Son İletiler
#21
Haciz ve Kıymet Takdiri & Hapis Hakkı İşlemleri / Ynt: İhtiyati Haciz Aşamasında...
Son İleti Gönderen Özgür KOCA - 15 Aralık 2024, 00:57:54Şikayetçi vekili istinaf dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz kararının ihtiyati tedbir olarak değerlendirilmemesi gerektiğini, Adalet Bakanlığının 03.11.2023 tarihli yazısında " İhtiyati haciz talebine ilişkin olarak yakalama konulmasına yönelik İİK'da bir düzenleme bulunmadığı gibi ayrıca bir kısıtlamaya da yer verilmemiştir." denildiğini, ihtiyati haciz müessesinin tamamlayıcı unsurlarından olan muhafaza tedbirlerinin uygulanmasında hukuka aykırı bir durum söz konusu olmayıp icra müdürlüğünün bu işlemi yapmamasını denetleyecek merciinin ise icra hukuk mahkemesi olduğunu beyan etmiş ise de; Y.12.HD.nin 2022/13831 E 2023/5379 K. Sayılı emsal içtihadında özetle;"İİK'nın iptal davalarında yargılama usulü başlıklı 281. maddesinin 2. fıkrasında "Hakim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir." düzenlemesi mevcut olup burada düzenlenen, ihtiyati haciz kararı; tasarrufun iptali davasının yargılaması sırasında alacaklının talebi üzerine mahkemece tedbir niteliğinde verilmiş bir karardır. "(Benzer karar Y.12.HD.2024/432 E. : 2024/5207 K.) denildiğinden anılan istinaf sebepleri yerinde değildir. (Adana BAM 10. HD. T:22/11/2024, E:2024/1728, K:2024/2399)
#22
Satış (ihale) & Paraların Paylaştırılması / Satış Masraflarının Peşin Yatı...
Son İleti Gönderen Özgür KOCA - 15 Aralık 2024, 00:30:36İcra ve İflas Kanunu'nun 150/g maddesi "satılması istenen rehin hakkında 92 nci maddenin üçüncü fıkrası ve 93, 96, 97, 97/a, 98 ve 99 uncu maddeler ile 112'den 137 nci maddeye kadar olan hükümler kıyas yolu ile uygulanır" hükmünü içermekte olup, İİK'nın 106. maddesi kıyasen uygulanacak maddeler arasında sayılmamıştır. Dolayısıyla satış masraflarının peşin yatırılmasına ilişkin düzenlemenin rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerde uygulanması mümkün değildir. (Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 25/06/2024 tarih ve 2024/492 Esas 2024/6455 Karar sayılı kararı) (Ankara BAM 18. HD. T:20/09/2024, E:2023/1109, K:2024/1636)
#23
Haciz ve Kıymet Takdiri & Hapis Hakkı İşlemleri / Ödeme Emrine Süresi İçinde İti...
Son İleti Gönderen Özgür KOCA - 14 Aralık 2024, 21:49:55İİK'nın 269/a maddesinin açık hükmüne göre ödeme emrine itiraz etmeyen borçlu icra mahkemesinde sadece ihtar süresi içinde ödeme yaptığını ileri sürebilir. Takibin kesinleşmesinden önce ödeme yaptığı iddiasını ileri süremez.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16/03/2021 tarih ve 2017/(6)8-2340 Esas - 2021/261 Karar sayılı ilamında belirtiği üzere "Borçlu kiracı, ödeme emrine süresi içinde itiraz ederek icra dairesine bildirmesi gereken itiraz sebebini, yani kira borcunu ödeme emrinin tebliğinden (veya takipten) önce ödemiş olduğunu, icra mahkemesinde ileri süremez ve icra mahkemesi böyle bir itirazı inceleyemez. Bu hâlde, icra mahkemesinin inceleme yetkisi, İİK'nın 269/a madde hükmünde açıkça belirtildiği gibi, borçlu kiracının ihtar (ödeme) süresi içinde kira borcunu ödeyip ödemediği konusu ile sınırlıdır. İcra mahkemesinin, süresi içinde ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlunun ödeme emrinin tebliğinden önce kira borcunu ödeyip ödemediğini inceleme yetkisi yoktur. İcra mahkemesi, bu hususu ancak borçlu kiracının süresi içinde ödeme emrine itiraz ederek kira borcunu ödemiş olduğunu (icra dairesine) bildirmiş olması hâlinde (İİK m. 269/c) inceleyebilir. Aksinin kabulü borçlu kiracının (kira borcu bakımından) ödeme emrine itiraz etmemiş olması ile itiraz etmiş olması arasında hiçbir fark bulunmadığına müncer olmaktadır ki, bu husus iki ihtimali ayrı ayrı düzenlemiş olan kanunun sistemine (İİK m. 269/a ve 269/c) aykırı düşer (Kuru, s. 835)." (Antalya BAM 6. HD. T:01/02/2024, E:2023/1401, K:2024/195)
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16/03/2021 tarih ve 2017/(6)8-2340 Esas - 2021/261 Karar sayılı ilamında belirtiği üzere "Borçlu kiracı, ödeme emrine süresi içinde itiraz ederek icra dairesine bildirmesi gereken itiraz sebebini, yani kira borcunu ödeme emrinin tebliğinden (veya takipten) önce ödemiş olduğunu, icra mahkemesinde ileri süremez ve icra mahkemesi böyle bir itirazı inceleyemez. Bu hâlde, icra mahkemesinin inceleme yetkisi, İİK'nın 269/a madde hükmünde açıkça belirtildiği gibi, borçlu kiracının ihtar (ödeme) süresi içinde kira borcunu ödeyip ödemediği konusu ile sınırlıdır. İcra mahkemesinin, süresi içinde ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlunun ödeme emrinin tebliğinden önce kira borcunu ödeyip ödemediğini inceleme yetkisi yoktur. İcra mahkemesi, bu hususu ancak borçlu kiracının süresi içinde ödeme emrine itiraz ederek kira borcunu ödemiş olduğunu (icra dairesine) bildirmiş olması hâlinde (İİK m. 269/c) inceleyebilir. Aksinin kabulü borçlu kiracının (kira borcu bakımından) ödeme emrine itiraz etmemiş olması ile itiraz etmiş olması arasında hiçbir fark bulunmadığına müncer olmaktadır ki, bu husus iki ihtimali ayrı ayrı düzenlemiş olan kanunun sistemine (İİK m. 269/a ve 269/c) aykırı düşer (Kuru, s. 835)." (Antalya BAM 6. HD. T:01/02/2024, E:2023/1401, K:2024/195)
#24
Haciz ve Kıymet Takdiri & Hapis Hakkı İşlemleri / İİK.nun 269/a Maddesi Uyarınca...
Son İleti Gönderen Özgür KOCA - 14 Aralık 2024, 20:53:15Takip hukukuna yönelik kararların temyizinde, hangi konuyu içerenler hakkında İİK.nun 36.maddesi gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilebileceği yasada ayrı ayrı yazılıdır. (Örneğin; İİK.nun 69/4, 97/3, 97/14, 269/c-3, 276/3 gibi) Ayrıca, İİK.nun 364/3.maddesinde temyizin satıştan başka icra işlemlerini durdurmayacağı hükme bağlanmıştır. İstinaf konusu edilen karar İİK.nun 269/a maddesi uyarınca açılan tahliye istemi niteliğinde bir karar olup, yukarıda yazılı maddelerde öngörülen koşulları içermediği için yasal şartlar oluşmadığından tehiri icra kararı isteminine reddine karar vermek gerekmiştir.
Adana BAM 10. HD. T.08/02/2019, E.2019/155, K.2019/194
Adana BAM 10. HD. T.08/02/2019, E.2019/136, K.2019/189
Adana BAM 10. HD. T.28/09/2018, E.2018/1908, K.2018/1175
Adana BAM 10. HD. T.17/07/2018, E.2018/1538, K.2018/996
Adana BAM 10. HD. T.08/02/2019, E.2019/155, K.2019/194
Adana BAM 10. HD. T.08/02/2019, E.2019/136, K.2019/189
Adana BAM 10. HD. T.28/09/2018, E.2018/1908, K.2018/1175
Adana BAM 10. HD. T.17/07/2018, E.2018/1538, K.2018/996
#25
Haciz ve Kıymet Takdiri & Hapis Hakkı İşlemleri / Tedbir Kararı Nedeniyle Alacak...
Son İleti Gönderen Özgür KOCA - 14 Aralık 2024, 12:22:04İcra Takibine İtiraz Eden Ancak Yasal Süre İçinde Ödeme Yapan Kiracı, İtirazını Çekmediğinden Temerrüde Düşmüş Kabul Edilir.
