kadar, icra emrine itiraz edilebilir (icranın geri bırakılması istenebilir). Çünkü, ondan sonra icra takibi son bulmaktadır. İlâmlı takibin son bulmasından sonra, borçlu ancak bir istirdat davası açabilir.

C)   İcra emrine itirazın yapılması

İcra emrine itiraz, ilâmlı takibin yapıldığı icra dairesinin tâbi bulunduğu, icra mahkemesine yapılır (m.33,I) . Borçlunun (yedi günlük süresi içinde) icra dairesine yaptığı itiraz geçersizdir".

İcra emrine itiraz (icra mahkemesine) mutlaka dilekçe ile yapılmahdır (m.33,I). Borçlunun, yedi gün içinde olsa bile, icra mahkemesine, sözlü olarak yaptığı itiraz geçersizdir ; sözlü itiraza rağmen, ilâmlı icra takibi kesinleşir.

İcra emrine itiraz (icranın geri bırakılması talebi), ilâmlı icra takibini (kendiliğinden) durdurmaz. İlâmlı icra takibi, ancak, icra mahkemesinin vereceği icranın geri bırakılması kararı ile durur. Fakat, icra hâkimi, borçlunun itiraz dilekçesine ekli olarak ibraz ettiği belgelerden borcun itfa veya imhal edildiği veya ilâmın tarihine göre zamanaşımına uğradığı kanısına varırsa, daha önce, itirazın (icranın geri bırakılması talebinin) esası hakkındaki kararına kadar, ilâmlı icra takibinin geçici olarak durdurulmasına karar verebilmelidir.

D)   İtiraz sebepleri ve ispatı

İtiraz sebepleri, itfa, imhal (erteleme) ve zamanaşımıdır. Yani, borçlu, borcun itfa edildiği, imhal edildiği (ertelendiği) veya ilâmın zamanaşımına uğradığını bildirerek icra emrine itiraz edebilir (icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını isteyebilir.)

I - İtfa itirazı ve ispatı

1)   Genel bilgi


Borçlu, icra emrinin tebliğinden önceki veya sonraki dönemde borcun itfa edilmiş olduğunu bildirerek icra emrine itiraz edebilir (m.33,I ve II). Buradaki itfa deyimi, ödeme, bağışlama (YBK m.285 vd), ibra (YBK m. 132), her çeşit af, terkin ve takas gibi borcun son bulması sebeplerini kapsar.

Borçlu, icra emrinin tebliğinden önceki bir dönemde borcun itfa edilmiş olduğunu, icra mahkemesinde ancak belli belgeler ile ispat edebilir. Bu belgeler şunlardır: Yetkili mercilerce (meselâ noterlerce) re'sen düzenlenmiş veya onaylanmış belgeler (m.33,1); imzası (icra dairesinde, icra mahkemesinde veya mahkeme önünde) alacaklı tarafından ikrar edilmiş olan belgeler.

Zamanaşımı buradaki anlamda itfa sayılamayacağından, 33 ve 33/a maddelerinde aynca düzenlenmiştir.

"Borçlunun ödeme iddiasına dayanak belge adi nitelikte olup, başvurunun mahiyetine göre mercice (icra mahkemesince) duruşma açılarak, borçlunun ibraz ettiği ödeme belgesine karşı alacaklının beyanı alındıktan sonra oluşan sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile evrak üzerinde sonuca gidilmesi isabetsizdir".

"Borçlunun ibraz ettiği ibra belgesindeki imza, alacaklı tarafından kabul edilmiştir. Bu belgenin tehditle alındığı yolundaki alacaklı iddiası mercice (icra mahkemesince) dinlenemez. Bu durumda icranın   geri   bırakılmasına   karar vermek gerekir" (12.HD 17.4.2003).

"Borçlunun ibraz ettiği ibra belgesindeki imza alacaklı tarafından kabul edilmiştir. Bu belgenin ibra amacıyla değil, evlilik süreci içinde başka amaçla kullanılmak üzere imzalı ve boş olarak verildiği yolundaki alacaklı iddiası, icra mahkemesince dinlenemez. Bu durumda mahkemece, belgenin lİK.nun 33/1. maddesinde belirlenen vasfa sahip olduğu kabul edilerek icranın geri bırakılmasına karar verilmesi" gerekir (8.HD 21.6.2012, 5701/5951).

