kadastro tespitine itiraz davasının makul sürede sonuçlanmadığı

Başlatan Deniz034, 20 Nisan 2019, 12:52:38

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_Deniz034

Özet:
      BAŞVURUNUN KONUSU 1.   Başvurucular, 26/9/1983 tarihinde Ceyhan Kadastro Mahkemesinde aleyhlerine açılan kadastro tespitine itiraz davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek, tazminat talep etmişlerdir.
Esas No:2013/9322
Karar No:0/0
K. Tarihi:

ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
A..... VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/9322)

Karar Tarihi: 8/9/2014
BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR
Başkan

I.      BAŞVURUNUN KONUSU

1.   Başvurucular, 26/9/1983 tarihinde Ceyhan Kadastro Mahkemesinde aleyhlerine açılan kadastro tespitine itiraz davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek, tazminat talep etmişlerdir.

II.    BAŞVURU SÜRECİ

2.      Başvuru, 19/12/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.

3.           Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Bölüm tarafından 2/5/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5.         Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği, görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 26/5/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III.  OLAY VE OLGULAR

A.     Olaylar

6.         Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:

7.         Adana ili Ceyhan ilçesi Kurtpınarı köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 48 ayrı taşınmaz kısmen başvurucular ve murisleri adlarına tespit edilmiştir.

8.         Maliye Hazinesi ve 139 kişi, başvurucular ve murisleri aleyhine 26/9/1983 tarihinde Ceyhan Kadastro Mahkemesinde açtıkları davada, taşınmazların kadastro tespitlerinin iptalini ve adlarına tescilini talep etmişlerdir.

9.         Mahkemece, 1/10/2001 tarih ve E.1983/424, K.2001/35 sayılı kararla; davanın kısmen kabulüne, taşınmazların kısmen davacılar, kısmen başvurucular adlarına tapuya tescillerine karar verilmiştir.

10.     Temyiz üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 26/6/2003 tarih ve E.2003/6853, K.2003/6654 sayılı ilamıyla; toplam 26 parsel yönünden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

11.     Karar düzeltme istemi, aynı Dairenin 31/5/2004 tarih ve E.2004/5508, K.2004/7890 sayılı ilamıyla reddedilmiştir.

12.     Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda; 28/11/2008 tarih ve E.2004/4, K.2008/22 sayılı kararla, davanın kısmen kabulüne, bozma kararı kapsamında kalan taşınmazların kısmen davacılar, kısmen başvurucular adlarına tapuya tescillerine karar verilmiştir.

13.     Temyiz üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 22/4/2013 tarih ve E.2013/2632, K.2013/4081 sayılı ilamıyla; kararın taraflardan bir kısmına tebliğ edilmediği gerekçesiyle tebliğ edildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.

14.     Geri çevirme kararı sonrasında dosya henüz Yargıtaya gönderilmemiştir.

B.       İlgili Hukuk

15.     12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 30. maddesi ile 21/6/1987 tarih ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 25. maddesinin birinci fıkrası, 28. maddesinin birinci fıkrası, 29. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları, 30. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36. maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi.

IV.   İNCELEME VE GEREKÇE

16.     Mahkemenin 8/9/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucuların 19/12/2013 tarih ve 2013/9322 numaralı bireysel başvuruları incelenip gereği düşünüldü:

A.   Başvurucuların İddiaları

17.     Başvurucular, 26/9/1983 tarihinde Ceyhan Kadastro Mahkemesinde aleyhlerine açılan kadastro tespitine itiraz davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

18.     Başvurucular vekili, 21/1/2014 tarihli dilekçesiyle başvurucular ....in Derece Mahkemesi kararında yer almadıklarını, bu nedenle anılan başvuruculara ilişkin olarak başvuruya devam edilmediğini bildirmiştir.

