Borçlunun Kabulü Dışındaki Hiçbir Takip İşlemi Yetkili İcra Dairesince Geçerli Sayılamayacağı

Başlatan Deniz034, 11 Mayıs 2017, 20:52:56

« önceki - sonraki »
avatar_Deniz034

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2009/29831
KARAR NO. 2010/10924
KARAR T. 3.5.2010

> YETKİSİZ İCRA DAİRESİNDEKİ TAKİP İŞLEMİ ( Borçlunun Kabulü Dışındaki Hiçbir Takip İşlemi Yetkili İcra Dairesince Geçerli Sayılamayacağı )

> ÖDEME EMRİ TEBLİĞİ ( Yetkisiz İcra Dairesindeki Borçlunun Kabulü Dışındaki Hiçbir Takip İşlemi Yetkili İcra Dairesince Geçerli Sayılamayacağı - Yetkili İcra Dairesinde Borçluya Takibin Başlamasını Sağlayan Yeni Bir Ödeme Emri Tebliğinin Zorunlu Olduğu )

> ZAMANAŞIMI HESABI ( İlk Takip Tarihi Nazara Alınacağı Gibi Bundan Başka Anlaşılması Gereken Şey Alacaklının Yetkisiz İcra Dairesindeki Dava Dilekçesi Hükmünde Olan Takip Talebi ve Buna Bağlı Olarak Gönderilen Ödeme Emri Takip Şeklinin Değiştirilemeyeceği )

2004/m.50

ÖZET : Kural olarak yetkili icra dairesine gelen icra dosyası ilk takip dosyasının devamıdır. :arrow: Zira zamanaşımının hesabında ilk takip tarihi nazara alınacağı gibi, bundan başka anlaşılması gereken şey, alacaklının yetkisiz icra dairesindeki dava dilekçesi hükmünde olan takip talebi, buna bağlı olarak gönderilen ödeme emri, takip şekli değiştirilemez. Ne var ki, yetkisiz icra dairesindeki borçlunun kabulü dışındaki hiçbir takip işlemi yetkili icra dairesince geçerli sayılamaz. Bu nedenledir ki,  yetkili icra dairesinde borçluya, takibin başlamasını sağlayan yeni bir ödeme emri tebliği zorunludur.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Alacaklının genel haciz yoluyla Kadıköy İcra Dairelerinde başlattığı takibe karşı borçlu, yasal süresinde icra dairesine Kadıköy İcra Dairelerinin yetkisine ve takipte istenen faize itiraz etmiştir.
Alacaklı tarafça borçlunun yetki itirazı kabul edilerek, dosya yetkili İstanbul İcra Dairesine gönderilmiş ve yetkili icra dairesince de borçluya yeniden ödeme emri tebliğ edilmiştir.
Kural olarak yetkili icra dairesine gelen icra dosyası ilk takip dosyasının devamıdır. Zira zamanaşımının hesabında ilk takip tarihi nazara alınacağı gibi, bundan başka anlaşılması gereken şey, alacaklının yetkisiz icra dairesindeki dava dilekçesi hükmünde olan takip talebi, buna bağlı olarak gönderilen ödeme emri, takip şekli değiştirilemez. Ne var ki, yetkisiz icra dairesindeki borçlunun kabulü dışındaki hiçbir takip işlemi yetkili icra dairesince geçerli sayılamaz. Bu nedenledir ki, yetkili icra dairesinde borçluya, takibin başlamasını sağlayan yeni bir ödeme emri tebliği zorunludur.
Nitekim somut olayda da gözlendiği gibi, yetkili icra dairesince borçluya ilk takip şekline uygun olarak örnek ( 7 ) ödeme emri tebliğ olunmuş, borçlu, yasal süresi içerisinde 03/08/2007 tarihinde icra dairesine itirazlarını bildirmiştir.
Alacaklının, itirazın kaldırılması için icra mahkemesine itirazın kendisine tebliğinden itibaren 6 aylık süre içinde başvurup başvurmadığı ve itirazın kaldırılması isteminin esasının incelenip incelenemeyeceği yukarıda belirtilen kurallar doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda belli olur.
Hal böyle olunca eksik incelemeye ve hatalı yoruma dayalı kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 03.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
11.HUKUK DAİRESİ
Esas: 1999/455
Karar: 1999/2469
Karar Tarihi: 22.03.1999

