Ölenin Kredi Borcu ve Hayat Sigortası Tarafından Ödeme

Başlatan Özgür KOCA, 09 Aralık 2022, 12:14:45

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_Özgür KOCA
Bankaların müşterilerine kredi kullandırırken hayat sigortası yapmaları yerleşmiş bir uygulamadır. Yapılan bu sigorta, kredi borçlusunun ölümü halinde kredi borcunu teminat altına almakta ve bankaya sigorta poliçesi kapsamında ödeme yapılmaktadır.

İçerik
1-Kredi Borçlusu Ölünce Borç Sona Erer Mi?
2-Banka Kredi Borcunu Mirasçılardan İsteyebilir mi?
3-Banka Sigorta Şirketinden Önce Mirasçılara Takip Yapamaz
4-Ölenin Kredi Borcu İçin Banka Öncelikle Sigortaya Başvurmalıdır
5-Mirasçıların Sigortaya Karşı Dava Hakkı
6-Mirasçıların Sigortaya Karşı Açtığı Davada Bankanın Alacağının Araştırılması
7-Bankanın Sigortaya Karşı Davaya Muvafakat Vermemesinde İyi Niyet Araştırması
8-Sigorta Şirketi Hangi Durumda Kredi Borcunu Ödemekten Kurtulur?
9-Sigorta Sözleşmesi Yapılırken Hastalığın Gizlenmiş Olması
10-Sigorta Sözleşmesi Yapılırken Gizlenen Hastalık İle Ölüm Arasında İlliyet Bağı
11-Gizlenen Hastalık Dışında Başka Bir Hastalık Nedeniyle Ölüm
12-Kredi Borçlusu Ölünce Borç Sona Erer Mi?


Kredi borçlusu ölünce borç sona erer mi sorusu da, kredi çekerken yapılan sigortanın kalan borcu kapatıp kapatmayacağına ilişkindir.

Kredi kullanırken yapılan hayat sigortalarının amacı bankanın kredi alacağını teminat altına almaktadır. Kredi kullanan kişi öldüğünde, kalan kredi borcu sigorta tarafından karşılanır ve mirasçılar bu borçtan kurtulur. Ancak uygulamada sigorta şirketleri ödeme konusunda sorun çıkarmakta, bankalar da doğrudan mirasçılara başvurmaktadır.


Banka Kredi Borcunu Mirasçılardan İsteyebilir mi?
Banka, kredi borçlusunun ölmesi halinde kalan kredi borcunu öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmelidir. Banka ancak poliçe limiti üzerinde kalan borç için doğrudan mirasçılara takip yapabilir. Konuyla ilgili Yargıtay kararları da bu yöndedir. Sigorta poliçesi kapsamında kalan kredi alacağı için bankanın sigorta şirketi yerine mirasçılara başvurması iyi niyet kurallarına aykırı görülür.

Bankanın başvurusu karşısında sigorta şirketinin, sigorta ettiren ile arasındaki ilişkiyi bankaya karşı ileri süremeyeceği ve ödemeden kaçınamayacağı da yine Yargıtay kararlarında belirtilmekte. Buna göre sigorta şirketi, sözleşmenin yapılması sırasında sigortalının hastalığını gizlediği gibi bir itirazı, bankaya karşı kullanamaz. Çünkü sözleşmeyi yapan banka değil, sigorta şirketinin kendisidir.

Banka Sigorta Şirketinden Önce Mirasçılara Takip Yapamaz
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/2613 E, 2021 /5519 K, 26.05.2021 tarihli kararı:


Somut uyuşmazlıkta; sigorta poliçelerinin, davacı banka tarafından açılan kredilere teminat olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Tüketici kredisi sözleşmesinde ve tüm sigorta poliçelerinin üzerinde kredi veren bankanın adına dain ve mürtehin kaydı bulunacağı yazılı olup sigorta şirketinin menfi yanıtına karşı, davacı banka lehtar olduğu sigorta poliçesindeki hakları talep ettiğinde, sigorta şirketinin ona karşı ileri sürebileceği bir defi ve itiraz hakkı bulunmamaktadır. Davalıların murisi, bankadan kullandığı krediye teminat oluşturmak üzere bankanın talebiyle hayat sigortası yaptırmıştır. Esasen kredi veren bankanın talebi ile tüketici tarafından yaptırılan hayat sigortası, tüketicinin kendi isteğiyle yaptığı bir sigorta olmayıp, bankanın talebi üzerine kredi alacağına teminat oluşturmak üzere yapılan bir sigortadır. Sigorta poliçesinde; tüketici sigortalı, banka lehtar ve sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketidir. Poliçenin dain ve mürtehini bankadır. Rizikonun gerçekleşmesi halinde, bankanın poliçe teminatı kapsamında kalan bakiye kredi alacağını, öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi gerekir. Sigorta şirketi, lehtar konumunda olduğundan bankaya karşı tüketicinin sağlık sorunları olduğunu, örneğin, kalp hastası veya diyabet hastalığını gizlediğini ileri süremez. Çünkü, sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketinin kendisi veya yetkili acentesidir. Bankanın elinde hayat sigortası poliçesi gibi kolayca alacağını tahsil etme imkanı varken, sigortacının ödeme talebini geri çevirdiği şeklindeki bir gerekçeyle, poliçe limiti kapsamında kalan alacağı için icra takibi başlatması veya dava açması TMK'nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırılık oluşturur.

Bu nedenle, tüketici işlemi niteliğindeki banka kredileri nedeniyle, hayat sigortası yapılmış olması durumunda, bankanın poliçe limitleri dahilinde kalan kredi alacağını öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi zorunludur. Bu husus, banka tarafından tüketicinin mirasçıları ( halefleri ) hakkında dava açılabilmesinin ön şartıdır. Banka sadece poliçe limitinin yeterli olmadığı bakiye alacak için tüketicinin mirasçılarından talepte bulunabilir. Kredi kullanan tüketici adına yapılan hayat sigortası poliçesi mevcutken, bankanın tüketicinin ölümü nedeniyle, tüketicinin mirasçılarından ödenmeyen bakiye kredi alacağının tahsili için dava açması veya icra takibi başlatması, sigorta hukukunun temel ilkelerine ve sigorta yapılmasının amacına aykırılık oluşturacağı gibi sigorta yapılmasına duyulan güven ve itimadı da zedeler. Bu nedenle banka alacağını öncelikle sigorta poliçesinden tahsil etmelidir.

Hal böyle olunca, mahkemece; davacı banka tarafından tüm hukuki yollar tüketilmeden mirasçılara karşı takip başlatılmasının, dürüstlük kuralına uygun düşmediği gözetilerek, vaktinden evvel açıldığı anlaşılan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

Ölenin Kredi Borcu
Mirasçılara Karşı İcra Takibi
Ölenin Kredi Borcu İçin Banka Öncelikle Sigortaya Başvurmalıdır
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2017/639 E, 2020/1772 K, 10.02.2020 tarihli kararı:


Dava; mirasbırakan tarafından kullanılan kredi nedeniyle ödenmeyen kredi taksitlerinin tahsiline yönelik mirasçılar aleyhine başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Tüketici işlemi niteliğindeki banka kredileri nedeniyle, hayat sigortası yapılmış olması durumunda, bankanın poliçe limitleri dahilinde kalan kredi alacağını öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi zorunludur. Bu husus, banka tarafından tüketicinin mirasçıları ( halefleri ) hakkında dava açılabilmesinin ön şartıdır. Banka sadece poliçe limitinin yeterli olmadığı bakiye alacak için tüketicinin mirasçılarından talepte bulunabilir. Kredi kullanan tüketici adına yapılan hayat sigortası poliçesi mevcutken, bankanın tüketicinin ölümü nedeniyle, tüketicinin mirasçılarından ödenmeyen bakiye kredi alacağının tahsili için dava açması veya icra takibi başlatması, sigorta hukukunun temel ilkelerine ve sigorta yapılmasının amacına aykırılık oluşturacağı gibi sigorta yapılmasına duyulan güven ve itimadı da zedeler. Bu nedenle banka alacağını öncelikle sigorta poliçesinden tahsil etmelidir. Medeni Kanun'un 2. maddesinde, "Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz." hükmü düzenlenmiştir. Buna göre, tüm hukuki yollar davacı banka tarafından tüketilmeden mirasçıya karşı takip başlatılmış olması, dürüstlük kuralına uygun düşmemektedir. Mahkemece, bu husus gözetilerek vaktinden evvel açıldığı anlaşılan davanın usulden reddi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirir.

