Satış kesinleşmeden, katma değer vergisi borcunu ödeme yükümlülüğü doğmaz

Başlatan Özgür KOCA, 18 Ağustos 2021, 14:24:40

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_Özgür KOCA
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi


ESAS NO   : 2016/16839
KARAR NO   : 2017/8870   


Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Şikayetçi ihale alıcısının, ihale konusu menkul mallar ile ilgili KDV oranının %8 olması gerekirken %18 olarak hesaplandığını ileri sürerek işlemin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece; dosya üzerinden yapılan inceleme ile satışa esas ilanda KDV oranının %18 şeklinde belirtildiği, ihale alıcısının bunu bilerek satışa girdiği, satış sonrası KDV oranının %8 olması gerektiğini iddia etmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, zira satışın %8 üzerinde yapılması halinde ihaleye katılımın daha çok olacağı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

KDV miktarına ilişkin şikayet başvuruları, İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca bir hakkın yenine getirilmemesi mahiyetinde olup süreye tabi değildir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinde; "Türkiye'de yapılan aşağıdaki işlemler katma değer vergisine tabidir." düzenlemesi yer almaktadır. Aynı Kanun'un 1/3-(d) bendinde, müzayede mahallerinde ve gümrük depolarında yapılan satışların katma değer vergisine tabi olduğu hükme bağlanmış olup; 15 ve 48 seri no'lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğleri'nin müzayede mahallinde yapılan satışları düzenleyen bölümünde ise; cebri icra, izaleyi şuyu, ipoteğin paraya çevrilmesi ve tasfiye gibi nedenlerle müzayede mahallerinde yapılan açık artırma, pazarlık ve diğer şekillerdeki satışların katma değer vergisine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Yasa maddesi ve uygulamaya ilişkin tebliğler birlikte değerlendirildiğinde;müzayede mahallerinde yapılan aleni ve özel satışlar ile cebri satışların ticari olup olmadığına bakılmaksızın katma değer vergisine tabi olması gerekmektedir. Yüksek mahkeme olan Danıştay'ın kararları da bu yöndedir. Uygulamada cebri icra satışlarında katma değer vergisi alınmakta olup, Katma Değer Vergisi Kanunu'nda cebri icra ile ilgili özel bir düzenleme mevcut değildir. Cebri icradaki katma değer vergisi alımı, Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1/3-d bendi uyarınca yapılmaktadır.

Mal ve hizmetlere uygulanacak katma değer vergisi oranları, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 28. maddesine dayanılarak hazırlanan Bakanlar Kurulunun Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlarının Tespitine İlişkin Kararın birinci maddesinde belirlenmiştir. Söz konusu Bakanlar Kurulu Kararı'nın 1/1-a maddesi uyarınca; ekli (I) ve (II) sayılı listelerde yer alanlar hariç olmak üzere,vergiye tabi  teslim ve hizmetler için uygulanacak katma değer vergisi oranı %18 olarak tespit edilmiş olup; anılan karara ekli (II) sayılı listede yer alan menkuller  için %8 oranında katma değer vergisi alınacaktır.

Katma Değer Vergisi Kanunu'na göre, katma değer vergisine tabi olan müzayede mahallerinde ve gümrük depolarında yapılan satışlar, memurlukça açık artırma usulü ile yapılmaktadır. Satışın yapıldığı yer, müzayede mahalli durumundadır. Verginin alınması için, satış nerede yapılırsa yapılsın açık artırma ile yapılması yeterlidir. Satışın yapılması ile vergiyi doğuran olay meydana gelmekle, kesin satış bedeli de verginin matrahını teşkil etmektedir. Satış kesinleşmeden, katma değer vergisi borcunu ödeme yükümlülüğü doğmaz.

O halde mahkemece şikayetin mahiyetine göre usulüne uygun olarak duruşma açılıp, yukarıda değinilen yasal düzenleme ve açıklamalar gözetilerek, ihalesi yapılan  menkul malların katma değer vergisine esas niteliğinin ve fiili durumunun belirlenmesi, öte yandan, ihale konusu menkul mallar hakkında uygulanacak katma değer vergisi oranının ilgili kurumlardan sorulması, gerektiğinde araç üzerinde keşif yapılarak aracın fiili durumu konusunda uzman  bilirkişilerden rapor alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde evrak üzerinden hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ  : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,   06.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Hepsihukuk: Mobil Hesapmatik: Profesyonel hesaplamalar ve içtihat programı

İcra HesapMax: Masaüstü Bilgisayarlar için Hesap Programı

Benzer Konular (10)