HAKİME KARŞI AVUKATIN SÖZLERİNİN AĞIR ELEŞTİRİ OLDUĞU

Başlatan Özgür KOCA, 30 Aralık 2015, 22:26:38

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_Özgür KOCA
T.C.
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
ESAS NO:2014/16690
KARAR NO:2014/14210
KARAR TARİHİ: 29.04.2014

HAKARET,RAHATSIZ EDİCİ/AĞIR ELEŞTİRİ,SUÇ UNSURLARI
AVUKAT'IN SAVUNMASINDA HAKİME SÖYLEDİĞİ SÖZLERİNİN HAKARET OLMADIĞI,RAHATSIZ EDİCİ,AĞIR ELEŞTİRİ İÇEREN SÖZLER OLDUĞU.


ÖZET: Sanık avukatın duruşma tutanağına ara kararını eksik yazdığı kanısıyla şikayetçi hâkime yönelik "Bak biz iddia etmiyoruz, burası emniyetçe tespit edilen adrestir, dosyayı incelemeden çıkarsanız böyle olur, on beş aydır yargılama ağır ceza mahkemesi gibi devam etmektedir. Vergi dairesinden dosyaya gelen yazıyı yazmamanız da dosyayı incelemediğinizi göstermektedir. Burada babanızın uşağı yok" şeklindeki sözlerinin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici ve ağır eleştiri niteliğinde olması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmelidir.

(5237 s. TCK m. 125)

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Yargılamaya konu somut olayda; davada alacaklı vekili olan sanık avukatın, duruşmayı yöneten mahkeme hâkiminin duruşmaya geç ve dosyaya hazırlanmadan çıktığını gösterir nitelikte davranışlar sergilemesi nedeniyle yargılamanın 15 ay gibi bir zaman uzamasına neden olduğunu düşündüğü ve yine bu bağlamda, olay günü duruşma tutanağına ara kararını eksik yazdığı kanısıyla şikâyetçi hâkime "Bak biz iddia etmiyoruz, burası emniyetçe tespit edilen adrestir, dosyayı incelemeden çıkarsanız böyle olur, on beş aydır yargılama ağır ceza mahkemesi gibi devam etmektedir. Vergi dairesinden dosyaya gelen yazıyı yazmamanız da dosyayı incelemediğinizi göstermektedir. Burada babanızın uşağı yok" şeklindeki sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici ve ağır eleştiri niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yasal olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçeyle mahkûmiyet kararı verilmesi,

Kanuna aykırı, sanık Ömer ve müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle (HÜKMÜN BOZULMASINA), yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 29.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





T.C.
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
ESAS NO. 2013/4514
KARAR NO. 2013/20257
KARAR TARİHİ. 25.6.2013

>KAMU GÖREVLİLERİNİN DAHA FAZLA HOŞGÖRÜLÜ OLMASI GEREKTİĞİ --DURUŞMADA AVUKATIN HAKİME HAKARET ETMESİ---HAKİMİN YARGI OTORİTESİNİN SARSILMADIĞI VE TARAFSIZLIĞININ BERTARAF EDİLMEDİĞİ ---KİŞİLİK HAKLARINI RENCİDE EDİCİ DERECEYE ULAŞMAYAN SÖZLER--- AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İÇTİHALARI


5237/m. 125,128/1,129

2709/m. 24,30

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi/m. 9,10

ÖZET : "Şerefe karşı suçlar" bölümünde düzenlenen Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı üzerindeki hakları olup, bu suçun oluşabilmesi için fiilin, gerçek bir kişinin belirtilen kişilik haklarını rencide edecek şekilde işlenmesi gerekir.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında Sözleşme bağlamında ulusalüstü insan hakları hukukunu yorumlarken, kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken fonksiyonlarını etkilemeyi ve saygınlıklarına zarar vermeyi amaçlayan aşağılayıcı saldırılara karşı korunmalarının zorunlu olduğunu, bununla birlikte görevlerini yerine getirirken icra ettikleri eylem ve sözlerine yönelik eleştirilere karşı daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiğini belirtilmektedir.Sanığın, davacı vekili olarak katıldığı boşanma davasının duruşması öncesinde mahkeme hakimine müvekkili ile görüşüp görüşmediğini sorduğu, "görüştüm, bana bir babalık yap diye ricada bulundu, ben de tamam dedim" cevabı verilince sanığın da katılan hakime; "siz benim müvekkilimle kapalı kapılar ardında görüşmüşsünüz. Bu şekilde görüşemezsiniz. Mahkeme hakimi olarak sizin duygularınız hakimliğin önüne geçmiştir, siz her çalıştığınız yerde şaibeli olarak çalışmışsınız, sizi Adalet Bakanlığına şikayet edeceğim" dediği şeklinde kabul edilen eylemin yargı otoritesini sarsmayı veya tarafsızlığı bertaraf etmeyi hedef almayıp, katılanın müvekkili ile kendisi olmadan görüşmesini meslek etiğine aykırı olarak değerlendirerek, katılanın önceki çalıştığı yerde geçirdiği soruşturmayı hatırlatma şeklinde eleştiri ve şikayet hakkı kapsamında görülmesi gerekir.

