Mülkiyeti muhafaza

Başlatan WatchAndLearn, 20 Şubat 2019, 15:14:00

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_WatchAndLearn
AV.TALİH UYAR
«Mülkiyeti muhafaza sözleşmesine dayanılarak istihkak iddiasında bulunulması: Geçerli bir «mülkiyeti muhafaza sözleşmesi» (MK. mad. 764) ile satılıp alıcısına teslim edilen -ve henüz satış bedelinin tamamı alıcısı tarafından satıcıya ödenmemiş olan- taşınır malların haczinde ileri sürülecek istihkak iddiaları da oldukça özellik taşır.

Mülkiyeti muhafaza sözleşmesinin geçerli olabilmesi -ve buradaki açıklamalar ile kuralların uygulanabilmesi- için, BK. mad. 223 ve MK. mad. 764 uyarınca, yapılmış olan sözleşmenin -herhangi bir noterde -«resmi şekilde yapılmış» ve «alıcının yerleşim yeri noterliğindeki özel sicile tescil edilmiş» olması gerekir. Bu şekil, sözleşmenin geçerlik koşulu'dur. Eğer, noterde resmi şekilde yapılan sözleşme, alıcının yerleşim yeri noterliğinde bulunan özel sicile tescil edilmemişse, satış «kesin satış» sayılır ve «noterde yapılan sözleşme»den sonra «sözleşme konusu taşınırın alıcıya teslimi» ile, mülkiyet alıcıya geçmiş olur.(107)

Bu konuyla ilgili olarak ayrıca hatırlatalım ki; -hayvan satışlarında, teslimsiz rehin suretiyle satış parası güvence altına alınabildiğinden (MK. 940)- hayvan satışlarında mülkiyeti muhafaza sözleşmesi yapılamadığı gibi (MK. mad. 764/II), -taşınmaz mallarda mülkiyet alıcıya tescil ile geçtiğinden- taşınmaz mallar da, bu sözleşmeye konu edilemez...

Mülkiyeti muhafaza sözleşmesi ile satılmış olan taşınır malların -henüz alıcının satış bedelinin tamamını ödeyerek malik duruma gelmediği dönemde- haczedilmesi halinde dört varsayımla karşılaşılır.(108)

A- Mülkiyeti muhafaza koşuluyla satılan malın, alıcının alacaklıları tarafından haczedilmesi: Kural olarak, mülkiyeti muhafaza sözleşmesi ile satılıp teslim edilen bir taşınır malın mülkiyeti alıcıya geçmez, satıcının üzerinde kalır. Mülkiyetin alıcıya geçmesi için, satış parasının alıcı tarafından tamamen satıcıya ödenmiş olması gerekir. Bu koşulun gerçekleşmesinden önceki dönemde, yani henüz satış bedelinin tamamı satıcıya ödenmeden, alıcıya mülkiyeti muhafaza sözleşmesiyle satılıp teslim edilmiş olan mal, alıcının alacaklıları tarafından -alıcıya ait olduğu sanılarak- haczedilirse, gerek «satıcı» ve gerekse «alıcı» (borçlu), 'haczedilen bu taşınırın mülkiyetinin borçluya geçmemiş olduğunu' belirterek «istihkak iddiasında» bulunabilir.(109) ileri sürülen bu istihkak iddiası üzerine;

a) Alıcının alacaklıları, borçlu-alıcının, satıcıya olan borcunu kendileri ödeyerek alıcıyı «malik» duruma getirip sonra mülkiyeti muhafaza koşulu ile satın aldığı malı haczettirip sattırabilirler.

b) Alıcının alacaklıları, alıcı-borçlunun, satıcıya olan taksit borcunu ödemeye yanaşmazlarsa;

aa- Alıcı, satıcıya olan taksit borçlarını ödememiş ve direngen (mütemerrit) duruma düşmüşse;

aaa) Satıcı, «mülkiyeti muhafaza sözleşmesi»ni -MK. mad. 765 ve BK. mad. 222 gereğince- «almış olduğu taksitleri geri vererek» bozarsa (feshederse) sattığı taşınırı geri alır ve ödediği (geri verdiği) taksitlere de, alıcının alacaklıları haciz koydurabilirler.
Alıcının, satıcıya olan taksit borçlarını ödememiş ve direngen (mütemerrit) duruma düşmüş olması halinde, alıcının alacaklısının, mülkiyeti muhafaza koşulu ile satılan mal üzerine koydurduğu hacze karşı, süresi (7 gün) içinde istihkak iddiasında bulunan -veya doğrudan doğruya istihkak davası açan- satıcı, bu suretle MK. mad. 765'deki fesih hakkını kullanmış sayılır.(110)