İcra mahkemesi, yukardaki belgeler dışındaki bir belgeye dayanarak, icranın geri bırakılmasına (itirazın kabulüne) karar veremez. Meselâ, alacaklı borçlunun gösterdiği (dayandığı) âdi bir ödeme belgesindeki (makbuzdaki) imzayı inkâr ederse, icra mahkemesi, m.68,V'e göre imza incelemesi yapamaz; borçlunun icranın geri bırakılması talebini (itirazını) reddetmekle yükümlüdür .

Borçlu, borcun itfa edildiğini yukarda belirtilen (m.33,I'de yazılı) belgelerden başka bir delil (meselâ yazılı delil başlangıcı, tanık veya yemin) ile ispat edemez.

Borçlu, icra emrinin tebliğinden sonraki dönemde borcun itfa edilmiş olduğunu, ancak (mutlaka) noterlikçe re'sen düzenlenmiş veya onaylanmış bir belge veya icra tutanağı (m.8) ile ispat edebilir.

Burada (m.33,II,c.2'de) imzası alacaklı tarafından ikrar edilen belgelere yer verilmemiştir. Kanımca, borçlu, itfa itirazını, imzası (icra dairesinde, icra mahkemesinde veya mahkeme önünde) alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belge ile de ispat edebilmelidir (m.33,1,c.2 kıyasen) . Fakat, alacaklı borçlunun gösterdiği (dayandığı) âdi bir ödeme belgesindeki (makbuzdaki) imzayı inkâr ederse, icra mahkemesi, burada da imza incelemesi yapamaz (veya bilirkişiye yaptıramaz); borçlunun icranın geri bırakılması talebini (itirazını) reddetmekle yükümlüdür .

2)   Takas itirazı

Yukarda değinildiği gibi, takas da (yani, borçlunun alacaklıdan olan karşılık alacağı ile borcunu takas ettiğini bildirmesi de) m.33 anlamında itfa terimine dahildir. Yani borçlu, alacaklıdan olan karşılık alacağı ile borcunu takas ettiğini bildirerek, m.33'e göre, icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını isteyebilir (icra emrine itiraz edebilir). Yalnız, borçlunun, takas ettiğini bildirdiği karşılık alacağını, yetkili mercilerce re'sen düzenlenmiş veya onaylanmış veya imzası (icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde) alacaklı tarafından ikrar olunmuş bir belge (senet) ile ispat etmesi gerekir (m.3 3). Buna göre :

Takas için ileri sürülen karşılık alacak aynı (yani, alacaklının icraya koymuş olduğu -takip konusu-) ilâmda tespit edilmişse, borçlu karşılık alacağını aynı ilâm ile ispat etmiş sayılır ve icra mahkemesi takas itirazının kabulüne (takibin karşılık alacak kadarki bölümü için icranın geri bırakılmasına) karar verir.

Takas için ileri sürülen karşılık alacak başka bir mahkeme ilâmında tespit edilmişse, borçlu, karşılık alacağını o (başka) ilâm ile ispat edebilir.

Borçlu, takas için ileri sürdüğü karşılık alacağını, yetkili mercilerce re'sen düzenlenmiş veya usulüne göre onaylanmış veya imzası (icra dairesinde, icra mahkemesinde veya mahkeme önünde) alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belge (senet) ile de ispat edebilir.

Borçlunun karşılık alacağı bir ilâma veya yukardaki (m.33,I'deki) belgelerden birine dayanmamakla beraber, icra mahkemesinde alacaklı tarafından ikrar edilirse, borçlu, bu ikrar ile karşılık alacağını ispat etmiş sayılır.

Buna karşılık, takas için ileri sürülen karşılık alacak alacaklı tarafından inkâr edilir (yani çekişmeli) ise, icra mahkemesi, borçlunun takas itirazını (icranın geri bırakılması talebini) reddeder. Çünkü, her ne kadar, çekişmeli bir (karşılık) alacağa dayanarak takas ileri sürülebilirse de (EBK m. 118,11 - YBK m.139,11), m.33 deki belgelerden biri ile ispat edilemeyen bir karşılık alacağa dayanarak ileri sürülen takas, m.33 anlamında itfa sayılamaz.

