Son İletiler

#1
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
                                                                           

ESAS NO   : 2022/4171
KARAR NO: 2022/11007



Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi .... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : 

Alacaklı tarafından borçlu hakkında başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde, borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuruda; ödeme emri tebliğinden önce alacaklının takipten vazgeçtiğini, icra müdürlüğü tarafından %2,27 oranında tahsil harcı yatırılması halinde talep gibi işlem yapılmasına karar verildiğini ancak dosyanın harç alınmaksızın işlemden kaldırılması gerektiğini ileri sürerek icra müdürlüğü kararının kaldırılmasını, tahsil harcı alınmasına yer olmadığına karar verilmesini talep ettiği, ilk derece mahkemesince; ödeme emrine ilişkin e-tebligatın alıcı hesabına 14/08/2020 tarihinde konulduğu, aynı tarihte alıcısı tarafından tebligatın açıldığı ve tebliğin gerçekleştiği gerekçesiyle şikayetin reddine kararı verildiği, borçlu tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmektedir.

İcra takiplerinde takip çıkışı üzerinden 492 sayılı Harçlar Kanunu'na ekli (1) sayılı tarifenin B/I- 3. fıkrasına ve takip safhalarına göre tahsil harcı alınır ancak bu tahsil harcının doğabilmesi için takibin o safhasının yerine getirilmesi gerekir. (Ödeme veya icra emrinin tebliği, haciz işleminin yapılması veya satış işleminin kesinleşmesi gibi)

Ödeme emri veya icra emrinin tebliğe çıkarılması fakat tebliğ edilmesinden önce yapılan ödemelerden ve icra takibinden vazgeçme halinde tahsil harcı almak mümkün değildir. (HİGM 20.02.1989 T. 8385 sayılı genelgesi) 492 sayılı Harçlar Kanunu'na göre tahsil harcı alacağının doğması için ödeme veya icra emrinin tebliği gereklidir.

Ödeme emri veya icra emrinin tebliğinden önce yapılan ödemelerden tahsil harcı alınmaz. 492 Sayılı harçlar kanuna ekli I sayılı tarifenin icra iflas harçları B bölümünün I-3 maddesindeki tahsil harcının ancak ödeme emri veya icra emri tebliğinden sonraki işlemler nedeniyle alınacağı öngörülmüştür. (12. HD 10.03.2003 T 1505 - 4760 Sayılı ilamı)

Öte yandan 7101 sayılı Kanun ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 7/a maddesinin  4. fıkrasında elektronik yolla tebligatın, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı düzenlenmiştir. Yine Elektronik Tebligat Yönetmeliği'nin elektronik tebligatın hazırlanması ve muhataba ulaştırılmasını düzenleyen 9. maddesinde tebligat çıkarmaya yetkili makam ve mercinin, elektronik tebligat mesajını hazırlayarak, UETS'ye teslim edeceği, UETS'nin elektronik tebligat mesajını zaman damgasıyla ilişkilendirerek muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştıracağı, elektronik yolla tebligatın muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı belirtilmiştir.

Görüldüğü üzere, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 7/a maddesinde muhatabın elektronik tebligatı tebellüğ etmiş sayılacağı tarihe ilişkin özel bir düzenleme yer almaktadır. Bu düzenlemeye göre "Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik  adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır." Bunun sonucu olarak elektronik tebligatta tebellüğ tarihi elektronik tebligatın muhatabın elektronik posta hesabına ulaştığı veya okunduğu tarih olmayıp, tebligatın muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonu olmaktadır. Böylelikle, muhatabın kayıtlı elektronik posta hesabını kontrol etmemek suretiyle tebliğin sonuçlarını geciktirmesi ihtimali söz konusu olmayacaktır. (HGK'nun 24.11.2020 tarih ve 2020/12-547 E. - 2020/924 K.  sayılı kararı)

Somut olayda, alacaklı tarafından, 06/08/2020 tarihinde genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı,  19/08/2020 tarihinde alacaklı vekili tarafından icra takibinden vazgeçildiği, bu beyan doğrultusunda icra müdürlüğünce %2,27 oranında tahsil harcı yatırılması halinde talep gibi işlem yapılmasına karar verildiği görülmektedir. Borçluya  gönderilen ödeme emrinin, Tebligat Kanunu'nun 7/a ve Yönetmeliğin 9. maddesinde belirtildiği üzere,  tebligat muhatabın elektronik  adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağından, ödeme emrinin borçluya 19/08/2020 tarihinin gün sonu olan saat 23.59:59 itibariyle tebliğ edilmiş olduğu,  alacaklı vekilinin ise UYAP sistemi üzerinden 19/08/2020 tarihinde saat 20.57 itibariyle, gün sonundan,  dolayısı ile ödeme emrinin tebliğinden önce takipten vazgeçtiğine ilişkin  beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır.

O halde, ödeme emrinin tebliğe çıkarılması fakat tebliğ edilmesinden önce yapılan icra takibinden vazgeçme halinde tahsil harcı almak mümkün olmadığından, ilk derece mahkemesince, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesinin 22/12/2021 tarih ve 2021/68 E. - 2021/2578 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA ve Ankara 15. İcra Hukuk Mahkemesinin 31/08/2020 tarih ve 2020/398 E. - 2020/90 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine,  dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 26/10/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.
#2
Genel İcra Hukuku / İcra İnkar Tazminatında Takip ...
Son İleti Gönderen Özgür KOCA - 07 Temmuz 2025, 13:12:55
İİK'nın 169/a-6. maddesi gereğince; itirazın reddi halinde borçlu, ancak takip muvakkaten durdurulmuş ise, diğer tarafın isteği üzerine, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilebilir.

Bölge Adliye Mahkemesince, icra inkar tazminatına yabancı para alacağının takip tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığı belirlenerek hükmedilmesi gerekmektedir. Bu husus kamu düzeni ile ilgili olup re'sen gözetilmesi gerekir.

Somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesince borçluların tazminatla sorumlu tutulması doğru ise de, tazminata, yabancı para alacağının takip tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığı belirlenerek hükmedilmesi gerekirken yabancı para (USD) esas alınmak suretiyle tazminata karar verilmesi isabetsiz olup; hükmün bu nedenle bozulması gerekmekle beraber, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir (Yargıtay 12. HD. T:07.05.2025, E:2024/8157, K:2025/3718).
#3
Genel İcra Hukuku / Takip Talebinde Gösterilmeyen ...
Son İleti Gönderen Özgür KOCA - 07 Temmuz 2025, 11:33:58
İcra ve İflas Kanunu'nun 58. maddesinin 3. fıkrasında; alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarının ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı günün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiğinin ve faizinin, takip talebinde belirtilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine aynı Kanunun 60. maddesinin birinci fıkrasının birinci bendinde; alacaklının veya vekilinin banka hesap numarası hariç olmak üzere, 58. maddeye göre takip talebine yazılması lazım gelen kayıtların ödeme emrinde bulunması gerektiği belirtilmiştir.

Buna göre; alacaklı, yabancı para alacağının TL karşılığını, takip talebinde göstermek zorunda olup, buna bağlı olarak bu zorunluluğun ödeme emrinde de yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu noksanlık kamu düzeni ile ilgili olup,  süresiz şikayet nedeni olduğu gibi, takibin her safhasında re'sen göz önünde tutulmalıdır (HGK.nun 12/05/1999 tarih ve 1999/12-271 E. - 99/301 K.sayılı kararı) (Yargıtay 12. HD. T:18.12.2024, E:2024/5193, K:2024/10737).


***********


İcra ve İflas Kanunu'nun 58. maddesinin 3. fıkrasında; alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarının ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı günün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiğinin ve faizinin, takip talebinde belirtilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine aynı Kanun'un 60. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendinde; alacaklının veya vekilinin banka hesap numarası hariç olmak üzere, 58. maddeye göre takip talebine yazılması lazım gelen kayıtların ödeme emrinde bulunması gerektiği belirtilmiştir.

Buna göre; alacaklı, yabancı para alacağının TL karşılığını, takip talebinde göstermek zorunda olup, buna bağlı olarak bu zorunluluğun ödeme emrinde de yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu noksanlık kamu düzeni ile ilgili olup, takibin her safhasında re'sen göz önünde tutulmalıdır (HGK'nın 12/05/1999 tarih ve 1999/12-271 esas 1999/301 karar sayılı kararı).

Somut olayda, hem takip talebinde hem de ödeme emrinde yabancı para alacağının TL karşılığının gösterilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda İlk Derece Mahkemesi'nce, takip talebi ve ödeme emrinde 621.000,00 EURO yabancı para alacağının harca esas değer olarak Türk Lirası karşılığı gösterilmediğinden takibin iptaline karar verilmesi isabetlidir.

Davalı alacaklı vekilince, takip talebindeki eksikliğin taraflarınca fark edildiği ve derhal aynı gün yani 08/11/2021 tarihinde takip konusu alacağı TL değerinden gösteren yeni takip talebinin dosyaya sunularak borçluya yeni takip talebine uygun şekilde ödeme emri çıkartılmasının talep edildiği, nitekim icra müdürlüğü tarafından da bu talebin kabul edildiği, taraflarınca eksikliğin takip tarihinde (08/11/2021) düzeltildiği ve eksikliğin giderildiği ileri sürülmüş ise de; icra dosyasının yapılan incelemesinde bahsedilen şekilde herhangi bir işlem yapılmadığı gibi takip talebi ve ödeme emrinde talep edilen alacağın TL karşılığının gösterilmemesine ilişkin eksiklik sonradan giderilmesi mümkün olmayan takip anında ve takibin usul ve yasaya uygun başlatılıp başlatılmadığı noktasında re'sen gözetilmesi gereken bir noksanlıktır. Bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda davalı alacaklının istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. (Sakarya BAM 8. HD. T:03/11/2022, E:2022/1201, K:2022/1759 - Yargıtay 12. HD. T:15.01.2024, E:2023/831, K:2024/317)


***********


İİK'nın 58. maddesinin 3. fıkrasında; alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarının ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı günün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiğinin ve faizinin, takip talebinde belirtilmesi gerektiği, yine aynı Kanunun 60. maddesinin birinci fıkrasının birinci bendinde ise; alacaklının veya vekilinin banka hesap numarası hariç olmak üzere, 58. maddeye göre takip talebine yazılması lazım gelen kayıtların ödeme emrinde bulunması gerektiği belirtilmektedir.

Buna göre; alacaklı, yabancı para alacağının TL karşılığını, takip talebinde göstermek zorunda olup, buna bağlı olarak bu zorunluluğun ödeme/icra emrinde de yerine getirilmesi gerekmektedir. Anılan noksanlık kamu düzeni ile ilgili ve devletin hükümranlık haklarına ilişkin olması nedeniyle takibin her safhasında re'sen göz önünde tutulmalıdır (HGK'nın 12.05.1999 tarih 99/12-271 E, 99/301 K. sayılı kararı).

Diğer taraftan; Türk Borçlar Kanunu'nun 99. maddesi (BK'nun 83 md.) uyarınca; "Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir."düzenlemesi yer almaktadır.

Somut uyuşmazlıkta; alacaklı tarafça sunulan 28.03.2023 tarihli  takip talebi ve takip talebinde uygun düzenlenen icra emrinde yabancı para alacağının TL karşılığı gösterilmiş ise de  takip talebi ve icra emrinde  yabancı para alacağının  "ödeme günündeki yabancı para cinsinden tahsili" talep edilmiş olup, TBK kapsamında alacaklıya tanınan seçimlik haklardan fiili ödeme günü tercih edildiği belirtilmiş ise de ülke parası ile ödenmesi talebi yerine TBK'ya 99. Maddesine aykırı olacak şekilde yabancı para üzerinden tahsil talebinde bulunulduğu anlaşılmaktadır ( Yargıtay 12 HD 2024/801 Esas 2024/5521 Karar) (İstanbul BAM 20. HD. T:16/01/2025, E:2023/3524, K:2025/165)


Yukarıda yer alan BAM kararının temyizi sonrası verilen Yargıtay kararı aşağıdadır.