bbb) Alıcı, satıcıya olan taksit borçlarını ödemediği için direngen duruma düşmüş olmasına rağmen, satıcı «mülkiyeti muhafaza sözleşmesi»ni bozmaz ve BK. mad. 222 gereğince «ödenmeyen taksit alacaklarının» ödenmesini isterse, bu isteğini «istihkak davası» açarak icra mahkemesine değil, mülkiyeti muhafaza sözleşmesini ve ödenmemiş olan taksit alacaklarını -örneğin; elindeki senetleri- icra dairesine sunarak icra müdürüne bildirecektir. Çünkü; Yargıtay'ın pek çok kararında(111) açıkça belirttiği gibi, mülkiyeti muhafaza sözleşmesi, satıcıya, alıcı aleyhine icra takibine girişen üçüncü kişilere karşı öncelik hakkı sağlar. Bu nedenle, icra müdürünün, satıcının bu başvurusu üzerine, «mülkiyeti muhafaza koşulu ile satılmış olan malın açık arttırma ile yapılan satışından elde edilen paranın dağıtımında» satıcıya ön sırada yer vermesi gerekir.(112) Alıcının diğer alacaklıları, ancak, satıcının kalan taksit alacağını almasından sonra artan paradan alacaklarını alabilirler.

bb- Alıcı, satıcıya olan taksit borçlarını düzenli şekilde ödemekte ise, satıcının alıcıdaki taksit alacağından dolayı, sattığı mal üzerinde öncelik hakkı -rehin hakkı gibi- vardır. Bu nedenle mülkiyeti muhafaza koşuluyla sattığı malın, alıcının alacaklıları tarafından haczi üzerine satıcı, «haczin kaldırılmasını ve onun tamamının mülkiyetinin kendisinde olduğunu» ileri süremez,(113) ancak, onun satış bedelinden öncelikle satıcının yararlanma hakkı vardır. İcra müdürünün yapacağı «derece kararı»nda, satıcının taksit alacağına öncelik tanıması ve onun ödenmesinden (karşılanmasından) sonra, artan parayı, alıcının alacaklısına ödemesi gerekir. Yapılan açık arttırmada, teklif edilen bedelin, satıcının kalan taksit alacağını karşılaması, aksi halde, satışın -pey süren alıcıya- yapılmaması gerekir.

Alıcının, taksit borçlarını düzenli şekilde ödediği durumlarda, mülkiyeti muhafaza koşuluyla satılan şeyin, alıcının alacaklıları tarafından haczedilmesi üzerine, satıcının icra mahkemesine başvurup «istihkak davası» açmasına gerek yoktur. Satıcının, alıcıdaki taksit alacağını belgeleri ile birlikte icra müdürüne bildirip, «kendisine satış bedelinden öncelik hakkı tanınmasını» istemesi gerekir. İcra müdürünün buna uymaması halinde ise, hatalı olan bu işlem hakkında icra mahkemesine şikâyet'te bulunması gerekir.

B- Mülkiyeti muhafaza koşuluyla satılan malın, satıcı tarafından haczedilmesi: Mülkiyeti muhafaza koşuluyla satıp alıcıya teslim ettiği malı, satıcı da -ister taksit alacağı ister başka bir alacağı için- haczettirebilir. Böyle hareket etmekle, satıcı mülkiyeti muhafaza sözleşmesinden vazgeçmiş sayılır.(114)

Satıcı, alıcıdaki taksit alacağı için icra takibi yapıp, mülkiyeti muhafaza koşulu ile sattığı malı haczettirdikten ve aynı malın başka alacaklılar tarafından daha önce haczedildiğini öğrendikten sonra, icra mahkemesine başvurup «istihkak davası» açamaz. Kendisi, mülkiyeti muhafaza sözleşmesi gereğince satıp teslim ettiği malı haczettirmekle, mülkiyeti muhafaza sözleşmesinden vazgeçmiş durumdadır. Kanımızca, satıcı yine icra müdürüne başvurarak 'satış bedelinden kendisine taksit alacağı için «öncelik tanınması»nı' isteyebilir ve icra müdürünün olumsuz tutumu karşısında, icra mahkemesine başvurabilir.