3)   Nafaka borcunun itfa edilmiş olması

Nafaka borçlusu, ilâma bağlı nafaka borcunu ödediğini, m.33,I'deki belgelerden biri ile ispat etmek suretiyle, icra mahkemesinden icranın geri bırakılması kararı alabilir. Bunun dışında, nafaka borcunun itfa edildiğinin ispatı bazı özellikler gösterir :

Nafaka alacaklısı belli bir süre nafaka borçlusu ile oturup onun tarafından infak ve iaşe edilmişse, nafaka borçlusu bu süre için nafaka ödemekle yükümlü değildir (meselâ, nafaka alacaklısı kadın, kocasıyla barışarak evine dönmüş ve kocası tarafından infak ve iaşe edilmiştir; veya nafaka alacaklısı çocuk annesinin yanından ayrılarak nafaka borçlusu olan babasının evine gelmiş ve babası tarafından infak ve iaşe edilmiştir. Buradaki nafaka borçlusu koca veya babanın, karısını veya çocuğunu infak ve iaşe ettiği süre için ayrıca nafaka ödeme yükümlülüğü yoktur) . Bu halde, nafaka borçlusu kendisinden bu süreye ait nafakanın da istenmesi üzerine, icra mahkemesinden bu süreye ait nafaka için icranın geri bırakılmasını isteyebilir ve bu fiilî durumu (hukuki fiili), m.33'teki belgelerle bağlı olmaksızın, her türlü delil (bu arada tanık) ile ispat edebilir .

Fakat, boşanma sonucunda küçük çocuğun velayeti eşlerden birine (meselâ, anneye) verilir ve diğer eşin (misalde babanın) çocuğa iştirak nafakası ödemesine ve çocuk ile baba arasındaki kişisel ilişki için çocuğun senede belli bir süre baba yanında kalacağına karar verilir de, kararda bu süre için babanın nafaka ödemekten vareste tutulacağına ilişkin bir kayıt bulunmazsa, baba bu süre için de nafaka ödemekle yükümlü olup, icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını (bu süre için nafakanın tenzil edilmesini) isteyemez.

Nafaka yükümlülüğünün son bulması halinde, icra mahkemesinin hangi hallerde icranın geri bırakılması için yetkili (görevli) olduğuna gelince :

MK'nun 364 ve 365. maddelerine göre verilen yardım nafakasına ilişkin ilâmın son bulması için, bunun yeni bir mahkeme kararı ile tespiti gerekir ; icra mahkemesi buna karar veremez.

Bunun gibi, MK'nun 175. maddesine göre verilen yoksulluk nafakasına ilişkin ilâmın son bulması için de, bunun yeni bir mahkeme kararı (ilâmı) ile tespiti gerekir. ; icra mahkemesi buna karar veremez.

MK'nun 182. maddesindeki iştirak nafakası ise velayetin devamı süresi ile sınırlıdır. Bu halde, nafaka yükümlülüğünün son bulduğu yolundaki iddialar (m.33'e göre) icra mahkemesi tarafından incelenebilir. Çünkü, burada ilâm hükmünü bertaraf etmek değil, ilâmın uygulama alanını tespit etmek söz konusudur. Lehine nafaka hükmolunan çocuk, velayetin son bulmasına rağmen yardıma muhtaç olduğu iddiasında ise, MK'nun 364. maddesine göre ayrıca nafaka davası açabilir .

Boşanma davası sırasında takdir edilen tedbir nafakası (MK m. 169), boşanma kararının kesinleşmesi ile sona erer .

4)   İcra mahkemesi kararı

İcra mahkemesi, icranın geri bırakılması talebini duruşmalı olarak inceler ; bu inceleme sonucunda iki şekilde karar verir :

a)   İcranın geri bırakılması kararı: Borçlu, yukardaki şekilde (kural olarak m.33,l'deki belgelerden biri ile) borcun itfa edildiğini ispat ederse, icra mahkemesi, icranın geri bırakılmasına karar verir. . İşte ancak bu karar ile, ilâmlı icra takibi durur. Daha doğrusu, itfa sebebine dayanılarak icranın geri bırakılmasına karar verilmesi halinde, ilâmlı icra takibi son bulur (iptal edilir) .

