HAKSIZ REKABET MARKA HAKKINA TECAVÜZ

Başlatan Özgür KOCA, 31 Mart 2022, 09:52:02

« önceki - sonraki »
avatar_Özgür KOCA
11. Hukuk Dairesi 2006/7706 E., 2007/14807 K.

HAKSIZ REKABET

MARKA HAKKINA TECAVÜZ

556 S. MARKALARIN KORUNMASI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KA... [ Madde 9 ]

556 S. MARKALARIN KORUNMASI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KA... [ Madde 39 ]

6762 S. TÜRK TİCARET KANUNU [ Madde 57 ]

6762 S. TÜRK TİCARET KANUNU [ Madde 58 ]

"İçtihat Metni"


Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nce verilen 27.12.2005 tarih ve 2002/810-2005/323 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 23.11.2007 gününde davacı avukatı B.... S..... ile davalı avukatı S.... Y.... gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi A... A....tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin "

"D.... ŞEKLİ"

" markasını şekerlemeler de dahil 30.sınıf ürünler için 13.10.1989 tarihinde Türkiye'de tescil ettirdiğini, bahsi geçen markanın aynı zamanda davacının dünya çapında tanınmış K..... serisi ürünlerine ilişkin ambalaj, ürün displayleri ve markaları üzerinde, bunların ayrılmaz ve esaslı bir parçasını oluşturmak suretiyle, yaygın bir şekilde kullanıldığını, davalı şirketin müvekkili adına tescilli "

"D.... Şekli"

" markasını, üretimini yaptığı "

"Ü.... Sütlü BonBon"

" isimli ürününe ilişkin ambalajlar üzerinde aynen kullanmak suretiyle müvekkilinin marka hakkına tecavüz ettiğini ileri sürerek, davalının haksız rekabette bulunduğunun tespit ve men'ine, fiili durumun ortadan kaldırılmasına, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkili tarafından davacı taraf aleyhinde Ankara 6.Asliye Ticaret Mahkemesi'nde açılan davanın talepleri ve dayanaklarının işbu dava ile aynı olup, HUMK.'nun 194.maddesi uyarınca işbu davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerektiğini, olmadığı takdirde önceki dava sonucunun beklenilmesini, müvekkili ürünlerinde davacı taraf markasının taklit edilmediğini, davanın kötü niyetle açıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının 115815 no'lu "

"dalga şekli"

" markasının pasta ve şekerlemelerin de dahil olduğu ürünler için 13.10.1989 tarihinde tescil edildiği, ancak diğer çok sayıdaki "

"K....."

" serisine ilişkin ambalaj ve markalarla da sıkça kullanıldığı, söz konusu dalga şeklinin davalı tarafça "

"Ü.... Sütlü Bonbon"

" markalı ürünün ambalajı ve ambalaj kutusunda kullanıldığı, "

"D.... Şeklinin"

" davacı tarafın seri şeklindeki 115893, 154428, 192498, 19098 ve 1158014 no'lu markalarıyla birlikte çok yaygın kullanımı ve kullanım eskiliği nedeniyle aynı dalga şeklinin davalının benzer üründe kullanılmasının, orta dikkatli tüketici nezdinde markanın orjininde yazılmaya neden olacağı gerekçesiyle, davacının tescilli 115815 sayılı tescilli "

"D.... Şekli"

" markasının davalıya ait ürün ambalajında kullanılması nedeniyle markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespit ve önlenmesine, fiili durumun hükümde yazılı şekilde giderilmesine, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

1- Dava, davacının tescilli şekil markalarının davalı yanca üretilen ürün ambalajlarında marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturacak şekilde kullanıldığı iddiasına dayalı olarak açılmış haksız rekabetin ve markaya tecavüzün önlenmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının iddiası sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 9 ncu maddesi uyarınca marka hakkına tecavüzden söz edilebilmesi için davalının ürün ambalajında kullandığı kompozisyonun; ürünün nihai tüketicileri nezdinde davacı markası ile iltibasa neden olacak şekilde düzenlenmiş olması gerekmektedir.

Bu bakımdan, marka ve ambalajın kullanıldığı ürünlerin tüketici tarafından algılanış biçimi ve bu algılama sonucunda karışıklığa sebebiyet verilerek tüketicinin davacını.n ürününü aldığı konusunda .anılgıya düşürülerek davalı ürünlerini satın almasına yol açılmış olmalıdır. O halde, davacı markalarını oluşturan işaretler ile davalı ürünlerine ait ambalaj kompozisyonlar karşılaştırılır iken, bu amaç gözetilerek işaretlerin bir bütün olarak bıraktıkları izlenim değerlendirilmelidir.

Davalıya ait "

"Ü.... Sütlü Bonbon"

" ibarelerini taşıyan ürün ambalajlarında mevcut sütlü şeker şekli, dökülmüş süt görüntüsü, renk ve yazıdan oluşan kompozisyon ile tüketiciye verilen mesaj, ambalaj içinde satılan ürünün içeriğinin kolayca algılanıp satın almalarını sağlamaya yöneliktir.

Davacıya ait şekil markasında benzer şekil ve renkler mevcut ise de; az önce açıklandığı üzere herhangi bir iltibas tehlikesi yaratılmayacak şekilde ambalaj içinde satılan ürünün niteliklerinin ön plana çıkartılmasının amaçlandığı kuşkuya yer vermeyecek bir şekilde açıkça anlaşılmaktadır.

