Menfi Tespit Davasının Reddi Halinde İhtiyati Tedbir Kararı kendiliğinden kalkar

Başlatan Deniz034, 02 Ocak 2020, 20:23:33

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_Deniz034
T.C
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2014/14747
KARAR NO : 2014/18964
KARAR TARİHİ:30.06.2014

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından borçlular hakkında başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibinde; borçlular vekili, icra mahkemesine başvurusunda, alacaklı aleyhine açtığı menfi tespit davası kapsamında verilen takibin durdurulmasına yönelik tedbir kararının devam ettiğini ileri sürerek haczilerin kaldırılması taleplerinin reddine dair icra müdürlüğü kararının kaldırılmasını istemiş, mahkemece, şikayetin kabulüne karar verilmiştir.

HMK'nun 397/2. maddesine göre; "İhtiyati tedbir kararının etkisi, aksi belirtilmediği takdirde, nihai kararın kesinleşmesine kadar devam eder."

İİK'nun 72/4. maddesinde ise "Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez." hükmüne yer verilmiştir.
Menfi tespit davasının reddi kararı ile ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkar. Bunun için davanın reddi kararında ihtiyati tedbirin kalkmış olduğunun açıkça belirtilmiş olması gerekli olmadığı gibi davanın reddi kararının kesinleşmesi de şart değildir. Mahkeme menfi tespit davasının reddi kararında davanın reddi kararının kesinleşmesine kadar ihtiyati tedbirin devamına karar veremez. İİK'nun 72/4.maddesi hükmü nedeniyle HMK 397/ 2 hükmü burada uygulanmaz.

Somut olayda borçlular tarafından alacaklı aleyhine takipten önceki bir tarihte takip konusu borçla ilgili olarak açılan menfi tespit davası kapsamında 28.06.2012 tarihinde takibin tedbiren durdurulmasına karar verildiği, menfi tespit davasının 03.12.2013 tarihinde reddi üzerine alacaklının talebi ile icra müdürlüğünce borçlular hakkında haciz işlemleri yapıldığı, borçlular vekilinin icra müdürlüğüne başvurusunda tedbir kararının devam ettiğini belirterek hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği, bu talebinin şikayete konu icra müdürlüğü kararı ile, İİK'nun 72/4. maddesi gerekçe gösterilerek reddedildiği anlaşılmıştır.

Borçlu tarafından icra dosyasına sunulan İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce icra müdürlüğüne hitaben yazılan 21.02.2014 tarih 2012/530 E. sayılı yazıda, 'menfi tespit davasının reddine dair kararda ihtiyati tedbir kararı hakkında herhangi bir karar verilmediği, HMK'nun 397/2. maddesi gereğince aksi belirtilmediği taktirde nihai karar kesinleşmesine kadar devam edeceğinin düzenlendiği' hususları belirtilmiştir.

Her ne kadar icra mahkemesince, İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 21.02.2014 tarihli bu yazısının 'ihyitati tedbir kararının, hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceği yargısal buyruğunu içerdiği' değerlendirilmiş ise de; İİK'nun 72/4 maddesi mutlak nitelikte olup, menfi tespit davasında karar veren mahkemece bu kanun hükmü bertaraf edilecek şekilde yorum yapılması mümkün olamayacağı gibi, 21.02.2014 tarihli yazı 'menfi tespit davasının reddine dair kararda ihtiyati tedbir hakkında herhangi bir karar verilmediğine' yönelik olup, icra müdürlüğüne verilmiş bir emir ve talimat içermemektedir. Bu durumda İİK'nun 72/4. maddesi uyarınca menfi tespit davasının reddi ile takibin durdurulmasına yöenlik ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkmış olduğundan, şikayete konu icra müdürlüğü kararında usul ve yasaya uymayan bir yön bulunmamaktadır.

O halde; mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
Diğer yandan gerekçeli karar başlığında şikayetçilerin tümünün isminin yer alması zorunlu olup, bu zorunluluğa aykırı davranılarak yalnızca şikayetçi ...'ın isminin gerekçeli karar başlığında gösterilmemesi de doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.
''Adalet suçu suçluyu değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır''

Benzer Konular (10)