Mirasçıların Sigortaya Karşı Dava Hakkı
Kredi borcu için yapılan hayat sigortalarında, bazı durumlarda mirasçıların sigortaya karşı dava hakkı bulunur.


Murisin kredi borcunu teminat altına alan hayat sigortasından, mirasçılar iki durumda ödeme talebinde bulunabilir. Birincisi mirasbırakanın kalan kredi borçlarını bankaya ödemiş olmaları, ikincisi ise poliçe bedelinin, kalan kredi borcundan yüksek olmasıdır. Mirasçılar birinci halde tüm poliçe bedelinin, İkinci halde bakiye bedelin kendilerine ödenmesini isteyebilir.

Ölenin kredi borçlarının ödenmemiş olması ve poliçe limitinin de kalan borcu aşmaması halinde, mirasçılar bankanın muvafakati olmadan sigortadan ödeme talebinde bulunamaz. Banka sözleşmenin lehtarı ve rehin hakkı sahibi olduğundan, öncelikle alacağını talep hakkı bankanındır. Bankanın alacaklı bulunduğu kısım için mirasçılar ancak bankanın muvafakati ile sigorta şirketine dava açabilir. Uygulamada bankalar bu türlü bir muvafakat vermemektedir.

Bankanın sigorta konusu krediye ilişkin bir alacağı kalmamışsa rehin hakkı da ortadan kalktığından, muvafakat şartı da aranmaz.

Mirasçıların Sigortaya Karşı Açtığı Davada Bankanın Alacağının Araştırılması
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/4491 E, 2020/4854 K, 17.07.2020 tarihli kararı:


Dava, sigortası sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.