Bu durumda sırf dalgalı renk karışımından oluşan davacı markasının varlığından bahisle marka hakkına tecavüzden söz edilmesi mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmek gerekir iken yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

2-Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, takdir edilen 500.00.-YTL duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 23.11.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










Haksız Rekabet ve Marka Hakkına Tecavüz

Özet : Davacı dava dilekçesinde marka hakkına tecavüz edildiği iddiasıyla birlikte, haksız rekabetin tespiti ve meni talebinde bulunmuştur. Ancak davacı vekili 07/07/2009 tarihli duruşmadaki beyanında, davanın marka ve patent hakkına dayanmadığını, davanın haksız rekabetin tespiti ve meni davası olduğunu bildirmiştir. Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamında yer alan Bakırköy 1.Ağır Ceza Mahkemesi'nin 19/11/2008 tarih, 2008/87-441 Esas-Karar sayılı ile Ankara 12.İdare Mahkemesi'nin 23/12/2010 tarih, 2009/1043 Esas ve 2010/1953 Karar sayılı ilamları incelenmediği gibi, davacının davalının yurt dışından sahte belgelerle ithal ettiği fotokopi makinelerini Heim markası adı altında daha düşük fiyatla satarak haksız rekabet yarattığı iddiası değerlendirilmemiş; tek satıcı olan davacının, Mülga TTK.'nın 57/10'a dayanarak haksız rekabet iddiasında bulunabileceği nazara alınmamıştır. Bu nedenle davacının iddiası, belirtilen madde kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacının tek satıcı olduğundan bahisle haksız rekabet iddiasında bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

T.C.

Yargıtay

11. Hukuk Dairesi

Esas No : 2013/10595

Karar No : 2014/1468

Karar Tarihi : 23.1.2014

MAHKEMESİ: ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ: 20/02/2013

NUMARASI: 2011/195-2013/50

Taraflar arasında görülen davada Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 20.02.2013 tarih ve 2011/195-2013/50 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin K..-M.. marka fotokopi, faks vb. cihazların Türkiye'de tek yetkili satıcısı olduğunu ve tüm Türkiye'de yaygın bir servis ağı kurmuş bulunduğunu, davalı tarafın düzenlediği gerçeğe aykırı belgelerle ithal izni almış ve aynı cihazları ithalat yoluyla Türkiye pazarına sunduğunu, davalı şirketin K..- M.. marka makinelerin bir kısmını H.. markası adı altında sattığını, davalının bu eyleminin haksız rekabet niteliğinde olduğu gibi markaya tecavüz de oluşturduğunu, davalının Konica marka ve logosunu kullanma hakkının bulunmadığı ileri sürerek davalının eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine ve menine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 07/07/2009 tarihli duruşmadaki beyanında, davalarının marka hakkına dayanmadığını, haksız rekabetin tespiti ve meni davası olduğunu bildirmiştir.

Davalı vekili, müvekkilinin ürünleri mevzuata uygun bir şekilde ithal edildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, tüm dosya kapsamına, toplanan delillere ve düzenlenen 2.bilirkişi raporuna göre, malın piyasaya sunulmasından sonra, üçüncü kişiler tarafından değiştirilerek veya kötüleştirilerek ticari amaçlı kullanılması halinde bunun önlenmesi hakkı bulunmakla birlikte bu hakkın tek satıcıya değil, marka hakkı sahibine ait olduğu(m. 13/2), davaya konu edilen emtia davalı tarafından kanuni prosedüre uygun olarak Almanya'da mukim H.. GMBH'dan ithal edildiği, tek satıcının Türkiye'de malın reklamını yaparak pazar sağlaması, tamir bakım sağlaması da üçüncü kişilerin Türkiye'ye aynı malı yasal yollardan menşe ülkesinden başka ülkelerde ithal edip satmasına engel teşkil etmeyeceği, tek satıcının bu hakkını üçüncü kişilere karşı haksız rekabet yoluyla korunmasını istemesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Davacı dava dilekçesinde marka hakkına tecavüz edildiği iddiasıyla birlikte, haksız rekabetin tespiti ve meni talebinde bulunmuştur. Ancak davacı vekili 07/07/2009 tarihli duruşmadaki beyanında, davanın marka ve patent hakkına dayanmadığını, davanın haksız rekabetin tespiti ve meni davası olduğunu bildirmiştir. Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamında yer alan Bakırköy 1.Ağır Ceza Mahkemesi'nin 19/11/2008 tarih, 2008/87-441 Esas-Karar sayılı ile Ankara 12.İdare Mahkemesi'nin 23/12/2010 tarih, 2009/1043 Esas ve 2010/1953 Karar sayılı ilamları incelenmediği gibi, davacının davalının yurt dışından sahte belgelerle ithal ettiği fotokopi makinelerini H.. markası adı altında daha düşük fiyatla satarak haksız rekabet yarattığı iddiası değerlendirilmemiş; tek satıcı olan davacının, Mülga TTK.'nın 57/10'a dayanarak haksız rekabet iddiasında bulunabileceği nazara alınmamıştır. Bu nedenle davacının iddiası, belirtilen madde kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacının tek satıcı olduğundan bahisle haksız rekabet iddiasında bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün davacı yararına BOZULMASINA,ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 23.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Hepsihukuk: Mobil Hesapmatik: Profesyonel hesaplamalar ve içtihat programı

İcra HesapMax: Masaüstü Bilgisayarlar için Hesap Programı

Benzer Konular (1)