B.     Değerlendirme

1.       Kabul Edilebilirlik Yönünden

a.     Bireysel Başvuruları Takipsiz Bırakan Başvurucular Yönünden

19.     6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un, "Esas hakkındaki inceleme" kenar başlıklı 49. maddesinin (7) numaralı fıkrası şöyledir:

"Bireysel başvuruların incelenmesinde, bu Kanun ve İçtüzükte hüküm bulunmayan h llerde ilgili usul kanunlarının bireysel başvurunun niteliğine uygun hükümleri uygulanır."

20.     6216 sayılı Kanun'un "Kararlar" kenar başlıklı 50. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:

"Davadan feragat h linde, düşme kararı verilir."

21.     Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün "Düşme kararı" başlıklı 80. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

"(1) Bölümler ya da komisyonlarca yargılamanın her aşamasında aşağıdaki hallerde düşme kararı verilebilir:
b) Başvurucunun davasını takipsiz bıraktığının anlaşılması

(2) Bölümler ya da Komisyonlar; yukarıdaki fıkrada belirtilen nitelikteki bir başvuruyu, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli kıldığı h llerde incelemeye devam edebilir."

22.     6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (5) numaralı fıkrasına göre başvurucunun, başvurunun her aşamasında başvurudan feragat etmesi mümkündür. Feragat, kelime olarak "vazgeçme" anlamına gelir.6216 sayılı Kanun'un 49. maddesinin (7) numaralı fıkrasına göre bu konuda uygulanması gereken 6100 sayılı Kanun'un 307. maddesinde, "Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir"şeklinde tanımlanmıştır(B. No: 2012/69, 12/2/2013, § 16).

23.     Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi gereğince başvurucunun başvuruya devam etmediğini ve takipsiz bıraktığını bildirmesi halinde Anayasa Mahkemesi tarafından, başvurunun İçtüzük'ün 80. maddesinin (2) numaralı fıkrasındaki istisnalar arasında bulunup bulunmadığı değerlendirilecektir.

24.     Başvuru konusu olayda, başvurucular vekili, 21/1/2014 tarihli dilekçesiyle başvurucular ....in Derece Mahkemesi kararında yer almadıklarını, bu nedenle anılan başvuruculara ilişkin olarak başvuruya devam edilmediğini bildirmiştir. Başvurucular vekilinin 21/1/2014 tarihli dilekçesiyle bir kısım başvurucular yönünden başvuruya devam etmediğini bildirmesi,İçtüzük'ün 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi kapsamında değerlendirilecek bir husus olup, İçtüzük'ün 80. maddesinin (2) numaralı fıkrasındaki istisnaların da söz konusu olmadığı anlaşılmakla, başvuru hakkında düşme kararı verilmesi gerekir.

25.     Açıklanan nedenlerle, başvurucular .....'in yaptığı başvuruların takipsiz bırakılmasınedeniyle başvurunun kabul edilebilirlik şartlarıyönünden incelenmeksizin, "düşmesine"karar verilmesi gerekir.

b.       Diğer Başvurucular Yönünden

26.     Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2.     Esas Yönünden

27.     Başvurucular, Ceyhan Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

28.     Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile AİHM kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa'nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı bir çok kararında, ilgili hükmü Sözleşme'nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, gerek Sözleşme'nin lafzi içeriğinde yer alan gerek AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına d hil edilen ilke ve haklara, Anayasa'nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına d hil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa'nın 141. maddesinin de, Anayasa'nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § § 38-39).

29.     Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § § 41-45)

30.     Anayasa'nın 36. maddesi ve Sözleşme'nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda, taşınmaz mülkiyeti hakkında Ceyhan Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasında, 3402 ve 6100 sayılı Kanun'larda yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).



31.     Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, bu tarih somut başvuru açısından 26/9/1983 tarihidir.

32.     Başvuruya konu dava, başvurucuların bir kısmının miras bırakanlarından intikalle takip etmekte oldukları bir uyuşmazlık olup, bu yönüyle makul süre değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, mirasçıların yargılamaya katıldıkları an değil, somut olayda muris açısından değerlendirmeye esas alınan sürenin başlangıç anıdır (B. No: 2013/1115, 5/12/2013, § 51).

33.     Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı bireysel başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).

