MÜLKİYETİ MUHAFAZA «İSTİHKAK İDDİASI» KAVRAMI" AV.TALİH UYAR

Başlatan Admin, 15 Ekim 2017, 11:18:39

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_Admin
«Mülkiyeti muhafaza sözleşmesine dayanılarak istihkak iddiasında bulunulması: Geçerli bir «mülkiyeti muhafaza sözleşmesi» (MK. mad. 764) ile satılıp alıcısına teslim edilen -ve henüz satış bedelinin tamamı alıcısı tarafından satıcıya ödenmemiş olan- taşınır malların haczinde ileri sürülecek istihkak iddiaları da oldukça özellik taşır.

Mülkiyeti muhafaza sözleşmesinin geçerli olabilmesi -ve buradaki açıklamalar ile kuralların uygulanabilmesi- için, BK. mad. 223 ve MK. mad. 764 uyarınca, yapılmış olan sözleşmenin -herhangi bir noterde -«resmi şekilde yapılmış» ve «alıcının yerleşim yeri noterliğindeki özel sicile tescil edilmiş» olması gerekir. Bu şekil, sözleşmenin geçerlik koşulu'dur. Eğer, noterde resmi şekilde yapılan sözleşme, alıcının yerleşim yeri noterliğinde bulunan özel sicile tescil edilmemişse, satış «kesin satış» sayılır ve «noterde yapılan sözleşme»den sonra «sözleşme konusu taşınırın alıcıya teslimi» ile, mülkiyet alıcıya geçmiş olur.(107)

Bu konuyla ilgili olarak ayrıca hatırlatalım ki; -hayvan satışlarında, teslimsiz rehin suretiyle satış parası güvence altına alınabildiğinden (MK. 940)- hayvan satışlarında mülkiyeti muhafaza sözleşmesi yapılamadığı gibi (MK. mad. 764/II), -taşınmaz mallarda mülkiyet alıcıya tescil ile geçtiğinden- taşınmaz mallar da, bu sözleşmeye konu edilemez...

Mülkiyeti muhafaza sözleşmesi ile satılmış olan taşınır malların -henüz alıcının satış bedelinin tamamını ödeyerek malik duruma gelmediği dönemde- haczedilmesi halinde dört varsayımla karşılaşılır.(108)

A- Mülkiyeti muhafaza koşuluyla satılan malın, alıcının alacaklıları tarafından haczedilmesi: Kural olarak, mülkiyeti muhafaza sözleşmesi ile satılıp teslim edilen bir taşınır malın mülkiyeti alıcıya geçmez, satıcının üzerinde kalır. Mülkiyetin alıcıya geçmesi için, satış parasının alıcı tarafından tamamen satıcıya ödenmiş olması gerekir. Bu koşulun gerçekleşmesinden önceki dönemde, yani henüz satış bedelinin tamamı satıcıya ödenmeden, alıcıya mülkiyeti muhafaza sözleşmesiyle satılıp teslim edilmiş olan mal, alıcının alacaklıları tarafından -alıcıya ait olduğu sanılarak- haczedilirse, gerek «satıcı» ve gerekse «alıcı» (borçlu), 'haczedilen bu taşınırın mülkiyetinin borçluya geçmemiş olduğunu' belirterek «istihkak iddiasında» bulunabilir.(109) ileri sürülen bu istihkak iddiası üzerine;

a) Alıcının alacaklıları, borçlu-alıcının, satıcıya olan borcunu kendileri ödeyerek alıcıyı «malik» duruma getirip sonra mülkiyeti muhafaza koşulu ile satın aldığı malı haczettirip sattırabilirler.

b) Alıcının alacaklıları, alıcı-borçlunun, satıcıya olan taksit borcunu ödemeye yanaşmazlarsa;

aa- Alıcı, satıcıya olan taksit borçlarını ödememiş ve direngen (mütemerrit) duruma düşmüşse;

aaa) Satıcı, «mülkiyeti muhafaza sözleşmesi»ni -MK. mad. 765 ve BK. mad. 222 gereğince- «almış olduğu taksitleri geri vererek» bozarsa (feshederse) sattığı taşınırı geri alır ve ödediği (geri verdiği) taksitlere de, alıcının alacaklıları haciz koydurabilirler.