İcra mahkemesinin icranın geri bırakılması kararı, alacakta ihtilâflı kalan değer ve miktarın temyiz sınırınıgeçmesi şartı ile, temyiz edilebilir (m.363/1).

İcra mahkemesinin icranın geri bırakılması kararı, maddî anlamda kesin hüküm (HMK m.303) teşkil etmez. Bu nedenle, alacaklı, genel mahkemede borçluya karşı bir alacak davası açabilir.

b) İcranın geri bırakılması talebinin reddi kararı : Borçlu, yukardaki şekilde (kural olarak m.33,I'deki belgelerden biri ile) borcun itfa edildiğini ispat edemezse, icra mahkemesi, borçlunun icranın geri bırakılması talebinin (itfa itirazının) reddine karar verir .

Bu halde, borçlunun icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını istemesi (icra emrine itiraz etmesi) ile esasen durmamış olan ilâmlı icra takibi, sonuna kadar devam eder; yani, borçlunun malları haczedilir, satılır ve bedelinden alacaklının alacağı ödenir.

İcra mahkemesinin icranın geri bırakılması talebinin reddi kararı, alacakta ihtilâflı kalan değer ve miktarın temyiz sınırını (bkz : yuk. § 5 dipnot 23) geçmesi şartı ile, temyiz edilebilir (m.363/1). Ancak, icranın geri bırakılması talebinin reddine ilişkin icra mahkemesi kararını temyiz eden borçlunun temyiz talebinin dinlenebilmesi (yani, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin bu temyiz talebini esastan inceleyebilmesi) için, borçlunun, on günlük temyiz süresi içinde, ilâmlı takip konusu alacağı karşılayacak şekilde bir teminat göstermesi şarttır (m.33,III).

Temyiz eden borçlunun göstereceği teminat, takip konusu alacağı karşılayacak nakit veya icra mahkemesince kabul edilecek taşınır rehni veya hisse senedi veya tahvil veya taşınmaz rehni veya muteber bir banka kefaleti olabilir. Borçlunun alacağı karşılamaya yetecek malı hacizli ise veya borçlunun talebi üzerine temyiz süresi içinde yeter malı haczedilmişse, bu teminatı göstermeye gerek yoktur (m.33,III). İcranın geri bırakılması talebinin reddi kararını temyiz eden borçlu Devlet ise, borçlu Devlet'in de m.33 'e göre teminat göstermesi gerekir .

Bu teminat, temyiz şartıdır . Bu nedenle, temyiz eden borçlu temyiz süresi içinde bu teminatı göstermezse, Yargıtay (12.HD), esas hakkında temyiz incelemesi yapamaz ; temyiz talebinin teminat gösterilmediği için reddine karar vermekle yetinir .

İcra mahkemesinin icranın geri bırakılması talebinin (icra emrine itirazın) reddi kararı, maddî anlamda kesin hüküm teşkil etmez (HMK m.303). Bu nedenle, borçlu, borcu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kaldığı iddiasında ise, alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (m.33,lV ; m.72,VİI). Aynı nedenle, borçlu, borcu ödemeden önce, alacaklıya karşı bir menfî tespit davası (m.72) da açabilir

II   - İmhal (erteleme) itirazı ve ispatı

Borçlu, icra emrinin tebliğinden önceki veya sonraki dönemde borcun imhal edilmiş (ertelenmiş) olduğunu (yani, alacaklının borçluya borcunu ödemesi için bir süre vermiş olduğunu) bildirerek (icra mahkemesinde) icra emrine itiraz edebilir (m.33,1 ve II).

Borçlu, alacaklının kendisine borcunu ödemesi için bir süre vermiş olduğunu (imhal -erteleme- itirazını) da, yetkili mercilerce re'sen düzenlenmiş veya usulüne göre onaylanmış veya imzası (icra dairesinde, icra mahkemesinde veya mahkeme önünde) alacaklı tarafından ikrar olunmuş bir belge ile ispat edebilir (m.33,I).

Borçlu borcun ertelendiğini (imhal edildiğini) ispat ederse, icra mahkemesi, icranın geri bırakılmasına karar verir (m.33,I c.2). İcra mahkemesi, kararında, icranın ne kadar süre ile geri bırakıldığını bildirmelidir . Bu karar ile, icra sadece durur; erteleme süresi geçtikten sonra, alacaklının talebi ile icra dairesi, ilâmlı icra takibine devam eder.