T.C. Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/6-1918
Karar No: 2021/1707
Karar Tarihi: 21.12.2021
I. İNCELEME SÜRECİ
Alacaklı İstemi:
1. Alacaklı vekili istem dilekçesinde; kiracısının ... ve kiralayanın ... Otelcilik ve Turizm A.Ş. olduğu "Sahil Cad. No:90 Villapark Evleri D. No: F23 ... Kemer Antalya" adresinde bulunan meskenin 30.07.1997 başlangıç tarihli kira sözleşmesi uyarınca 99 yıllığına kiralandığını ve sözleşmenin tapu siciline şerh verildiğini, ... Otelcilik şirketine ait Antalya ili, Kemer Mah. 115 ada 19 ve 20 parsel numaralı taşınmazların müvekkili şirket tarafından İstanbul 1. İflas Müdürlüğünün dosyasında yapılan ihale sonucunda satın alındığını, 11.03.2010 tarihinde tapu (tescil) işlemlerinin yapıldığını, müvekkili şirket tek başına malik olduğundan tahliyesi istenen meskenin bulunduğu Villapark sitesinin doğal olarak yöneteni konumunda olduğunu, yıllık gider katılım payı alacağı ile her kiracının payına düşen emlak vergisi, elektrik, su, vb. hizmet giderlerini ödemediğinden borçlu aleyhine tahliye talepli takip başlattıklarını, borçlunun (ödeme emrinin tebliğinden itibaren) 7 gün içinde takibe itiraz etmediğini, otuz gün içinde borç miktarını icra dosyasına yatırdığını ancak Antalya 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/560 E. sayılı dosyasında verilen ihtiyatî tedbir kararı ile alacaklının alacağını tahsil etmesinin engellendiğini, borçlunun temerrüde düştüğünü ileri sürerek borçlunun mecurdan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Borçlu Cevabı:
2. Borçlu vekili cevap dilekçesinde; alacağın tamamının icra dosyasında 10.05.2013 tarihinde ödendiğini, ödeme nedeniyle temerrütten bahsedilemeyeceğini, Antalya 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/560 E. sayılı dosyasında açmış oldukları menfi tespit davasında verilen ara karar gereği teminat yatırdıklarını ve dosyadaki paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyatî tedbir kararı verildiğini, alacaklının alacağına kavuşmasının müvekkilince değil mahkemece engellendiğini, alacaklının haklı bir zararı olur ise zararın da bu teminattan karşılanacağını belirterek istemin reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
3. Antalya 4. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 14.11.2013 tarihli ve 2013/960 E., 2013/1123 K. sayılı kararı ile; borçluya ödeme emrinin 17.04.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 7 günlük yasal süresi içinde takibe itiraz etmediği, ancak 30 günlük yasal süre dolmadan 10.05.2013 tarihinde takip konusu borcu ödediği, buna ilişkin makbuzun icra dosyasında olduğu gerekçesi ile istemin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
4. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesince 10.03.2014 tarihli ve 2014/2521 E., 2014/2783 K. sayılı kararı ile;
"...Davacı alacaklı kira alacağının tahsili için tahliye istemli başlattığı icra takibinin itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, İcra Mahkemesinden kiralananın temerrüt nedeniyle tahliyesini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Borçlar Kanun'unun 315. maddesi hükmü uyarınca temerrüt nedeniyle tahliyeye karar verilebilmesi için istenen kira parasının veya yan giderin muaccel(istenebilir) olması ve kira bedeli ile yan giderin verilen sürede ödenmemiş bulunması, ihtarnamede verilen süre içerisinde kira parasının ödenmemesi halinde akdin feshedileceğinin açıkça belirtilmesi gerekir. Kiracıya verilecek süre konut ve çatılı işyeri kiralarında en az otuz gün, ürün kiralarında en az altmış gün, diğer kira ilişkilerinde ise en az on gündür. Kira parası götürülüp ödenmesi gereken borçlardan olduğundan kiralayana götürülüp elden ödenmesi veya gideri kiracıya ait olmak koşuluyla konutta ödemeli olarak PTT kanalıyla gönderilmesi gerekir. Bundan ayrı, sözleşmede özel bir koşul kabul edilmişse bu hususta gözönünde tutulmalıdır. Açıklanan şekilde yapılmayan ödemeler yasal ödeme olarak kabul edilemez. Ancak teamül haline gelmiş bir ödeme şekli varsa bu şekilde yapılan ödemede geçerlidir.
Takibe dayanak yapılan ve hükme esas alınan 30.07.1997 başlangıç tarihli 99 yıllık kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı bu sözleşmeye dayanarak davalı hakkında 09.04.2013 tarihinde tahliye istemli başlattığı icra takibi ile 2011-2013 yılları arası yıllık gider katılım payı bedelleri 20.449 TL asıl, 650.17 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.099.17 TL'nin tahsilini istemiştir. Ödeme emri davalıya 17.04.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu 24.04.2013 tarihli dilekçesi ile her türlü itiraz haklarını saklı tutarak kapak hesabının yapılmasını istemiş, bunun üzerine 10.5.2013 tarihinde takibe konu borcu 24.022.27 TL olarak icra dosyasına ödemiştir. Öte yandan davalının Antalya 4.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2013/560 Esasında açtığı menfi tespit davasında verilen tedbir kararı ile icra dosyasına ödenen bu paranın menfi tespit davasının sonucuna kadar ödenmemesine karar verilmiştir. Her ne kadar takibe konu yan giderler yasal süre içerisinde icra dosyasına ödenmiş ise de icra dosyasına ödenen bu bedelin davacıya ödenmesi tedbiren engellendiğinden ödemenin yasal 30 gün içinde ödendiğinden bahsedilemez. O nedenle temerrüt olgusu gerçekleşmiştir. Bu nedenle tahliyeye karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir..." gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
6. Antalya 4. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 22.01.2015 tarihli ve 2014/1293 E., 2015/64 K. sayılı kararı ile; öncelikle icra dosyasında tahliye ihtarlı ödeme emri tebliğinden sonra 30 günlük ödeme süresi içinde çekince ileri sürülmeksizin takip konusu borç borçlu tarafından ödenmiş olduğundan İcra ve İflas Kanunu (İİK)'nun 269/a maddesindeki şartlar oluşmadığından istemin reddi gerektiği, İİK'nın 72/3. maddesi gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında verilen tedbir kararının borçlunun iradesi ile değil mahkemenin takdiri ile verildiğinden takipte sırf tedbir kararı nedeniyle borçlunun temerrüdünün oluşmayacağı, borçlunun takip konusu borcu kendisine tebliğ edilen (13) örnek ödeme emri şartlarına göre ödediği, bu durumda borçlunun temerrüdünden söz edilemeyeceği, kaldı ki menfi tespit davasında verilen tedbir kararı nedeniyle alacaklının zararının alınan teminat kapsamında güvence altına alındığı, aksi hâlde alınan teminatın ve korunan hukukî yararın hukukî dayanaktan yoksun kalacağı gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
7. Direnme kararı süresi içinde alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
8. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; tahliye talepli ilamsız icra takibinin itirazsız kesinleşmesi üzerine yasal otuz günlük ödeme süresi içinde takibe konu borcun icra dosyasına ödenmesi ancak menfi tespit davasında verilen tedbir kararı ile bu paranın alacaklıya ödenmesinin tedbiren engellenmesi karşısında temerrüdün oluşup oluşmayacağı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
9. İcra ve İflas Kanunu'nun 269-269/d maddeleri arasında kira bedelinin ödenmemesi nedeniyle ilamsız tahliye takibi düzenlenmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanunu'na (BK) göre kiraya verenin kira sözleşmesini feshedilebilmesi için öncelikle kiracıya fesih ihtarnamesi göndermesi gerekir. Kiraya veren ödenmemiş kiranın tahsili için yaptığı ilamsız takip talebinde, kiracıya ödeme emri ile BK'nın 260 veya 288. [6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 315 veya 362] maddelerinde yazılı ihtarın da yapılmasını isteyebilir. Böylece kiracının kira borcunu ödemede geciktiği hâlde kiraya veren aynı takipte hem ödenmeyen kira bedellerini, hem de borçlunun temerrüt nedeniyle tahliyesini talep edebilir. TBK'nın 314 ve 315. maddelerinde kira bedeli veya yan gideri ödeme borcunu ifa etmeyen kiracının temerrüdü düzenlenmiştir (Sadece kira borcunu değil yan gideri de ödemeyen kiracının temerrüdü sebebiyle kiralayan alacaklı akdin feshi istenebilir). Kiralayan alacaklı, sadece kira borcunu değil yan gideri ödemeyen kiracının temerrüdü sebebiyle akdin feshini isteyebilir.
10. Alacaklının (kiraya verenin) ilamsız tahliye takip talebini alan icra dairesi, borçluya ihtarlı (örnek 13 nolu) ödeme emri gönderir. Bu ödeme emrinde diğer kayıtlarla birlikte, borçlunun (kiracının) kural olarak yedi gün içinde ödeme emrine itiraz edebileceği, itiraz süresi içinde kira sözleşmesini ve varsa yazılı kira sözleşmesindeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse (inkâr etmezse) kira sözleşmesini kabul etmiş sayılacağı, kira borcunu ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren BK'nın 260 veya 288. (TBK m. 315 veya 362) maddelerinde belirtilen (konut ve çatılı işyeri kiralarında en az otuz gün, ürün kiralarında en az altmış gün, diğer kira ilişkilerinde ise en az on gün) belli bir süre içinde ödemesi, itiraz süresi içinde (İİK m. 62'ye göre) ödeme emrine itiraz etmez ve ödeme süresi içinde borcu (kirayı) ödemez ise kiraya verenin (alacaklının) kesinleşen kira alacağı için haciz isteyebileceği (İİK m.78 vd) ve icra mahkemesinden (kiracının) kiralanan taşınmazdan tahliyesini isteyebileceği ihtar edilir.
11. Borçlu itiraz süresi içinde ödeme emrine itiraz etmez ise ilamsız tahliye takibi kesinleşir. Borçlu (kiracının) süresinde ödeme emrine itiraz etmemesi ile ilamsız tahliye takibi kesinleşirse de, alacaklı (kiraya veren) bunun üzerine hemen haciz ve tahliye isteyemez. Borçlu ödeme süresi içinde (on, otuz veya altmış gün) borcunu (kirayı) ödeyebilir. Borçlu ödeme emri tebliğinden itibaren ödeme süresi içinde kira borcunu öderse, ilamsız tahliye takibi son bulur, alacaklı haciz ve tahliye isteyemez (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 828-829).
12. İcra ve İflas Kanunu'nun 269/a maddesine göre, borçlu itiraz etmez ve kira borcunu da ödemezse alacaklı ödeme süresinin bitim tarihini takip eden altı ay içinde icra mahkemesinden tahliye isteyebilir. Alacaklının tahliye talebi üzerine icra mahkemesi ilk önce alacaklının ilamsız tahliye takip talebinin kanuna uygun olup olmadığını inceler. Takip talebi kanuna uygun değilse, özellikle alacaklı takip talebinde tahliye istememişse, icra mahkemesi tahliye talebinin reddine karar verir. Bundan sonra, icra mahkemesi, borçlu kiracıya gönderilen ödeme emrinin kanuna uygun olup olmadığını inceler. Ödeme emri kanuna uygun değilse, özellikle ödeme emrinde ödeme (ihtar) süresi yanlış (noksan) gösterilmişse, ödeme emrinde ödeme (ihtar) süresi yazılı değilse veya ödeme emrinde tahliye ihtarı yok (tebliğ edilen ödeme emri 13 örnek nolu ödeme emri değil) ise icra mahkemesi tahliye talebinin reddine karar verir. İcra mahkemesi, takip talebinin ve ödeme emrinin kanuna uygun olduğunu tespit ederse, bunun üzerine, borçlu kiracının süresi içinde ödeme emrine itiraz edip etmediğini araştırır. Buna göre, icra mahkemesi, borçlunun süresinde ödeme emrine itiraz etmediğini (veya itiraz etmemiş sayıldığını) tespit ederse, borçlunun ödeme (ihtar) süresi içinde kira borcunu ödeyip ödemediğini inceler (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 831, 833).
13. Türk Borçlar Kanunu'nun 89. maddesinde "para borcu" alacaklının ifa anındaki yerleşim yerinde ödenir. Başka bir ifadeyle, para borçları alacaklıya "götürülecek borçlar" dandır.
