Konut Finansmanından Kaynaklı Alacaklarda İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yoluyla İlamlı Takip Yapılamaz

Başlatan Özgür KOCA, 07 Ocak 2019, 23:01:39

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_Özgür KOCA
T.C.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
Esas No:2016/29703   
Karar No:2017/2718


Karar:

MAHKEMESİ   :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı banka tarafından borçlular hakkında sabit faizli konut finansman kredisi ve teminat sözleşmesi gereğince kullandırılan krediden kaynaklı alacağın tahsili için limit ipoteğine dayalı olarak ipoteğinin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip başlatıldığı ve borçlu vekilinin hesap kat ihtarnamesinin borçluya ait olmayan adreslere usulsüz tebliğ edildiğini ve İİK. 68/b maddesindeki prosedür yerine getirilmeksizin icra emri gönderilemeyeceğini ileri sürerek icra takibinin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece istemin süreden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

İİK'nun 68/b maddesinde; "Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılı??ı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.

Süresi içinde gönderilen hesap özetinin muhtevasına alındığından itibaren bir ay içinde itiraz etmeyen krediyi kullanan taraf, hesap özetinin gerçeğe aykırılığını ancak borcunu ödedikten sonra dava edebilir.

Kredi sözleşmeleri ve bunlarla ilgili süresinde itiraz edilmemiş hesap özetleri ile ihtarnameler ve krediyi kullandıran tarafından usulüne uygun düzenlenmiş diğer belge ve makbuzlar bu Kanun'un 68. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen belgelerden sayılırlar. Krediyi kullanan taraf itiraz etmediği imzayı kabul etmiş sayılır" hükmüne yer verilmiştir.

Yine İİK'nun 150/ı. maddesinde ise; "Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi veya gayrinakdi bir krediyi kullandıran tarafın ibraz ettiği ipotek akit tablosu kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva etmese dahi, krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafa ait cari hesabın kesilmesine veya kısa, orta, uzun vadeli kredi hesabının muaccel kılınmasına ilişkin hesap özetinin veya gayrinakdi kredinin ödenmiş olması nedeniyle tazmin talebinin veya borcun ödenmesine ilişkin ihtarın noter aracılığıyla krediyi kullanan tarafa kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adrese gönderilmek suretiyle tebliğ edildiğini veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığını gösteren noterden tasdikli bir sureti icra müdürlüğüne ibraz ederse icra müdürü 149. madde uyarınca işlem yapar..." düzenlemesi yer almaktadır.

İİK'nun 149. maddesinde de; "İcra müdürü, ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva ettiğini ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa borçluya ve taşınmaz üçüncü şahıs tarafından rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahsa geçmişse ayrıca bunlara birer icra emri gönderir" hükmü öngörülmüştür.

Yukarıdaki maddelerde, 4949 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikler, bankalar lehine getirilmiş uygulamalar olup, borçluların, cari hesabın kesilmesine, hesap özetine ve tazmin talebine ilişkin tebligatları almamak suretiyle takibin başlatılmasını geciktirmeleri önlenmiş bulunmaktadır. Yapılan bu düzenlemelerle, kredi sözleşmelerindeki adrese çıkarılan hesap özetlerine bir ay içinde itiraz edilmemesi halinde hesap özetinin içeriği takip hukuku yönünden kesinleşecektir. Kredi sözleşmeleri ve bunlarla ilgili süresinde itiraz edilmemiş hesap özetleri ile ihtarnameler ve krediyi kullandıran tarafından usulüne uygun düzenlenmiş diğer belge ve makbuzlar İİK'nun 68/1.maddesinde belirtilen belgelerden sayılırlar. Borçlu, hesap özetinin gerçeğe aykırılığını ancak borcu ödedikten sonra genel mahkemede açacağı bir dava ile ileri sürebilecektir. Aynı şekilde İİK'nun 150/ı.maddesi kapsamında yapılan ipotekli takiplerde, tebligatın İİK'nun 68/b koşullarında yapılmış sayılması ve hesap özeti ve kat ihtarına itiraz edilmemiş olması halinde borçluya ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takiplerine ilişkin icra emri gönderilir. Borçlu icra emrine karşı tebliğinden itibaren icra mahkemesinde borcun sona erdiği, ertelendiği veya zamanaşımına uğradığını ileri sürerek icranın geri bırakılmasını talep edebilir.

Görüldüğü üzere ilgili hükümler bankalar lehine konulmuş ve borçlunun durumunu ağırlaştırıcı niteliktedir. İtiraz edilmeyen bir ihtarname, İİK.'nun 68. maddesindeki belge veya ilam niteliği kazanmaktadır.