Borçlu borcun ertelendiğini (imhal edildiğini) ispat edemezse, icra mahkemesi, borçlunun icranın geri bırakılması talebinin (imhal -erteleme- itirazının) reddine karar verir. Bu ret kararının temyizi de yukarda incelendiği gibidir (m.33,111).

III   - Zamanaşımı itirazı ve ispatı

İlâm (on yılda) zamanaşımına uğrar.

Alacaklı zamanaşımına uğramış olan bir ilâmı icraya koyarsa veya ilâm takip talebinden (icra emrinin tebliğinden) sonra zamanaşımına uğrarsa, borçlu, icra mahkemesinden, zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesini isteyebilir; yani, zamanaşımı itirazında bulunabilir (m.33, m.33/a):

Borçlu, icra emrinin tebliğinden önceki dönemde ilâmın zamanaşımına uğramış olduğu iddiasında ise, zamanaşımı itirazını, (icra enirinin kendisine tebliğinden itibaren) yedi gün içinde (icra mahkemesine) yapabilir (m.33,1).

İİK'nun 33/a maddesinin 1.fıkrasında, "ilâmın zamanaşımına uğradığı iddiası icra mahkemesi tarafından resmî vesikalara müsteniden incelenerek" denilmekte ise de, borçlu, icra emrinin tebliğinden önceki bir dönemde ilâmın zamanaşımına uğramış olduğunu ispat için, (resmi) belge göstermek zorunda değildir; ilâmın zamanaşımına uğramış olduğunu, alacaklının icraya koyduğu ilâm ile ispat edebilir. İlâm tarihi (daha doğrusu ilâm üzerindeki son işlem tarihi, m.39) ile ilâmın icraya konulduğu tarih (takip talebi tarihi) arasında on yıllık zamanaşımı süresi (m.39) geçmiş ise, bununla borçlu zamanaşımı itirazını ispat etmiş sayılır.

Borçlu, icra emrinin tebliğinden sonraki bir dönemde ilâmın zamanaşımına uğramış olduğu iddiasında ise, bu zamanaşımı itirazını her zaman ileri sürebilir (m.33,II) .

Borçlu, icra emrinin tebliğinden sonraki bir dönemde ilâmın zamanaşımına uğramış olduğunu takip dosyası (dosyadaki resmî belgeler) ile ispat eder. Çünkü, bu halde zamanaşımının başlangıç (son işlem) tarihi icra takip dosyasında bellidir. Bu tarih ile borçlunun zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasını istediği tarih (veya icra dosyasındaki iki takip işleminin tarihleri) arasında on yıllık zamanaşımı süresi (m.39) geçmiş ise, bununla borçlu zamanaşımı itirazını ispat etmiş olur.

Her iki halde de, borçlunun ilâmın zamanaşımına uğramış olduğunu ispat etmesi üzerine, zamanaşımının kesildiğini (EBK m. 133, 136 - YBK m. 154, 157) veya durduğunu (EBK m. 132 - YBK m. 153) ispat yükü alacaklıya düşer. Alacaklı, zamanaşımının kesildiğini veya durduğunu, ancak resmî belgelerle ispat edebilir (m.33/a,I).

İcra mahkemesi, yukardaki şekilde yapacağı inceleme sonucunda, ilâmın zamanaşımına uğramadığı (zamanaşımı itirazının haksız olduğu) kanısına varırsa, borçlunun zamanaşımı itirazının (icranın geri bırakılması talebinin) reddine (icranın devamına) karar verir . Bu halde, borçlunun icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını istemesiyle (zamanaşımı itirazı ile) esasen durmamış olan ilâmlı icra takibine sonuna kadar devam edilir; yani, borçlunun malları haczedilir, satılır ve bedelinden alacaklının alacağı ödenir. Borçlu, zamanaşımına uğramış olan ilâmdaki borcu (zamanaşımı itirazına rağmen) ödemek zorunda kaldığı iddiasında ise. alacaklıya karşı (genel mahkemede) istirdat davası açabilir.

İcra mahkemesi, yukardaki şekilde yapacağı inceleme sonucunda, ilâmın zamanaşımına uğramış olduğu kanısına varırsa, icranın geri bırakılmasına (zamanaşımı itirazının kabulüne) karar verir .