14. Kira bedeli de para borcu olup TBK'nın 89. maddesi hükmüne göre kural olarak kiraya verenin ikametgâhında ödenir. Borçlu aleyhine kira alacağı için icra takibi başlatılmış olması hâlinde ise kira bedelini ödeme borcundan ödeme (ihtar) süresi içinde kira parasının eksiksiz, kayıtsız ve şartsız alacaklının eline geçmesini sağlayacak şekilde ödeme yapmak suretiyle kurtulabilir. Hukuk Genel Kurulunun 02.11.2021 tarihli ve 2017/(6)3-980 E., 2021/1302 K. sayılı kararında da bu hususlar benimsenmiştir. "Alacaklıya ödenmemesi kaydıyla" icra dairesine ödenen kira borcu borçluyu temerrütten kurtarmaz.
15. Süresi içinde ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlu, ödeme (ihtar) süresi içinde kira borcunu tamamen ödememiş ise ihtar müddetinin bitim tarihini takip eden altı ay içinde alacaklı kiraya verenin talebi üzerine icra mahkemesi, borçlu kiracının tahliyesine karar verir (İİK m. 269/a).
16. Kiralanan taşınmazların kira bedelinin ödenmemesi nedeniyle ilamsız icra yolu ile tahliyesinde (İİK m. 269-269/d), borçlu kiracı borçlu bulunmadığının (veya kiracı olmadığının) tespiti için menfi tespit davası açabilir (İİK m. 269/d, 72). İlamsız tahliye takibinden önce de kiracı hukukî yararı bulunmak şartı ile menfi tespit davası açabilir. Bundan sonra alacaklı kiralayan ilamsız tahliye takibi yaparsa menfi tespit davasına bakan mahkeme, borçlu kiracının talebi üzerine teminat karşılığında ilamsız tahliye takibinin durdurulmasına ihtiyatî tedbir yolu ile kararı verebilir (İİK m. 269/d, 72/2). Fakat ilamsız tahliye takibinden sonra borçlu kiracının menfi tespit davası açmış olması hâlinde menfi tespit davasına bakan mahkeme ihtiyatî tedbir yolu ile ilamsız tahliye takibinin durdurulmasına karar veremez (269/d, 72/2, c. 1) (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 220).
17. İlamsız tahliye takibinden sonra borçlu kiracının menfi tespit davası açmış olması hâlinde menfi tespit davasına bakan mahkeme takibin durdurulmasına değil borçlu kiracının talebi üzerine borçlunun (altı, otuz veya altmış günlük) ödeme süresi içinde icra dairesine ödemiş olduğu kira parasının alacaklı kiralayana ödenmemesi hakkında (teminat karşılığında) ihtiyatî tedbir kararı verebilir (İİK m. 269/d, 72/3, c. 2). Ancak bu hâlde borçlu kiracı icra dairesine ödemiş olduğu paranın alacaklı kiralayana ödenmesine muvafakat etmemiş (ve böylece temerrüde düşmüş) olduğundan icra mahkemesi itirazın kaldırılması ve tahliyeye karar verir. Borçlu ödeme emrinde yazılı otuz günlük ödeme süresi içinde icra dairesine ödeme yapmış ise de ihtiyatî tedbir yolu ile alacaklıya ödenmesinin engellenmesi nedeniyle otuz günlük ihtar süresi içinde borç ifa edilmiş sayılamaz. Borçlu kiracının (ilamsız tahliye takibinden sonra) menfi tespit davası açması, icra mahkemesinin (m.269/a, 269/b veya 269/c hükmüne göre) alacaklı kiraya verenin tahliye talebini incelemesine ve tahliye kararı vermesine engel değildir. Bu menfi tespit davası tahliye talebinin incelenmesinde bekletici mesele dahi yapılamaz. Ancak menfi tespit davasına bakan mahkeme borçlu kiracının talebi üzerine teminat karşılığında tahliye kararının icrasının durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verebilir (İİK m. 72/3, c. 2 kıyasen) (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 859; Kuru, İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 220-221).
18. Borçlu kiracı icra mahkemesinin tahliye kararından sonra da menfi tespit davası açabilir ve teminat karşılığında tahliye kararının icrasının durdurulması için ihtiyatî tedbir kararı verilmesini isteyebilir (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 859; Kuru, İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 222).
19. Menfi tespit davası borçlu kiracı (davacı) lehine hükme bağlanır ise ilamsız tahliye takibi derhal durur (İİK m. 72/5, c. 1). Bundan sonra icra mahkemesi tahliye kararı veremez. İcra mahkemesinin tahliye kararı vermesinden sonra menfi tespit davası borçlu kiracı lehine hükme bağlanırsa, tahliye kararının icrası kendiliğinden durur. İcra mahkemesinin tahliye kararının icra edilmesinden (borçlu kiracının tahliye edilmesinden) sonra menfi tespit davası kiracı lehine hükme bağlanırsa, bununla icra hemen eski hâle iade edilmez. Çünkü bunun için menfi tespit davasının kabulüne ilişkin kararın kesinleşmesi gerekir (İİK m. 72/5, c. 2). Menfi tespit kararının kesinleşmesi üzerine ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra eski hâle iade edilir (İİK m. 72/5, c.2). Yani tahliye edilmiş olan taşınmaz, icra dairesi tarafından tekrar borçlu kiracıya teslim edilir (Kuru, s. 859; Kuru, İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 224).
20. Somut olayda; alacaklı tarafından borçlu aleyhine yıllık gider katılım payı, elektrik, su vb. diğer giderlerin tahsili için tahliye talepli ilamsız takip başlatıldığı, örnek (13) nolu ödeme emrinin borçluya 17.04.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun itiraz etmediği, borçlu vekilinin icra müdürlüğüne verdiği 24.04.2013 tarihli dilekçesinde "Ödeme emrine; cebri icra ve tahliye tehdidi altında bulunduğumuzdan her türlü itiraz, dava ve tazminat haklarımız saklı kalmak kaydıyla talebi karşılayacak miktardaki parayı süresi içinde depo edebilmemiz veya ihtirazi kayıtla ödemede bulunabilmemiz açısından kapak hesabı yapılması"nı şeklinde talepte bulunduğu, 10.05.2013 tarihinde borçlu tarafından icra dosyasına 24.022,27TL ödendiği, borçlu tarafından açılan menfi tespit davasında Antalya 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/560 E. sayılı dosyasında verilen 10.05.2013 tarihli tedbir kararı ile "...takip dosyasına yatırılan paranın dava sonuna kadar alacaklısına ödenmemesine..." karar verildiği, alacaklı vekilinin 17.09.2013 tarihinde icra mahkemesine başvurarak temerrüt nedeniyle tahliye talep ettiği görülmektedir.
21. İlamsız tahliye takibi ile alacaklı hem ödenmeyen kira bedeli ile yan giderlerin tahsilini hem de kiralananın tahliyesini amaçlamaktadır. TBK'nın 89. maddesinin 1. fıkrası (BK m. 73) uyarınca kira borcu götürülecek borçlardan olup, kira borcunun ifası paranın alacaklının tasarrufuna geçmesidir. İhtar süresi içinde takibe konu borç icra dosyasına ödenmiş ise de İİK'nın 72. maddesinin 3. fıkrasına göre borçlunun talebi üzerine sulh hukuk mahkemesince verilen tedbir kararı ile bu paranın alacaklının tasarrufuna geçmesi engellenmiş olup, bu hâlde borçlu kiracı icra dairesine ödemiş olduğu paranın alacaklı kiralayana ödenmesine muvafakat etmediğinden, borçlu temerrüde düşmüş olur. İhtar süresi içinde yapılan bu ödeme ile borçlu hakkında haciz uygulanmasına engel olup, temerrüdü engellemez.
22. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, süresinde takibe itiraz etmeyen borçlunun temerrüt nedeniyle tahliyesine karar verilebilmesi için borçlunun otuz gün içinde ödeme yapmamış olmasının (İİK 269-a/1) gerektiği, tahliye koşulu olan otuz günlük süre için alacaklıya ödemenin yapılabildiği tarihin değil, borçlunun ödemeyi yaptığı tarihin esas alınması gerektiği, takip konusu alacağın icra dosyasına ödenmiş olmasının İİK hükümlerine göre borcun icra dosyasına ödenmesi aşamasının tamamlanması olduğu gibi TBK hükümlerine göre de geçerli ve sonuç doğuran bir ifa olduğu, yasanın tanıdığı bir hakkın kullanılması suretiyle bu paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyatî tedbir kararı alınmış ve uygulanmış olmasının borcun ödenmediği anlamına gelmeyip icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmesi aşamasının durdurulması niteliğinde olduğu gerekçesi ile direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
23. Hâl böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
24. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK'nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.12.2021 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
T.C. Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/6-1918
Karar No: 2021/1707
Karar Tarihi: 21.12.2021
I. İNCELEME SÜRECİ
Alacaklı İstemi:
1. Alacaklı vekili istem dilekçesinde; kiracısının ... ve kiralayanın ... Otelcilik ve Turizm A.Ş. olduğu "Sahil Cad. No:90 Villapark Evleri D. No: F23 ... Kemer Antalya" adresinde bulunan meskenin 30.07.1997 başlangıç tarihli kira sözleşmesi uyarınca 99 yıllığına kiralandığını ve sözleşmenin tapu siciline şerh verildiğini, ... Otelcilik şirketine ait Antalya ili, Kemer Mah. 115 ada 19 ve 20 parsel numaralı taşınmazların müvekkili şirket tarafından İstanbul 1. İflas Müdürlüğünün dosyasında yapılan ihale sonucunda satın alındığını, 11.03.2010 tarihinde tapu (tescil) işlemlerinin yapıldığını, müvekkili şirket tek başına malik olduğundan tahliyesi istenen meskenin bulunduğu Villapark sitesinin doğal olarak yöneteni konumunda olduğunu, yıllık gider katılım payı alacağı ile her kiracının payına düşen emlak vergisi, elektrik, su, vb. hizmet giderlerini ödemediğinden borçlu aleyhine tahliye talepli takip başlattıklarını, borçlunun (ödeme emrinin tebliğinden itibaren) 7 gün içinde takibe itiraz etmediğini, otuz gün içinde borç miktarını icra dosyasına yatırdığını ancak Antalya 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/560 E. sayılı dosyasında verilen ihtiyatî tedbir kararı ile alacaklının alacağını tahsil etmesinin engellendiğini, borçlunun temerrüde düştüğünü ileri sürerek borçlunun mecurdan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Borçlu Cevabı:
2. Borçlu vekili cevap dilekçesinde; alacağın tamamının icra dosyasında 10.05.2013 tarihinde ödendiğini, ödeme nedeniyle temerrütten bahsedilemeyeceğini, Antalya 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/560 E. sayılı dosyasında açmış oldukları menfi tespit davasında verilen ara karar gereği teminat yatırdıklarını ve dosyadaki paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyatî tedbir kararı verildiğini, alacaklının alacağına kavuşmasının müvekkilince değil mahkemece engellendiğini, alacaklının haklı bir zararı olur ise zararın da bu teminattan karşılanacağını belirterek istemin reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
3. Antalya 4. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 14.11.2013 tarihli ve 2013/960 E., 2013/1123 K. sayılı kararı ile; borçluya ödeme emrinin 17.04.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 7 günlük yasal süresi içinde takibe itiraz etmediği, ancak 30 günlük yasal süre dolmadan 10.05.2013 tarihinde takip konusu borcu ödediği, buna ilişkin makbuzun icra dosyasında olduğu gerekçesi ile istemin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
4. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesince 10.03.2014 tarihli ve 2014/2521 E., 2014/2783 K. sayılı kararı ile;
"...Davacı alacaklı kira alacağının tahsili için tahliye istemli başlattığı icra takibinin itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, İcra Mahkemesinden kiralananın temerrüt nedeniyle tahliyesini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Borçlar Kanun'unun 315. maddesi hükmü uyarınca temerrüt nedeniyle tahliyeye karar verilebilmesi için istenen kira parasının veya yan giderin muaccel(istenebilir) olması ve kira bedeli ile yan giderin verilen sürede ödenmemiş bulunması, ihtarnamede verilen süre içerisinde kira parasının ödenmemesi halinde akdin feshedileceğinin açıkça belirtilmesi gerekir. Kiracıya verilecek süre konut ve çatılı işyeri kiralarında en az otuz gün, ürün kiralarında en az altmış gün, diğer kira ilişkilerinde ise en az on gündür. Kira parası götürülüp ödenmesi gereken borçlardan olduğundan kiralayana götürülüp elden ödenmesi veya gideri kiracıya ait olmak koşuluyla konutta ödemeli olarak PTT kanalıyla gönderilmesi gerekir. Bundan ayrı, sözleşmede özel bir koşul kabul edilmişse bu hususta gözönünde tutulmalıdır. Açıklanan şekilde yapılmayan ödemeler yasal ödeme olarak kabul edilemez. Ancak teamül haline gelmiş bir ödeme şekli varsa bu şekilde yapılan ödemede geçerlidir.
