GECEKONDU KANUNUNA GÖRE TAHSİS EDİLEN TAŞINMAZ

Başlatan Deniz034, 10 Temmuz 2017, 20:46:45

« önceki - sonraki »
avatar_Deniz034

Hukuk Genel Kurulu 2013/1695 E. , 2015/1035 K.
SÜRESİZ ŞİKAYET
HACZEDİLMEZLİK ŞİKAYETİ
GECEKONDU KANUNUNA GÖRE TAHSİS EDİLEN TAŞINMAZ
GECEKONDU KANUNU (775) Madde 34
İCRA VE İFLAS KANUNU (İİK) (2004) Madde 82
İCRA VE İFLAS KANUNU (İİK) (2004) Madde 16

"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki "haczedilmezlik şikayeti" kanun yoluna başvurudan dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11. İcra Hukuk Mahkemesince talebin reddine dair verilen 25.12.2012 gün ve 2012/297 E. 2012/1049 K. sayılı kararın incelenmesi şikayette bulunan -borçlu vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 01.04.2013 gün ve 2013/2510 E. 2013/12306 K. sayılı ilamı ile;
(... 775 Sayılı Gecekondu Kanunu'nun 34/1.maddesinde; "Bu Kanun hükümlerine göre belediyelerce tahsis olunan arsalar, yapılar ve bu arsalar üzerinde yapılan bina ile meydana gelen taşınmaz mallar, tahsis tarihinden itibaren 10 yıl süre içinde haczedilemez" düzenlemesi yer almaktadır. Sözü edilen hüküm emredici nitelikte ve kamu düzeni ile ilgili olduğundan bu konudaki şikayet süreye bağlı değildir.
Somut olayda, mahkemece yazılan 27/11/2012 tarihli müzekkere üzerine Altındağ Tapu Müdürlüğü tarafından şikayete konu taşınmaza ilişkin tapu kayıt örneği ile taşınmazın edinimi ve ipotek işlemine ait evrakın gönderildiği görülmektedir.
O halde mahkemece, gerektiğinde bilirkişiye başvurularak Altındağ Tapu Müdürlüğü tarafından şikayete konu taşınmaza ilişkin olarak gönderilen tapu kayıt örneği ile birlikte ilgili evrak değerlendirilmek suretiyle, haczedilen yerin 775 Sayılı Yasaya göre tahsis edilip edilmediğinin ve bu yasa kapsamında kalıp kalmadığının belirlenerek ve şikayetin süreye bağlı olmadığı da gözetilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Şikayetçi-borçlu vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Şikayette bulunan-borçlu vekili talep dilekçesinde özetle; ''Ankara 9. İcra Müdürlüğünün 2008/7670 Esas sayılı dosyasına kayden yapılan takibe ilişkin müvekkile ait taşınmazın tapu kaydı üzerine haciz şerhi işlendiğini, üzerine haciz şerhi işlenen evin borçlunun haline münasip evi olması sebebiyle icra müdürlüğünün haczinin kanuna aykırı olduğunu, İİK.82/12 maddesi uyarınca borçlunun haline münasip evinin haczedilemeyeceğini, taşınmaz üzerinde 1.sırada haczi bulunan bir başka icra dosyasında haczin kaldırılması için dava açıldığını ve verilen kabul kararının 12. H.D. tarafından onandığını, yine bir başka icra dosyasında aynı taşınmaz için konulan haczin kaldırılması için açılan davanın da kabul ile sonuçlanıp kesinleştiğini belirterek Ankara 9. İcra Müdürlüğünün 2008/7670 Esas sayılı takibin durdurulması, 22381 ada 1 parseldeki mesken üzerine konulan haczin kaldırılması, işlemin iptali" talep edilmiştir.
Karşı taraf-alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; ''borçlu aleyhine bankaya olan kredi borcu nedeniyle ilamlı icra takibi yaptıklarını, icra dosyasında davacı borçlu adına tespit edilen taşınmaz üzerine haciz konulduğunu, davacının haczedilen taşınmazının haline münasip evi olmadığını, öncelikle taşınmazın davacının ikamet ettiği evi olup olmadığının ve başka taşınmazlarının bulunup bulunmadığının araştırılmasının gerektiğini, taşınmaz kaydında dört farklı icra dairelerine ait haciz ve ipotek şerhlerinin olduğunu, evini ipotek ettirmiş olduğundan bu aşamada artık haczedilmezlik iddiasında bulunamayacağını belirterek davanın reddini " savunmuştur.
