YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 14.03.2019 tarihli ve 185-217 sayılı

Başlatan İçtihat, 04 Şubat 2021, 21:00:30

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_İçtihat
raporda, gönderilen çeltiklerin hiçbir işlem uygulanmamış hâliyle yapılan
tarama analiz sonuçlarında numunelerin pozitif, başka bir deyişle GDO’lu olduğunun, çamaşır suyu ve
steril su ile yıkanmış ve çimlendirilmiş örneklerde ise GDO tarama analiz sonucunun negatif olduğu,
diğer bir deyişle numunelerin GDO’lu olmadığının, hiçbir işlem uygulanmamış numunelerde tarama
analiz sonuçlarının pozitif çıkması nedeniyle bu pozitifliğin nereden kaynaklandığının tespit edilmesi
amacıyla ürünlerin içeriğine yönelik yapılan analizde, numunelerde soya bitki spesifik gen bölgelerinin
tespit edildiği, yıkanmış ve çimlendirilmiş örneklerde GDO tarama analiz sonuçları negatif olduğundan
çeltiğin GDO’lu olmadığı sonucuna varıldığı, GDO’lu olduğu kabul edilerek el konulan ürünlerin devamı
olan ve serbest dolaşıma sokulan orta taneli çeltik ürünleri ile ilgili olarak izlenebilirliğin sağlanmasına
yönelik yeniden numune alınması sonucunda M. Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünce 15.04.2013
tarihinde düzenlenen analiz raporunda, orta taneli pirinçlerde yapılan tarama testlerinde 35S, NOS ve
FMV dizilimleri saptanmadığının belirtildiği,
Soruşturma sırasında uzun taneli pirinçlerin analiz ve değerlendirmesini yapan Bureau Veritas (BV
CPS) Test Laboratuvarınca, analizleri gerçekleştirilen numunelere ait örneklerin ilk analizinde %0.01
ölçüm limitinin altında NOS dizilimi tespit edildiği ve 35S diziliminin gözlemlendiği, bu diziliminin neden
kaynaklandığının kontrol edildiği ve sadece soya MON..-3-2 açısından minör izler ile kombine olduğunun
belirlendiği, 35S diziliminin bu pirincin içerisinde ölçüm limitinin altında izler olarak gözlemlendiği,
bu nedenle pirinç numunelerinin GDO’lu pirinç olması açısından tüm olasılıkların negatif olduğu,
aynı şekilde Ulusal Gıda Referans Laboratuvar Müdürlüğünce 04.12.2013 ve 16.06.2014 tarihlerinde
düzenlenen analiz raporlarında da benzer şekilde uzun taneli çeltiklerde ölçüm limitinin altında 35S ve
NOS dizilimleri ve soya MON..-2-3 DNA’sının saptandığının ifade edildiği,
Katılan Milli Savunma Bakanlığına satılan uzun taneli pirinçler ile ilgili olarak, Çanakkale Gıda
Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünce düzenlenen 28.05.2013 tarihli ve Ankara Gıda Kontrol Laboratuvar
Müdürlüğünce düzenlenen 11.09.2013 tarihli analiz raporlarına göre, aynı parti uzun taneli pirinçlerin bir
kısmında 35S, NOS ve FMV dizilimlerine rastlanırken bir kısmında bu dizilimlere rastlanmadığı,
Soruşturma aşamasında Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bilimleri Bölümü Öğretim
Üyelerinden oluşan bilirkişi heyetince düzenlenen raporda, Uluslararası Gıda Referans Laboratuvar
Müdürlüğünce 04.12.2013 tarihinde düzenlenen analiz raporuna göre, analizi yapılan numunedeki 35S
ve NOS diziliminin soya çeşidi kökenli olduğu, bu durumun ancak bir şekilde çeltiğe soya ile ilgili bazı
partiküllerin karışması sonucu ortaya çıkabileceği, fiziki kirlenmenin genetiği değiştirilmiş bir ürünün
genetiği değiştirilmemiş bir ürüne karıştırılması anlamına geldiği, bu karışmanın gözle görülebilecek
bir karışma olabileceği gibi (çeltik taneleri arasında genetiği değiştirilmiş soya taneleri gibi) gözle fark
edilemeyecek bir karışma sonucu da olabileceği (örneğin soya kabuklarının çeltik kabuğuna yapışması
gibi), genetik kirlenmenin ise bir bitkinin genetik yapısına başka bir bitkiden genetik materyal eklenmesi
olduğu açıklamalarında bulunularak, gönderilen analiz raporlarının değerlendirilmesi sonucunda, analize
gönderilen pirinç örneklerinin bazılarının GDO içerdiği bazılarının ise GDO içermemesi durumunun pirinç
partilerinin GDO olan ve GDO olmayan ürünlerin karışımından kaynaklanabileceği sonucuna varıldığı,
Yine yargılama sırasında suça konu orta ve uzun taneli çeltiklerden alınan numunelere ilişkin olarak
Ankara Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğünce düzenlenen 21.04.2015 ve 23.06.2015 tarihli analiz
raporlarında, söz konusu çeltiklerde 35S, NOS ve FMV dizilimlerinin tespit edilmediği, analizi yapan bilirkişi
heyetinin 23.06.2015 tarihli (Talimat No: ...) değerlendirme raporunda, mahkemece gönderilen çeltik
numunelerinin (orta taneli çeltik- uzun taneli çeltik) herhangi bir işleme tabi tutulmayarak geldiği hâli ile
analiz edildiği ve 35S, NOS ve FMV dizilimlerinin negatif bulunduğu, numunelerin dış yüzeyinin steril su