Takibe dayanak yapılan ve hükme esas alınan 30.07.1997 başlangıç tarihli 99 yıllık kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı bu sözleşmeye dayanarak davalı hakkında 09.04.2013 tarihinde tahliye istemli başlattığı icra takibi ile 2011-2013 yılları arası yıllık gider katılım payı bedelleri 20.449 TL asıl, 650.17 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.099.17 TL'nin tahsilini istemiştir. Ödeme emri davalıya 17.04.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu 24.04.2013 tarihli dilekçesi ile her türlü itiraz haklarını saklı tutarak kapak hesabının yapılmasını istemiş, bunun üzerine 10.5.2013 tarihinde takibe konu borcu 24.022.27 TL olarak icra dosyasına ödemiştir. Öte yandan davalının Antalya 4.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2013/560 Esasında açtığı menfi tespit davasında verilen tedbir kararı ile icra dosyasına ödenen bu paranın menfi tespit davasının sonucuna kadar ödenmemesine karar verilmiştir. Her ne kadar takibe konu yan giderler yasal süre içerisinde icra dosyasına ödenmiş ise de icra dosyasına ödenen bu bedelin davacıya ödenmesi tedbiren engellendiğinden ödemenin yasal 30 gün içinde ödendiğinden bahsedilemez. O nedenle temerrüt olgusu gerçekleşmiştir. Bu nedenle tahliyeye karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir..." gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
6. Antalya 4. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 22.01.2015 tarihli ve 2014/1293 E., 2015/64 K. sayılı kararı ile; öncelikle icra dosyasında tahliye ihtarlı ödeme emri tebliğinden sonra 30 günlük ödeme süresi içinde çekince ileri sürülmeksizin takip konusu borç borçlu tarafından ödenmiş olduğundan İcra ve İflas Kanunu (İİK)'nun 269/a maddesindeki şartlar oluşmadığından istemin reddi gerektiği, İİK'nın 72/3. maddesi gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında verilen tedbir kararının borçlunun iradesi ile değil mahkemenin takdiri ile verildiğinden takipte sırf tedbir kararı nedeniyle borçlunun temerrüdünün oluşmayacağı, borçlunun takip konusu borcu kendisine tebliğ edilen (13) örnek ödeme emri şartlarına göre ödediği, bu durumda borçlunun temerrüdünden söz edilemeyeceği, kaldı ki menfi tespit davasında verilen tedbir kararı nedeniyle alacaklının zararının alınan teminat kapsamında güvence altına alındığı, aksi hâlde alınan teminatın ve korunan hukukî yararın hukukî dayanaktan yoksun kalacağı gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
7. Direnme kararı süresi içinde alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
8. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; tahliye talepli ilamsız icra takibinin itirazsız kesinleşmesi üzerine yasal otuz günlük ödeme süresi içinde takibe konu borcun icra dosyasına ödenmesi ancak menfi tespit davasında verilen tedbir kararı ile bu paranın alacaklıya ödenmesinin tedbiren engellenmesi karşısında temerrüdün oluşup oluşmayacağı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
9. İcra ve İflas Kanunu'nun 269-269/d maddeleri arasında kira bedelinin ödenmemesi nedeniyle ilamsız tahliye takibi düzenlenmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanunu'na (BK) göre kiraya verenin kira sözleşmesini feshedilebilmesi için öncelikle kiracıya fesih ihtarnamesi göndermesi gerekir. Kiraya veren ödenmemiş kiranın tahsili için yaptığı ilamsız takip talebinde, kiracıya ödeme emri ile BK'nın 260 veya 288. [6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 315 veya 362] maddelerinde yazılı ihtarın da yapılmasını isteyebilir. Böylece kiracının kira borcunu ödemede geciktiği hâlde kiraya veren aynı takipte hem ödenmeyen kira bedellerini, hem de borçlunun temerrüt nedeniyle tahliyesini talep edebilir. TBK'nın 314 ve 315. maddelerinde kira bedeli veya yan gideri ödeme borcunu ifa etmeyen kiracının temerrüdü düzenlenmiştir (Sadece kira borcunu değil yan gideri de ödemeyen kiracının temerrüdü sebebiyle kiralayan alacaklı akdin feshi istenebilir). Kiralayan alacaklı, sadece kira borcunu değil yan gideri ödemeyen kiracının temerrüdü sebebiyle akdin feshini isteyebilir.
10. Alacaklının (kiraya verenin) ilamsız tahliye takip talebini alan icra dairesi, borçluya ihtarlı (örnek 13 nolu) ödeme emri gönderir. Bu ödeme emrinde diğer kayıtlarla birlikte, borçlunun (kiracının) kural olarak yedi gün içinde ödeme emrine itiraz edebileceği, itiraz süresi içinde kira sözleşmesini ve varsa yazılı kira sözleşmesindeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse (inkâr etmezse) kira sözleşmesini kabul etmiş sayılacağı, kira borcunu ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren BK'nın 260 veya 288. (TBK m. 315 veya 362) maddelerinde belirtilen (konut ve çatılı işyeri kiralarında en az otuz gün, ürün kiralarında en az altmış gün, diğer kira ilişkilerinde ise en az on gün) belli bir süre içinde ödemesi, itiraz süresi içinde (İİK m. 62'ye göre) ödeme emrine itiraz etmez ve ödeme süresi içinde borcu (kirayı) ödemez ise kiraya verenin (alacaklının) kesinleşen kira alacağı için haciz isteyebileceği (İİK m.78 vd) ve icra mahkemesinden (kiracının) kiralanan taşınmazdan tahliyesini isteyebileceği ihtar edilir.
11. Borçlu itiraz süresi içinde ödeme emrine itiraz etmez ise ilamsız tahliye takibi kesinleşir. Borçlu (kiracının) süresinde ödeme emrine itiraz etmemesi ile ilamsız tahliye takibi kesinleşirse de, alacaklı (kiraya veren) bunun üzerine hemen haciz ve tahliye isteyemez. Borçlu ödeme süresi içinde (on, otuz veya altmış gün) borcunu (kirayı) ödeyebilir. Borçlu ödeme emri tebliğinden itibaren ödeme süresi içinde kira borcunu öderse, ilamsız tahliye takibi son bulur, alacaklı haciz ve tahliye isteyemez (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 828-829).
12. İcra ve İflas Kanunu'nun 269/a maddesine göre, borçlu itiraz etmez ve kira borcunu da ödemezse alacaklı ödeme süresinin bitim tarihini takip eden altı ay içinde icra mahkemesinden tahliye isteyebilir. Alacaklının tahliye talebi üzerine icra mahkemesi ilk önce alacaklının ilamsız tahliye takip talebinin kanuna uygun olup olmadığını inceler. Takip talebi kanuna uygun değilse, özellikle alacaklı takip talebinde tahliye istememişse, icra mahkemesi tahliye talebinin reddine karar verir. Bundan sonra, icra mahkemesi, borçlu kiracıya gönderilen ödeme emrinin kanuna uygun olup olmadığını inceler. Ödeme emri kanuna uygun değilse, özellikle ödeme emrinde ödeme (ihtar) süresi yanlış (noksan) gösterilmişse, ödeme emrinde ödeme (ihtar) süresi yazılı değilse veya ödeme emrinde tahliye ihtarı yok (tebliğ edilen ödeme emri 13 örnek nolu ödeme emri değil) ise icra mahkemesi tahliye talebinin reddine karar verir. İcra mahkemesi, takip talebinin ve ödeme emrinin kanuna uygun olduğunu tespit ederse, bunun üzerine, borçlu kiracının süresi içinde ödeme emrine itiraz edip etmediğini araştırır. Buna göre, icra mahkemesi, borçlunun süresinde ödeme emrine itiraz etmediğini (veya itiraz etmemiş sayıldığını) tespit ederse, borçlunun ödeme (ihtar) süresi içinde kira borcunu ödeyip ödemediğini inceler (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 831, 833).
13. Türk Borçlar Kanunu'nun 89. maddesinde "para borcu" alacaklının ifa anındaki yerleşim yerinde ödenir. Başka bir ifadeyle, para borçları alacaklıya "götürülecek borçlar" dandır.
