Takipten Feragate Rağmen Esas Hak Hukuki Varlığını Korumaya Devam Ettiğinden Alacaklı Alacağının Tah

Başlatan Deniz034, 14 Ekim 2017, 14:40:38

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_Deniz034



Yargıtay 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO:1991/11509
KARAR NO:1992/4534
KARAR TARİHİ:9.4.1992


DAVA: Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 21.10.1991 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:



KARAR: 163 örnek ödeme emri tebliği üzerine, borçlu yasal süre içinde mercie verdiği itiraz dilekçesinde; takip konusu senedin hamili Ö.A. tarafından, Mersin 3. İcra Müdürlüğünün 1991/2658 sayılı dosyası ile takip yapıldığını, borcun ödendiğini, alacaklının feragatı nedeniyle bu dosyanın işlemden kaldırıldığını, aynı senede dayanılarak ikinci kez takip yapılamıyacağını ileri sürerek, takibin iptalini istemiştir.

Mersin 3. İcra Müdürlüğünün 1991/2658 sayılı dosyasının incelenmesinden; Alacaklı Ö.A. tarafından borçlu T.Ö. hakkında, 23.3.1991 tanzim ve 23.4.1991 vade tarihli 7.000.000.-TL. bedelli bonoya dayanılarak takip yapıldığı, alacaklının icra tutanağına geçirilen imzalı beyanında "takipten feragat ediyorum. Senedin tarafıma iadesini talep ederim" dediği, feragat nedeniyle dosyanın işlemden kaldırıldığı anlaşılmaktadır.

Söz konusu senet Ö.A.`nın beyaz cirosu ile lehtar H.B.`ye geçmiş, adı geçen tarafından borçlu hakkında işbu takip açılmıştır.

Esas haktan feragat beyanının açık olması gerekir. Alacaklı Ö.A. esas haktan feragat ettiğini bildirmemiştir. Takipten feragat, esas haktan feragatı tazammun etmez. Borçlu, borcun ödendiğini bir belge ile kanıtlıyamadığına göre itirazın reddine karar verilmek gerekirken kabulü isabetsizdir.

SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenle İİK`nun 366 ve HUMK`nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 9.4.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/80

K. 2011/834

T. 25.1.2011

• ALACAK DAVASI ( Takipten Feragate Rağmen Esas Hak Hukuki Varlığını Korumaya Devam Ettiğinden Alacaklı Alacağının Tahsili İçin Dava veya Yeniden İcra Takibi Yoluna Başvurabileceği )

• FERAGAT ( Alacak Davası - Takipten Feragate Rağmen Esas Hak Hukuki Varlığını Korumaya Devam Ettiğinden Alacaklı Alacağının Tahsili İçin Dava veya Yeniden İcra Takibi Yoluna Başvurabileceği )

• İMZASI İNKAR EDİLMEYEN SENET ( Feragat Etmiş Olduğu Takipten Sonra Alacağının Tahsili İçin Bu Davanın Açıldığı - Mahkemece Davada Delil Olarak Dayanılan ve İmzası İnkar Edilmeyen Tanzim Tarihli Adi Senette Yazılı Olan Alacak Miktarının Davalıdan Tahsiline Karar Verilmesi Gerektiği )

