YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 11.06.2019 tarihli ve 134-465 sayılı

Başlatan İçtihat, 04 Şubat 2021, 21:00:35

« önceki - sonraki »
avatar_İçtihat

6136 SAYILI ATEŞLİ SİLAHLAR VE BIÇAKLAR İLE DİĞER
ALETLER HAKKINDA KANUN
KARARLAR
-1
ÖZET: Sanık Y.’ye ait olan vahim nitelikteki silahlardan sekiz adedinin inceleme dışı sanık B.
tarafından çıkar amaçlı suç örgütüne 09.03.2011 tarihinde teslim edildiği, iki adedinin ise inceleme
dışı diğer sanık M. aracılığıyla inceleme dışı diğer sanık E.’ye verildiği tespit edilmiş olup sanık Y.’nin adı
geçen inceleme dışı sanık R.’nin yöneticisi olduğu örgüte üye değil bu örgüte yardım eden konumunda
olduğu, sanık ile ismi geçen inceleme dışı sanıklar ya da başka kişiler ile diğer bir suç örgütünü kurduğu,
yönettiği veya bu örgüte üye olduğu, silah ticaretini de bu örgütün faaliyetleri çerçevesinde işlediğine
dair dosyaya yansıyan herhangi bir delil bulunmadığı gibi sanık Y.’nin silahları verdiği şahsın suç
örgütü üyesi olduğunu bilmesinin ve silahları alan suç örgütünün üyesi değil bu örgüte yardım eden
olmasının Kanun’da öngörülen arttırım sebebine vücut vermeyeceği gözetilerek hakkında 6136 sayılı
Kanun’un 12/3. maddesinin uygulanamayacağının kabul edilmesi gerekmektedir.
…
Vahim nitelikteki silahları satma suçundan kurulan hükümde 6136 sayılı Kanun’un 12/3. maddesinin
uygulanmasının isabetli olup olmadığı,
6136 sayılı Kanun’un 1. maddesi,
'Ateşli silahlarla mermilerinin ve bıçaklarla salt saldırı ve savunmada kullanılmak üzere özel olarak
yapılmış bulunan diğer aletlerin memlekete sokulması, yapılması, satılması, satın alınması, taşınması veya
bulundurulması bu kanun hükümlerine tabidir.' şeklinde düzenlenmiştir.
Kanun’un 12. maddesinde ise,
'Her kim bu Kanunun kapsamına giren ateşli silahlarla bunlara ait mermileri ülkeye sokar veya sokmaya
kalkışır veya bunların ülkeye sokulmasına aracılık eder veya bunları 29/6/2004 tarihli ve 5201 sayılı Harp Araç
ve Gereçleri ile Silâh, Mühimmat ve Patlayıcı Madde Üreten Sanayi Kuruluşlarının Denetimi Hakkında Kanun
hükümleri dışında ülkede yapar veya bu suretle ülkeye sokulmuş ve ülkede yapılmış olan ateşli silahları veya
mermileri bir yerden diğer bir yere taşır veya yollar veya taşımaya bilerek aracılık eder, satar veya satmaya
aracılık ederse veya bu amaçla bulundurursa beş yıldan oniki yıla kadar hapis ve beşyüz günden beşbin güne
kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Birinci fıkrada yazılı suçları üçüncü fıkradaki hal dışında iki veya daha çok kişinin birlikte işlemeleri
halinde, failler hakkında sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis ve bin günden onbin güne kadar adlî para
cezasına hükmolunur.
Birinci fıkradaki fiillerin, suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi
halinde, verilecek cezalar bir kat artırılır.
Ateşli silahın tüfek veya seri ateşli kısa sürede çok sayıda ve etkili biçimde mermi atabilen tam otomatik
veya dürbünlü tabanca veya bu fıkrada sayılanların benzerleri olması ya da bu niteliği taşımayan ateşli silahlar
veya her türlü mermilerin miktar bakımından vahim olması halinde yukarıdaki fıkralarda yazılı cezalar yarı
oranında artırılarak hükmolunur.
Dördüncü fıkrada niteliği belirtilen ateşli silahlar ile benzerlerinin miktar bakımından vahim olması
halinde birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarda yazılı cezalar bir kat artırılarak hükmolunur.' düzenlemesi
getirilmiştir.
Anılan maddenin üçüncü fıkrasının 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun’un 155.
maddesiyle değiştirilmeden önceki hâli 'Birinci fıkradaki eylemleri işlemek amacıyla teşekkül kuranlarla
yönetenler veya teşekküle mensup olanlar tarafından sözü geçen fıkrada yazılı suçlar işlenirse failler hakkında
on yıldan onbeş yıla kadar ağır hapis ve ellibin liradan yüzbin liraya kadar ağır para cezası hükmolunur. Bu
fıkrada yazılı teşekkül, iki veya daha fazla kimsenin birlikte cürüm işlemek amacı etrafında birleşmesi ile oluşur.'
şeklindeyken 5237 sayılı TCK’nın örgüt suçlarına ilişkin düzenlemelerine paralel olarak 'teşekkül' kavramı
yerine 'bir örgütün faaliyeti çerçevesinde' kavramı getirilmiş, bu durum madde gerekçesinde '5237 sayılı
Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak düzenlenen fiillerin, nitelik ve kapsamı itibariyle örgütlü olarak işlenmesi
hâli, Türk Ceza Kanununun özel hükümler bölümünde fiile bağlı artırım nedeni olarak öngörülmüştür. Yeni