14. Kira bedeli de para borcu olup TBK'nın 89. maddesi hükmüne göre kural olarak kiraya verenin ikametgâhında ödenir. Borçlu aleyhine kira alacağı için icra takibi başlatılmış olması hâlinde ise kira bedelini ödeme borcundan ödeme (ihtar) süresi içinde kira parasının eksiksiz, kayıtsız ve şartsız alacaklının eline geçmesini sağlayacak şekilde ödeme yapmak suretiyle kurtulabilir. Hukuk Genel Kurulunun 02.11.2021 tarihli ve 2017/(6)3-980 E., 2021/1302 K. sayılı kararında da bu hususlar benimsenmiştir. "Alacaklıya ödenmemesi kaydıyla" icra dairesine ödenen kira borcu borçluyu temerrütten kurtarmaz.
15. Süresi içinde ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlu, ödeme (ihtar) süresi içinde kira borcunu tamamen ödememiş ise ihtar müddetinin bitim tarihini takip eden altı ay içinde alacaklı kiraya verenin talebi üzerine icra mahkemesi, borçlu kiracının tahliyesine karar verir (İİK m. 269/a).
16. Kiralanan taşınmazların kira bedelinin ödenmemesi nedeniyle ilamsız icra yolu ile tahliyesinde (İİK m. 269-269/d), borçlu kiracı borçlu bulunmadığının (veya kiracı olmadığının) tespiti için menfi tespit davası açabilir (İİK m. 269/d, 72). İlamsız tahliye takibinden önce de kiracı hukukî yararı bulunmak şartı ile menfi tespit davası açabilir. Bundan sonra alacaklı kiralayan ilamsız tahliye takibi yaparsa menfi tespit davasına bakan mahkeme, borçlu kiracının talebi üzerine teminat karşılığında ilamsız tahliye takibinin durdurulmasına ihtiyatî tedbir yolu ile kararı verebilir (İİK m. 269/d, 72/2). Fakat ilamsız tahliye takibinden sonra borçlu kiracının menfi tespit davası açmış olması hâlinde menfi tespit davasına bakan mahkeme ihtiyatî tedbir yolu ile ilamsız tahliye takibinin durdurulmasına karar veremez (269/d, 72/2, c. 1) (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 220).
17. İlamsız tahliye takibinden sonra borçlu kiracının menfi tespit davası açmış olması hâlinde menfi tespit davasına bakan mahkeme takibin durdurulmasına değil borçlu kiracının talebi üzerine borçlunun (altı, otuz veya altmış günlük) ödeme süresi içinde icra dairesine ödemiş olduğu kira parasının alacaklı kiralayana ödenmemesi hakkında (teminat karşılığında) ihtiyatî tedbir kararı verebilir (İİK m. 269/d, 72/3, c. 2). Ancak bu hâlde borçlu kiracı icra dairesine ödemiş olduğu paranın alacaklı kiralayana ödenmesine muvafakat etmemiş (ve böylece temerrüde düşmüş) olduğundan icra mahkemesi itirazın kaldırılması ve tahliyeye karar verir. Borçlu ödeme emrinde yazılı otuz günlük ödeme süresi içinde icra dairesine ödeme yapmış ise de ihtiyatî tedbir yolu ile alacaklıya ödenmesinin engellenmesi nedeniyle otuz günlük ihtar süresi içinde borç ifa edilmiş sayılamaz. Borçlu kiracının (ilamsız tahliye takibinden sonra) menfi tespit davası açması, icra mahkemesinin (m.269/a, 269/b veya 269/c hükmüne göre) alacaklı kiraya verenin tahliye talebini incelemesine ve tahliye kararı vermesine engel değildir. Bu menfi tespit davası tahliye talebinin incelenmesinde bekletici mesele dahi yapılamaz. Ancak menfi tespit davasına bakan mahkeme borçlu kiracının talebi üzerine teminat karşılığında tahliye kararının icrasının durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verebilir (İİK m. 72/3, c. 2 kıyasen) (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 859; Kuru, İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 220-221).
18. Borçlu kiracı icra mahkemesinin tahliye kararından sonra da menfi tespit davası açabilir ve teminat karşılığında tahliye kararının icrasının durdurulması için ihtiyatî tedbir kararı verilmesini isteyebilir (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 859; Kuru, İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 222).
19. Menfi tespit davası borçlu kiracı (davacı) lehine hükme bağlanır ise ilamsız tahliye takibi derhal durur (İİK m. 72/5, c. 1). Bundan sonra icra mahkemesi tahliye kararı veremez. İcra mahkemesinin tahliye kararı vermesinden sonra menfi tespit davası borçlu kiracı lehine hükme bağlanırsa, tahliye kararının icrası kendiliğinden durur. İcra mahkemesinin tahliye kararının icra edilmesinden (borçlu kiracının tahliye edilmesinden) sonra menfi tespit davası kiracı lehine hükme bağlanırsa, bununla icra hemen eski hâle iade edilmez. Çünkü bunun için menfi tespit davasının kabulüne ilişkin kararın kesinleşmesi gerekir (İİK m. 72/5, c. 2). Menfi tespit kararının kesinleşmesi üzerine ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra eski hâle iade edilir (İİK m. 72/5, c.2). Yani tahliye edilmiş olan taşınmaz, icra dairesi tarafından tekrar borçlu kiracıya teslim edilir (Kuru, s. 859; Kuru, İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 224).
20. Somut olayda; alacaklı tarafından borçlu aleyhine yıllık gider katılım payı, elektrik, su vb. diğer giderlerin tahsili için tahliye talepli ilamsız takip başlatıldığı, örnek (13) nolu ödeme emrinin borçluya 17.04.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun itiraz etmediği, borçlu vekilinin icra müdürlüğüne verdiği 24.04.2013 tarihli dilekçesinde "Ödeme emrine; cebri icra ve tahliye tehdidi altında bulunduğumuzdan her türlü itiraz, dava ve tazminat haklarımız saklı kalmak kaydıyla talebi karşılayacak miktardaki parayı süresi içinde depo edebilmemiz veya ihtirazi kayıtla ödemede bulunabilmemiz açısından kapak hesabı yapılması"nı şeklinde talepte bulunduğu, 10.05.2013 tarihinde borçlu tarafından icra dosyasına 24.022,27TL ödendiği, borçlu tarafından açılan menfi tespit davasında Antalya 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/560 E. sayılı dosyasında verilen 10.05.2013 tarihli tedbir kararı ile "...takip dosyasına yatırılan paranın dava sonuna kadar alacaklısına ödenmemesine..." karar verildiği, alacaklı vekilinin 17.09.2013 tarihinde icra mahkemesine başvurarak temerrüt nedeniyle tahliye talep ettiği görülmektedir.
21. İlamsız tahliye takibi ile alacaklı hem ödenmeyen kira bedeli ile yan giderlerin tahsilini hem de kiralananın tahliyesini amaçlamaktadır. TBK'nın 89. maddesinin 1. fıkrası (BK m. 73) uyarınca kira borcu götürülecek borçlardan olup, kira borcunun ifası paranın alacaklının tasarrufuna geçmesidir. İhtar süresi içinde takibe konu borç icra dosyasına ödenmiş ise de İİK'nın 72. maddesinin 3. fıkrasına göre borçlunun talebi üzerine sulh hukuk mahkemesince verilen tedbir kararı ile bu paranın alacaklının tasarrufuna geçmesi engellenmiş olup, bu hâlde borçlu kiracı icra dairesine ödemiş olduğu paranın alacaklı kiralayana ödenmesine muvafakat etmediğinden, borçlu temerrüde düşmüş olur. İhtar süresi içinde yapılan bu ödeme ile borçlu hakkında haciz uygulanmasına engel olup, temerrüdü engellemez.
22. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, süresinde takibe itiraz etmeyen borçlunun temerrüt nedeniyle tahliyesine karar verilebilmesi için borçlunun otuz gün içinde ödeme yapmamış olmasının (İİK 269-a/1) gerektiği, tahliye koşulu olan otuz günlük süre için alacaklıya ödemenin yapılabildiği tarihin değil, borçlunun ödemeyi yaptığı tarihin esas alınması gerektiği, takip konusu alacağın icra dosyasına ödenmiş olmasının İİK hükümlerine göre borcun icra dosyasına ödenmesi aşamasının tamamlanması olduğu gibi TBK hükümlerine göre de geçerli ve sonuç doğuran bir ifa olduğu, yasanın tanıdığı bir hakkın kullanılması suretiyle bu paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyatî tedbir kararı alınmış ve uygulanmış olmasının borcun ödenmediği anlamına gelmeyip icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmesi aşamasının durdurulması niteliğinde olduğu gerekçesi ile direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
23. Hâl böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
24. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK'nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.12.2021 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
#26
Haciz ve Kıymet Takdiri & Hapis Hakkı İşlemleri / Satış Vaadi Sözleşmesine Dayal...
Son İleti Gönderen Özgür KOCA - 14 Aralık 2024, 09:55:1412. Hukuk Dairesi 2024/4327 E. , 2024/9463 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davalı/alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
İcra mahkemesi icra dairelerinin işlemlerinin doğru ve kanuna uygun olup olmadığını denetlemek ve kanunla kendisine verilen işlere bakmak üzere kurulmuştur (İİK m.4). İcra dairelerinin işlemlerine karşı yapılacak şikayetleri (m.16-18), borçlu ve alacaklının itiraz ve itirazın kaldırılması taleplerini (m. 68-68/a, 147, 150/a, 169/a, 170, 269/b, 269/c, 275 kapsamında) inceleyip karara bağlar. Hacizde ve iflastaki istihkak davalarına icra mahkemesinde bakılır. (m. 97-99, 228) İİK'nın 331 ve sonraki maddelerindeki icra-iflas suçlarından büyük bir kısmına bakmak icra mahkemesi görevindedir. Yine İİK'nın özel hükümlerle görevlendirdiği (m. 26, 33, 71, 89, 121, 153, 251, 254, 256, 285, 297, 318) konularda da inceleme yapar.