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi


ESAS NO    : 2025/2287
KARAR NO: 2025/4066
   

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ    : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
TARİHİ            : 16.01.2025
NUMARASI    : 2023/3524-2025/165

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

UYAP sisteminde kayıtlı 09.01.2023 tarihli ilk takip talebinde yabancı para alacağının harca esas değer olarak Türk Lirası karşılığı gösterilmediğinden kamu düzeni ile ilgili bulunan bu hususun mahkemece de re'sen gözönünde bulundurması ile başkaca hiçbir işlem yapılmaksızın takibin iptaline karar verilmesi gerektiğinin tabii bulunmasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 Sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 Sayılı HMK'nın 370. maddeleri uyarınca ONANMASINA, alınması gereken 615,40 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, 15.05.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
#4
T.C.
ÇEVRE, ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞI
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü
Yabancı İşler Dairesi Başkanlığı

Sayı : E-69083781-130.99-11487967 24.01.2024
Konu : Muhtelif dosyalar hk

DAĞITIM YERLERİNE

İlgi : 22.01.2024 tarihli ve 2020/E.5023, 2020/E.14214, 2020/E.7558 sayılı yazılarınız.

İlgi  yazılarda,  Müdürlüğünüz  dosyasında  borçlular  adına  kayıtlı  taşınmazların  sicilinde  "İkinci Derece Askeri Yasak Bölge İçerisinde Kalmaktadır" beyanının bulunduğu belirtilmiş olup bu durumun cebri satışa engel teşkil edip etmeyeceği hususu soru konusu edilmiştir.

Bu kapsamda söz konusu şerhli taşınmazların;
1-Türk vatandaşlarına satışı mümkündür.
2-İpotek  lehdarı  Türk  şirketine  satışı  mümkündür.  (Tapu  Kanununun  36  ıncı  maddesi kapsamında yabancı sermayeli olsun veya olmasın)
3-İpotek  lehdarı  olmayan  Tapu  Kanununun  36  ıncı  maddesi  kapsamındaki  yabancı  sermayeli  Türk şirketlerine, ilgili Valilik Komisyonu tarafından izin verilmesi halinde, satışı mümkündür.
4-İpotek lehdarı olmayan Tapu Kanununun 36 ıncı maddesi kapsamı dışındaki yabancı sermayeli Türk şirketlerine satışı mümkündür.
5-2565 sayılı Askeri Yasak ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu gereği yabancı uyruklu gerçek kişilere satışı mümkün değildir.
6-Yabancı tüzel  kişilere  ve  yabancı  ülkelerin  kendi  kanunlarına  göre  kurulan ticaret  şirketlerine,  satışı mümkün değildir.

Ayrıca  tarım  arazilerinde  ilgili  mevzuat  açısından  İl  Tarım  Müdürlüğünün  izni  alınması gerekmektedir.

Askeri bölge şerhlerinin bulunduğu benzer işlemlere yukarıda yazılı maddeler çerçevesinde yön verilebileceği, tereddüt edilen hususların öncelikle ilgili Tapu Müdürlüğüne soru konusu edilmesi gerektiği, mevzuatta düzenleme bulunmayan ya da mevzuatla ilgili tereddütlerin ilgili Tapu Müdürlüğü görüş ve önerisi de eklenerek Genel Müdürlüğümüze soru konusu edilmesi gerektiği, idari yetki, görev ve resmi yazışma usullerine uyulmasının kamu düzeni bakımından da önem teşkil ettiği hususunda;

Bilgi ve gereğini rica ederim.
#5
Hukuk Haberleri & Duyurular / Sözlü Sınava 43 Puan Hukuka Uy...
Son İleti Gönderen Özgür KOCA - 03 Temmuz 2025, 06:08:34
İcra Müdür ve İcra Müdür Yardımcılığı yazılısında 76,53 sözlü sınavda 43 puan alan aday Danıştay'da kaybetti.


Danıştay 12. Dairesi, 22/11/2020 tarihinde yapılan İcra Müdür ve İcra Müdür Yardımcılığı yazılı sınavında 76,53 puan alarak başarılı olan davacının, sözlü sınavda başarısız sayılması işleminin yargı kararı ile iptal edilmesi üzerine 15/06/2023 tarihinde yeniden yapılan sözlü sınavda 43 puan verilmek suretiyle başarısız sayılmasına ilişkin işlemi hukuka uygun buldu.


İlk derece mahkemesi davayı reddetmiş ama istinaf tutanaktaki "tutarsızlığı" ortaya koyarak işlemi iptal etmiştir.

Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden, davacıya soru havuzundan 214 numaralı genel kültür ve genel yetenek sorusu ile 602, 32 ve 100 numaralı alan sorularının sorulduğu, 100 numaralı alan sorusunun soru havuzunda "Elektronik tebligat nedir?" şeklinde yer aldığı, 15/06/2023 tarihli sınav kurulu başkan ve üyeleri tarafından tutulan tutanakta 100 numaralı alan sorusunun "Tavzih nedir? Açıklayınız?" şeklinde olduğu, bu çelişki nedeniyle davacının değerlendirmesinin objektif olarak yapılmadığı anlaşıldığından, davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Danıştay: İşlem hukuka uygundur

Dosyanın incelenmesinden; davacıya soru havuzundan 214 numaralı genel kültür ve genel yetenek sorusu ile 602, 32 ve 100 numaralı alan sorularının sorulduğu, 100 numaralı alan sorusunun soru havuzunda "Elektronik tebligat nedir?" şeklinde yer aldığı, ancak, 15/06/2023 tarihli sınav kurulu başkan ve üyeleri tarafından düzenlenen tutanakta 100 numaralı alan sorusunun "Tavzih nedir?" şeklinde olduğu, idarenin sorulan soruları tutanağa yazarken basit hataya düştüğü, davacının, anılan soruya doğru cevap verdiği kabul edilse dahi 3 farklı alan sorusu sorulduğundan, sözlü sınavda başarılı sayılmak için aranan (70) puana erişemeyeceği, idare tarafından yapılan hatanın sonuca etki etmediği anlaşılmıştır.