C- Mülkiyeti muhafaza koşuluyla satılan malın satıcının alacaklıları tarafından haczedilmesi: Bu durumu, alıcının taksit borçlarını ödemede direngen olup olmadığına göre ele alıp açıklamak gerekir:

a) Eğer mülkiyeti muhafaza sözleşmesi ile satın aldığı malın taksitlerini ödemede alıcı direngen değilse, yani düzenli biçimde borcunu ödüyorsa, satıcının alacaklıları tarafından yapılacak işlem sadece, satıcıya ödenmekte olan bu taksitlere haciz koydurup (İİK. mad. 89) bunların kendilerine ödenmesini sağlamaktan ibarettir. Yoksa, mülkiyeti muhafaza sözleşmesi ile satılmış olan malı haczettiremezler.

b) Eğer alıcı, taksit borçlarını ödememekte ve;

aa) Satıcı da, mülkiyeti muhafaza sözleşmesini -MK. mad. 765 ve BK. 222 gereğince- aldığı taksitleri geri verip, bozmuş ve sattığı malın iadesini istemişse, satıcının alacaklıları bu malın haczini isteyebilirler.

Ancak bu halde, alıcıya ödemiş olduğu taksitlerin geri verilmesi gerektiğinden ve alıcının bu taksitler kendisine ödeninceye kadar o mal üzerinde hapis hakkı bulunduğundan (MK. mad. 950), satıcının alacaklılarının talebi üzerine, haczedilmiş olan malın satılabilmesi için, satışta «alıcının taksit alacağından daha fazla bir bedel»in teklif edilmiş olması gerekir.(115)

bb) Satıcı, mülkiyeti muhafaza sözleşmesini bozmamakta ise, satıcının alacaklıları için yine alıcıdaki taksit alacağının haczine istemekten başka yapacak bir şey yoktur. Kendileri, satıcının yerine geçip, «mülkiyeti muhafaza sözleşmesini bozduklarını» bildirip, satılmış olan malın haczini isteyemezler.

D- Mülkiyeti muhafaza koşuluyla satılan malın, alıcıdan haricen satın alan ikinci alıcının alacaklıları tarafından haczedilmesi: Buraya kadar incelediğimiz varsayımlarda, mülkiyeti muhafaza koşuluyla satın alınmış olan mal, henüz alıcının elinde iken -satıcının ya da alıcının alacaklıları tarafından ya da doğrudan doğruya satıcı tarafından- haczedilmişti. Bu varsayımda ise, satıcıdan mülkiyeti muhafaza sözleşmesi uyarınca taşınır malı satın alan ve teslim alan alıcı, bunu üçüncü bir kişiye satmış ve teslim etmiştir. Böylece «ilk alıcı»nın elinden çıkan ve «yeni alıcısına» teslim edilen mal, bu alıcının alacaklıları tarafından haczedilince, ilk alıcıya mülkiyeti muhafaza koşulu ile o malı satmış olan malın maliki, yeni alıcının alacaklılarına karşı da «kendisinin ilk alıcıdaki alacağından dolayı öncelik tanınmasını» isteyebilir mi? Yargıtay önceleri(116) buna olumsuz cevap vererek «MK. mad. 988 gereğince, ilk alıcıdan iyiniyetle taşınır malı iktisap etmiş olan ikinci alıcının bu iktisabının korunacağını» belirtmişken, daha sonraki bir kararında;(117) «mülkiyetin ancak satış sözleşmesinde öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde ilk alıcıya geçeceğini, onun satış bedelinin tamamını ödemedikçe, malın maliki durumuna gelemeyeceğini, böyle olunca da, malik olmadığı şeyi satamayacağını» belirterek, ilk alıcıya mülkiyeti muhafaza koşuluyla malı satmış olan satıcının, ilk alıcıdaki taksit alacaklarından dolayı öncelik hakkına sahip olacağını kabul etmiştir. Ekseriyetle verilen bu son içtihattaki görüşe karşı olanlar -önceki kararda belirtilen gerekçelere benzer gerekçelerle- «satıcının, ilk alıcıdan iyiniyetle malı satın almış olan ikinci alıcının alacaklılarına karşı öncelik hakkına sahip olamayacağını» bildirmişlerdir. Kanımızca, yüksek mahkemenin ilk kararındaki -ve son kararının karşı oy yazısındaki- görüş, hukuk tekniğine daha uygun düşmektedir. Mülkiyeti muhafaza sözleşmesine konu olan malın niteliği (taşınabilir, kolayca el değiştirebilir olması) ve MK. 988 hükmü, bu sonucun daha doğru olacağını desteklemektedir.