İcra mahkemesinin görevine giren şikayet, icra müdürünün icra-iflas hukuku ile ilgili hükümleri uygulamaması veya yanlış uygulaması nedenine dayanır. Başka bir deyişle, şikayet maddi hukuka değil, takip hukukuna ilişkin hükümlerin yanlış uygulanması halinde söz konusu olur. Şikayet ile İcra Müdürünün takip hukukuna ilişkin görevlerini hiç yapmadığı veya yanlış yaptığı ileri sürülür. Bu sebeple İcra Müdürü işleminin kanuna aykırı olması, hadiseye uygun bulunmaması, bir hakkın yerine getirilmemesi, bir hakkın sebepsiz sürüncemede bırakılması nedenleri ile şikayete gelinebilir. (Prof.Dr. Baki Kuru-İcra İflas Hukuku El Kitabı sayfa 97 ve devamı)
Kural olarak şikayet hakkı takibin taraflarına ait ise de takibe taraf olmayan üçüncü kişiler, şikayet konusu ettikleri yolsuz işlemlerin iptalinde hukuken korunan yararları bulunmak koşuluyla, şikayet hakkına sahiptirler.(Pekcanıtez H/Simil C - İcra ve İflas Hukukunda Şikayet 2. Baskı s. 49)
Şikayetin konusunu, icra ve iflas memurlarının idari nitelikteki işlemleri oluşturduğundan şikayet medeni usul hukuku anlamında bir dava değildir. Şikayet ile memur işlemlerinin kanuna ve olaya aykırılığı ileri sürülür. Şikayetin esasını oluşturan konuların maddi hukuk açısından incelenmesi bunun hakkında karar verilmesi mümkün değildir. Şikayet sonucu verilen kararlar sübjektif hakların tartışıldığı davalar yönünden kesin hüküm teşkil etmez. İİK 16. maddesine göre İcra İflas Dairesi işlemlerine karşı şikayet yoluna ancak kanunun çözümünü genel mahkemeye bırakmadığı konularda gidilebilir.(Pekcanıtez/s. 31)
Taşınmaz üzerine konulan haczin kaldırılması istemi takip hukuku açısından icra memurunun işlemini şikayet mahiyetinde olduğundan şikayet koşulları doğrultusunda çözümlenmesi gerekir (HGK 24.9.1997 tarih1997/15-461E.-1997/729 K., HGK 13.6.2001 tarih 2001/12-461 E.-2001/516 K., HGK 07.04.2004 tarih 2004/12-210 E.-2004/208 K., HGK 21.01.2020 tarih 2020/12-582 E.).
Şikayet konusu işlemin icra mahkemesince denetlenmesi sırasında ise işlemin yapıldığı tarihin esas alınması tabiidir. İcra müdürlüğünce taşınmaza haciz konulabilmesi için o tarihte borçlu adına kayıtlı olması gerekli ve yeterlidir (HGK 13.6.2001 tarih 200112-461 E.- 2001/516 K.). Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi kural olarak şahsi hak doğurur nitelikte olup, tapu kaydına işlenmekle ayni nitelik ve aleniyet kazanıp 5 yıl süre ile üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir ise de; bu ileri sürme yetkisi önleyici nitelikte değildir. Bu nedenle, taşınmazın satış vadi alacaklısı taşınmazın rızaen temliki; satışı, bağışlanması veya üzerine ipotek konulması yada taşınmazın haczedilmesini engelleyemez (HGK 1.4.2015 tarih 2013/12-1693 E.-2015/1135 K.). Satış vaadi sözleşmesine dayanılarak taşınmaz üzerinde hak iddia edilmesi ve haczin kaldırılmasının şikayet yolu ile istenilmesi halinde icra mahkemesince yapılacak iş İcra Müdürünün işleminde haciz tarihinde bir usulsüzlük olup olmadığını tespit etmekten ibarettir.
Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için 3. kişinin hacizden sonra kazandığı mülkiyet hakkına dayalı olarak haczin kaldırılması talebi maddi hukuka dayalı açacağı davanın konusunu oluşturur. Bir başka anlatımla icra müdürlüğünce usulüne uygun konulan haciz, artık genel mahkemeden alınan kararla kaldırılabilir.
Somut olayda İcra Müdürünün haciz uyguladığı tarihte taşınmazlar davadışı borçlular adına kayıtlıdır, o tarihte, satış vaadi şerhinin tapuda kayıtlı olması ise haczin konulmasına engel değildir. Bu durumda İcra Müdürünün haciz işleminde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Başvuruda bundan sonra taşınmazın mülkiyetinin kazanıldığı belirtilip mülkiyet hakkına dayanılarak haczin kaldırılması ve satış işlemlerinin durdurulması talep edilmiştir. Bu hususlar İcra Mahkemesince icra müdürünün haciz uygulama işlemi kapsamında incelenemez.
Şikayetin takip hukuku kurallarına göre reddi gerekirken maddi hukuk kuralları ile denetlenerek kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ :Davalı/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 25.04.2024 tarih ve 2024/587 E., 2024/576 K. sayılı kararının (KALDIRILMASINA), Sivas 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 28.02.2024 tarih ve 2023/253 E., 2024/76 K. sayılı kararının (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 18.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davalı/alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
İcra mahkemesi icra dairelerinin işlemlerinin doğru ve kanuna uygun olup olmadığını denetlemek ve kanunla kendisine verilen işlere bakmak üzere kurulmuştur (İİK m.4). İcra dairelerinin işlemlerine karşı yapılacak şikayetleri (m.16-18), borçlu ve alacaklının itiraz ve itirazın kaldırılması taleplerini (m. 68-68/a, 147, 150/a, 169/a, 170, 269/b, 269/c, 275 kapsamında) inceleyip karara bağlar. Hacizde ve iflastaki istihkak davalarına icra mahkemesinde bakılır. (m. 97-99, 228) İİK'nın 331 ve sonraki maddelerindeki icra-iflas suçlarından büyük bir kısmına bakmak icra mahkemesi görevindedir. Yine İİK'nın özel hükümlerle görevlendirdiği (m. 26, 33, 71, 89, 121, 153, 251, 254, 256, 285, 297, 318) konularda da inceleme yapar.
İcra mahkemesinin görevine giren şikayet, icra müdürünün icra-iflas hukuku ile ilgili hükümleri uygulamaması veya yanlış uygulaması nedenine dayanır. Başka bir deyişle, şikayet maddi hukuka değil, takip hukukuna ilişkin hükümlerin yanlış uygulanması halinde söz konusu olur. Şikayet ile İcra Müdürünün takip hukukuna ilişkin görevlerini hiç yapmadığı veya yanlış yaptığı ileri sürülür. Bu sebeple İcra Müdürü işleminin kanuna aykırı olması, hadiseye uygun bulunmaması, bir hakkın yerine getirilmemesi, bir hakkın sebepsiz sürüncemede bırakılması nedenleri ile şikayete gelinebilir. (Prof.Dr. Baki Kuru-İcra İflas Hukuku El Kitabı sayfa 97 ve devamı)
Kural olarak şikayet hakkı takibin taraflarına ait ise de takibe taraf olmayan üçüncü kişiler, şikayet konusu ettikleri yolsuz işlemlerin iptalinde hukuken korunan yararları bulunmak koşuluyla, şikayet hakkına sahiptirler.(Pekcanıtez H/Simil C - İcra ve İflas Hukukunda Şikayet 2. Baskı s. 49)
Şikayetin konusunu, icra ve iflas memurlarının idari nitelikteki işlemleri oluşturduğundan şikayet medeni usul hukuku anlamında bir dava değildir. Şikayet ile memur işlemlerinin kanuna ve olaya aykırılığı ileri sürülür. Şikayetin esasını oluşturan konuların maddi hukuk açısından incelenmesi bunun hakkında karar verilmesi mümkün değildir. Şikayet sonucu verilen kararlar sübjektif hakların tartışıldığı davalar yönünden kesin hüküm teşkil etmez. İİK 16. maddesine göre İcra İflas Dairesi işlemlerine karşı şikayet yoluna ancak kanunun çözümünü genel mahkemeye bırakmadığı konularda gidilebilir.(Pekcanıtez/s. 31)
Taşınmaz üzerine konulan haczin kaldırılması istemi takip hukuku açısından icra memurunun işlemini şikayet mahiyetinde olduğundan şikayet koşulları doğrultusunda çözümlenmesi gerekir (HGK 24.9.1997 tarih1997/15-461E.-1997/729 K., HGK 13.6.2001 tarih 2001/12-461 E.-2001/516 K., HGK 07.04.2004 tarih 2004/12-210 E.-2004/208 K., HGK 21.01.2020 tarih 2020/12-582 E.).
Şikayet konusu işlemin icra mahkemesince denetlenmesi sırasında ise işlemin yapıldığı tarihin esas alınması tabiidir. İcra müdürlüğünce taşınmaza haciz konulabilmesi için o tarihte borçlu adına kayıtlı olması gerekli ve yeterlidir (HGK 13.6.2001 tarih 200112-461 E.- 2001/516 K.). Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi kural olarak şahsi hak doğurur nitelikte olup, tapu kaydına işlenmekle ayni nitelik ve aleniyet kazanıp 5 yıl süre ile üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir ise de; bu ileri sürme yetkisi önleyici nitelikte değildir. Bu nedenle, taşınmazın satış vadi alacaklısı taşınmazın rızaen temliki; satışı, bağışlanması veya üzerine ipotek konulması yada taşınmazın haczedilmesini engelleyemez (HGK 1.4.2015 tarih 2013/12-1693 E.-2015/1135 K.). Satış vaadi sözleşmesine dayanılarak taşınmaz üzerinde hak iddia edilmesi ve haczin kaldırılmasının şikayet yolu ile istenilmesi halinde icra mahkemesince yapılacak iş İcra Müdürünün işleminde haciz tarihinde bir usulsüzlük olup olmadığını tespit etmekten ibarettir.
Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için 3. kişinin hacizden sonra kazandığı mülkiyet hakkına dayalı olarak haczin kaldırılması talebi maddi hukuka dayalı açacağı davanın konusunu oluşturur. Bir başka anlatımla icra müdürlüğünce usulüne uygun konulan haciz, artık genel mahkemeden alınan kararla kaldırılabilir.
Somut olayda İcra Müdürünün haciz uyguladığı tarihte taşınmazlar davadışı borçlular adına kayıtlıdır, o tarihte, satış vaadi şerhinin tapuda kayıtlı olması ise haczin konulmasına engel değildir. Bu durumda İcra Müdürünün haciz işleminde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Başvuruda bundan sonra taşınmazın mülkiyetinin kazanıldığı belirtilip mülkiyet hakkına dayanılarak haczin kaldırılması ve satış işlemlerinin durdurulması talep edilmiştir. Bu hususlar İcra Mahkemesince icra müdürünün haciz uygulama işlemi kapsamında incelenemez.