Dolayısıyla, sınav kurulunun mevzuata uygun olarak oluşturulduğu, davacıya sınav öncesinde hazırlanan sorular arasından çektirilen sorunun sorulduğu, davacıya hangi sorunun yöneltildiğinin kayda geçirildiği, komisyon üyelerince hangi notun takdir edildiğinin tutanakta ayrı ayrı gösterildiği ve bu notların aritmetik ortalaması alınmak suretiyle sınav değerlendirmesinin yapıldığı anlaşıldığından, davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.



T.C.

DANIŞTAY

ONİKİNCİ DAİRE

Esas No: 2024/2708

Karar No: 2025/75

İSTEMİN KONUSU:

... Bölge İdare Mahkemesi... İdari Dava Dairesinin... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem:

22/11/2020 tarihinde yapılan İcra Müdür ve İcra Müdür Yardımcılığı yazılı sınavında 76,53 puan alarak başarılı olan davacının, sözlü sınavda başarısız sayılması işleminin yargı kararı ile iptal edilmesi üzerine 15/06/2023 tarihinde yeniden yapılan sözlü sınavda 43 puan verilmek suretiyle başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:

... İdare Mahkemesinin... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla; sözlü sınav komisyonunun mevzuat hükümlerine uygun olarak oluşturulduğu, önceden hazırlanan sınav sorularından davacıya 4 adet sorunun sorulduğu, verdiği cevapların ilgili Yönetmelikte belirlenen kriterler çerçevesinde komisyon üyelerince ayrı ayrı değerlendirilerek puan takdir edildiği, sözlü sınav komisyonu üyelerince davacıya verilen notların aritmetik ortalamasının öngörülen başarı notunun altında puan olduğu, değerlendirme yapılırken subjektif hareket edildiğine dair herhangi bir somut bilgi ve belgenin de bulunmadığı görüldüğünden, davacının icra müdür yardımcılığı sözlü sınavında başarısız sayılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti:

... Bölge İdare Mahkemesi... İdari Dava Dairesince; sınav kurulunun ilgili mevzuata uygun olarak oluşturulduğu açık ise de; dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden, davacıya soru havuzundan 214 numaralı genel kültür ve genel yetenek sorusu ile 602, 32 ve 100 numaralı alan sorularının sorulduğu, 100 numaralı alan sorusunun soru havuzunda "Elektronik tebligat nedir?" şeklinde yer aldığı, 15/06/2023 tarihli sınav kurulu başkan ve üyeleri tarafından tutulan tutanakta 100 numaralı alan sorusunun "Tavzih nedir? Açıklayınız?" şeklinde olduğu, bu çelişki nedeniyle davacının değerlendirmesinin objektif olarak yapılmadığı anlaşıldığından, davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Sözlü sınav kurulunun usulüne uygun oluşturulduğu, sınavın Kanunda öngörülen usul ve şekil kurallarına uygun olarak yapıldığı, davacının yapılan sözlü sınavda beş kişilik komisyon tarafından verilen puanların ortalaması sonucunda (70) puanın altında kalması nedeniyle başarısız sayıldığı, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu belirtilerek, Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

Bölge İdare Mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:

Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY:

Davacının, 22/11/2020 tarihinde yapılan İcra Müdür ve İcra Müdür Yardımcılığı yazılı sınavında 76,53 puan alarak katıldığı sözlü sınavda başarısız sayılması üzerine açtığı davanın iptal ile sonuçlanması nedeniyle 15/06/2023 tarihinde yeniden yapılan sözlü sınavda, beş kişilik sözlü sınav komisyonunun her bir üyesi tarafından beş konu başlığı altında ayrı ayrı puan takdir edilmesi sonucu sözlü sınav puanı ortalamasının 43 puan olarak belirlendiği, sözlü sınav puanının 70 puanın altında kalması nedeniyle başarısız sayılması üzerine, temyizen incelenen davanın açıldığı anlaşılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

07/09/1991 tarih ve 20984 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konulan İcra Müdür ve Yardımcıları ile İcra Katiplerinin Sınav, Atama ve Nakil Yönetmeliğinin "Sınav kurulunun oluşumu" başlıklı 24. maddesinde; "Sınav Kurulu; Bakanlıkça uygun görülecek bir başkan ve dört üyeden oluşur. Yedek üyelerin belirlenmesinde de aynı usul uygulanır.", "Sözlü sınavda değerlendirme" başlıklı 27. maddesinde; "İcra müdür ve yardımcılığı sözlü sınavında, 11. maddede yazılı olan alan bilgisi, genel kültür ve genel yetenek konularından; icra katipliği sözlü sınavında ise genel kültür ve genel yetenek konuları ile alan bilgisi olarak genel hukuk bilgisi, icra ve iflas hukuku ile kalem mevzuatından soru sorulmak suretiyle adayların; a) Alan bilgisi, b) Genel yetenek ve genel kültürü, c) Bir konuyu kavrayıp özetleme ve ifade yeteneği ile muhakeme gücü, d) Genel görünümü, davranış ve tepkilerinin mesleğe uygunluğu ile liyakati, değerlendirilir. İcra müdür ve yardımcılığı sözlü sınavında değerlendirme, birinci fıkranın (a) bendi için 40, diğer bentlerin her biri için 20 puan üzerinden; icra katipliği sözlü sınavında değerlendirme ise birinci fıkranın (a) bendi için 70, diğer bentlerin her biri için 10 puan üzerinden yapılır. Sınav kurulu veya sınav biriminin her bir üyesi tarafından verilen puanlar ilgisine göre bu Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-2 ve Ek-3 Değerlendirme Formlarına ayrı ayrı kayıt olunur. Sözlü sınavda başarılı sayılmak için, üyelerin yüz tam puan üzerinden verdikleri notların aritmetik ortalamasının en az yetmiş puan olması gerekir. Sözlü sınav sonucu en yüksek puan alandan başlamak üzere sıraya konularak sözlü sınav başarı listesi hazırlanır." hükümleri öngörülmüştür.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Davacının girdiği sözlü sınavda, sınav komisyonunca sınavda sorulacak soruların önceden hazırlanması ve tutanağa bağlanması, her adaya sorulan soruların kayda geçirilmesi ve sorulan sorulara adayların verdiği yanıtlara hangi komisyon üyesince, hangi notun takdir edildiğinin tutanakta ayrı ayrı gösterilmesi, böylece sözlü sınavın nesnel olarak yapılması ve yargısal denetimin tüm unsurlarıyla sağlanması gerekmekte olup; sınavın tabi bulunduğu mevzuatta, adayın verdiği cevapların ayrıca tutanağa geçirilmesi yönünde bir düzenleme de yapılmadığı görülmektedir.