ile yıkandıktan sonra öğütülerek analiz edildiği ve yine 35S, NOS ve FMV dizilimlerinin negatif bulunduğu
tespit edilerek numunelerin GDO’lu olmadığı sonucuna varıldığı hususları birlikte değerlendirildiğinde,
Suça konu çeltik ve pirinç numuneleri üzerinde yapılan tarama testleri sonucunda, bir kısım ürünler
için GDO dizilimlerine rastlanırken bir kısım ürünler için bu dizimlere rastlanmadığının tespit edilmesi,
GDO dizilimlerinin saptandığına dair verilen analiz raporları ile bu raporların değerlendirmesini
yapan bilirkişilerce GDO dizilimi yönünden verilen pozitifliğin pirincin kendisinden, diğer bir ifadeyle
genetiğinden kaynaklandığı yönünde kesin bir sonuca varılmaması, yine ürünlerde ölçüm limitinin altında
genetiği değiştirilmiş soya varlığının bulunduğunun belirlenmesi, soya tanelerinin veya kabuklarının
çeltik içerisine karışması ve bunların karışık olarak analiz edilmesi sonucunda numunelerde genetiği
değiştirilmiş DNA’ya rastlanabilmesi ve genetiği değiştirilmiş soyadan çeltiğe GDO bulaşmasının ancak
fiziki yollarla mümkün olabilmesi karşısında, suça konu orta ve uzun taneli çeltikler ile pirinçlerin GDO’lu
olmadığı, ancak ürünlerde rastlanan GDO ölçüm limitinin azlığı gözetildiğinde suça konu ürünlere fiziki
olarak genetiği değiştirilmiş soya DNA’sı bulaştığının kabul edilmesi gerekmektedir.
Genetiği değiştirilmiş soya DNA’sı bulaşanı içeren suça konu çeltik ve pirinçlerin ithal edilmesi
nedeniyle sanıkların ceza hukuku anlamında sorumlu tutulup tutulamayacakları hususuna gelince, her
ne kadar Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yapılan ithalat kontrolleri sırasında, suça konu çeltik
ve piriçlere yönelik olarak akredite edilen laboratuvarların, ürünlerde GDO saptanmadığına ilişkin
muayene ve analiz raporlarına dayanılarak M. Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından
verilen ithalata uygunluk belgeleri ile ithal edilen ürünlerde GDO bulunmadığına ilişkin ithalatçı firma
tarafından verildiği ileri sürülen sertifika örnekleri dosyada mevcut ise de, dosya kapsamından sanıkların
ortağı ve yetkilisi oldukları G. Tarım Ürünleri A.Ş.’nin uzunca bir süre çeltik ve pirinç ithali işiyle iştigal
ettiklerinin anlaşılması, sanıkların sahip oldukları iş deneyimi ve basiretli bir tacir gibi davranma
yükümlülükleri dikkate alındığında, ithalleri sırasında mevzuata aykırı olmasalar bile piyasaya sürülmek
üzere bulundurulmaları sürecinde, somut olayda oldukça yüksek miktarlarda olduğu görülen suça
konu ürünlere herhangi bir nedenle genetiği değiştirilmiş organizma bulaşabileceğini bilmemelerinin
hayatın olağan akışına uygun düşmemesi, bu nedenle sanıkların söz konusu ürünlerin taşındığı
gemilerde daha önce taşınmış GDO’lu ürünlerden ithal ettikleri ürünlere GDO bulaşabileceği, genetiği
değiştirilmiş ürünlerin taşıma, depolama, yükleme veya diğer safhalarda da bulaşmasının mümkün
olabileceği, ürünlerde GDO olmadığına ilişkin sertifikalarının bulunduğuna ve buna güvenerek ithalat
yaptıklarına ilişkin savunmalarının kendilerini suçtan kurtarmaya yönelik olması, yine mevzuatımıza göre
bir ürünün 'GDO bulaşanı' içermesine karşın ülkemizde piyasaya sürülebilmesinin, ancak Biyogüvenlik
Kurulu tarafından onaylanmış bir gen olması ile onaylanmış kullanım amacıyla sınırlı kalması şartıyla
mümkün bulunması ve Biyogüvenlik Kurulu tarafından bugüne kadar gıda amaçlı onay verilen bir gene
rastlanmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, yem olarak kullanılmak üzere onaylanan herhangi
bir genetiği değiştirilmiş organizmanın insanların tüketimine sunulan besinlere bulaşması ya da bu
besinlerde kullanılması hâlinde Biyogüvenlik Kanunu’nun ihlâl edilmiş olacağının ve bu itibarla sanıklara
atılı suçun tüm unsurlarıyla oluştuğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
Öte yandan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazında sanıklardan F. F.’nin suça konu ürünlerin
ithal işlemlerine katılmadığı ve devam eden işlemlerde de dahilinin olmadığı ileri sürülerek atılı suçtan
sorumlu tutulamayacağı belirtilmiş ise de söz konusu şirketin yönetim kurulu başkanı olan sanık F.’nin,
suça konu ürünlerin ithali sürecindeki iş hacmi ve parasal miktarlar ile şirketin ticaret siciline yansıyan
genel işleyişi gözetildiğinde, suç teşkil ettiği anlaşılan eylemlerden sorumlu tutulması gerektiği kabul
edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
…
   YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 14.03.2019 tarihli ve 185-217 sayılı

Benzer Konular (10)