Şikayetin takip hukuku kurallarına göre reddi gerekirken maddi hukuk kuralları ile denetlenerek kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ :Davalı/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 25.04.2024 tarih ve 2024/587 E., 2024/576 K. sayılı kararının (KALDIRILMASINA), Sivas 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 28.02.2024 tarih ve 2023/253 E., 2024/76 K. sayılı kararının (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 18.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
#27
Haciz ve Kıymet Takdiri & Hapis Hakkı İşlemleri / Anonim Şirketlerde Pay Haczi
Son İleti Gönderen Özgür KOCA - 12 Aralık 2024, 11:45:11T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/5033
KARAR NO: 2024/1916
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ..... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
İİK'nın 94/1. maddesi "...Anonim şirketlerde paylar için pay senedi veya pay ilmuhaberi çıkarılmamışsa, borçlunun şirketteki payı icra dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedilir..." hükmüne yer verilmiştir.
Anonim şirkette, payın (hissenin) hisse senedine bağlanması zorunlu olmamakla eğer pay, hisse senedine (veya ilmuhabere) bağlanmazsa, çıplak pay olarak kalır. Hisse senedine (veya ilmuhabere) bağlanmamış (çıplak) pay da hisse senedi gibi her çeşit işlemin konusu yapılabilir, devredilebilir, rehnedilebilir, üzerinde intifa hakkı tanınabilir, haczedilebilir.
Anonim şirketlerde, paylar için pay senedi veya pay ilmuhaberi çıkartılmamışsa, borçlunun şirketteki (çıplak) payı, icra dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedilir (İİK. m. 94/1 c. 3). Buna göre, çıplak pay hissesinin haczine karar veren icra müdürü, bu hacizle ilgili muhafaza tedbiri almak için mahalline (anonim şirket merkezine) gitmek zorunda değildir. İcra müdürü, İİK m. 94/l c. 3 hükmüne göre, anonim şirkete bir ihbarname (bildiri) göndermekle de yetinebilir. Bu ihbarnamede (bildiride), borçlunun anonim şirketteki çıplak payının haczedildiği, bu haczin pay defterine işlenmesi, ilerde hisse senedi (veya ilmuhaber) çıkarılması halinde, borçlunun (çıplak) payına düşen hisse senetlerinin (veya ilmuhaberlerin) borçluya verilmeyip, icra dairesine (dosyasına) teslim edilmesi, borçluya çıplak payı ile ilgili bütün tebligatın bundan böyle icra dairesine yapılması ve borçlunun muvafakatinin alınması gereken bütün müşterek tasarruflar ve kararlar için, borçlu ortak yerine icra dairesinin muvafakatinin alınması gerektiği (anonim şirkete) ihbar edilir (bildirilir). Böylece, borçlunun, haczedilen çıplak payı üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olduğu (İİK. m. 86. m. 94/1 c. 6) anonim şirkete bildirilmiş ve buna aykırı davranışlara karşı gerekli muhafaza tedbirleri (İİK m. 90) alınmış olur.
İcra dairesinin bu ihbarnamesini (haciz bildirisini) alan anonim şirket, çıplak payın haczedildiğini şirket pay defterine işlemek zorundadır; ancak, çıplak pay haczi, şirket pay defterine işlenmemiş olsa bile, haciz bildirisinin anonim şirkete tebliğ edildiği tarihte yapılmış sayılır (İİK. m. 94/1 c. 4 Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2004 baskı, s. 392, 393).
İİK'nın 88. maddesinin birinci fıkrasına göre ise, haczolunan paraları, banknotları, hamiline ait senetleri, poliçeler ve sair cirosu kabil senetlerle altın ve gümüş ve kıymetli şeyleri icra dairesi muhafaza eder. Bu fıkrada yazılan şeylere icra dairesi tarafından el konulması, bunların haczi için geçerlik şartıdır. Anonim şirket hisselerini temsil etmek üzere çıkarılan geçici pay senedi ilmuhaberlerinin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 486/2, 490, 645, 647 ve 654. maddeleri uyarınca kıymetli evraktan sayılması nedeniyle, bu evrakın haczi için İİK'nın 88. maddesinin yukarıda belirtilen hükmü uyarınca, evraka fiilen el konulması zorunludur.
Somut uyuşmazlıkta; 16.09.2020 tarihli taleple alacaklı vekilince, borçlu şirketin, D. M. A.Ş.'deki hissesi üzerine haciz konulması ve bu konuda Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne yazı yazılması, istenilmekle 16.09.2020 tarihinde icra müdürlüğünce talep kabul edilip, borçlu şirketin D.M. A.Ş.'de bulunan hissesinin haczine yönelik İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazıl yazılmıştır. Mahkemece alınan 12.12.2022 tarihli bilirkişi raporunda, D. M. A.Ş.'nin 17.05.2013 tarih 2013-01 nolu yönetim kurulu kararı ile sermayeyi temsilen hisse senedi çıkartılmasına, hisse senedi bastırılıncaya kadar geçerli olmak üzere nama yazılı hisse senedi ilmühaberi çıkartılmasına yönünde karar alındığı ve nama yazılı hisse senedi ilmuhaberi çıkartıldığı tespit edilmiştir. Anonim Şirkette hisseleri temsil etmek üzere çıkartılan nama yazılı hisse senedi ilmuhaberinin İİK'nın 88. maddesine göre haczedilmesi gerektiği yönündeki mahkeme kararları isabetlidir. Kaldı ki İİK'nın 94. maddesine göre payın hisse senedine bağlanmadığı durumlarda çıplak pay haczinin icra dairesince şirkete tebliğ edilecek haciz yazısı ile mümkün olduğu için bu konuda Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne hisse haczine yönelik yazılan yazı ile haciz yapılamayacağından; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 Sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 Sayılı HMK'nın 370. maddeleri uyarınca ONANMASINA, alınması gereken 427,60 TL temyiz harcınından evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, 28.02.2024 gününde oy birliğiyle karar verildi.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/5033
KARAR NO: 2024/1916
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ..... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
İİK'nın 94/1. maddesi "...Anonim şirketlerde paylar için pay senedi veya pay ilmuhaberi çıkarılmamışsa, borçlunun şirketteki payı icra dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedilir..." hükmüne yer verilmiştir.
Anonim şirkette, payın (hissenin) hisse senedine bağlanması zorunlu olmamakla eğer pay, hisse senedine (veya ilmuhabere) bağlanmazsa, çıplak pay olarak kalır. Hisse senedine (veya ilmuhabere) bağlanmamış (çıplak) pay da hisse senedi gibi her çeşit işlemin konusu yapılabilir, devredilebilir, rehnedilebilir, üzerinde intifa hakkı tanınabilir, haczedilebilir.
Anonim şirketlerde, paylar için pay senedi veya pay ilmuhaberi çıkartılmamışsa, borçlunun şirketteki (çıplak) payı, icra dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedilir (İİK. m. 94/1 c. 3). Buna göre, çıplak pay hissesinin haczine karar veren icra müdürü, bu hacizle ilgili muhafaza tedbiri almak için mahalline (anonim şirket merkezine) gitmek zorunda değildir. İcra müdürü, İİK m. 94/l c. 3 hükmüne göre, anonim şirkete bir ihbarname (bildiri) göndermekle de yetinebilir. Bu ihbarnamede (bildiride), borçlunun anonim şirketteki çıplak payının haczedildiği, bu haczin pay defterine işlenmesi, ilerde hisse senedi (veya ilmuhaber) çıkarılması halinde, borçlunun (çıplak) payına düşen hisse senetlerinin (veya ilmuhaberlerin) borçluya verilmeyip, icra dairesine (dosyasına) teslim edilmesi, borçluya çıplak payı ile ilgili bütün tebligatın bundan böyle icra dairesine yapılması ve borçlunun muvafakatinin alınması gereken bütün müşterek tasarruflar ve kararlar için, borçlu ortak yerine icra dairesinin muvafakatinin alınması gerektiği (anonim şirkete) ihbar edilir (bildirilir). Böylece, borçlunun, haczedilen çıplak payı üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olduğu (İİK. m. 86. m. 94/1 c. 6) anonim şirkete bildirilmiş ve buna aykırı davranışlara karşı gerekli muhafaza tedbirleri (İİK m. 90) alınmış olur.
İcra dairesinin bu ihbarnamesini (haciz bildirisini) alan anonim şirket, çıplak payın haczedildiğini şirket pay defterine işlemek zorundadır; ancak, çıplak pay haczi, şirket pay defterine işlenmemiş olsa bile, haciz bildirisinin anonim şirkete tebliğ edildiği tarihte yapılmış sayılır (İİK. m. 94/1 c. 4 Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2004 baskı, s. 392, 393).
İİK'nın 88. maddesinin birinci fıkrasına göre ise, haczolunan paraları, banknotları, hamiline ait senetleri, poliçeler ve sair cirosu kabil senetlerle altın ve gümüş ve kıymetli şeyleri icra dairesi muhafaza eder. Bu fıkrada yazılan şeylere icra dairesi tarafından el konulması, bunların haczi için geçerlik şartıdır. Anonim şirket hisselerini temsil etmek üzere çıkarılan geçici pay senedi ilmuhaberlerinin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 486/2, 490, 645, 647 ve 654. maddeleri uyarınca kıymetli evraktan sayılması nedeniyle, bu evrakın haczi için İİK'nın 88. maddesinin yukarıda belirtilen hükmü uyarınca, evraka fiilen el konulması zorunludur.
Somut uyuşmazlıkta; 16.09.2020 tarihli taleple alacaklı vekilince, borçlu şirketin, D. M. A.Ş.'deki hissesi üzerine haciz konulması ve bu konuda Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne yazı yazılması, istenilmekle 16.09.2020 tarihinde icra müdürlüğünce talep kabul edilip, borçlu şirketin D.M. A.Ş.'de bulunan hissesinin haczine yönelik İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazıl yazılmıştır. Mahkemece alınan 12.12.2022 tarihli bilirkişi raporunda, D. M. A.Ş.'nin 17.05.2013 tarih 2013-01 nolu yönetim kurulu kararı ile sermayeyi temsilen hisse senedi çıkartılmasına, hisse senedi bastırılıncaya kadar geçerli olmak üzere nama yazılı hisse senedi ilmühaberi çıkartılmasına yönünde karar alındığı ve nama yazılı hisse senedi ilmuhaberi çıkartıldığı tespit edilmiştir. Anonim Şirkette hisseleri temsil etmek üzere çıkartılan nama yazılı hisse senedi ilmuhaberinin İİK'nın 88. maddesine göre haczedilmesi gerektiği yönündeki mahkeme kararları isabetlidir. Kaldı ki İİK'nın 94. maddesine göre payın hisse senedine bağlanmadığı durumlarda çıplak pay haczinin icra dairesince şirkete tebliğ edilecek haciz yazısı ile mümkün olduğu için bu konuda Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne hisse haczine yönelik yazılan yazı ile haciz yapılamayacağından; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 Sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 Sayılı HMK'nın 370. maddeleri uyarınca ONANMASINA, alınması gereken 427,60 TL temyiz harcınından evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, 28.02.2024 gününde oy birliğiyle karar verildi.