Dosyanın incelenmesinden; davacıya soru havuzundan 214 numaralı genel kültür ve genel yetenek sorusu ile 602, 32 ve 100 numaralı alan sorularının sorulduğu, 100 numaralı alan sorusunun soru havuzunda "Elektronik tebligat nedir?" şeklinde yer aldığı, ancak, 15/06/2023 tarihli sınav kurulu başkan ve üyeleri tarafından düzenlenen tutanakta 100 numaralı alan sorusunun "Tavzih nedir?" şeklinde olduğu, idarenin sorulan soruları tutanağa yazarken basit hataya düştüğü, davacının, anılan soruya doğru cevap verdiği kabul edilse dahi 3 farklı alan sorusu sorulduğundan, sözlü sınavda başarılı sayılmak için aranan (70) puana erişemeyeceği, idare tarafından yapılan hatanın sonuca etki etmediği anlaşılmıştır.

Dolayısıyla, sınav kurulunun mevzuata uygun olarak oluşturulduğu, davacıya sınav öncesinde hazırlanan sorular arasından çektirilen sorunun sorulduğu, davacıya hangi sorunun yöneltildiğinin kayda geçirildiği, komisyon üyelerince hangi notun takdir edildiğinin tutanakta ayrı ayrı gösterildiği ve bu notların aritmetik ortalaması alınmak suretiyle sınav değerlendirmesinin yapıldığı anlaşıldığından, davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulü, İdare Mahkemesi kararının kaldırılması ve dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulü, İdare Mahkemesi kararının kaldırılması ve dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının BOZULMASINA,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesine, kesin olarak, 14/01/2025 tarihinde, oybirliğiyle karar verildi.
#6
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
                                                                           
ESAS NO   : 2025/2957
KARAR NO: 2025/4055   



Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davalı/alacaklı Musa A. tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Sair temyiz itirazları yerinde değilse de;

Şikayetçi borçlunun, icra mahkemesine başvurusunda; satış ilanının tüm borçlulara usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği, açık arttırma şartnamesinde taşınmazın tapudaki son durumunun gösterilmediği, taşınmazdaki tedbir ve şerh kararlarının ihale şartnamesini ve ilanda belirtilmediğini iddiası ile .... Ada, 1 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki 16.04.2024 tarihli ihalenin feshini talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince ihalenin feshi talebinin reddine, ihale bedeli olan 580.560,00 TL'nin %5'i oranında olacak şekilde 29.028,00 TL para cezasına karar verildiği, şikayetçi tarafından istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince satış ilanın borçlu şikayetçiye usulüne uygun tebliğ edilmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle; şikayetin kabulü ile 16.04.2024 tarihli ihalenin feshine karar verildiği, iş bu kararın davalı/alacaklı tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır.
7343 sayılı Kanun'un 17. maddesi ile değişik 2004 Sayılı İİK'nın "ihalenin yapılması" başlıklı 115. maddesinde; "... İhale alıcısının en yüksek teklifi verip de süresi içinde ihale bedelini yatırmaması hâlinde alınan teminat iade edilmeyip öncelikle satış masraflarından düşülmek üzere hak sahiplerine alacaklarına mahsuben ödenir.

İcra müdürü, asgari ihale bedilinin teklif edilmediği, en yüksek teklif verenin ihale bedielini yatırmadığı veya teklif verme süresinin bitiminden önce borcun ödendiği hâllerde, ihalenin yapılamadığını veya iptal edildiğini tutanakla tespit eder. Asgari ihale bedelinin teklif edilmediği veya en yüksek teklif verenin ihale bedelini yatırmadığı hâllerde ikinci artırma, birinci artırmadaki şartlar çerçevesinde daha önce ilan edilen tarihte başlar. "

30.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7343 sayılı Kanun'un 32. maddesi ile 2004 sayılı İİK'nın 133. maddesi ilga edilmiş olup İİK'nın geçici 18. maddesi ile de uygulamaya ilişkin geçiş süreci düzenlenmiştir.

Somut olayda, elektronik satış uygulamasına geçilen mahallere ilişkin Adalet Bakanlığınca yayınlanan listeye göre tüm ülke genelinde uygulamaya 02.01.2023 tarihinde geçildiği, arttırma ilanının 09.02.2024 tarihli olduğu dikkate alındığında değişikliklerin somut olayda uygulanmasının gerektiği, bu kapsamda mülga edilen İİK'nın 133. maddesi kapsamında değerlendirme yapılamayacağı, 16.04.2024 tarihli 1.satış gününde ... Ada, 1 parsel sayılı taşınmazın ihalesinin yapıldığı, ancak belirlenen sürede ihale bedelinin yatırılmaması nedeniyle icra müdürlüğünce alınan 24.04.2024 tarihli kararla ihalenin iptali ile ihalenin 2. İhale tarih ve saatinde tekrar yapılmasına karar verildiği, yukarıda açıklandığı üzere 133. maddenin mülga olduğu da dikkate alındığında şikayet konusu edilen 16.04.2024 tarihli ... Ada, 1 Parsel sayılı taşınmaza ilişkin ihalenin feshi talebinin konusunun kalmadığı anlaşılmıştır.