Bu halde, ilâmın zamanaşımına uğramış olduğu kanısına varan icra mahkemesi, m.33/a hükmünde de açıkça yazılı olduğu gibi, icranın geri bırakılmasına karar verir ; takibin iptaline karar veremez .

İcra mahkemesinin zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar vermesi halinde, alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra (itibaren) yedi gün içinde, zamanaşımının vâki olmadığını ispat (ve dolayısıyla alacağının tahsili) için genel mahkemelerde dava açabilir. Aksi halde (yani, alacaklı yedi gün içinde dava açmazsa) ilâmın zamanaşımına uğramış olduğu hususu kesin hüküm (HMK m.303) teşkil eder (m.33/a,II) .

Zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesi halinde de, itfada olduğu gibi, ilâmlı icra takibi son bulur. Fakat, bunun için alacaklının (az önce görüldüğü gibi) m.33/a,H'ye göre yedi gün içinde dava açıp açmayacağı beklenmelidir. Buna göre, dava için m.33/a,H'de öngörülmüş olan yedi günlük sürenin bitimine kadar ilâmlı icra takibi sadece durdurulmalı, alacaklı bu süre içinde dava açarsa, ilâmlı icra takibinin iptali için bu davanın sonuçlanması beklenmelidir. Alacaklı, bu davayı kazanırsa, duran ilâmlı icra takibine devam edilir. Alacaklı bu davayı kaybederse veya yedi gün içinde hiç dava açmazsa, o zaman ilâmlı icra takibi iptal edilir.

IV - İcra emrine itiraz sebepleri sınırlıdır

İİK'nun 33. maddesinin 1. fıkrasında sayılan (ve yukarda incelenmiş olan) itiraz (icranın geri bırakılması) sebepleri (itfa, imhal ve zamanaşımı) sınırlıdır. Borçlu, bunlar dışındaki sebeplere dayanarak icra emrine itiraz edemez (icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını isteyemez).

Fakat, ilâm borçlusunun mirasçısı sıfatıyla takip edilen kişi (borçlu), mirası reddetmiş olduğunu bildirerek icra emrine itiraz edebilir (icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını isteyebilir). Borçlu, bu itirazını (mirası reddetmiş olduğunu), icra mahkemesinde, sulh hukuk mahkemesinden alacağı belge (MK m.609,IV) ile ispat edebilir.

Borçlu mirasçı, mirasbırakanın ölümü tarihinde ödemeden aczi açıkça belli olduğunu ve bu nedenle mirasın hükmen reddedilmiş sayıldığını (MK m.605,II) ileri sürerek icra emrine itiraz ederse, bu iddiasını da (icra mahkemesinde) mahkemeden alacağı bir ilâm ile ispat edebilir. Borçlu mirasçı böyle bir dava açıp ilâm almamışsa, icra mahkemesi, borçluya, mirasın hükmen reddedilmiş olduğunun tespiti için mahkemede dava açması ve ilâm getirmesi için uygun bir süre verir (m.41 ; m.68,IV,c.l). Borçlu bu süre içinde dava açar ve dava açtığına ilişkin mahkemeden aldığı belgeyi icra mahkemesine verirse, icra mahkemesi, bu davayı bekletici sorun (HMK m. 165) yapar.

E)   İlâm niteliğindeki belgelere dayanan takiplerde icra emrine itiraz

Yukarda incelenmiş olan icra mahkemesince icranın geri bırakılması (icra emrine itiraz) müessesesi (yolu), yalnız mahkeme ilâmlarına dayanan ilâmlı takiplerde değil, ilâm niteliğindeki belgelere dayanan takiplerde de uygulanır .

Hattâ, ilâm niteliğindeki belgeler maddî anlamda kesin hüküm gücüne sahip olmadığından, borçlu, ilâm niteliğindeki belge tarihinden önceki itfa ve zamanaşımı iddialarına dayanarak da, icranın geri bırakılmasını isteyebilir (icra emrine itiraz edebilir) ve istirdat veya menfî tespit davası açabilir.