#28
Genel İcra Hukuku / Ynt: Kapalı nüfus kaydına iliş...
Son İleti Gönderen selimciv - 09 Aralık 2024, 16:53:44Merhaba
Bulgaristan vatandaşlık için başvurduğumda annem için. Dedemin annesinin adının Bulgaristan'daki kayıtlarla uyuşmadığı için bunun düzeltilmesine karar verdi.
Bulgaristan doğumlu dedem ve dedemin annesinin (vefat etmiş ikisi de) adını değiştirmek için Bulgaristan'dan kütüğünü çıkartıp apostil ve yeminli tercüme yaptırarak 1. Asliye Hukuk mahkemesinden dedemin annesinin adını değişimi için dilekçe verdim.
Hakim değişimi için karar verdi ama nüfus müdürlüğü istinaf dilekçesi verdi yukarıda sizin yazdığınız 2- ile başlayan paragrafı yazıp.
Şuan bu istinafın sonucu sizce ne olur. Üst mahkeme benim delillerimi (Bulgaristan'daki kütük) kabul eder mi ? Ne kadar sürer?
Bulgaristan vatandaşlık için başvurduğumda annem için. Dedemin annesinin adının Bulgaristan'daki kayıtlarla uyuşmadığı için bunun düzeltilmesine karar verdi.
Bulgaristan doğumlu dedem ve dedemin annesinin (vefat etmiş ikisi de) adını değiştirmek için Bulgaristan'dan kütüğünü çıkartıp apostil ve yeminli tercüme yaptırarak 1. Asliye Hukuk mahkemesinden dedemin annesinin adını değişimi için dilekçe verdim.
Hakim değişimi için karar verdi ama nüfus müdürlüğü istinaf dilekçesi verdi yukarıda sizin yazdığınız 2- ile başlayan paragrafı yazıp.
Şuan bu istinafın sonucu sizce ne olur. Üst mahkeme benim delillerimi (Bulgaristan'daki kütük) kabul eder mi ? Ne kadar sürer?
#29
Haciz ve Kıymet Takdiri & Hapis Hakkı İşlemleri / Ynt: Taşınmaz Haczi İçin İcra ...
Son İleti Gönderen Özgür KOCA - 05 Aralık 2024, 15:30:15Taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için İcra Müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesi zorunlu değildir. İİK'nın 106 ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığı belirlenirken sürenin başlama tarihi olarak İcra Müdürlüğünce haciz kararının verilme tarihi esas alınmalıdır.
Yargıtay 12. HD. T:27.02.2024, E:2023/4722, K:2024/1778
Yargıtay 12. HD. T:27.06.2024, E:2024/1631, K:2024/6658
Yargıtay 12. HD. T:23.09.2024, E:2024/2461, K:2024/7522
Yargıtay 12. HD. T:27.02.2024, E:2023/4722, K:2024/1778
Yargıtay 12. HD. T:27.06.2024, E:2024/1631, K:2024/6658
Yargıtay 12. HD. T:23.09.2024, E:2024/2461, K:2024/7522
#30
Genel İcra Hukuku / Tahliye Taahhüdüne Dayalı Taki...
Son İleti Gönderen Özgür KOCA - 04 Aralık 2024, 15:21:10Tahliye taahhüdüne dayalı taşınmazların ilamsız takibinde, borçlunun örnek 14 no'lu tahliye emrine itiraz üzerine duran takibe devam edilebilmesi için kiraya verenin İİK'nun 275/I fıkrası hükmüne göre icra mahkemesinden, kiracının itirazının kaldırılmasını istemek zorundadır. Ancak kiraya veren, icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemek zorunda olmayıp, sulh hukuk mahkemesinde de tahliye davası açabilir. Sulh mahkemesinden alacağı tahliye ilamını İİK'nun 26. maddesi uyarınca ilamlı icra yolu ile ayrı bir takip yapabilir. İİK'nun 269/d ve 274/son maddelerinde aynı Kanun'un 67. maddesine gönderme olmadığından sulh hukuk mahkemesinde itirazın iptali ve tahliye davası açılamaz ve bu dava sonucunda alınacak ilamla, ilamsız tahliye takibine devam edilemez. Sulh hukuk mahkemelerinden verilen itirazın iptali ve tahliye ilamları, ilamlı icra yolu ile takibe konabilir ve borçluya İİK'nun 26. maddesine göre icra emri çıkarılmak sureti ile ilamın infazı istenebilir. (Adana BAM 10. HD T:12/11/2024, E:2024/2041, K:2024/2304)
Antalya Genel İcra Dairesinin 2023/23003 Esas sayılı dosyasında, tahliye taahhütnamesine dayalı olarak Mehmet Şen tarafından Nezahat Kocadere aleyhine, tahliye talepli olarak takip başlatılmış, örnek 14 tahliye emri üzerine borçlu, süresi içinde takibe itiraz etmiştir.
Antalya 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2023/370 Esas - 2023/1621Karar sayılı kararı ile Antalya Genel İcra Müdürlüğü'nün 2023/23003 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına ve kiralananın tahliyesine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, İİK'nın 272. Maddesine dayalı olarak başlatılan takipte, Sulh Hukuk Mahkemesince itirazın iptali ilamına dayalı olarak icra müdürlüğünce doğrudan tahliye işlemi yapılıp yapılamayacağına dolayısıyla borçluya İİK'nın 26. Maddesi gereğince icra emri tebliğ edilip edilemeyeceğine ilişkindir.
İİK'nın 272, 273, 274 ve 275 maddelerinde, mukavelename ile kiralanan taşınmazın tahliyesine ilişkin usul ve esaslar düzenlemiş olup borçlunun tahliye taahhütnamesindeki imzaya itiraz etmesi halinde itirazın kaldırılması yolu bulunmadığı gibi itirazın iptalini düzenleyen İİK'nın 67. maddesine de atıf bulunmamaktadır. Böyle bir durumda alacaklı, Sulh Hukuk Mahkemesinden alacağı tahliye ilamı ile ancak İİK'nın 26. maddesi uyarınca ilamlı icra yolu ile ayrı bir takip yapabilir. İİK'nın 269/d ve 274/son maddelerinde aynı Kanun'un 67. maddesine gönderme olmadığından Sulh Hukuk Mahkemesinden alınacak ilamla, itiraz üzerine duran ilamsız tahliye takibine devam edilemez. Sulh hukuk mahkemelerinden verilen itirazın iptali ve tahliye ilamları, ilamlı icra yolu ile takibe konabilir ve borçluya İİK'nın 26.maddesine göre icra emri çıkarılmak sureti ile ilamın infazı istenebilir. (İstanbul BAM 20. HD.nin 12/02/2020 tarihli, 2019/1200 E.-2020/350 K.sayılı kararının onanmasına dair Yargıtay 12. HD. 15/03/2021 tarihli 2020/7258 E.-2021/2893 K.sayılı kararı.)
Yukarıda açıklandığı üzere Sulh Hukuk Mahkemesinin itirazın iptali ilamına dayalı olarak ayrı bir ilamlı icra takibi başlatılması gerektiğinden, aynı takip dosyası üzerinden ek takip talebi ve örnek 2 icra emri tebliği ile takibe devam edilemez... (Antalya BAM 12. HD. T:09/10/2024, E:2024/17, K:2024/2274)
Antalya Genel İcra Dairesinin 2023/23003 Esas sayılı dosyasında, tahliye taahhütnamesine dayalı olarak Mehmet Şen tarafından Nezahat Kocadere aleyhine, tahliye talepli olarak takip başlatılmış, örnek 14 tahliye emri üzerine borçlu, süresi içinde takibe itiraz etmiştir.
Antalya 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2023/370 Esas - 2023/1621Karar sayılı kararı ile Antalya Genel İcra Müdürlüğü'nün 2023/23003 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına ve kiralananın tahliyesine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, İİK'nın 272. Maddesine dayalı olarak başlatılan takipte, Sulh Hukuk Mahkemesince itirazın iptali ilamına dayalı olarak icra müdürlüğünce doğrudan tahliye işlemi yapılıp yapılamayacağına dolayısıyla borçluya İİK'nın 26. Maddesi gereğince icra emri tebliğ edilip edilemeyeceğine ilişkindir.
İİK'nın 272, 273, 274 ve 275 maddelerinde, mukavelename ile kiralanan taşınmazın tahliyesine ilişkin usul ve esaslar düzenlemiş olup borçlunun tahliye taahhütnamesindeki imzaya itiraz etmesi halinde itirazın kaldırılması yolu bulunmadığı gibi itirazın iptalini düzenleyen İİK'nın 67. maddesine de atıf bulunmamaktadır. Böyle bir durumda alacaklı, Sulh Hukuk Mahkemesinden alacağı tahliye ilamı ile ancak İİK'nın 26. maddesi uyarınca ilamlı icra yolu ile ayrı bir takip yapabilir. İİK'nın 269/d ve 274/son maddelerinde aynı Kanun'un 67. maddesine gönderme olmadığından Sulh Hukuk Mahkemesinden alınacak ilamla, itiraz üzerine duran ilamsız tahliye takibine devam edilemez. Sulh hukuk mahkemelerinden verilen itirazın iptali ve tahliye ilamları, ilamlı icra yolu ile takibe konabilir ve borçluya İİK'nın 26.maddesine göre icra emri çıkarılmak sureti ile ilamın infazı istenebilir. (İstanbul BAM 20. HD.nin 12/02/2020 tarihli, 2019/1200 E.-2020/350 K.sayılı kararının onanmasına dair Yargıtay 12. HD. 15/03/2021 tarihli 2020/7258 E.-2021/2893 K.sayılı kararı.)
Yukarıda açıklandığı üzere Sulh Hukuk Mahkemesinin itirazın iptali ilamına dayalı olarak ayrı bir ilamlı icra takibi başlatılması gerektiğinden, aynı takip dosyası üzerinden ek takip talebi ve örnek 2 icra emri tebliği ile takibe devam edilemez... (Antalya BAM 12. HD. T:09/10/2024, E:2024/17, K:2024/2274)