Mahkemece "...davalı alacaklı tarafça borçlu aleyhine takip yapıldığı evinin haczedilip davacıya 103 davetiyesi tebliğ edildiği, davacının haciz işlemini bu tarihlerde öğrenmiş sayıldığı, haczedilmezlik şikayetinin süresiz şikayete konu olmayıp İİK 16/1 maddesi gereğince yedi gün içinde yapmak gerektiği davanın genel şikayet süresi geçtikten sonra yapıldığı ...'' gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiş; şikayet eden-borçlu vekilinin temyiz istemi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıya metni aynen alınan ilamı ile bozulmuştur.
Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını temyize şikayet eden-borçlu vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık,meskeniyet iddiasında bulunulan taşınmazın 775 sayılı Gecekondu Kanunu uyarınca tahsis edilip edilmediği ve anılan Kanun kapsamında olup olmadığının belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle, uyuşmazlığın çözümünde etkili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar bulunmaktadır.
Kural olarak borçlunun malvarlığını oluşturan mal, alacak ve hakları borç için haczedilebilirse de, 2004 sayılı İİK 82 ve 83. maddelerinde istisna olarak borçlunun ve ailesinin yaşaması ve ekonomik varlığını devam ettirebilmesi için bazı mal ve hakların haczedilemeyeceği kabul edilmiştir. Bunlardan bir tanesi de İİK m. 82/12'ye göre borçlunun "haline münasip evi"dir. Borçlunun haline münasip evinin haczedilmesi halinde bu işlemin süresi içinde şikayet edilmesi gereklidir.
İİK'nun 16. maddesine göre borçlu, icra ve iflas dairesinin yaptığı muamelenin kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine muamelenin öğrenildiği tarihten, kamu düzenini ilgilendiren haller hariç olmak üzere, yedi gün içinde şikayet etmesi gereklidir. Borçlu süresi içinde meskeniyet iddiasında bulunmazsa veya süresinden sonra şikayette bulunursa meskeniyet iddiasından vazgeçmiş sayılır.
Haczedilemeyen mal ve hakları düzenleyen 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 82/12. maddesinde, borçlunun haline münasip evinin haczedilemeyeceği belirtilmiştir. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı, borçlunun haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Borçlunun sahip bulunduğu evin kıymeti, kendisinin ve ailesinin ihtiyacına cevap verecek normal bir evin bedelinden fazla ise, o zaman icra müdürü, borçlunun evini haczeder ve satar. Satıştan elde edilen paradan, ilk önce borçluya haline uygun bir ev alabileceği kadar para bırakılır; artan para ise evi haczettirmiş olan alacaklıya ödenir. (Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Kasım 2004, syf 446-447).
Diğer taraftan 775 sayılı Gecekondu Kanunu'nun uyuşmazlığa ilişkin "Tahsis amacına aykırı davranışların önlenmesi" başlıklı 34. maddesinde;
''...Bu Kanun hükümlerine göre belediyelerce tahsis olunan arsalar, yapılar ve bu arsalar üzerinde yapılan bina ile meydana gelen taşınmaz mallar, tahsis tarihinden itibaren l0 yıl süre içinde:
a) Devir ve temlik olunamaz.
b) Rehin, ve diğer ayni haklarla takyidedilemez.
c) Satış va'di sözleşmesine konu teşkil edemez.
d) Taksim ve satış suretiyle şüyuun giderilmesi talebine konu olamaz.
e) Haczedilemez ve işgal olunamaz.
Ancak, (e) fıkrası hükmü mahfuz kalmak şartiyle, ölüm, emeklilik, görev nakli ve Türkiye Emlak Kredi Bankasının veya konut kredisi veren diğer kuruluşların ipotekli alacaklarından dolayı yapılacak satış ve işlemler bu kayıtlara bağlı değildir.
