Vakifbank tahsil harcından muaf değildir

Başlatan Deniz034, 02 Ağustos 2020, 14:42:52

« önceki - sonraki »
avatar_Deniz034
12. Hukuk Dairesi         2019/847 E.  ,  2020/584 K.

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi


Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesi'nce verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davalı kurum tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklının, icra mahkemesine başvurusunda tahsil harcından muaf olduğu iddiası ile icra müdürlüğünce verilen tahsil harcı alınmasına yönelik kararın kaldırılmasını talep ettiği, Mahkemece tahsil harcının sorumlusunun borçlu olduğu, 696 sayılı KHK'nun 11. maddesi ile 6219 sayılı kanuna eklenen geçici 5. maddesinin borçlunun bu sorumluluğunu ortadan kaldırmadığı, tahsil edilen paradan kesilen tahsil harcı kadar borçlunun borcunun devam edeceği gerekçesi ile şikayetin reddine karar verildiği, alacaklının istinaf kanun yoluna başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 696 sayılı KHK'nin 11. maddesi ile 6219 sayılı kanuna eklenen geçici 5. madde karşısında, tahsil harcının sorumlusunun borçlu olduğu ve alacaklının ödediği harcı sonradan borçludan tahsil edeceğine yönelik Harçlar Kanunu'nun 28-b ve İİK 15 maddesinin hükümsüz kaldığı gerekçesi ile şikayetin kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Öncelikle belirtilmelidir ki; harç, yapılan bir hizmet karşılığı olarak devletin aldığı paradır. Medeni Usul Hukuku'nda olduğu gibi, İcra Hukuku'nda da harç ve giderler sonuçta haksız çıkan tarafa yükletilir.
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 28/b maddesine göre, tahsil harcı, alacağın ödenmesi sırasında yatırılan paradan tahsil edilir.
İcra ve İflas Kanunu'nun 15. maddesi ise, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, bütün harç ve masrafların borçluya ait olduğunu, bunların neticede ayrıca hüküm ve takibe hacet kalmaksızın borçludan tahsil olunacağını öngörmektedir.
Harçlar Kanunu'nun 32. maddesine göre, ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf ödeyebilir ve ödenen bu para sonuçta ayrıca bir isteğe gerek olmaksızın hükümde nazara alınır.
Değinilen bu kanun hükümlerine göre, tahsil harcının sorumlusu daima borçludur (İcra ve İflas Kanunu, md.15). Bu harcın, Kanun (492 sayılı Harçlar Kanunu md.28/b) gereği icra dairesince alacağın ödenmesi sırasında yatırılan paradan tahsil edilmesi, sorumlusunun borçlu olduğu yönündeki düzenleme bakımından sonuca etkili olmayıp, borçlunun söz konusu sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Borçlunun borcu, yatırılan paradan kesilerek ödenen tahsil harcı kadar devam edeceğinden, alacaklının kesilen harç miktarı kadar takibe devam hakkı vardır. Yani alacaklı, gerçekte borçlunun sorumluluğu altında bulunan ve ancak yatırılan paradan kesilen tahsil harcını borçludan alma hakkına sahiptir.
Bu düzenlemelere paralel olarak; Hukuk Genel Kurulu'nun 22/09/2004 tarih ve E:2004/12-491 K:2004/413 sayılı kararında da, paranın tahsili anında devletin harçla ilgili kaybını önlemek ve Harçlar Kanunu'nun 128. maddesindeki memur mesuliyetini azaltmak amacı ile ilerde borçludan alınmak üzere, tahsil harcının, ödeme yapıldığı sırada alacaklıdan alınacağı belirtilmiştir.
Diğer yandan, 696 sayılı KHK'nin 11. maddesi ile 6219 sayılı kanuna eklenen geçici 5. madde uyarınca, sermayesindeki kamu payı %50'nin altına düşünceye kadar, kredi alacaklarının tahsili amacıyla banka tarafından açılmış veya açılacak dava veya takiplerde  2/7/1964  tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 2 nci, 23 üncü ve 29 uncu maddeleri ile 30/6/1934 tarihli ve 2548 sayılı Cezaevleri ile Mahkeme Binaları İnşası Karşılığı Olarak Alınacak Harçlar ve Mahkûmlara Ödettirilecek Yiyecek Bedelleri Hakkında Kanunun 1 inci maddesi banka hakkında uygulanmaz. Bankanın her türlü ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinde teminat şartı aranmaz." şeklinde düzenleme getirilmiş ise de sözü geçen yasa maddesinde öngörülen muafiyet 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun tahsil harcına ilişkin 28. maddesini kapsamaz.
O halde, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca şikayetçi alacaklının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı kurumun temyiz itirazlarının kabulü ile, ... Bölge Adliye Mahkemesi .. Hukuk Dairesinin 16/11/2018 tarihli, 2018/1113 E.- 2388 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, 22/01/2020 gününde oy birliği ile karar verildi.
''Adalet suçu suçluyu değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır''

Benzer Konular (10)