Tüzel kişiyi veya gerçek kişiyi temsil yetkisi olmayan kişinin istihkak iddiasında bulunamayacağı

Başlatan Özgür KOCA, 22 Şubat 2020, 08:24:42

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_Özgür KOCA
8. Hukuk Dairesi         2016/21543 E.  ,  2020/516 K.


"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR
Davacı alacaklı vekili, 01.04.2013 tarihinde haczedilen mallarla ilgili olarak davalı üçüncü kişi lehine çalışan ... tarafından istihkak iddiasında bulunulduğunu, çalışan tarafından yapılan istihkak iddiasının geçersiz olduğunu, borçlu ve üçüncü kişi arasında muvazaa bulunduğunu belirterek, davanın kabulü ile istihkak iddiasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı üçüncü kişi vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, borçlu ve üçüncü kişi arasındaki iş yeri devrinin muvazaalı olduğu gerekçesi ile, davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı üçüncü kişi vekili temyiz etmiştir.

Dava, alacaklının İİK'nin 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.

Bu tür davaların dinlenebilmesi için ön koşul, malın üçüncü kişi elinde haczedilmesi üzerine üçüncü kişi tarafından haczedilen mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı gibi sınırlı bir ayni hakka vs. dayanarak istihkak iddiasında bulunulmasıdır. İstihkak iddiası, tüzel kişilerde tüzel kişiyi temsile yetkili organlarca, gerçek kişilerde ise ya kendisi tarafından ya da bu kişiyi temsile yetkili kişilerce ileri sürülebilir. Tüzel kişiyi veya gerçek kişiyi temsil yetkisi olmayan kişinin yaptığı iddia, geçerli bir istihkak iddiası sayılmaz.

Somut olayda, dava konusu 01.04.2013 tarihinde yapılan haciz sırasında üçüncü kişi şirket yararına istihkak iddiasında bulunan ... üçüncü kişi şirketin ortağı ya da yetkili temsilcisi olmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.


Davalı üçüncü kişi tarafından hacizden itibaren İİK'nin 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiası da bulunmamaktadır.

O halde, davacı alacaklının İİK'nin 99. maddesi hükümlerine göre istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından, 6100 sayılı HMK'nin 114/ h ve 115/2 maddeleri uyarınca, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nin 366 ve 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 22.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





8. Hukuk Dairesi         2016/13409 E.  ,  2019/11802 K.


"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi.
DAVA TÜRÜ : İstihkak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı üçüncü kişi vekili, 20/08/2015 tarihinde haczedilen mahcuzların vekil edeni şirkete ait olduğunu belirterek, istihkak iddialarının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı alacaklı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Makemece, haciz mahallinde istihkak iddiasında bulunan ...'nin üçüncü kişi şirketi temsil yetkisi bulunmadığı, bu nedenle davacı üçüncü kişinin haciz sırasında istihkak iddiasında bulunmuş sayılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, üçüncü kişinin İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.

Davaya konu 20/08/2015 tarihli hacizde hazır bulunan ... üçüncü kişi lehine istihkak iddiasında bulunmuştur. Geri çevirme üzerine dosyaya kazandırılan ... 2. Noterliğinin 15929 yevmiye numaralı 01/11/1995 tarihli vekaletname ile ...'nin üçüncü kişi şirket ortak ve yetkilisi ... tarafından "...resmi ve hususi daireler, hakiki ve hükmi şahıslar nezdinde bizi tam bir selahiyetle temsile...tam yetki ile bizi temsile.." yetkili kılındığı anlaşılmaktadır.

O halde Mahkemece, ...'nin üçüncü kişi şirket adına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olduğu gözetilerek, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.


SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı 3.kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK'nin 366 ve 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 26.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Hepsihukuk: Mobil Hesapmatik: Profesyonel hesaplamalar ve içtihat programı

İcra HesapMax: Masaüstü Bilgisayarlar için Hesap Programı

Benzer Konular (10)

945

Yanıtlar: 9
Gösterim: 24429