1086/m.95

ÖZET : Mahkemece , "davalı hakkında daha önce başlatılan takipten feragat edilmiş olması" da, davanın reddini gerektiren bir diğer gerekçe olarak gösterilmiş ise de, davacı vekili icra Müdürlüğünde "takibimizden feragat ediyoruz, senet aslının tarafımıza tevdiini talep ederiz." Şeklinde beyanda bulunmuş olup, söz konusu bu beyan, hakkın özünden feragat niteliğinde değildir. Esas haktan feragatin açık bir şekilde yapılması gerekli olduğundan, hakkın özünden değil, sadece takipten feragat edildiği anlaşılmaktadır. Takipten feragate rağmen esas hak, hukuki varlığını korumaya devam ettiğinden, alacaklı, alacağının tahsili için dava veya yeniden icra takibi yoluna başvurabilir. Somut olayda da davacı , feragat etmiş olduğu takipten sonra alacağının tahsili için iş bu davayı açmış olup, mahkemece, davada delil olarak dayanılan ve imzası inkar edilmeyen, tanzim tarihli adi senette yazılı olan alacak miktarının davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükümün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalılardan A. P.'a ait, tapu kaydında dava dışı Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş. lehine ipotek bulunan daireyi 30.10.2008 tarihinde satın aldığını, davalı A. P.'ın taşınmazı satarken ipotek borcunu kendisinin ödeyeceğini taahhüt ettiğini, ancak bu taahhüdünü yerine getirmediğini, dava dışı ipotek alacaklısının göndermiş olduğu ihtar üzerine, ipotekle temin edilen borcu 18.3.2009 tarihinde ödemek zorunda kaldığını, bu ödeme sebebiyle davalı A. P.'ın , 18.3.2009 keşide ve 20.3.2009 vade tarihli bonoyu düzenleyerek kendisine verdiğini, ancak bonoda keşide yeri yazılı olmadığı gibi, davalı A. P.'ın, temsile yetkili olduğu diğer davalı Koçlar Limited Şirketinin kaşesini bononun arka yüzüne basmak suretiyle, kötüniyetli olarak bono silsilesinde kopukluk yarattığını, bono alacağının tahsili için daha önce kambiyo senetlerine özgü takip başlatmışsa da, davalılar tarafından, ciro silsilesi kopuk olan bononun, kambiyo senedi niteliğinde olmadığı belirtilerek. Bursa 4. İcra Hukuk Mahkemesinde takibin iptali davası açıldığını, alacağını bu şekilde tahsil edemeyeceğini anlayınca söz konusu takipten feragat ederek iş bu davayı açtığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, ödemiş olduğu 9.600,00 TL'nin, ödeme tarihi olan 18.3.2009 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, davacının ipotekle yükümlü olan daireyi satın aldığını, bu durumun resmi satış sözleşmesinde de açıkça belirtildiğini, davacının ipotek miktarını ödedikten sonra kendilerinden talep edemeyeceğini, kaldı ki ödemenin icra tehdidi altında yapılmadığı gibi, tahsili için başlatılan icra takibinden de davacı tarafından feragat edildiğini, davanın dayanağının kalmadığını savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece, davacının satın aldığı taşınmazdaki ipotek borcunu yükümlendiği, söz konusu borçtan davalıların sorumlu olduğuna ilişkin yazılı bir belge sunulamadığı, davacının davasını ispata yönelik yemin teklifinde de bulunmadığı, bononun, ödenen ipotek borcuna ilişkin olduğu kanıtlanamadığı gibi, yapılan takipten de feragat edildiği belirtilerek, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının davalılardan Koçlar. Limited Şirketine karşı açmış olduğu davada, tüm temyiz itirazlarının reddine,

2-)Davalılardan A. P.'a karşı açılan dava yönünden, hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:

Davacı, davalı A. P.'tan, ipotekle yükümlü bulunan taşınmazı satın aldığını, davalı ile aralarındaki anlaşmaya göre ipotek borcunu davalının ödemesi gerekirken, kendisinin ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek, ödemiş olduğu ipotek bedelinin tahsili için eldeki davayı açmış, delil olarak da davalı tarafından verilen senede dayanmıştır. Dosyada mevcut olan ödeme dekontundan, davacı tarafından ipotek alacaklısı Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş. 'ne yapılan ödeme tarihi ile, davalı A. P. tarafından keşide edilen 18.3.2009 tanzim ve 20.3.2009 vade tarihli senedin düzenleme tarihi aynı tarihli olup, söz konusu senedin ödenen ipotek borcuna karşılık davacıya verildiğinin kabulü gerekir. Kaldı ki davalı tarafından senedin başka bir borç sebebiyle verildiği de iddia ve ispat edilmemiştir. Her ne kadar senette keşide yeri mevcut olmadığı gibi, ciro silsilesi de kopuk olduğundan söz konusu senet, kambiyo senedi niteliğinde değilse de, imza davalı borçlu tarafından inkar edilmediğinden, davalının davacıya 9.600,00 borçlu olduğunu gösteren "adi senet" niteliğindedir. O halde mahkemenin, "davanın ispatı konusunda yazılı bir belgenin ibraz edilemediği"ne ilişkin kabulünde isabet bulunmamaktadır.

Öte yandan mahkemece , "davalı hakkında daha önce başlatılan takipten feragat edilmiş olması" da, davanın reddini gerektiren bir diğer gerekçe olarak gösterilmiş ise de, davacı vekili İcra Müdürlüğünde 7.5.2009 tarihinde, "takibimizden feragat ediyoruz, senet aslının tarafımıza tevdiini talep ederiz." Şeklinde beyanda bulunmuş olup, söz konusu bu beyan, hakkın özünden feragat niteliğinde değildir. Esas haktan feragatin açık bir şekilde yapılması gerekli olduğundan, hakkın özünden değil, sadece takipten feragat edildiği anlaşılmaktadır. Takipten feragate rağmen esas hak, hukuki varlığını korumaya devam ettiğinden, alacaklı, alacağının tahsili için dava veya yeniden icra takibi yoluna başvurabilir. ( Bakınız. Aynı yönde HGK'nun 1995/12-814 esas. 1995/1010 karar sayılı 22.11.1995 tarihli kararı ) Somut olayda da davacı , feragat etmiş olduğu takipten sonra alacağının tahsili için iş bu davayı açmış olup, mahkemece, davada delil olarak dayanılan ve imzası inkar edilmeyen, 18.3.2009 tanzim tarihli adi senette yazılı olan alacak miktarının davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ : 1. Bent gereğince, davalılardan K... ... Limited Şirketine karşı açılan dava yönünden tüm temyiz itirazlarının reddine, 2. Bentte açıklanan nedenlerle, diğer davalı A. P.'a karşı açılan dava yönünden, temyiz edilen hükümün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 17.15 TL. temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, 25.1.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/15804

