MENFİ TESPİT DAVASI REDDİ İLAMININ KESİNLEŞMESİ GEREKİR

Başlatan Deniz034, 06 Aralık 2016, 18:24:14

« önceki - sonraki »
avatar_Deniz034

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2016/14793
KARAR NO:2016/13930
KARAR TARİHİ.17.10.2016

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 5. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ   : 08/01/2016
NUMARASI : 2015/980-2016/29


Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü


KARAR

Borçlu vekili, takip dayanağı ilamın menfi tespit davasına ilişkin olması nedeniyle kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceğini bu nedenle takibin iptalini talep etmiştir.

Mahkemece, menfi tespit davasının reddi halinde kesinleşmeden icraya konulabileceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş, hüküm borçlu vekilince temyiz edilmiştir.

İİK'nun 72. maddesinin 4. fıkrasında; ''(Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.'' düzenlemesine, İİK'nun 72. maddesinin 5. fıkrasında ise; ''(Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmisinden aşağı olamaz.'' düzenlemesine yer verilmiştir.



Kural olarak ilama dayalı olarak takip yapılabilmesi için hükmün kesinleşmiş olması şart değildir. Bazı istisnai durumlarda ilam kesinleşmedikçe icraya konulamaz. Bu istisnaların bir bölümü HUMK 443. maddesinde belirtildiği gibi, bir bölümü de özel yasalarında gösterilmiştir. Bu istisnai hükümlerden biri de İİK 72/4 ve 72/5 maddelerinde düzenlenmiş ve açıkça ifade olunmuştur. Buna göre menfi tespit konulu ilamın kabul veya redde ilişkin olması, kesinleşmesi gerektiği sonucunu değiştirmez. Anılan ilamlardaki yargılama gideri ve tazminata ilişkin bölümler davanın kabulü yada reddine ilişkin bölümü ile bir bütündür. Bu kalem alacakların infazı ancak bir bütün olarak ilamın kesinleşmiş olmasına bağlıdır. [ HGK 5.10.2005 gün 2005 (12-534-554) ]   

O halde menfi tespit ilamının esas hakkındaki hükmü kesinleşmeden ferileri olan vekalet ücreti ve icra inkar tazminatına ilişkin hüküm bölümü ayrıca infaz ve icra takibine konu edilemez. (HGK. 07/11/1990 tarih, 1990/12-46 Esas, 1990/564 Karar sayılı kararı)

Mahkemece şikayetin kabulüne karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 29,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 17.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
''Adalet suçu suçluyu değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır''

Benzer Konular (10)