Yasa koyucu, bankalardan kredi kullanan bir kısım kredi (tüketici kredisi) lehtarını, bu ağırlaştırıcı hükümlerden ayrık tutmak amacını güttüğünden, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'a 4822 sayılı Yasa'nın 15. maddesi ile eklenen 10. maddesinde; "Tüketici kredisi, tüketicilerin bir mal veya hizmet edinmek amacıyla kredi verenden nakit olarak aldıkları kredidir" şeklinde tanımlama yapıldıktan sonra, maddede, bu tür sözleşmelerin yapılma koşulları ile borcun muaccel kılınabilmesi ve temerrüt koşulları farklı ve özel şartlara tâbi tutulmuştur. Yasa'ya eklenen 10/A maddesinde; kredi kartı ve nakit çekim sureti ile kullanılan kredilerde 10. madde hükümlerinin uygulanacağı belirtildikten sonra, kredi verenin yükümlülükleri de sayılmıştır. Aynı Yasa'ya 21.02.2007 tarihli 5582 sayılı Yasa'nın 24. maddesi ile eklenen 10/B maddesinde ise; "Konut Finansman Sözleşmeleri"de bu Yasa kapsamında değerlendirilerek konut finansmanı sözleşmelerinin düzenlenme koşulları, borçlunun temerrüdü durumunda finansman sağlayan bankanın yükümlülükleri, borcun muaccel kılınabilmesi ve muacceliyet uyarısının koşulları gibi hususlar özel olarak ve ayrıca düzenlenmiştir. Açıklandığı üzere, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun, "Kredi kartı" ve "Konut Finansman Kredisi" gibi, Yasa'ya göre tüketici kredisi niteliğindeki krediyi kullanan borçluları, diğer kredi borçlularından ayrı tutmak, tüketicinin koşullarını iyileştirmek ve kolaylaştırmak amacıyla getirilmiş özel bir yasa olup, bu kanun kapsamında verilen krediler nedeniyle borçluların temerrüde düşüp düşmediklerinin, borcun muaccel olup olmadığının, muaccel olan borcun miktarının ve faizinin, yapılan özel sözleşmelerin koşullarında değerlendirilmesi gerekir. Tüketici Yasası'na göre daha genel bir yasa olan İİK'nun ilgili maddeleri (İİK'nun 68/b, İİK'nun 150/ı), bu özel yasanın kapsamında kalmayan krediler için uygulanabilir olup, yasakoyucunun, açıkça isim belirterek anılan kredilere Tüketici Yasası içerisinde yer vermiş olması da, maksadının, genel kredilerden ayrık tutulması şeklinde olduğunun kabulünü gerektirir. Aksi düşünüldüğünde, tüketici kredilerinde de, İİK'nun 68/b koşullarında çekilen ihtarla başlatılan ilamsız veya ilamlı takip kesinleştirilmiş olacak, özel yasada düzenlenen muacceliyet ve temerrüt koşulları tartışılmadan alacağın tahsili, gayrimenkulün satışı gerçekleşecek, tüketici, kendisi lehine getirilen yasa maddelerine rağmen diğer kredi borçluları ile aynı koşullarda icra takibine muhatap kılınarak mağdur edilecektir.

Öyleyse, alacağın tüketici kredisinden kaynaklanması halinde, borçlunun temerrüde düşüp düşmediği, alacağın muaccel olup olmadığı, ne kadar miktarının tahsil edilebilir olduğu, faiz miktar ve oranlarının tespiti, Tüketici Yasası koşullarında yargılama yapılmasını gerektirmekte olup, İİK'nun 68/b ve İİK'nun 150/ı. maddesinin tüketici kredilerinde uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Öte yandan, Dairemiz içtihatlarında öngörüldüğü üzere, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan ilâmlı icra takiplerinde bu hususun mahkemece re'sen dikkate alınması zorunlu olduğu gibi, bu konuda yapılan şikayet de süreye tâbi değildir.

Somut olayda, alacaklı banka tarafından borçlu hakkında sabit faizli konut finansman kredisi ve teminat sözleşmesi ile ipotek akit tablosu ve ihtarnameye dayalı olarak konut kredisi alacağının tahsili için ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi başlatıldığı, borçluya gönderilen ... 6. Noterliği'nin 24.07.2015 tarih ve 40607 yevmiye numaralı ihtarnamesinde de; konut finansman kredisi geri ödeme tablosu uyarınca vadesinde ödenmeyen taksit alacaklarının ödenmesinin ihtar edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, yukarıda değinilen yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca, takibe konu alacağın varlığı ve miktarı, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında yargılama yapılmasını zorunlu kıldığından, bu tür tüketici kredisi alacaklarıyla ilgili olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibine geçilip borçluya İİK.'nun 150/ı maddesine göre icra emri gönderilmesi mümkün değildir.

Bu durumda, şikayet süreye tabi olmayıp işin esasına girilerek mahkemece icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken, süre aşımından reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.




12. Hukuk Dairesi 2016/29685 E. , 2017/2732 K.

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Mahkemece asıl karar temyizi kabil olmadığından bahisle kesin olarak verilmiş ve ipotekli taşınmazı satın alan üçüncü kişinin bu karara yönelik temyiz istemi ek karar ile aynı gerekçe ile reddedilmiş ise de; dava konusunun ipoteğe dayalı yapılan ilamsız takipte şikayete ilişkin olduğu görülmüştür.