K. 2007/2793

T. 1.3.2007

• FERAGAT ( Alacağın Özünden Değil Sadece İcra Takip Hukuku Anlamında Tahsil Talebinden Feragat Mahiyetinde Olduğu )


• ALACAĞIN TAHSİLİ ( Feragat - Davalı Savunmasında Borçlandığı Bedelin Hava Parası Olduğunu İleri Sürmüş İse de Bu Savunmasını İspatlayacak Her Hangi Bir Kanıt Gösteremediğinden Davanın Kabulü Gereği )

• HAVA PARASI ( Davalı Savunmasında Borçlandığı Bedelin Hava Parası Olduğunu İleri Sürmüş İse de Bu Savunmasını İspatlayacak Her Hangi Bir Kanıt Gösteremediğinden Davanın Kabulü Gereği )

1086/m.91

ÖZET : Vaki feragat, alacağın özünden değil, sadece icra takip hukuku anlamında tahsil talebinden feragat mahiyetindedir. Takip hukuku anlamında alacağın tahsilinden vazgeçmek, alacağın özünden vazgeçmek olarak kabul edilemez. Davalı savunmasında borçlandığı bedelin hava parası olduğunu ileri sürmüş ise de bu savunmasını ispatlayacak her hangi bir kanıt gösterememiştir. Öyle olunca davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de miktar itibariyle duruşmaya tabi olmadığından bu isteğin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : Davacı, 5.8.2005 tarihinde iş yerini davalıya 15.000,00 YTL bedelle satarak teslim ettiğini, satış bedeline mahsuben 7.350,00 YTL tahsil ettiğini, bakiye 7.650,00 YTL için davalının, dava dışı Ahmet Coşkuner ile Mustafa Şahin adlı şahısların keşidecisi bulunduğu bir bonoyu kendisine verdiğini, bononun vadesinde ödenmemesi nedeniyle başlattığı icra takibinden de sonuç alamayınca takipten feragat ederek davalı hakkında ilamsız icra takibi başlattığını, davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek vaki itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, İzmir Caddesinde bulunan iş yerini davacıdan 8.5.2005 tarihinde boş olarak kiraladığını, kira bedeli dışında bu yerin boş olarak devri karşılığında 15.000,00 YTL hava parası vermek üzere anlaştıklarını, ancak bu anlaşmanın hava parası almanın yasaya aykırı olması sebebiyle batıl olduğunu, hava parası karşılığında borçlanmanın mümkün olamayacağını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen protokole göre davacının, 20.8.2005 vadeli senet ile aldığını kabul ettiği satış ( devir ) bedelini, senedin tahsili için başlattığı takipten vazgeçerek davalı alıcıdan tekrar isteyemeyeceği, zira protokole bağlı borcun tarafların muvafakati ile alının senetle ödendiğinden bahisle davanın reddine, %40 tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Taraflar arasında düzenlenen Protokoldür başlıklı tarihsiz belgeden, İ. Caddesi, S. sokak 8/2 adresindeki Müşerref Üral adına olan işyerinin 5.8.2005 tarihinde teslim edilmek üzere 15.000,00 YTL bedelle davalıya devredildiği, 15.000,00 YTL devir bedelinden 7.350,00 YTL alındığı, 7.650,00 YTL'lik kısmı için ise 20.8.2005 tarihine senet olarak verildiğinin kararlaştırıldığı görülmektedir. Protokolde bahsi geçen dava dışı şahısların keşidecisi olduğu senet, icra takibine konulmuş ise de bu takip nedeniyle bir tahsilat yapılamaması üzerine icra takibinden vazgeçildiği icra dosyasının incelenmesinden anlaşılmaktadır.

Vaki feragat, alacağın özünden değil, sadece icra takip hukuku anlamında tahsil talebinden feragat mahiyetindedir. Takip hukuku anlamında alacağın tahsilinden vazgeçmek, alacağın özünden vazgeçmek olarak kabul edilemez. Davalı savunmasında borçlandığı bedelin hava parası olduğunu ileri sürmüş ise de bu savunmasını ispatlayacak her hangi bir kanıt gösterememiştir. Öyle olunca davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 01.03.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
''Adalet suçu suçluyu değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır''

Benzer Konular (10)

4627

Yanıtlar: 0
Gösterim: 2575