VEKALET SÖZLEŞMESİ, ALACAK DAVASI, MAHSUP, AVUKATLIK KANUNUNUN 164/SON MADDESİ

Başlatan Deniz034, 04 Nisan 2018, 20:15:22

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_Deniz034

VEKALET SÖZLEŞMESİ, ALACAK DAVASI, MAHSUP, AVUKATLIK KANUNUNUN 164/SON MADDESİ

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO   : 2017/1553
KARAR NO   : 2018/456

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

DAVANIN KONUSU   : Tazminat (Maddi-Manevi Tazminat)
KARAR TARİHİ   : 16/03/2018

BAKIRKÖY 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ 14/02/2017 tarihli ve 2014/308 Esas, 2017/50 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.

Dosya incelendi.

Davacı-karşı davalı vekili dilekçesinde, davacılar ile davalı arasında 20/02/2012 tarihinde avukatlık ücret sözleşmesi imzalandığını, davalının davacılar adına 11 adet çekin tahsili için takip başlattığını, icra dosyasında tahsilat yapılamadığından davacıların çeklerin kendisine iadesini talep ettiklerini, davacıların icra dosyasındaki çek asıllarının davalı tarafından alındığını öğrendiklerini, davalıya durumu sorduklarında çekleri davalı şirket çalışanlarına teslim ettiğini belirttiğini, davacıların şirket nezdinde yaptıkları araştırmada şirketten kimsenin çekleri teslim almadığını öğrendiğini, banka kanalı ile yapılan sorgulamada dava konusu çeklerin 10 tanesinin davalı tarafından tahsil edildiğini öğrendiklerini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000 TL maddi tazminat ile 15.000 TL manevi tazminatın faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı-karşı davacı dilekçesinde; davacıların vekili olarak bir çok işlerini takip ettiğini, kendisi tarafından tahsil edilen çek bedelleri miktarı düşüldüğünde kendisinin davacılardan 25.089,15 TL alacağı olduğunu belirterek bu miktarın sözleşme ve dava tarihlerinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizili ile birlikte davacılardan tahsiline, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, ayrıca 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davacılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 14/02/2017 tarih, 2014/308 Esas, 2017/50 Karar sayılı ''Davacının davalıdan olan 10.145,74 TL alacağın, karşı davacının karşı davalıdan olan 28.442,22 TL alacağından mahsubu ile kalan 18.296,48 TL nin 16/07/2014 karşı dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte karşı davalıdan alınarak karşı davacıya verilmesine, Tarafların manevi tazminat davasının reddine'' kararı davacı tarafından istinaf edilmiştir.

Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davalı karşı davacının davasında karşı vekalet ücretleri ve avukatlık hizmet sözleşmesi kapsamında almadığı aylık ücretleri talep ettiği, davalının tahsil ettiği çek bedellerini vermekten kaçındığı hususunun tanıklarla ispatı gerektiği halde mahkemece tanıkların dinlenmediğini, taraflar arasındaki danışmanlık sözleşmesi taraflarca feshedilmişse de vekalet ilişkisinin halen devam ettiğini, karşı vekalet ücretinin kural olarak dava ve icralarda karşı taraftan alınacak ücret kalemleri olup bu alacak kalemlerinin tahsili dava kapsamında karşı taraftan alınması gerektiği mahkemece davalının talep ettiği karşı vekalet ücreti alacağı olduğu belirtilen dosyaların tamamında karşı vekalet ücretlerine ilişkin olarak davacının davalıdan sonraki avukatları tarafından hukuki işlemin henüz başlatılmadığını, taraflar arasında bir azilname veya istifa bulunmadığını, vekalet ilişkisinin devam ettiğini, özellikle Küçükçekmece 1. İcra Müdürlüğünün 2012/1726 Esasa sayılı dosyasında davacının alacağını davalının tahsil edemediğini ve etme imkanının bulunmadığını bu dosya için belirlenen karşı vekalet ücretine ödemesinin doğru olmadığını, kararın kaldırılarak karşı davanın reddine karar verilmesini istinaf etmiştir.

GEREKÇE: Dava ve karşı dava, taraflar arasındaki vekalet ve danışmanlık sözleşmesi nedeniyle alacak ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Davacı-karşı davalı, davalı-karşı davacının kendisine teslim edilen çeklerin tahsil ettiği halde çek bedellerinin kendisine ödemediğinden bahisle alacak davası ile manevi tazminat talep etmekte, davalı-karşı davacı da davacıların pek çok işine takip ettiğini, ve vekalet ücret alacağı kaldığından bahisle ücret alacağını ve manevi tazminatı istemektedir.