Dava: Taraflar arasındaki davanın Şişli 3. Sulh Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 27.10.1998 tarih ve 540 - 1244 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Verda Çiçekli tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete Sakarya'da bulunan dava dışı Nejdet Hız firmasına teslim edilmek üzere dekota ve folyo emtiası teslim ettiğini, taşıma sırasında emtianın taşıyıcının işçileri tarafından hasara uğratıldığını, alıcının emtiayı kabul etmeyip kendilerine iade ettiğini, müvekkilinin bu kez davalıya yeniden aynı emtiayı gönderdiğini ancak birinin bedelini tahsil ettiğini, zararlarının tahsili için davalı hakkında başlatılan icra takibinin davalının yaptığı itirazla durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, icra Dairesi'nin yetkili olmadığını, öncelikle bunun çözümlenmesi gerektiğini, hasarın ambalaj yetersizliğinden meydana geldiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davacının isteyebileceği alacağın 60.099.000 lira olarak belirlendiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, Üsküdar 2. İcra Müdürlüğü'nün 1998/1082 esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan da, anlaşılacağı üzere iş bu dava, icra takibine vaki itirazın iptali davası olarak açılmış bulunmaktadır. Böyle bir davanın dinlenebilmesi için ortada yetkili icra dairesinde mevcut bir icra takibi bulunmalıdır.
İcra takibi sebebiyle gönderilen ödeme emrine karşı borçlu sadece yetki itirazında bulunmuş ise bu itirazın kaldırılması yetkisi münhasıran icra tetkik merciine aittir. Yetki itirazı ile birlikte borcun esasına itiraz edilmişse alacaklı gerek gördüğü takdirde bu itirazın kaldırılmasını yine icra tetkik merciinden isteyebileceği İİK.nun 50/2 maddesi hükmü gereğidir. Yetki itirazı ile birlikte borcun esasına itiraz edildiği durumda ise alacaklı icra tetkik merciine başvurmadan aynı Kanun'un 67'nci maddesi hükmü gereğince, itirazın iptali davasını mahkemede açmışsa, öncelikle icra Dairesi'nin yetkisinin araştırılması ve şayet buna ilişkin itiraz yerinde değil ise işin esasına karşı itirazın incelenmesine geçilerek hüküm kurulmalıdır. Böyle değil ise, yani icra Dairesi'nin yetkisiz olduğu sonucuna varılıyor ise o zaman mahkemece borcun esasına yönelik itirazın incelenmesine geçilmeksizin takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı gerekçesiyle davanın bu yönden reddine karar verilmelidir. Bu durumda alacaklı taraf icra takip dosyasının yetkili icra Dairesi'ne intikalini sağlayıp, borçluya yeni bir ödeme emri tebliğ ettirmeden, ortada mevcut ve geçerli bir icra takibi olmaması sebebiyle itirazın iptali davası koşulları oluşmadığından bu davanın dinlenmesi mümkün değildir.
Dava konusu olayda, davalı borçlu Üsküdar İcra Dairesince çıkarılan ödeme emrine karşı yetkili icra Dairesi'nin Şişli İcra Dairesi olduğu yolunda yetki itirazında bulunmuş ayrıca borcun esasına da itiraz etmiş bulunmaktadır. Alacaklı davacı ise, itirazın iptaline ilişkin bu davayı Şişli Sulh Hukuk Mahkemesi'nde açarak davalı borçlunun icradaki yetki itirazını benimsemiş bulunmaktadır.  :arrow: Nitekim dava dilekçesinde de yetki itirazına hiç değinilmemiş, sadece borçlunun borca vaki itirazının geçersiz olduğu ileri sürülmüş bulunmaktadır. Böyle bir durumda Üsküdar İcra Dairesi'nde yapılmış olan icra takibi, yetkisiz icra dairesi olması itibariyle ortada geçerli bir icra takibi bulunduğundan söz edilemez.  :arrow: Zira, davacı alacaklı yetkili icra dairesinde davalı borçluya yeni bir ödeme emri tebliği ile yükümlü bulunmakta ve bu yükümlülüğünü yerine getirmemiş olmaktadır.
:arrow: O halde, ortada geçerli ve yetkili yer dairesinde yapılmış bir icra takibi mevcut bulunmadığından koşulları oluşmayan icra takibine vaki itirazın iptali davasının bu sebeple reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus üzerinde hiç durulmadan davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, kararın (BOZULMASINA), bozma neden ve şekline göre, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına 22.3.1999 tarihinde oybirliği ile karar verildi.