DAVA : Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı üzerindeki hakları olup, bu suçun oluşabilmesi için fiilin, gerçek bir kişinin belirtilen kişilik haklarını rencide edecek şekilde işlenmesi gerekmektedir. Hakaret suçu, Anayasanın 24 ila 30. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9 ve 10. maddelerinde düzenlenen ifade hürriyetinin sınırlarını oluşturmaktadır. Suçu oluşturan eylem bakımından failin ifade hürriyeti, mağdur yönünden ise onur, şeref ve saygınlığı ile din, vicdan ve kanaat hürriyetine dair temel kişilik haklan çatışmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü, sözü edilen karşılıklı hakların dengelenmesini gerektirmektedir. Ancak, ileri sürülen bir düşünceyle bağlantısı bulunmayan, esasında düşünce açıklaması vasfında da görülemeyen sövme niteliğindeki fiillerin ifade özgürlüğünden yararlanamayacağı açıktır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ifade hürriyetini düzenleyen 10/2. maddesinde, bu hakkın sınırlanmasında gözetilebilecek meşru nedenler arasında yargı erkinin üstünlüğünün (otoritesinin) ya da tarafsızlığının sağlanması da sayılmış, hükmün uygulanması ve kapsamı mahkeme içtihatlarıyla belirlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), içtihatlarında Sözleşme bağlamında ulusalüstü insan hakları hukukunu yorumlarken, kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken fonksiyonlarını etkilemeyi ve saygınlıklarına zarar vermeyi amaçlayan aşağılayıcı saldırılara karşı korunmalarının zorunlu olduğunu (AİHM Busuioç-Moldova kararı, 2004, prg. 64), bununla birlikte görevlerini yerine getirirken icra ettikleri eylem ve sözlerine yönelik eleştirilere karşı daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiğini (B.K.; AİHM Steuı-Hollanda kararı, 2003, prg. 39) belirtmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ayrıca, fiil isnadına dayanmayan ve ispat gerektirmeyen değer yargılarından ibaret sözlerin sarsıcı olsa bile eleştiri hakkı ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebileceğini kabul etmektedir (B.K.; AİHM Hriko- Slovakya kararı, 2004, prg. 40, 45; Jeruselam-Avusturya kararı, 2001, prg, 44; Sokolowski-Polonya kararı, 2005, prg. 47; Patuı el-Fransa kararı, 2005, prg. 37; Harris/Boyle/Bates/Buckley, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Hukuku. Ankara 2013,'sy.518-520),

İncelenen dosyada sanığın, davacı vekili olarak katıldığı boşanma davasının duruşması öncesinde mahkeme hakimine müvekkili ile görüşüp görüşmediğini sorduğu, "görüştüm, bana bir babalık yap diye ricada bulundu, ben de tamam dedim" cevabı verilince sanığın da katılan hakime; "siz benim müvekkilimle kapalı kapılar ardında görüşmüşsünüz. Bu şekilde görüşemezsiniz. Mahkeme hakimi olarak sizin duygularınız hakimliğin önüne geçmiştir, siz her çalıştığınız yerde şaibeli olarak çalışmışsınız, sizi Adalet Bakanlığına şikayet edeceğim" dediği şeklinde kabul edilen eylemin yargı otoritesini sarsmayı veya tarafsızlığı bertaraf etmeyi hedef almayıp, katılanın müvekkili ile kendisi olmadan görüşmesini meslek etiğine aykırı olarak değerlendirerek, katılanın önceki çalıştığı yerde geçirdiği soruşturmayı hatırlatma şeklinde eleştiri ve şikayet hakkı kapsamında görülmesi gerektiği nedenleriyle atılı hakaret suçu öğelerinin oluşmadığı gözetilmeden, mahkumiyet hükmü kurulması,

SONUÇ : Yasaya aykırı ve sanık M. P.'in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 25.6.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Hepsihukuk: Mobil Hesapmatik: Profesyonel hesaplamalar ve içtihat programı

İcra HesapMax: Masaüstü Bilgisayarlar için Hesap Programı

Benzer Konular (10)