Uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak çözümlenmesi gerekir

Başlatan Özgür KOCA, 07 Mayıs 2024, 14:58:14

« önceki - sonraki »
avatar_Özgür KOCA
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ


DOSYA NO   : 2022/1240
KARAR NO   : 2024/741



. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 09/03/2022 Tarih ve 2021/569 Esas 2022/181 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı vekili  tarafından istinaf edilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
 
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen dava dilekçesinde özetle;  müvekkili ile davalı arasında ticari nitelikte yapılan iş hususunda anlaşma bulunduğunu, davalının, müvekkilinden muhtelif zamanlarda malzeme aldığını ve bu malzemelerin davalıya telim edildiğini, karşılığında 08/06/2020 - 15/06/2020 - 24/07/2020 - 25/08/2020 - 30/10/2020 - 14/11/2020 tarihli 6 adet muhtelif tutarlı faturalar düzenlendiğini, müvekkilinin işyeri kayıtlarında yapılan inceleme neticesinde anılan faturalara istinaden yapılan ödemeler mahsup edildikten sonra bakiye borç miktarının 207.690,27 TL olduğunun tespit edildiğini, davalının müvekkili aleyhine olan bu borçtan dolayı  U. 2. İcra Müdürlüğünün 2021/2480 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin böyle bir borcunun bulunmadığından bahisle takibe, asıl alacağa ve faize itirazda bulunduğunu, davalının itirazının haksız ve yersiz olduğunu , mal kaçırma kastının bulunduğunu, öncelikle tensiben davalının taşınır, taşınmaz mallarıyla üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklı üzerine teminatsız veya mahkemece takdir edilecek teminat mukabili ihtiyati haciz karar verilmesine, davanın kabulüyle haksız itiraz sebebiyle açmış oldukları takip doyasındaki itirazın iptaliyle takibin devamına, haksız itiraz eden davalı aleyhine alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

YANIT :
Davalı avukatı tarafından verilen yanıt dilekçesinde özetle;  davacı tarafça U. 2. İcra Müdürlüğünün 2021/2480 Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, öncelikle bu icra müdürlüğünün dosyasından müvekkili firmaya herhangi bir fatura içeriği tebliğ edilmediğini, dava dilekçesindeki fatura bilgileri ile icra dosyasında fatura bilgilerinin birbiriyle örtüşmediğini, belirtilen faturaların ticari defterlerde dahi işli olmadığını, fatura içeriklerini kabul etmediklerini., dava dilekçesinde beyan edilen faturalar ayrı olmak üzere müvekkili firma ile davacı firma arasında cari hesap hareketleri olduğunu, bu nedenle karşılıklı mutabakata varılarak ödeme yapılması gerekirken davacı tarafça bu cari hesap hareketleri hakkında mutabakata varmadan keyfi olarak alacaklı olduğundan bahisle alacağının tahsili yoluna giderek kötü niyetli davrandığını ileri sürerek likit olmayan ve haksız açılan davanın reddine, alacaklının kötü niyetli icra takibi yoluna gitmesi nedeniyle %20'den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi  09/03/2022 Tarih ve  2021/569 Esas, 2022/181 Karar sayılı kararında özetle; "...davacının davasının kabulü ile U. 2. İcra Müdürlüğü'nün 2021/2480 esas sayılı dosyasında davalı itirazının iptali ile takibin kaldığı yerden devamına asıl alacak 191.325,37 TL üzerinden %20 oranında hesaplanan 38.265,07 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine..." dair karar verilmiştir.

İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN:
Davalı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı avukatı tarafından verilen 15/04/2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle;
-dava konusu faturalar ile icra takibine konu faturaların birbirinden farklı olduğunu,
-dava dilekçesinde belirtilen faturaların her iki tarafın da ticari defterlerine işli olmadığını,
-müvekkilin Muavin defterlerinde yapılan ödemelerin bir kısmının senet ile bir kısmının da kredi kartıyla ( KK ödeme diye belirtilmiştir) yapıldığı açıkça anlaşıldığını,
-davacı tarafın ticari defterine kendilerinin yapmış oldukları ödemeleri işleyip işlemediği müvekkil firmanın bilmesinin ihtimalinin olmadığını,
-bilirkişi raporunun da belirtildiği gibi bu belgelerin sadece ödeme yapıldığına dair teşvik edici belgeler olup yeni bir delil değil ticari defterlerin içeriği olduğunu,
- müvekkil firma davaya sunduğumuz kredi kartı ekstrelerindeki belirtilen hiç bir firmayla bağı olmadığını, yapılan ödemelere dava esnasında açıkladıkları üzere davacı firmanın 3. Firmalara olan borç ilişkisi nedeniyle davacı firmanın talebi ile yapılan ödemeler olduğunu, davacı tarafın bu konuda defterlerinin incelenmesi halinde ödemelerin davacı  firmanın 3. Firmalardan olan borcuna mahsup edildiği görüleceğini, zaman bedel olarak o firmalara olan borcu ödenmiş olmasına rağmen mükerrer olarak müvekkil firmadan yeniden ödeme alınması hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

GEREKÇE
Dava, faturaya dayalı olarak yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki; Faturanın TTK'da tanımına yer verilmemiştir. Vergi Usul Kanunu 229.maddesinde fatura,"Satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesika" olarak tanımlanmıştır. Buna göre fatura, tek taraflı düzenlenmesi her zaman mümkün olan bir belgedir.

TTK 21/1.maddesine göre, "Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir". TTK 21/2 maddesine göre "Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır".