Mahkemece tarafların delilleri toplanılmış, davalı tarafça gösterilen dosyalar celbedilmiş, bilirkişi incelemesi yapılarak sonuç itibariyle asıl dava yönünden 10.145,74 TL karşı dava yönünden 28.442,22 TL alacağın mevcut olduğu hesaplanmış, mahkemece bu miktarlar birbirinden mahsup edilerek 18.296,48 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle karşı davalıdan alınarak karşı davacıya verilmesi, manevi tazminat taleplerinin reddine şeklinde karar verildiği görülmüştür.

Dosyada cevap dilekçesinde mahsup talebi olması ancak karşı dava bulunmaması durumunda mahkemece alacakların mahsup edilerek hüküm kurulması mümkündür. Ancak iş bu davada davalı karşı dava ile alacak talep etmektedir. Bu durumda mahkemece her iki talep mahsup edilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Davalı tarafından süresinde açılan karşı dava ayrı bir dava niteliğinde olup mahkemece hüküm kurulurken davacının davasına ilişkin verilen karar yargılama giderleri harcı ve vekalet ücreti ayrı ayrı belirlendikten sonra karşı dava yönünden de ayrı bir hüküm kurulması gerekirken tarafların davası hakkında verilen kararın ne olduğu ve nasıl infaz edileceği belirli olmayan bir hüküm kurulduğu görülmektedir. Mahsup hususu yasalarda düzenlenmiş olup dava ve karşı davaya konu yapılan alacaklar yönünden mahsup şartları gerçekleşmemiştir. Bu nedenle dairemizce denetime elverişli hüküm bulunmadığından bu konuda istinaf talebi bulunmasa bile kamu düzeni gereğince öncelikle bu sebeple kararın kaldırılması gerektiği düşünülmüştür.

Mahkemenin kabulüne göre ise Avukatlık Kanun 164/son maddesi hükmüne göre karşı tarafa yükletilen vekalet ücreti avukata ait olup davalı-karşı davacı gerek müvekkilin asile ödemesi gerekli olan gerekse karşı tarafa yükletilen vekalet ücretinin tahsili için eldeki davayı açmıştır. Karşı tarafa tahmil edilecek vekalet ücretinin ücreti dava ve icra takibinin sonuçlanmasıyla belli olur. Vekil edenin avukatına ödeme borcu da bunun karşı taraftan tahsil edildiği anda doğar. Henüz karşı taraftan vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş olan müvekkilden avukat bu ücret alacağını isteyemez. Ancak kural böyle olmakla birlikte hakim bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalmamalı Avukatlık Kanunu 164/ son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her durumun özelliğini, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapılmalı, Özellikle Medeni Kanun 2. Maddesinde belirtilen hakkın kötüye kullanılmasına, dürüstlük kuralının ihlaline izin verilmemeli, gerektiğinde müvekkilin bu alacağını karşı taraftan tahsil etmiş olabileceği de değerlendirilmelidir. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2009/15800 Esas, 2010/5300 Karar sayılı, 20/04/2010 tarihli kararı) Bu bilgiler ışığında mahkemenin kurulacak yeni hükümde dosya kapsamı doğrultusunda deliller ve taraf beyanları göz önüne alınarak değerlendirme yapması gerektiği düşünülmüştür. Açıklanan nedenlerle mahkeme kararının usul kurallarına uygun olmaması nedeniyle kaldırılarak istinaf talebinin kabulüne ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:

İstinaf talebinin KABULÜNE,

İlk derece Mahkemesi KARARININ KALDIRILMASINA,

Dosyanın gerekçede belirtilen sebeplerle yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine İADESİNE,

İstinaf kanun yolu başvurusu için alınması gereken harcın mahsubuyla artan 389,11 TL harcın ilk derece mahkemesince davacı-karşı davalıya iadesine,

Davacı-karşı davalı tarafça istinaf yargılaması için yapılan 134,00 TL (istinaf başvuru harçları toplamı) yargılama giderinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine,

Davacı-karşı davalı tarafça istinaf yargılaması için yatırılan ve kullanılmayan gider avansının ilk derece mahkemesince davacı-karşı davalıya iadesine,

Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak verilen karar, açıkça okundu. 16/03/2018
''Adalet suçu suçluyu değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır''

Benzer Konular (10)