T.C.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
Esas No:2016/8172
Karar No:2016/26235
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ   : Ankara 2. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ   : 05/03/2015
NUMARASI   : 2015/317-2015/294

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :


Borçlu tarafından icra mahkemesine yapılan başvuruda ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği ileri sürülerek, daha evvel yetkisiz icra müdürlüğüne yapılan borca itirazın esas alınarak takibin durdurulması talep edilmiş, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmiştir.


Somut olayda alacaklı tarafından Bursa 8. İcra Müdürlüğü'nün 2014/7077 Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız takipte, borçlunun yetkiye ve borca itirazı üzerine, alacaklının yetki itirazının kabulü nedeniyle dosyanın Ankara İcra Müdürlüğü'ne gönderildiği, Ankara 22. İcra Müdürlüğü'nün 2015/402 Esas sayılı dosyasından çıkarılan örnek 7 ödeme emrinin 22/01/2015 günü tebliğ edildiği, borçlunun 04/02/2015 tarihinde borca itiraz dilekçesi sunduğu, icra müdürlüğünce itirazın süresinde yapılmadığı gerekçesiyle reddedildiği görülmektedir.

Alacaklı tarafça başlatılan ilamsız takipte borçlu yetki itirazında bulunmuş, dosya yetkili icra dairesine gönderilmiştir. Yetkili icra dairesinden borçluya gönderilen ödeme emri borçluya yeniden itiraz hakkı verir. Borçlunun yetkisiz icra dairesinde yaptığı borca itiraz, yetkili icra dairesinde başlatılan takip yönünden hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağından, mahkemenin, Bursa İcra Müdürlüğü'ne yapılan 04/08/2014 tarihli itirazdan bahisle, bu tarihten itibaren yetkili icra dairesinde başlatılan takibin durdurulmasına ilişkin kararı isabetsizdir.

Borçlu, yetkili icra dairesinden gönderilen ödeme emrinin usulsüz olduğunu, usulsüz tebligattan 03/02/2015 günü haberdar olduğunu ileri sürerek 04/02/2015 tarihli itirazları gereğince takibin durdurulmasını istemiş olup, borçlunun bu yöndeki istemi, tebligat usulsüzlüğü şikayeti olmakla, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca ıttıla tarihinden itibaren yedi gün içerisinde ileri sürülmesi gerekmektedir.

Somut olayda; 22/01/2015 günü tebliğ edilen örnek 7 ödeme emrinden borçlu 03/02/2015 tarihinde haberdar olduğunu beyan ederek, bu tarihten itibaren yasal yedi günlük süreden sonra 25/02/2015 tarihinde icra mahkemesine başvurmuştur.

O halde mahkemece, tebligat usulsüzlüğü şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre alacaklının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
''Adalet suçu suçluyu değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır''

Benzer Konular (10)

2577

Yanıtlar: 0
Gösterim: 3559