Alıcının, satıcıya olan taksit borçlarını ödememiş ve direngen (mütemerrit) duruma düşmüş olması halinde, alıcının alacaklısının, mülkiyeti muhafaza koşulu ile satılan mal üzerine koydurduğu hacze karşı, süresi (7 gün) içinde istihkak iddiasında bulunan -veya doğrudan doğruya istihkak davası açan- satıcı, bu suretle MK. mad. 765'deki fesih hakkını kullanmış sayılır.(110)

bbb) Alıcı, satıcıya olan taksit borçlarını ödemediği için direngen duruma düşmüş olmasına rağmen, satıcı «mülkiyeti muhafaza sözleşmesi»ni bozmaz ve BK. mad. 222 gereğince «ödenmeyen taksit alacaklarının» ödenmesini isterse, bu isteğini «istihkak davası» açarak icra mahkemesine değil, mülkiyeti muhafaza sözleşmesini ve ödenmemiş olan taksit alacaklarını -örneğin; elindeki senetleri- icra dairesine sunarak icra müdürüne bildirecektir. Çünkü; Yargıtay'ın pek çok kararında(111) açıkça belirttiği gibi, mülkiyeti muhafaza sözleşmesi, satıcıya, alıcı aleyhine icra takibine girişen üçüncü kişilere karşı öncelik hakkı sağlar. Bu nedenle, icra müdürünün, satıcının bu başvurusu üzerine, «mülkiyeti muhafaza koşulu ile satılmış olan malın açık arttırma ile yapılan satışından elde edilen paranın dağıtımında» satıcıya ön sırada yer vermesi gerekir.(112) Alıcının diğer alacaklıları, ancak, satıcının kalan taksit alacağını almasından sonra artan paradan alacaklarını alabilirler.

bb- Alıcı, satıcıya olan taksit borçlarını düzenli şekilde ödemekte ise, satıcının alıcıdaki taksit alacağından dolayı, sattığı mal üzerinde öncelik hakkı -rehin hakkı gibi- vardır. Bu nedenle mülkiyeti muhafaza koşuluyla sattığı malın, alıcının alacaklıları tarafından haczi üzerine satıcı, «haczin kaldırılmasını ve onun tamamının mülkiyetinin kendisinde olduğunu» ileri süremez,(113) ancak, onun satış bedelinden öncelikle satıcının yararlanma hakkı vardır. İcra müdürünün yapacağı «derece kararı»nda, satıcının taksit alacağına öncelik tanıması ve onun ödenmesinden (karşılanmasından) sonra, artan parayı, alıcının alacaklısına ödemesi gerekir. Yapılan açık arttırmada, teklif edilen bedelin, satıcının kalan taksit alacağını karşılaması, aksi halde, satışın -pey süren alıcıya- yapılmaması gerekir.

Alıcının, taksit borçlarını düzenli şekilde ödediği durumlarda, mülkiyeti muhafaza koşuluyla satılan şeyin, alıcının alacaklıları tarafından haczedilmesi üzerine, satıcının icra mahkemesine başvurup «istihkak davası» açmasına gerek yoktur. Satıcının, alıcıdaki taksit alacağını belgeleri ile birlikte icra müdürüne bildirip, «kendisine satış bedelinden öncelik hakkı tanınmasını» istemesi gerekir. İcra müdürünün buna uymaması halinde ise, hatalı olan bu işlem hakkında icra mahkemesine şikâyet'te bulunması gerekir.

B- Mülkiyeti muhafaza koşuluyla satılan malın, satıcı tarafından haczedilmesi: Mülkiyeti muhafaza koşuluyla satıp alıcıya teslim ettiği malı, satıcı da -ister taksit alacağı ister başka bir alacağı için- haczettirebilir. Böyle hareket etmekle, satıcı mülkiyeti muhafaza sözleşmesinden vazgeçmiş sayılır.(114)

Satıcı, alıcıdaki taksit alacağı için icra takibi yapıp, mülkiyeti muhafaza koşulu ile sattığı malı haczettirdikten ve aynı malın başka alacaklılar tarafından daha önce haczedildiğini öğrendikten sonra, icra mahkemesine başvurup «istihkak davası» açamaz. Kendisi, mülkiyeti muhafaza sözleşmesi gereğince satıp teslim ettiği malı haczettirmekle, mülkiyeti muhafaza sözleşmesinden vazgeçmiş durumdadır. Kanımızca, satıcı yine icra müdürüne başvurarak 'satış bedelinden kendisine taksit alacağı için «öncelik tanınması»nı' isteyebilir ve icra müdürünün olumsuz tutumu karşısında, icra mahkemesine başvurabilir.