Yine, 27.06.2003 tarihli  2001/1 E.2003/1 K.sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, "fatura sözleşmenin yapılmasıyla ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir.." denilmiştir.

Fatura akdin kurulumuna değil, ifasına ilişkin belge olduğundan faturaya dayalı alacak talebinde bulunmak için öncelikle akdî ilişkinin kanıtlanması gerekir. Bu nedenle faturaya dayalı alacağın ispatı kural olarak davacıya aittir.

Her iki tarafın tacir ve dava konusunun ticari işletmeleriyle ilgili olduğu davalarda bir tarafın ticari defterleri kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtları birbirini doğruluyorsa ve diğer tarafın aynı koşullarla tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması  veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya kesin bir delille ispatlananmış olması halinde sahibi ve halefleri lehine delil teşkil eder. (HMK 222).

Taraflardan biri kendi defterlerine delil olarak dayanmış olsa dahi, ancak karşı tarafın defterleriyle uyumlu olduğu taktirde kendi defterlerindeki kayıtlar lehine delil teşkil edebileceğinden, diğer tarafın defterlerinin de incelenmesi zorunludur. Taraf defterlerindeki kayıtların uyuşmaması durumunda ispat yükü kendisinde olan taraf uyuşmayan kayıttan yararlanamaz. Diğer bir deyimle ticari defterlerle ispatlanmak istenen vakıada ispat yükünün kimde olduğuna bakılarak değerlendirme yapılmalıdır.

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olayda; Dava, faturaya dayalı takibe itirazın iptali istemine ilişkin olup davacı tarafa davalının, müvekkilinden muhtelif zamanlarda malzeme aldığını ve bu malzemelerin davalıya telim edildiğini, karşılığında 08/06/2020 - 15/06/2020 - 24/07/2020 - 25/08/2020 - 30/10/2020 - 14/11/2020 tarihli 6 adet muhtelif tutarlı faturalar düzenlendiğini ödeme yapmadığını bu nedenle U. 2. İcra Müdürlüğü'nün 2021/2480 esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını davalını haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu itirazın  iptalini  talep etmiş davalı taraf ise davacı ile aralarında cari hesap hareketleri olduğunu buna göre mahsuplaşama mutabakat yapıldığından davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Davaya dayanak icra takip dosyasında ödeme emrinde ve takip talebinde ise 22/06/ 2020 tarihli fatura alacağı 50.000,00-TL, 23/07/2020 tarihli fatura alacağı 10.000,00 -TL, 26/09/2020 tarihli fatura alacağı 10.000,00-TL, 13/05/2020 tarihli fatura alacağı 42.780,36 TL, 12/10/2020 tarihli fatura alacağı 35.500,00-TL, 06/05/2020 tarihli bakiye fatura alacağı 170.000,00 -TL'lik  faturaların takibe konu edildiği ve dava dilekçesinde  bahsi geçen  6 adet fatura ile takip dayanağı faturaların tarihlerinin birbiriyle uyumlu olmadığı ancak davacının talep sonucunda takibin iptali isteminde bulunduğu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise tarafların ticari defterleri değerlendirilerek bir bütün halinde sadece cari hesaptan kaynaklanan alacağın hesaplandığı, sadece takibe konu edilen faturaların irdelenmediği görülmektedir.

Ne var ki; Hukuk Genel Kurulunun 30.03.2021 tarihli, 2017/(19) 11-1309 E. ve 2021/377 K. sayılı kararı ve Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 11.09.2014 tarihli, 2014/11364 E. ve 2014/13336 K. Sayılı kararında da belirtildiği üzere itirazın iptali davalarının, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerektiği, davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturaların gösterildiği, Mahkemece, davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde tarafların defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde  tespit edilen ve takip konusu edilmeyen alacak-borçlar ve faturalar da dahil edilerek yapılan cari hesaba göre davacının davalıdan  alacağının sabit olduğunun kabul edildiği ancak alınan bilirkişi raporundan sonra davalının bir kısım borcun ödendiğini iddia ederek kredi kartı ekstrelerine ve senetlere dayanmasına rağmen ödemeye ilişkin belge ve delillerin savunmanın genişletilmesi yasağına tabi olmayıp yargılamanın her aşamasında sunulabileceği gözden kaçırılarak davalının bu yöndeki delilleri toplanmadan  icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturaların da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir.

Bu haliyle; Mahkemece öncelikle; Davacı vekilinden 6100 sayılı Hmk 31 maddesi uyarınca hangi faturaları davaya konu ettiğinin sorularak, takip ve dava konusu edilen faturalarla ilgili araştırma ve inceleme yapılıp, teslim edildiği ispat edilen fatura konusu malzemelere ilişkin alacak miktarının ödenip ödenmeği hususunda bu faturalara bağlı olarak davacının ticari defterleri de incelenmek suretiyle takibe konu faturalara ilişkin olarak yapılan ödemeler var ise ( ödemelere ilişkin olduğu iddia edilen kredi kartı ekstrelerinin ve senetlerin celbi sağlanarak) bu ödemeler de değerlendirilerek varsa davacının takibe konu ettiği alacağı hakkında  sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile kararın  6100 sayılı HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılması gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; U. 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 09/03/2022 Tarih ve 2021/569  Esas 2022/181 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK 353/(1)-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Belirtilen eksiklikler giderilerek hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine,
3-İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından yatırılan 3.547,00 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince  kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,

Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ve müzakere neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 26/03/2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Hepsihukuk: Mobil Hesapmatik: Profesyonel hesaplamalar ve içtihat programı

İcra HesapMax: Masaüstü Bilgisayarlar için Hesap Programı