O halde, Bölge Adliye Mahkemesince taşınmaz yönünden konusu kalmayan şikayet hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilmemesine karar verilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yazılı gerekçe ile ihalenin feshine karar verilmesi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Davalı/alacaklı Musa A'ın temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin, 11.02.2025 tarih ve 2025/32 E. - 2025/215 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 371. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,  dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 15.05.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



Aynı doğrultuda
Yargıtay 12. HD. T:06.05.2025, E:2025/2687, K:2025/3653
Yargıtay 12. HD. T:10.02.2025, E:2024/8283, K:2025/878
#7
Harç & Vergi Uygulamaları / Haricen Tahsil veya Vazgeçme H...
Son İleti Gönderen Özgür KOCA - 23 Haziran 2025, 18:59:10
T.C.
ADALET BAKANLIĞI
İcra İşleri Dairesi Başkanlığı
23.06.2025
Sayı   : 86420598-207/4253                      
Konu   : Harç Tahsil Müzekkeresi Düzenlenmesi Hakkında

DAĞITIM YERLERİNE

İlgi    : Teftiş Kurulu Başkanlığının 01.11.2024 tarihli ve E-20261793-663.02-1528/5798 sayılı yazısı.

   Bakanlığımız Teftiş Kurulu Başkanlığının ilgi sayılı yazısına ekli Adalet Başmüfettişliğinin 25.03.2024 tarihli "haricen tahsilde eksik alınan harçlar hakkında" konulu yazısı ile icra dairelerinin denetimi sırasında alacaklıların UYAP ortamında alacaklarını haricen tahsil ettiklerine ilişkin bildirimde bulunmaları üzerine, icra dairelerince bir kısım dosyalarda tahsil harcının ödenmesine yönelik herhangi bir işlem yapılmadığı belirtilerek Ülke genelinde uygulama birliğinin sağlanması amacıyla icra dairelerine bildirimde bulunulması istenilmiştir.

   2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu'nun "Harçlar" başlıklı 15'inci maddesinde "İcra ve iflas harçlarını kanun tayin eder. Kanunda hilafı yazılı değilse, bütün harç ve masraflar borçluya ait olup neticede ayrıca hüküm ve takibe hacet kalmaksızın tahsil olunur.

   İcra takiplerinde, müzahereti Adliye kararları takibe yetkili icra mahkemesi tarafından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 465 ve müteakip maddelerine tevfikan ittihaz olunur." hükmüne,

   492 sayılı Harçlar Kanunu'nun "İcra takibinden vazgeçme" başlıklı 23'üncü maddesinde "Her ne sebep ve suretle olursa olsun, icra takibinden vazgeçildiğinin zabıtnameye yazılması için vazgeçilen miktara ait tahsil harcının yarısı alınır. Ancak haczedilen mal satılıp paraya çevrildikten sonra vazgeçilirse tahsil harcı tam olarak alınır." hükmüne,

   Aynı Kanun'un "Nispi harclarda ödeme zamanı" başlıklı 28'inci maddesinde "(1) sayılı tarifede yazılı nispi harçlar aşağıdaki zamanlarda ödenir.:

   a) Karar ve ilam harcı,
   Karar ve ilam harçlarının dörtte biri peşin, geri kalanı kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir. Şu kadar ki, ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranı yirmide bir olarak uygulanır. Bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olması, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmez.

   b) İcra Tahsil Harcı,
   İcra takiplerinde Tahsil Harcı alacağın ödenmesi sırasında, ödeme yapılmayan hallerde harç alacağının doğması tarihinden itibaren 15 gün içinde ödenir.
   Harç alacağı icranın yerine getirilmesiyle doğar.
   Konunun değeri üzerinden alınacak İflas Harclarında da bu bent hükümleri uygulanır.

   c) Depozito, defter tutma ve miras işlerine ait harclar,
   (1) Sayılı tarifenin (D) bölümünde yazılı depozito defter tutma ve miras işlerine ait harclar işin sonundan itibaren 15 gün içinde ödenir." hükmüne yer verilmiştir.

   Bu hükümler gereğince alacaklı veya vekili tarafından icra dosyasına alacağın haricen tahsil edildiğine veya vazgeçme yahut feragat nedeniyle dosyanın kapatılmasına ilişkin talepte bulunulması hâlinde harcın tahsili için UYAP ortamında harç tahsil müzekkeresi düzenlenerek ilgili vergi dairesine gönderilmesine yönelik işlemlerin yapılması suretiyle kamu zararının önlenmesinin sağlanması hususunda gerekli hassasiyetin gösterilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

   Bilgi edinilmesi ve yazımızın tüm icra dairelerine duyurulmasını rica ederim.
#8
Genel İcra Hukuku / İcra Takibinde Bulunan Yabancı...
Son İleti Gönderen Özgür KOCA - 01 Haziran 2025, 07:55:42
T.C
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
     
ESAS: 2024/7750
KARAR: 2025/1186



"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklının icra mahkemesine başvurusunda (birleşen 2023/139 E. sayılı dosyada); alacaklının Estonya'da yerleşik şirket olması nedeniyle icra müdürlüğünün 24.07.2023 tarihli kararı ile "Aliağa İcra Hukuk Mahkemesinin 2023/99 İş sayılı kararı gereği takibe konu alacağın %20'si oranındaki teminatın dosyamıza depo edilmesi halinde işlem yapılması için muhtıra çıkartılmasına teminat için 3 günlük süre verilmesine" karar verildiği, Estonya ile Türkiye arasında fiili mütekabiliyet olması nedeni ile yabancılık teminatının alınmaması gerektiğini, ayrıca teminat tutarının fahiş olduğunu ileri sürerek icra müdürlüğü kararının iptalinin talep edildiği, İlk Derece Mahkemesince, şikayetin reddine karar verildiği, alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmüştür.