C- Mülkiyeti muhafaza koşuluyla satılan malın satıcının alacaklıları tarafından haczedilmesi: Bu durumu, alıcının taksit borçlarını ödemede direngen olup olmadığına göre ele alıp açıklamak gerekir:

a) Eğer mülkiyeti muhafaza sözleşmesi ile satın aldığı malın taksitlerini ödemede alıcı direngen değilse, yani düzenli biçimde borcunu ödüyorsa, satıcının alacaklıları tarafından yapılacak işlem sadece, satıcıya ödenmekte olan bu taksitlere haciz koydurup (İİK. mad. 89) bunların kendilerine ödenmesini sağlamaktan ibarettir. Yoksa, mülkiyeti muhafaza sözleşmesi ile satılmış olan malı haczettiremezler.

b) Eğer alıcı, taksit borçlarını ödememekte ve;

aa) Satıcı da, mülkiyeti muhafaza sözleşmesini -MK. mad. 765 ve BK. 222 gereğince- aldığı taksitleri geri verip, bozmuş ve sattığı malın iadesini istemişse, satıcının alacaklıları bu malın haczini isteyebilirler.

Ancak bu halde, alıcıya ödemiş olduğu taksitlerin geri verilmesi gerektiğinden ve alıcının bu taksitler kendisine ödeninceye kadar o mal üzerinde hapis hakkı bulunduğundan (MK. mad. 950), satıcının alacaklılarının talebi üzerine, haczedilmiş olan malın satılabilmesi için, satışta «alıcının taksit alacağından daha fazla bir bedel»in teklif edilmiş olması gerekir.(115)

bb) Satıcı, mülkiyeti muhafaza sözleşmesini bozmamakta ise, satıcının alacaklıları için yine alıcıdaki taksit alacağının haczine istemekten başka yapacak bir şey yoktur. Kendileri, satıcının yerine geçip, «mülkiyeti muhafaza sözleşmesini bozduklarını» bildirip, satılmış olan malın haczini isteyemezler.

D- Mülkiyeti muhafaza koşuluyla satılan malın, alıcıdan haricen satın alan ikinci alıcının alacaklıları tarafından haczedilmesi: Buraya kadar incelediğimiz varsayımlarda, mülkiyeti muhafaza koşuluyla satın alınmış olan mal, henüz alıcının elinde iken -satıcının ya da alıcının alacaklıları tarafından ya da doğrudan doğruya satıcı tarafından- haczedilmişti. Bu varsayımda ise, satıcıdan mülkiyeti muhafaza sözleşmesi uyarınca taşınır malı satın alan ve teslim alan alıcı, bunu üçüncü bir kişiye satmış ve teslim etmiştir. Böylece «ilk alıcı»nın elinden çıkan ve «yeni alıcısına» teslim edilen mal, bu alıcının alacaklıları tarafından haczedilince, ilk alıcıya mülkiyeti muhafaza koşulu ile o malı satmış olan malın maliki, yeni alıcının alacaklılarına karşı da «kendisinin ilk alıcıdaki alacağından dolayı öncelik tanınmasını» isteyebilir mi? Yargıtay önceleri(116) buna olumsuz cevap vererek «MK. mad. 988 gereğince, ilk alıcıdan iyiniyetle taşınır malı iktisap etmiş olan ikinci alıcının bu iktisabının korunacağını» belirtmişken, daha sonraki bir kararında;(117) «mülkiyetin ancak satış sözleşmesinde öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde ilk alıcıya geçeceğini, onun satış bedelinin tamamını ödemedikçe, malın maliki durumuna gelemeyeceğini, böyle olunca da, malik olmadığı şeyi satamayacağını» belirterek, ilk alıcıya mülkiyeti muhafaza koşuluyla malı satmış olan satıcının, ilk alıcıdaki taksit alacaklarından dolayı öncelik hakkına sahip olacağını kabul etmiştir. Ekseriyetle verilen bu son içtihattaki görüşe karşı olanlar -önceki kararda belirtilen gerekçelere benzer gerekçelerle- «satıcının, ilk alıcıdan iyiniyetle malı satın almış olan ikinci alıcının alacaklılarına karşı öncelik hakkına sahip olamayacağını» bildirmişlerdir. Kanımızca, yüksek mahkemenin ilk kararındaki -ve son kararının karşı oy yazısındaki- görüş, hukuk tekniğine daha uygun düşmektedir. Mülkiyeti muhafaza sözleşmesine konu olan malın niteliği (taşınabilir, kolayca el değiştirebilir olması) ve MK. 988 hükmü, bu sonucun daha doğru olacağını desteklemektedir.