34.     Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, Maliye Hazinesi ve 139 kişi tarafından, başvurucular ve murisleri aleyhine 26/9/1983 tarihinde Ceyhan Kadastro Mahkemesinde açılan davada, Mahkemece taraf teşkilinin sağlanmasından sonra tapu kayıtları ve kadastro tutanakları getirtilmiş, keşif yapılarak 1/10/2001 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmün Yargıtay 16. Hukuk Dairesince bozulması üzerine Mahkemece bozma kararına uyularak yeniden taraf teşkili sağlanmış ve keşif yapılmasına karar verilmiştir. Keşif kararlarının farklı gerekçelerle birçok defa ertelenmesinden sonra keşif yapılarak bilirkişi raporları alınmış ve 28/11/2008 tarihinde davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulmuştur. Hükmün temyizi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesince 22/4/2013 tarihinde eksik hususların tamamlanması için dosyanın Mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir. Mahkemece eksik hususlar tamamlanmamış olup, dosya henüz Yargıtaya gönderilmemiştir.

35.     İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, başvuruya konu yargılamanın kadastro mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle, 3402 sayılı Kanun'da yer alan özel usul hükümleri ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli hükümler içeren 6100 sayılı Kanun'a tabi bir yargılama faaliyetinin söz konusu olduğu ve 3402 sayılı Kanun'da yer alan özel usul hükümleri ile 6100 sayılı Kanun'un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır( § 15).

36.     Kadastro mahkemesi nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle 3402 sayılı Kanun'da yer alan ve yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § § 54-64; B. No: 2012/12, 17/9/2013, § § 53-62; B. No: 2013/1115, 5/12/2013, § § 60-67; 2012/673, 19/12/2013, § § 37-43).

37.     Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık olduğunu ortaya koymakla birlikte, davaya bütün olarak bakıldığında, 3402 sayılı Kanun'da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama sürecine ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve yaklaşık otuz bir yıldır devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.

38.     Açıklanan nedenlerle, başvurucuların Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3.     6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

39.     Başvurucular, yargılamanın makul sürede sonuçlanmaması nedeniyle her bir başvurucu lehine 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmişlerdir.

40.     6216 sayılı Kanun'un"Kararlar" kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

            "Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan h llerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."

41.     Başvurucuların tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık otuz bir yıldır devam yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucular ...n'a ayrı ayrı 1.100,00 TL; başvurucular .....ya ayrı ayrı 8.500,00 TL; başvurucular ......'e ayrı ayrı 1.450,00 TL; başvurucu ...'ye 4.250,00 TL; başvurucular ......r'e ayrı ayrı 750,00 TL; başvurucular ...) ayrı ayrı 1.250,00 TL; başvurucular ...'a ayrı ayrı 2.150,00 TL; başvurucular ...ya ayrı ayrı 2.850,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

42.     Başvurucular ......rafından yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, diğer başvuruculartarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vek let ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin belirtilen başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.

43.     Başvuruya konu yargılamanın yaklaşık otuz bir yıldır devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

V.       HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

                      A.     1. Başvurucular ......tarafından yapılan bireysel başvurunun takipsiz bırakılması nedeniyle DÜŞMESİNE,

                                    2. Diğer başvurucuların makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

                                    3. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

B.       Başvurucular ...'a ayrı ayrı 1.100,00 TL; başvurucular ....'ya ayrı ayrı 8.500,00 TL; başvurucular ......r'e ayrı ayrı 1.450,00 TL; başvurucu ...'ye 4.250,00 TL; başvurucular ....ir'e ayrı ayrı 750,00 TL; başvurucular ..... ayrı ayrı 1.250,00 TL; başvurucular .....r'a ayrı ayrı 2.150,00 TL; başvurucular ...u'ya ayrı ayrı 2.850,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucuların tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,

C.       Başvurucular ...n tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, diğer başvurucular tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vek let ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin belirtilen BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

D.       Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,

E.       Kararın bir örneğinin Ceyhan Kadastro Mahkemesine gönderilmesine,

8/9/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.
''Adalet suçu suçluyu değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır''