YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 06.12.2018 tarihli ve 494-622 sayılı

Başlatan İçtihat, 04 Şubat 2021, 20:59:35

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_İçtihat
297
-2
ÖZET: TCK’nın 170/1-c maddesinde düzenlenen silahla ateş etme şeklindeki seçimlik hareketli
suçun sadece anılan Kanun’un 6/1-f maddesi kapsamındaki, mermi çekirdeği veya saçma tabir edilen
özel şekil ve nitelikteki maddeleri, barut gazı veya bu neviden patlayıcı ve itici güç ile uzak mesafelere
kadar atabilme özelliğine sahip olan ateşli bir silahla işlenebileceği, ses ve gaz fişeği atabilen silahlar
ise nitelikleri itibarıyla ateşli silah sayılamayacaklarından sanığın bu nitelikteki silah ile havaya
ateş etmesi eylemi korku, kaygı ve panik yaratabilecek nitelikte olsa dahi, TCK’nın 170/1. maddesi
kapsamında düzenlenen genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunu değil, başkalarının
huzur ve sükûnunu bozucu davranışları yaptırıma bağlayan 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun
36/1. maddesinde düzenlenen gürültüye neden olma kabahatini oluşturduğunun kabul edilmesi
gerekmektedir.
Sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 170. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde düzenlenen
'genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması' suçunu mu, yoksa 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 36.
maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen 'gürültüye neden olma' kabahatini mi oluşturduğu,
Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu 5237 sayılı TCK’nın 170. maddesinde,
'1) Kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku,
kaygı veya panik yaratabilecek tarzda,
...
c) Silâhla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan,
Kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır' biçiminde düzenlenmiştir.
5237 sayılı TCK’nın 'Tanımlar' başlıklı 6. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde de,
'Silah deyiminden,
1. Ateşli silâhlar,
2. Patlayıcı maddeler,
3. Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet,
4. Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli
diğer şeyler,
5. Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal,
biyolojik maddelerin' anlaşılması gerektiği belirtilmiştir.
Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik’in 'Tanımlar' başlıklı 2. maddesinin (e)
bendinde 'Ateşli silah: Mermi çekirdeği veya saçma tabir edilen özel şekil ve nitelikteki maddeleri, barut gazı
veya bu neviden patlayıcı ve itici güç ile uzak mesafelere kadar atabilen silahları,
...
ifade eder.' şeklinde tanımlanmıştır.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 36. maddesinin birinci fıkrası ise,
'Başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültüye neden olan kişiye, elli Türk Lirası idarî para
cezası verilir.' şeklinde düzenlenmiştir.
5237 sayılı TCK’nın 170. maddesinin gerekçesinde somut tehlike suçu olduğu vurgulanan genel
güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunda korunan hukuki yarar, kişilerin hayatları, vücut bütünlükleri
ve mal varlıkları bakımından bir tehlikeye maruz kalmadan huzur ve güven içerisinde yaşama haklarıdır.
Anılan maddede yasaklanan ve ceza yaptırımına bağlanan eylemlerin işlenmesi durumunda kişilerin
hayatları, vücut bütünlükleri veya mal varlıklarının zarar görme tehlikesi ortaya çıkmaktadır. Tehlikenin
belirli kişi veya kişiler bakımından söz konusu olmasına gerek yoktur. Belirsiz sayıda kişinin, dolayısıyla
toplumu oluşturan birçok kimsenin korunması amaçlanmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar bulan ve süregelen kararlarında da vurgulandığı üzere,
5237 sayılı TCK’nın 170. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde düzenlenen genel güvenliğin kasten
tehlikeye sokulması suçunun oluşabilmesi için, eylemin kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek
tarzda gerçekleşmesi yeterli değildir. Eylemde kullanılan silahın da anılan Kanun’un 6. maddesinin
birinci fıkrasının (f ) bendinde belirtilen ateşli silah olması gerekmektedir. Ateşli silah ibaresinden ne
anlaşılması gerektiğine ilişkin TCK’da bir tanım bulunmasa da, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler
Hakkında Yönetmelik’in 'Tanımlar' başlıklı 2. maddesinin (e) bendinde ateşli silahın, 'Mermi çekirdeği
veya saçma tabir edilen özel şekil ve nitelikteki maddeleri, barut gazı veya bu neviden patlayıcı ve itici güç ile
uzak mesafelere kadar atabilen silahları' ifade edeceği belirtilmiş, yine ateşli silah, Türk Dil Kurumu Türkçe
Sözlüğünde, 'Patlayıcı madde aracı ile mermi atan top, tüfek vb. silah' şeklinde açıklanmıştır. Bu anlamda
genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunda kullanılan silahın da, söz konusu tanımlara uygun
olarak, mermi çekirdeği veya saçma tabir edilen özel şekil ve nitelikteki maddeleri, barut gazı veya bu
neviden patlayıcı ve itici güç ile uzak mesafelere atabilme özelliğine sahip olması, diğer bir anlatımla
gerçek bir silah olması gerekmektedir. Kuru sıkı tabir edilen, ses ve gaz fişeği atabilen silahlar nitelikleri
itibarıyla bu suç açısından silah sayılamayacaklarından, kuru sıkı tabanca ile ateş edilmesi eyleminin,
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 36. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen 'Gürültüye neden olma'
kabahatini oluşturduğu kabul edilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde,
Sanığın, 12.11.2010 tarihinde saat 00.10 sıralarında K. İ., M. M., H. M. Alanı içinde kendisine ait olup
13.11.2010 tarihli ekspertiz raporuna göre, 6136 sayılı Kanun kapsamında olmadığı belirtilen, kuru sıkı
olarak tabir edilen, ses ve gaz fişeği atabilen silah ile havaya beş el ateş ettiği olayda,
TCK’nın 170. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde düzenlenen silahla ateş etme şeklindeki
seçimlik hareketli suçun sadece anılan Kanun’un 6. maddesinin birinci fıkrasının (f ) bendi kapsamındaki,
mermi çekirdeği veya saçma tabir edilen özel şekil ve nitelikteki maddeleri, barut gazı veya bu neviden
patlayıcı ve itici güç ile uzak mesafelere kadar atabilme özelliğine sahip olan ateşli bir silahla işlenebileceği,
ses ve gaz fişeği atabilen silahlar ise nitelikleri itibarıyla ateşli silah sayılamayacaklarından sanığın bu
nitelikteki silah ile havaya ateş etmesi eylemi korku, kaygı ve panik yaratabilecek nitelikte olsa dahi, 5237
sayılı TCK’nın 170. maddesinin birinci fıkrası kapsamında düzenlenen genel güvenliğin kasten tehlikeye
sokulması suçunu değil, başkalarının huzur ve sükûnunu bozucu davranışları yaptırıma bağlayan 5326
sayılı Kabahatler Kanunu’nun 36. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen gürültüye neden olma
kabahatini oluşturduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, sanığın eyleminin genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunu oluşturduğunu
kabul eden Yerel Mahkeme hükmünde isabet bulunmamaktadır.
...
   YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 06.12.2018 tarihli ve 494-622 sayılı

Benzer Konular (10)