İcra mahkemesi kararlarından hangilerinin temyiz olunabileceği özel hükümlerle ve genel olarak da İİK'nun 363. maddesinde birer birer açıklanıp gösterilmiş olup, bunların dışında kalan mahkeme kararları kesindir. Mahkemenin esasa ilişkin kararı, bu maddelerle tespit edilen kararlar arasında yer almadığından kararın İİK'nun 363. maddesi gereğince temyizi kabil olduğu anlaşılmakla, ... 15. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 29/04/2016 tarih ve 2016/541 E.- 2016/362 K. sayılı temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararının oybirliği ile kaldırılmasına karar verildikten sonra, ... 15. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 08/04/2016 tarih ve 2016/541 E.- 2016/362 K. sayılı kararının temyiz incelemesine geçildi:

Alacaklı banka tarafından ipotekli taşınmaz maliki-borçlu ... aleyhine sabit faizli konut finansmanı kredisi, hesap katı ihtarı ile limit ipoteğine dayalı olarak, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip başlatıldığı, şikayetçi ipotekli taşınmazı satın alan ... vekili, icra emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, takibe konu ipoteğin konut finansman kredisinin teminatı olduğu, bu nedenle alacağın mevcudiyeti ve miktarının yargılamayı gerektirdiğini ve taraflarına muacceliyet ihtarnamesi gönderilmediğini ileri sürülerek takibin, kabul edilmdiği taktirde icra emrinin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurulduğu, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği görülmüştür.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'a 4822 sayılı Yasanın 15. maddesi ile eklenen 10. maddesinde; "Tüketici kredisi, tüketicilerin bir mal veya hizmet edinmek amacıyla kredi verenden nakit olarak aldıkları kredidir" şeklinde tanımlandıktan sonra maddede bu tür sözleşmelerin yapılma koşulları ile borcun muaccel kılınabilmesi ve temerrüt koşulları gibi farklı ve özel şartlara yer verilmiştir. Yasaya eklenen 10/A maddesinde; kredi kartı ve nakit çekim sureti ile kullanılan kredilerde 10. madde hükümlerinin uygulanacağı belirtildikten sonra, aynı Yasaya 21.02.2007 tarihli 5582 sayılı Yasanın 24. maddesi ile eklenen 10/B maddesinde ise; "Konut Finansmanı Sözleşmeleri" de bu yasa kapsamında değerlendirilerek, konut finansmanı sözleşmelerinin düzenlenme koşulları, borçlunun temerrüdü durumunda finansman sağlayan bankanın yükümlülükleri,borcun muaccel kılınabilmesinin ve muacceliyet uyarısının koşulları gibi hususlar özel olarak ve ayrıca düzenlenmiştir. Açıklandığı üzere Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, kredi kartı ve "Konut Finansmanı Kredisi" gibi tüketici kredisi kullanan borçluları, diğer kredi borçlularından ayrı tutmak, tüketicinin koşullarını iyileştirmek ve kolaylaştırmak amacıyla geliştirilmiş özel bir yasa olup, bu kanun kapsamında verilen krediler nedeniyle borçluların temerrüde düşüp düşmedikleri, borcun muaccel olup olmadığı, muaccel olan borç miktarının ve faizinin, yapılan özel sözleşmelerin Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun koşullarında değerlendirilmesi gerekir.

İİK'nun 149. maddesi; "İcra müdürü ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva ettiği ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa borçluya ve taşınmaz üçüncü bir şahıs tarafından rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahsa geçmişse ayrıca bunlara birer icra emri gönderir" hükmünü düzenlemektedir.

Somut olayda, takibe konu ipotek, tüketici kredisi niteliğinde olan konut kredisi alacağının teminatı olarak düzenlenmiş olup, alacağın tüketici kredisi niteliğindeki konut kredisi olması ve ipotek alacağının varlığı, miktarı ve muaccel olup olmadığı Tüketici Kanunu'na tabi olmakla kayıtsız şartsız para borcu ikrarını içermediğinden, bu tür bir ipoteğe dayalı olarak ilamlı takip yapılamaz. Ancak, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takip yapılabilir. Borçluya İİK'nun 149/b maddesi uyarınca ödeme emri gönderilebilir. Ayrıca, takibe konu ipotek konut kredisi alacağına teminen verilmiş olmasa bile, şikayetçi ipotekli taşınmazı takip tarihnden önce satın aldığı için şikayetçiye muacceliyet ihtarının gönderilmesi gerekirdi. Bu durumda mahkemece, icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Hepsihukuk: Mobil Hesapmatik: Profesyonel hesaplamalar ve içtihat programı

İcra HesapMax: Masaüstü Bilgisayarlar için Hesap Programı

Benzer Konular (10)