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Türk Hukukunda kişilerin hak arama özgürlüklerini kullanmaları herhangi bir sınırlandırmaya tâbi tutulmamıştır. Ancak bazı istisnai durumlarda dava açan veya takip hakkını kullananın önceden belirlenen bazı özel yükümlülükleri yerine getirmesi şart koşulabilir. Bu istisnai şartlardan biri de teminat gösterme yükümlülüğüdür.
Alacaklının takipte haksız çıkması halinde borçlunun uğrayacağı muhtemel zararların istenebilmesinin zor veya imkansız olacağı zannedilen bazı özel durumlarda kanun koyucu tarafından teminat gösterilmesi gerekli görülmüştür.

5718 sayılı MÖHUK madde 48/1'e göre; "Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır". Yasada öngörülen "mahkeme" teriminin icra takipleri için "icra dairesi" olarak anlaşılması gerekir. Anılan maddede öngörülen teminat takip yapmanın ön koşulu olup mahkemece re'sen gözetilir.

5718 sayılı MÖHUK madde 48/1'e göre; İcra takibinde bulunan yabancı ve gerçek tüzel kişilerden icra memuru takip giderleri ile karşı tarafın bu takip dolayısı ile uğrayabileceği zarar ve ziyanını karşılayacak şekilde teminat belirlemesi gereklidir. İcra memurunun belirlediği teminat miktarının yasada belirlenen ilkelere uymadığı veya teminattan muaf olunduğu halde teminat istendiği hususu şikayet yolu ile icra mahkemesinde ileri sürülebilir.

Somut olayda, icra müdürünün 24.07.2023 tarihli kararı ile icra mahkemesince belirlenen teminat oranı talep edilmiş olup bu karar yukarıda belirtilen ilkelere uymamaktadır. İşlemin yapılması yetkisi asıl icra organına ait olduğundan icra mahkemesinin işlemi düzeltmesi yalnız yeniden araştırma yapılmasına ve yeni bir işlem yapılmasına gerek yok ise yani dosyaya göre işlem düzeltilebiliyor ise geçerlidir. Şikayet konusu kararda ise doğrudan icra mahkemesinin kararı uygulanmıştır.

Yukarıda belirtilen kanuni düzenlemeye göre öncelikle icra memurluğunun teminat oranını belirlemesi, şikayet halinde icra mahkemesince değerlendirme yapılması gerekmektedir. Öte yandan MÖHUK'ta teminat gösterme yükümlülüğü konusunda "yabancılık" ölçütü esas alınmıştır. Buna karşın davalının veya kendisine karşı takibe girişilen karşı tarafın vatandaşlığı, bu madde kapsamında da bir öneme sahip değildir.
İİK'nın 17. maddesinin 1. fıkrası gereğince ''Şikayet icra mahkemesince kabul edilirse şikayet olunan muamele ya bozulur, yahut düzeltilir. Aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise; ''Memurun sebepsiz yapmadığı veya geciktirdiği işlerin icrası emrolunur.'' hükmü yer almaktadır.

O halde; yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda teminatın icra müdürlüğünce belirlenmesine karar verilmesi gerekmekte olup re'sen icra müdürlüğü kararının iptali gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ :
Yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nin 15.10.2024 tarih ve 2024/470 E. - 2024/2742 K. sayılı kararının (KALDIRILMASINA),
Aliağa İcra Hukuk Mahkemesi'nin 01.12.2023 tarih ve 2023/126 E. - 2023/226 K. sayılı kararının re'sen (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, 13.02.2025 gününde oy birliğiyle karar verildi.
#9
Takip talebini (ve ilamı) alan icra dairesi, bir icra emri düzenleyerek bunu borçluya gönderir. Burada (2) örnek nolu icra emri düzenlenir. Bundan başka, alacaklı isterse, taşınır teslimi hakkındaki ilamda hükmedilen yargılama gideri ve vekâlet ücreti için, borçluya ayrıca (4-5) örnek icra emri gönderilir. (2) örnek icra emrini alan borçlu, (yedi gün içinde veya daha sonra) taşınır malı icra dairesine teslim ederse, icra dairesi de bu taşınır malı alacaklıya teslim eder ve bununla icra takibi sonuçlanır (Kuru, s. 959-960).

İcra emrini alan borçlu, yedi gün içinde taşınır malı teslim etmez (veya noksan teslim eder) ve (Yargıtaydan, icra mahkemesinden veya yargılamanın iadesi yoluna başvurmuş ise yargılamanın iadesi davasına bakan mahkemeden verilmiş) bir icranın geri bırakılması kararı da gösteremezse, alacaklının talebi ile ilamda yazılı olan taşınır mal, icra dairesi tarafından borçludan zorla alınarak alacaklıya teslim edilir. Burada, iki ihtimal ile karşılaşılır:

(i) Taşınır mal borçlunun elinde (yedinde) ise, ilamda yazılı olan taşınır mal (veya misli), icra dairesi tarafından borçludan zorla alınıp alacaklıya teslim edilir (m. 24/3). 

(ii) Taşınır mal borçlunun elinde değil ise, ilamda yazılı olan taşınır mal (veya misli) borçlunun elinde (yedinde) bulunamazsa, bu hâlde borçlu artık aynen ifaya zorlanamaz. Taşınır mal (teslim) borcu, kanundan ötürü, para borcuna dönüşür; yani, borçlu, malın bedelini (değerini) para borcu olarak (alacaklıya) ödemek zorundadır (m. 24/4). Bu hâlde de iki ihtimal ortaya çıkabilir:

I-Teslimine hükmolunan taşınır malın değeri ilamda yazılı ise, borçlu, elinde bulunmayan taşınır malın ilamda yazılı olan bu değerini para olarak ödemek zorundadır (m. 24/4- c. l ve 2). Bu durum, alacaklının (davacının) "taşınır malın aynen teslimi, bulunamazsa bedelinin tahsili" talebiyle bir terditli dava açmış olması ve mahkemenin de (hüküm fıkrasında) "taşınır malın aynen teslimine, bulunamazsa bedeli olan şu kadar liranın ödenmesine" şeklinde terditli hüküm vermiş olması hâlinde söz konusu olabilir.