Kredi borcu ödenmemiş olması halinde sigorta bedelini talep hakkı öncelikle bankaya aittir. Ancak kredi borcunun bir kısmı ödenmiş ise ödenen miktar kadar tazminat talep etme hakkı mirasçılara, kredinin ödenmeyen kısmi yönünden talep hakkı yine bankaya aittir. Diğer bir ifade ile; kredi borcunun poliçe teminatından daha düşük miktarda olduğu durumda kredi borcunun artan kısım için bankanın onayına ihtiyaç bulunmamaktadır. Dosya kapsamından davaya konu sigorta poliçelerinin neye istinaden düzenlendiği, çekilen krediler kapsamında mı yoksa başka sebepler ile mi düzenlendiği, kredi tutarlarının miktarlarının ne kadar olduğu anlaşılamamaktadır. İtiraz Hakem Heyetince her bir poliçenin borç kaynağı araştırılmadığı gibi, yazı cevabı ekinde sunulan belgede borcun takibe intikal ettiğinin bildirilmesi ve borç sebebi olarak kredi ve çek yaprakları bildirilmesi karşısında poliçelerin düzenlenmesine esas borçların ne kadarının ödendiği, ne kadar borcun kaldığı, kalan borç için icra takibi başlatılıp başlatılmadığı da araştırılmamıştır. Diğer yandan; T.. BNP Baripas Ortaklığı, 15.09.2014 tarihli cevabi yazısında 15.09.2014 tarihi itibari ile güncel alacağın 169.719,05 TL olduğunu bildirmiş, 06.08.2019 tarihli yazı cevabında ise murisin bankadan kullandığı kredi tutarının 20.000,00 TL olduğunu, 931,29 TL'lik 8 taksitin ödenmediğini bildirmesi karşısında da borç miktarları ve borcun kaynağı konusundaki çelişkilerin giderilmesi de hasıl olmuştur. Poliçelere esas kredi borcunun artan kısım için bankanın onayına ihtiyaç bulunmadığı gibi, kalan kredi borcu için icra takibine girişilmiş olması durumunda dava dışı rehin alacaklının muvafakatinin sorulmasına da gerek bulunmadığı gözetildiğinde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. Hakem Heyetince öncelikle; dain mürtehin sıfatına haiz bankanın davalı ile aynı ortaklık içinde yer aldığı, sigorta ettiren ile aynı tüzel kişilik olduğu gözetildiğinde davaya muvafakat etmemesinin geçerli olup olmadığının TMK 2. maddesi çerçevesinde tartışılması, ondan sonra rehne konu borcun kaynağının araştırılması bakımından rehin ve poliçelere konu banka işlemlerinin getirilmesi, bu rehin kaydına göre murisin ne kadar borcunun kaldığının tespiti, temyiz aşamasında sunulan kredi geri ödeme planına göre de murisin bankaya olan kredi borcunun son taksinin karar tarihinden önce yani 02.03.2015 olduğu gözetildiğinde yargılama sırasında bitip bitmediği araştırılması, dain-i mürtehinin davaya muvafakatinin ya da kredi borcunun ödenmesine ilişkin hususun, sonradan tamamlanabilir dava şartı olduğu da gözetilerek rehne konu borç yönünden icra takibi başlatılıp başlatılmadığının, borcun tamamının ödenip ödenmediğinin araştırılması ondan sonra karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar verilmiştir.

Bankanın Sigortaya Karşı Davaya Muvafakat Vermemesinde İyi Niyet Araştırması
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/6071 E, 2020/2523 K, 04.03.2020 tarihli kararı:


Dava, hayat sigorta sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir.

Sigorta poliçesinin dava dışı banka tarafından açılan krediye teminat olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, kredi borcu ödenmemiş ise sigorta bedelini talep hakkı öncelikle bankaya ait olup, ancak artan kısım varsa davacıların bunu istemesi mümkündür. Yani, kredi borcunun poliçe teminatından daha düşük miktarda olduğu durumda kredi borcunun artan kısım için bankanın onayına ihtiyaç bulunmamaktadır. Dava dışı banka tarafından verilen yazıda, dain müretin sıfatı ile davaya bankaları adına muvafakat vermediklerini bildirmiş ancak kredi borcunun ne kadar ödendiği, ne kadar kredi borcu kaldığı dosyaya bildirilmediği gibi, dava dışı banka tarafından davacılar aleyhine kredi borcunun tahsilini sağlamak amacıyla takip yaptığı da anlaşılmıştır. Dosya içinde yer alan belgelere göre dava dışı müteveffanın 18.000,00 TL kredi için ilk yıl 18.900,00 TL'lik teminatı bulunan hayat sigorta poliçesi imza ettiği, kredi borcunun da bir kısmının muris tarafından ödendiği, davacılar tarafından da dosyaya ibraz edilen banka dekontlarına göre de kredi borcunun murisin vefatından sonra da ödendiği anlaşılmaktadır. Buna göre kredi/borç miktarı dışında kalan bakiye teminat miktarı yönünden davacının bu poliçeye/miktara dayalı olarak talep hakkı bulunduğu ve dava dışı bankanın da davacılar aleyhine icra takibi yaptığı da gözetilerek dava dışı bankanın muvafakat vermemesinin M.K. 2.maddesi kapsamında hakkın kötüye kullanımı olup olmadığının mahkemece değerlendirilmesi ve davacıların murisinin vefat tarihinden sonra kredi borcunun ödenmeye devam etmesine göre de mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılarak kredi borcunun ne kadarının kim tarafından ödendiği, dava dışı banka tarafından yapılan takip neticesinde dosyaya ödeme yapılıp yapılmadığı hususları araştırılmaksızın davanın red edilmesi doğru görülmemiştir.