ceza kanunu sisteminde, örgüt oluşumu bakımından suçun kanuni tanımında, teşekkül, cemiyet ve oluşum
şeklinde bir tanımlama sistemi benimsenmemiştir. Başka bir anlatımla suçun ‘örgüt’ kavramı ile örtüşen bir
oluşum içerisinde işlenmesi, fiilin artırım nedeni olarak düzenlenmesi bakımından yeterli görülmüştür. Türk
Ceza Kanunu’nun 220 nci maddesinde düzenlenen suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin
madde hükümleri de dikkate alındığından örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerektiği
belirtilmiş, yine söz konusu maddenin gerekçesinde de örgüt varlığından söz edilebilmesi için failler
arasında iştirak iradesi olup olmadığına bakılmaksızın belli bir suçun işlenmesi bakımından hiyerarşik bir
ilişki ve yapı içerisinde süreklilik arz eden bir eylemin gerçekleştirilmesi örgüt varlığı için aranan bir unsur
olarak kabul edilmiş bulunmaktadır. Yeni Türk Ceza Kanunu sisteminde ve 1.6.2005 tarihinden sonra
yürürlüğe giren ve ceza hükmü içeren diğer kanunlarda suçun örgütlü olarak işlenmesi bakımından genel
olarak kabul gören unsur, ‘bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi’ ifadesidir. Bu nedenle 6136 sayılı
Kanun’un 12 nci maddesinin söz konusu fıkrasında belirtilen suçun işleniş şeklinin ‘bir örgütün faaliyeti
çerçevesinde’ olmasının yukarıda belirtilen açıklamalar çerçevesinde yorumlanması gerekmektedir.
Fiilin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde failler hakkında yaptırımın artırımlı olarak
uygulanacağı madde metninde öngörülmüş ayrıca, Türk Ceza Kanunu’nun gerçek içtima kuralları da göz
önünde tutularak failler hakkında hem söz konusu bu maddede yazılı suçtan hem de örgüt oluşumunun
silahlı olup olmadığına ve amacına göre Türk Ceza Kanunu’nun 220 veya 314 üncü maddelerine göre de
ayrıca cezaya hükmolunacaktır.' şeklinde açıklanmıştır.
Görüldüğü gibi 6136 sayılı Kanun’un 12. maddesinde düzenlenen suç, seçimlik hareketli suçlardan
olup anılan madde gereğince, ateşli silahlarla bunlara ait mermilerin ülkeye sokulması veya sokmaya
teşebbüs edilmesi ya da ülkeye sokulmasına aracılık edilmesi, ateşli silahlarla bunlara ait mermilerin ilgili
Kanun hükümleri dışında ülkede yapılması veya bu suretle ülkeye sokulmuş ve ülkede yapılmış olan ateşli
silahlar veya mermilerin bir yerden diğer bir yere taşınması ya da yollanması veya taşımaya bilerek aracılık
edilmesi, satılması, satmaya aracılık edilmesi veya bu amaçla bulundurulması yasaklanmıştır. Maddede
yazılı hareketlerden herhangi birinin gerçekleştirilmesi ile suç oluşmaktadır. Anılan Kanun’un üçüncü
fıkrası gereğince fail hakkında hükmolunan temel cezadan arttırım yapılabilmesi için madde gerekçesinde
de bahsedildiği üzere fiilin nitelik ve kapsamı itibariyle örgütlü olarak işlenmesi gerekmektedir. Başka bir
deyişle aralarında hiyerarşik yapı ve devamlılık bulunan en az üç kişi tarafından oluşturulmuş bir örgütün
kuruluş amacına uygun faaliyetleri kapsamında 6136 sayılı Kanun’da sayılan seçimlik hareketlerden
birisinin gerçekleştirilmesi şarttır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde,
Birinci uyuşmazlık konusunun incelenmesi sırasında izah ve kabul edilen oluşa göre, sanık Y.’ye
ait olan vahim nitelikteki silahlardan sekiz adedinin inceleme dışı sanık B. tarafından çıkar amaçlı suç
örgütüne 09.03.2011 tarihinde teslim edildiği, iki adedinin ise inceleme dışı diğer sanık M.Y. aracılığıyla
inceleme dışı diğer sanık E.Ö.’e verildiği tespit edilmiş olup sanık Y.’nin adı geçen inceleme dışı sanık R.’nin
yöneticisi olduğu örgüte üye değil bu örgüte yardım eden konumunda olduğu, sanık ile ismi geçen
inceleme dışı sanıklar ya da başka kişiler ile diğer bir suç örgütünü kurduğu, yönettiği veya bu örgüte üye
olduğu, silah ticaretini de bu örgütün faaliyetleri çerçevesinde işlediğine dair dosyaya yansıyan herhangi
bir delil bulunmadığı gibi sanık Y.’nin silahları verdiği şahsın suç örgütü üyesi olduğunu bilmesinin ve
silahları alan suç örgütünün üyesi değil bu örgüte yardım eden olmasının Kanun’da öngörülen arttırım
sebebine vücut vermeyeceği gözetilerek hakkında 6136 sayılı Kanun’un 12. maddesinin üçüncü fıkrasının
uygulanamayacağının kabul edilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile kabulüne karar verilmelidir.
   YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 11.06.2019 tarihli ve 134-465 sayılı

Benzer Konular (10)