Bu durum Millet Meclisi Adalet Komisyonu gerekçesinde; "Bundan başka, Komisyonumuzda "ilâmda yazılı değer" tâbirinden ne anlaşılması gerektiği konusu müzakere edilmiş, bunun hüküm fıkrasında sarahaten belirtilmiş olan değer demek olduğu neticesine varılmıştır. Şu hâlde, hüküm fıkrasında "borçlunun elinde bulunan falan taşınır malın teslimine, bulunamazsa bedeli olan şu kadar liranın ödenmesine" şeklinde bir sarahat yoksa, malın değeri ilâmda yazılı sayılmayacaktır. Bilhassa, davacının mahkemenin görevine ve alınacak harca esas olmak üzere dava dilekçesinde göstermiş olduğu değer ayrıca mahkemece takdir olunup hüküm fıkrasına alınmamışsa, malın değeri ilâmda yazılı sayılmayacak, bu halde (taraflar malın değerinde anlaşamazlarsa) icra memuru malın değerini takip (şimdi: haczin yapıldığı) tarihindeki rayice göre takdir edecektir" şeklinde belirtilmiştir.

II- Teslimine hükmolunan taşınır malın değeri ilamda yazılı değilse; alacaklı (davacı), dava dilekçesinde (talep sonucunda) yalnız taşınır malın teslimine karar verilmesini istemiş (bulunamazsa, bedelinin tahsili talebi ile terditli dava açmamış) ise, mahkeme, yalnız taşınır malın teslimine karar verebilir, bulunamazsa bedelinin tahsiline de (yani terditli hüküm) veremez (6100 sayılı HMK m. 26). Terditli dava açılmamış olması nedeniyle, ilamda yalnız taşınır malın teslimine karar verilmiş olması hâlinde, malın değeri mahkemenin görevi ve harç (ve vekâlet ücreti) hesaplanması için ilamda gösterilmiş olsa bile, taşınır malın değeri (İİK m. 24/4 anlamında) ilamda yazılı sayılamaz. Buna göre, teslimine hükmolunan malın değeri ilamda (hüküm fıkrasında) yazılı değilse, bakılır; eğer alacaklı ile borçlu taşınır malın değeri üzerinde anlaşırlarsa, borçlu, bu anlaşılan miktar parayı ödemek suretiyle (teslim) borcundan kurtulur. Eğer, alacaklı ile borçlu taşınır malın (ilamda yazılı olmayan) değeri üzerinde bir anlaşmaya varamazlarsa, yani bu değer ihtilaflı ise, o zaman taşınır malın değeri icra müdürü tarafından takdir olunur. İcra müdürü, taşınır malın değerini haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir eder (m. 24/5, c. 3). İcra müdürü, taşınır malın değerini takdir ederken, malın değerini borsa veya ticaret odalarından, bu kuruluşların bulunmadığı yerlerde, kendisi tarafından seçilecek bilirkişiden sorar ve alacağı cevaba göre taşınır malın değerini belirler (m. 24/5) ve bu bedeli bir muhtıra ile borçludan ister. İlgililerin (özellikle alacaklı ve borçlunun) icra müdürünün değer takdirine ve muhtıra tebliğine karşı icra mahkemesine şikâyet hakları vardır (m. 24/4) (Kuru, s. 960-962).

İlamda yazılı olan taşınır mal (veya misli) borçlunun elinde bulunamazsa, taşınır mal (teslim) borcu para borcuna dönüşür ve borçlu taşınır malın yukardaki esaslara göre tespit edilen değerini borçlanmış sayılır. Borçlu bu parayı icra dairesine ödemekle yükümlüdür. Borçlu bu parayı rızası ile ödemezse, ayrıca bir hükme ve icra emrine gerek kalmaksızın borçlunun bu borcu karşılamaya yetecek miktarda malı haczedilir; bu mallar satılarak bedelinden alacaklı tatmin edilir (m. 24/4). İİK'nın 24. maddesinin 4. fıkrasının 2. cümlesinde "ayrıca icra emri tebliğine (ve dolayısıyla hükme) hacet kalmaksızın" denildiğinden, m. 24/4. hükmüne göre malın bedelini (doğrudan doğruya) talep etme hak ve yetkisi bulunan alacaklının, taşınır malın değeri için borçluya karşı alacak davası açmakta hukukî yararı yoktur (Kuru, s. 962) (Yargıtay HGK T:29/06/2022, E:2019/8-161, K:2022/1078)
#10
Aynı gün uygulanan hacizlerde, diğerinden daha önceki bir zaman diliminde uygulandığı tespit edilen haciz ilk haciz sayılır. Eğer aynı gün uygulanan hacizlerde saat ve dakika olarak hangisinin daha önce uygulandığı tesbit edilemezse, paylaştırma alacaklıların aynı derecede hacze katılmış oldukları kabul edilerek, garameten yani, alacaklılar arasında, alacakları oranında, aynı derecede yapılır.

Somut olayda; şikayet olunan Vergi Dairesi ile asıl dosyada şikayetçi hacizlerinin aynı günlü olduğu anlaşılmakla, hangisinin önce olduğunun tespiti bakımından hacizlerin uygulandığı saat ve dakika önem arz etmektedir. Bu durumda mahkemece, şikayet olunan Vergi Dairesi ile asıl dosyada şikayetçi hacizlerinin uygulanma saatleri araştırılarak, az yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde;

a) Şikayet olunan Vergi Dairesi haczinin ilk haciz olduğunun tespiti halinde; şikayetçi haczinin bu hacze iştirakinin mümkün olmayacağı,

b) Asıl dosyada şikayetçi haczinin ilk haciz olduğunun tespiti halinde; sonraki Vergi Dairesi haczinin 6183 sayılı yasanın 21. maddesi uyarınca bu hacze iştirakinin mümkün olduğu,

c) Taraf hacizlerinin saat ve dakika olarak hangisinin önce konulduğunun tespit edilememesi halinde ise; garameten paylaştırma yapılaması gerektiği dikkate alınıp, oluşacak uygun sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.  (Yargıtay 6. HD. T:30/05/2024, E:2023/3407, K:2024/1854)