(107) Bknz: 21. HD. 25.5.2004 T. 4198/5109; 28.2.2003 T. 14/1028 (İleride; İçt. No: 5-a) - 6.5.2004 T. 2980/4593
(108) KURU, B. a.g.e. C:2, s: 1157 vd. - BERKİN, N. a.g.e. s: 233 vd. - ÜSTÜNDAĞ, S. a.g.e. s:263 vd. - POSTACIOĞLU, İ. a.g.e. s: 381 vd. - TAYLAN, E. Taksitle Satışlar (Yasa D. 1980/6, s: 810 vd.) - ARAL, F. Mülkiyeti Muhafaza Kaydıyla Satılan Bir Malın, Alıcının Alacaklıları Tarafından Haczi (AHFD. 1973, C: XXX, s: 197 vd.) - ZEVKLİLER, A. İflâsta Mülkiyeti Muhafaza (AHFO. 1968/3-4, s: 195 vd.) - ELBİR, H. K. Mülkiyeti Muhafaza Mukavelesinin Haciz Halinde İcra Ettiği Tesirler (İBD. 1952/1; s: 1 vd.) - KAYGANACIOĞLU, M. a.g.m. s: 654 vd. - EREL, Ş. Mülkiyeti Muhafaza Kaydıyla Satılan Malın, Satıcı ve Satıcının Alacaklıları Tarafından Haczi (SBFD. 1977, C: XXXII, S: 1-4, s: 147 vd.) - ÖNEN, E. İcra ve İflâs Yoluyla Takipte ve Konkordatoda Mülkiyeti Muhafaza (AHFD. 1987, C: XXII, s: 535 vd.) - GÜRKANLAR, M. Mülkiyeti Saklı Tutma Şartıyla Satın Alınan Mallar Hakkında Cebri İcra ve İflas Uygulanması (AİTİAD. 1976/1-2, s: 205 vd. - PULAŞLI, H. Mülkiyeti Saklı Tutma Anlaşması ve Bundan Doğan Sorunlar (TNBHD. 1987, S: 56, s: 25 vd. - 1988, S: 57, s: 5 vd.) - BAYSAL, M. N. MK.'nun 688. Maddesi Hakkında Bir İnceleme Mülkiyeti Muhafaza Mukavelesi (Ad. D. 1990, S: 3, s: 21 vd.) - TEKİNAY, S.S. Mülkiyeti Muhafaza Kaydıyla Yapılan Satışlar Hakkında Düşünceler (Bursa Bar. D. 1993/Temmuz, s: 4 vd.) - ASLAN, K. age. s: 134 vd.
(109) Satıcı, mülkiyeti muhafaza koşulu ile alıcıya sattığı (teslim ettiği) malın, alıcının alacaklıları tarafından haczettirilmiş olduğunu öğrenmesine rağmen 7 gün içinde -«haczedilmiş olan malın kendisine ait olduğunu» bildirerek- icra dairesine başvurup «istihkak iddiası»nda bulunmaz (ya da, doğrudan doğruya icra mahkemesine «istihkak davası» açmazsa); bir görüşe göre (KURU, B. a.g.e. s: 1159; 1166); 'mülkiyeti muhafaza koşulu ile alıcıya (borçluya) devredilmiş olan mal, borçlunun gibi haciz koyduran alacaklının talebi üzerine satılır ve bedelinden alacaklı (alıcı-borçlunun alacaklısı) tatmin edilir... Buna karşın diğer bir görüşe göre; (POSTACIOĞLU, İ. age. s:382) mülkiyeti muhafaza koşulu ile satılmış olan malın alıcının alacaklıları tarafından haczedilmesi halinde, satıcı dilerse akdi feshetmeyerek alıcıda kalan taksit alacağını talep etmek yetkisine de sahiptir. Böyle bir akdin, satıcıya temin edeceği fayda, alıcı aleyhine icra takibine girişen üçüncü kişilere karşı, rüçhan (öncelik) hakkına sahip olmaktan ibarettir.
(110) ELBİR, H. K. a.g.m. s: 14 - ARAL, F. a.g.m. s: 224 - KURU, B. a.g.e. C:2, s: 1133
(111) Bknz: 12. HD. 3.5.1988 T. 7326/5930; 20.2.1978 T. 1322/1545 vb.
(112) Bknz: 12. HD. 5.7.1977 T. 5836/6783
(113) Bknz: 13. HD. 8.4.1974 T. 840/794
(114) ELBİR, H. K. agm. s: 18 - KURU, B. age. c: 2 s: 1168
(115) KURU, B. age. c: 2, s: 1168
(116) Bknz: 12. HD. 13.10.1973 T. 7518/9133
(117) Bknz: 12. HD. 28.6.1976 T. 5098/8058
Hepsihukuk: Mobil Hesapmatik
Ödeme ve masraf girişleri ile kademeli borç hesabı, Faizli/faizsiz taahhüt hazırlama, Vekalet ücreti, Yediemin ücreti, Brütten nete çevirme, Kıdem ve ihbar tazminatı hesabı vb.

Benzer Konular (4)