F)   İlâmlı icrada istirdat ve mentî tespit davaları

I   - İstirdat davası

Yukarda görüldüğü gibi, icranın geri bırakılması talebi (icra mahkemesince) reddedilen (veya icranın geri bırakılması için icra mahkemesine başvurmamış olan) borçlu, borcunu icra dairesine ödemek zorundadır; aksi halde, (borçlunun) mallan haczedilir, satılır ve bedelinden alacaklının alacağı ödenir.

Borçlu, hükmün verildiği tarihten sonraki dönemde borcun itfa edilmiş veya zamanaşımına uğramış olduğu, fakat bu iddiasını icra mahkemesinde ispat edemediği için, borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kaldığı iddiasında ise, alacaklıya karşı bir istirdat davası açabilir.

Alacaklı, icra mahkemesinin icranın geri bırakılması talebinin reddi kararına dayanarak, istirdat davasına karşı kesin hüküm itirazında (HMK m.3()3) bulunamaz. Çünkü, icra mahkemesi kararları maddî anlamda kesin hüküm teşkil etmez.

II   - Menfî tespit davası

İİK'nun 33. maddesinin 4.fıkrasında, borçlunun sadece istirdat davası açabileceği belirtilmiştir. Bundan, borçlunun ilâmlı icrada menfi tespit davası açamayacağı sonucuna varılmamalıdır. Çünkü, m.33,IV'de menfi tespit davasının belirtilmemiş olması sadece bir unutmadır. İİK'nun 41. maddesindeki genel yollama, 72 nci maddenin tümünü de kapsar. Menfî tespit davası, bir eda davası olan istirdat davasının öncüsüdür ; bu nedenle de, borç ödenmediği için, henüz açılamayan istirdat davasının öncüsü olan menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar vardır .

Buna göre, icra mahkemesince icranın geri bırakılması talebi reddedilen (veya icranın geri bırakılması yoluna hiç başvurmamış olan) borçlu, ilâmlı icrada, borcunu icra dairesine ödemeden önce, hükmün (ilâmın) verildiği tarihten sonraki dönemde borcun itfa edilmiş veya zamanaşımına uğramış olduğunu ileri sürerek, alacaklıya karşı bir menfî tespit davası açabilir.

Alacaklı, icra mahkemesinin icranın geri bırakılması talebinin reddi kararma dayanarak, menfî tespit davasına karşı kesin hüküm itirazında (HMK m.303) bulunamaz. Çünkü, icra mahkemesi kararları maddî anlamda kesin hüküm teşkil etmez

III - Buna karşılık, borçlu, hükmün (ilâmın) verildiği tarihten önceki dönemde borcun itfa edilmiş veya zamanaşımına uğramış olduğunu ileri sürerek, istirdat davası veya menfî tespit davası açamaz. Çünkü, borçlunun bu iddialarını dava sırasında ileri sürmesi gerekirdi; aksi halin kabulü, maddî anlamda kesin hükme (HMK m.303) aykırı düşer.

"Ancak, ilâma dayalı ilâmlı icra takiplerinde borçlu, ilâmın verildiği tarihten önceki dönemde borcun itfa edilmiş veya zamanaşımına uğramış olduğunu ileri sürerek istirdat veya menfî tespit davası açamaz. Aksi halin kabulü HUMK'nun 237. (HMK'nun 303.) maddesinde belirtilen maddî anlamda kesin hükme aykırı düşer (Baki Kuru, İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı s.817 ve 818)" .

G)   Yukarda incelenmiş olan "icranın geri bırakılması" (icra emrine itiraz), yalnız para (ve teminat) verilmesine ilişkin ilâmlar hakkında olmayıp, bütün ilâmların icrası içindir.

H)   Eski hale getirme talebi (HMK m.95 vd), ... hükmün icrasına engel olmaz. Ancak, talebi inceleyen mahkeme, talebi haklı görürse, teminat gösterilmek şartıyla, .... hükmün icrasının geri bırakılmasına karar verebilir. Mahkeme, gerektiğinde teminat gösterilmeden de icranın geri bırakılmasına karar verebilir (HMK m.99).
Gülüşlerim yüregimin sessiz cıglıklarının imzasıdır..Elinde ne varsa hayata dair,ötesi hiçbir şey ya da vesair...Hani demiş ya şair: Mutluluğu sende bulan senindir; ötesi misafir...
BY-KA-DE-ME

Benzer Konular (3)