Sigorta Şirketi Hangi Durumda Kredi Borcunu Ödemekten Kurtulur?
Sigorta sözleşmesinin yapılması sırasında, sigortacının ve sigortalının bir takım yükümlülükleri vardır. Tarafların bu yükümlülüklere uygun davranması gerekir. Aksi halde diğer tarafın sözleşmeden dönme hakkı söz konusu olabilir.

Sigorta sözleşmesi yapılırken, sigortalı kendisine sorulan sorulara doğru cevap vermeli ve bildiği hastalıklarını gizlememelidir.

Sigorta şirketlerinin ölen kişinin kredi borcunu ödemekten kaçınmak için en sık başvurduğu gerekçe, sigortalının sözleşme sırasında hastalığını gizlediği iddiasıdır.

Gerçekten de sigortalının, sözleşmenin yapıldığı sırada bildiği hastalıklarını gizlemesi, sigorta şirketini ödeme yapmaktan kurtarabilecek bir durumdur. Ancak bunun için gizlenen bu hastalığın, sigorta sözleşmesinin yapılmasını etkileyebilecek önem ve nitelikte olması gerekir. Bununla birlikte yine gizlenen hastalık ile ölüm arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Yani sigortalı ya gizlenmiş olan hastalık nedeniyle ölmeli ya da gizlenen rahatsızlık ölüm nedenini tetikleyici bir etkiye sahip olmalıdır. Aksi halde, örneğin kalp hastalığını gizleyen sigortalının, cilt kanserinden ölmesi durumunda sigorta ödeme yükümünden kurtulamaz.

Bununla birlikte, sigortalının sözleşme yapılırken hastalığını bildiği halde kasten gizlemiş olması gerekir. Sözleşme sırasında mevcut olan, ancak teşhis konulmamış ve sigortalı tarafından bilinmeyen bir hastalık ölüme sebebiyet vermiş olsa bile sigorta ödeme borcundan kurtulamaz. Çünkü bu durumda gerçeğe aykırı beyandan söz edilemez.

Sigorta Sözleşmesi Yapılırken Hastalığın Gizlenmiş Olması
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/3320 E, 2020/4268 K, 02.07.2020 tarihli kararı:


Dava, banka kredisi kapsamında düzenlenen hayat sigorta poliçesi tazminat istemine ilişkindir.

Davalı sigorta şirketi, tazminat ödenmesi başvurusunu murisin ölüm tarihinden beş yıl öncesinde "Kronik Lenfositik Lösemi" hastalığının bulunduğu ve hastalığın gizlendiği gerekçesiyle reddetmiş olup dosyadaki sağlık beyan formunda sigortalı muris, sağlığına ilişkin tüm sorulara hayır cevabı vermiş ve bu formu imzalamıştır.

Davacıların murisi sigortalının ölüm nedeni tespit edilmesi gerekmekte olup ölüm belgesine göre davacılar murisinin ölüm nedeni "Kronik Lenfositik Lösemi" hastalığıdır. Mahkemece, murisin hastalıkları ile ölümü arasında illiyet bağı olup olmadığı konusunda doktor bilirkişiden alınan rapora göre; ölüm ile gizlenen hastalık arasında illiyet bağı olduğu tespit edilmiştir. Sigortalı murise ölümünden 5 yıl önce "Kronik Lenfositik Lösemi" teşhisi konulmuş olmasına ve sigortalı murisin sağlık beyan formunda bu durumu gizlemiş olmasına, gizlenen durum ile ölüm nedeni olan "Kronik Lenfositik Lösemi" hastalığı arasındaki illiyet bağının bulunmasına göre davanın reddi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Sigorta Sözleşmesi Yapılırken Gizlenen Hastalık İle Ölüm Arasında İlliyet Bağı
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/4812 E, 2020/4718 K, 10.7.2020 tarihli kararı:


Dava, hayat sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Gerek TTK'nun 1435. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartları düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya her hangi bir soru sorulmadan ( dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan ) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Mahkemece; bankacı bilirkişi tarafından düzenlenen rapora itibar edilerek mütevvefanın bilmediği bir hastalık ile ilgili beyanda bulunmasının mümkün olmadığı kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun olmamıştır. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Bu durumda, murise ait eksik kalan tüm tedavi ve hastane kayıtlarının ilgili yerlerden getirtilmesi; davacılar murisinde poliçe tanziminden önce teşhisi konulan kanser hastalığı konusunda uzman onkolog ve kardiyolog doktor bilirkişilerin de yer aldığı heyetten, kanser hastalığı teşhisi ile ölüm nedeni arasında illiyet bağı olup olmadığının tespiti için ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi için mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.

Gizlenen Hastalık Dışında Başka Bir Hastalık Nedeniyle Ölüm
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/762 E, 2020/2463, 03.03.2020 tarihli kararı:


Davacı vekili; davacıların müşterek murisi ...'nin 27/05/2014 tarihinde vefat ettiğini, murisin Akbank AŞ. Görele Şubesi kredi müşterilerinden olup, banka Şubesinden üç kez olmak üzere toplam 50.000,00 TL kredi kullandığını Y-2442012- 2401731-2565704 vefat poliçesi yaparak kullanmış olduğu bu kredileri sigorta ettirdiğini ve şirket sigortalısı olduğunu, sigorta poliçesini Akbank Görele Şubesi'nin acenteliği ile yaptığını, muris ...'nin ölümü sebebiyle davalı sigorta şirketinden sigorta bedelinin ve primin iadesinin mirasçıları tarafından talep edildiğini, davalı şirketin 15/07/2014 tarih ve 208565 numaralı yazısında "...'nin vefat dosyasının incelenmesi sonucunda, sigorta başlangıç tarihinden önce Koah, Kalp Damar Hastalığı ve Prostat Kanseri hastalıklarının bulunduğunu bildirilmediği gerekçesi ile ödemede bulunulmadığını, davalı şirketin iddia ve red gerekçelerinin doğru olmadığını, bu durumun yapılacak olan yargılama neticesinde aldırılacak Adli Tıp Raporu ile ortaya çıkabileceğini, ölüm nedeni olarak sayılan hastalıkların sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarda yapmasını gerektirecek durumda olmadığını, durum muris tarafından bildirilse dahi davalı tarafından sözleşmenin yapılacağını, davalı sigorta şirketinin muristen herhangi bir rapor istemediğini. murisi bilgilendirmediğini, muris ...'nin ölüme sebep olan hastalığın KANSER değil, sigorta sözleşmelerinden sonra ortaya çıkan başka hastalıklar olduğundan bahisle .... (sigorta teminat bedelinin) davalıdan alınarak davacılara kanuni miras hisseleri oranında ödenmesini talep etmiştir.

Davalı vekili; murisin gerçek ölüm nedeninin tespiti için ATK.dan rapor aldırılmasını, bu talep kabul edilmez ise müvekkili şirketin cayma hakkını kullanmakta haklı olduğu göz önüne alınarak davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, davanın kabulüyle 50.000,00 TL tazminatının 15/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile Görele Noterliğinin 03/06/2014 tarih, 2014/2595 yevmiye numaralı veraset ilamındaki payları oranında davacılara ödenmesine karar verilmiş(tir)...

Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın ONANMASINA ... oybirliğiyle karar verildi."
Hepsihukuk: Mobil Hesapmatik: Profesyonel hesaplamalar ve içtihat programı

İcra HesapMax: Masaüstü Bilgisayarlar için Hesap Programı

Benzer Konular (10)

3509

Yanıtlar: 0
Gösterim: 2384