(Ek: 2/3/1988 - 3414/4. md.) 27 nci maddedeki inşaat yapımına ait süreler saklı kalmak şartıyla, 20 yıllık süre içinde borçlanma bedellerinin tamamının ödenmesi halinde, takyitlerin tamamı kalkar. Bu şekilde yapılacak devir, temlik ve satışlarda 33 üncü maddedeki muafiyetler uygulanmaz.
Bu kanundan doğan ipotekli alacaklar dolayısiyle yapılacak satışlardan elde edilen bedelden, bu kanunla ilgili borçları kesildikten ve arsa bu kanuna aykırı olmamak şartiyle, belediyeden ve bankadan izin alarak, masrafını tamamen kendisi karşılamak suretiyle ek olarak yaptığı yapı ve tesisler için harcadığı para ilgilisine verildikten sonra, artan 14 üncü maddede sözü geçen fona yatırılır. Satış bedelinin bu fıkra gereğince ilgiliye verilen kısmı, diğer borçları sebebiyle de haczedilebilir.'' düzenlenmesi yer almaktadır.
Anılan mevzuatın incelenmesinde; taşınmazın 775 sayılı Gecekondu Kanunu kapsamında tahsis edilen taşınmazlardan olması halinde haczedilemeyeceği ve bu yöndeki şikayetin süreye tabi olmadığı anlaşılmaktadır.
Mevcut bu durum dikkate alındığında haczedilmezlik şikayetinin süresi geçtikten sonra yapılıp yapılmadığı hususundan önce çekişme konusu taşınmazın 775 sayılı Kanun kapsamında olup olmadığının değerlendirilmesi gerekeceği açıktır.
Somut olayda; Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı Emlak İstimlak Daire Başkanlığının Altındağ Tapu Sicil Müdürlüğüne gönderdiği 21 Eylül 2005 tarihli yazısında mülkiyeti Belediyeye ait ve gecekondu önleme bölgesinde bulunan imarın 22381 ada 1 parseldeki sosyal mesken niteliğindeki E Blok 3. kat 7 nolu daire yönünden Ankara Büyükşehir Belediye Encümeninin 13.01.2005 tarihli kararı ile 775 sayılı Kanun ve uygulama yönetmeliği hükümleri gereğince T.. Ö..'in 14.000 TL borçlandırıldığı,bedelin %25'inin hesaba yatırıldığı, bu nedenle adı geçen adına tapu müdürlüğüne müracaatı halinde 775 sayılı Kanun ve uygulama yönetmeliği uyarınca düzenlenen borçlandırma sözleşmesine uygun bankanın bildireceği bedel üzerinden, adı geçen banka lehine 1.derecede ve 1. sırada ipotek tesis etmek kaydıyla 3414 sayılı Kanun'un 4. maddesinin 2. paragrafı gereğince taşınmazın 10 yıl süre ile devir ve temlik olunmaması hususunda takyit konulmak kayıt ve şartı ile T.. Ö.. adına temlik ve tescil edilmesi ve bilgi verilmesinin istendiği ve çekişme konusu 22381 ada 1 parsel sayılı kat irtifakı kurulu taşınmazdaki 7 nolu mesken vasıflı taşınmazın, şikayet eden-borçlu T.. Ö.. adına 29.09.2005 tarihinde sicil kaydının oluştuğu anlaşılmaktadır.
Öyle ise Mahkemece yapılacak iş, bozma ilamında değinildiği gibi şikayete konu taşınmaza ilişkin olarak gönderilen tapu kayıt örneği ile birlikte ilgili evrak değerlendirilmek suretiyle, haczedilen yerin 775 sayılı Kanun'a göre tahsis edilip edilmediğinin ve bu Kanun kapsamında kalıp kalmadığı belirlenerek ve anılan kanun kapsamında ise buna ilişkin şikayetin süreye bağlı olmadığı da gözetilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle ve yazılı gerekçe ile karar verilmesi isabetsizdir.
Açıklanan nedenlerle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ :Şikayet eden-borçlu vekili temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun'un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine 13.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
''Adalet suçu suçluyu değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır''

Benzer Konular (7)