(107) Bknz: 21. HD. 25.5.2004 T. 4198/5109; 28.2.2003 T. 14/1028 (İleride; İçt. No: 5-a) - 6.5.2004 T. 2980/4593
(108) KURU, B. a.g.e. C:2, s: 1157 vd. - BERKİN, N. a.g.e. s: 233 vd. - ÜSTÜNDAĞ, S. a.g.e. s:263 vd. - POSTACIOĞLU, İ. a.g.e. s: 381 vd. - TAYLAN, E. Taksitle Satışlar (Yasa D. 1980/6, s: 810 vd.) - ARAL, F. Mülkiyeti Muhafaza Kaydıyla Satılan Bir Malın, Alıcının Alacaklıları Tarafından Haczi (AHFD. 1973, C: XXX, s: 197 vd.) - ZEVKLİLER, A. İflâsta Mülkiyeti Muhafaza (AHFO. 1968/3-4, s: 195 vd.) - ELBİR, H. K. Mülkiyeti Muhafaza Mukavelesinin Haciz Halinde İcra Ettiği Tesirler (İBD. 1952/1; s: 1 vd.) - KAYGANACIOĞLU, M. a.g.m. s: 654 vd. - EREL, Ş. Mülkiyeti Muhafaza Kaydıyla Satılan Malın, Satıcı ve Satıcının Alacaklıları Tarafından Haczi (SBFD. 1977, C: XXXII, S: 1-4, s: 147 vd.) - ÖNEN, E. İcra ve İflâs Yoluyla Takipte ve Konkordatoda Mülkiyeti Muhafaza (AHFD. 1987, C: XXII, s: 535 vd.) - GÜRKANLAR, M. Mülkiyeti Saklı Tutma Şartıyla Satın Alınan Mallar Hakkında Cebri İcra ve İflas Uygulanması (AİTİAD. 1976/1-2, s: 205 vd. - PULAŞLI, H. Mülkiyeti Saklı Tutma Anlaşması ve Bundan Doğan Sorunlar (TNBHD. 1987, S: 56, s: 25 vd. - 1988, S: 57, s: 5 vd.) - BAYSAL, M. N. MK.'nun 688. Maddesi Hakkında Bir İnceleme Mülkiyeti Muhafaza Mukavelesi (Ad. D. 1990, S: 3, s: 21 vd.) - TEKİNAY, S.S. Mülkiyeti Muhafaza Kaydıyla Yapılan Satışlar Hakkında Düşünceler (Bursa Bar. D. 1993/Temmuz, s: 4 vd.) - ASLAN, K. age. s: 134 vd.
(109) Satıcı, mülkiyeti muhafaza koşulu ile alıcıya sattığı (teslim ettiği) malın, alıcının alacaklıları tarafından haczettirilmiş olduğunu öğrenmesine rağmen 7 gün içinde -«haczedilmiş olan malın kendisine ait olduğunu» bildirerek- icra dairesine başvurup «istihkak iddiası»nda bulunmaz (ya da, doğrudan doğruya icra mahkemesine «istihkak davası» açmazsa); bir görüşe göre (KURU, B. a.g.e. s: 1159; 1166); 'mülkiyeti muhafaza koşulu ile alıcıya (borçluya) devredilmiş olan mal, borçlunun gibi haciz koyduran alacaklının talebi üzerine satılır ve bedelinden alacaklı (alıcı-borçlunun alacaklısı) tatmin edilir... Buna karşın diğer bir görüşe göre; (POSTACIOĞLU, İ. age. s:382) mülkiyeti muhafaza koşulu ile satılmış olan malın alıcının alacaklıları tarafından haczedilmesi halinde, satıcı dilerse akdi feshetmeyerek alıcıda kalan taksit alacağını talep etmek yetkisine de sahiptir. Böyle bir akdin, satıcıya temin edeceği fayda, alıcı aleyhine icra takibine girişen üçüncü kişilere karşı, rüçhan (öncelik) hakkına sahip olmaktan ibarettir.
(110) ELBİR, H. K. a.g.m. s: 14 - ARAL, F. a.g.m. s: 224 - KURU, B. a.g.e. C:2, s: 1133
(111) Bknz: 12. HD. 3.5.1988 T. 7326/5930; 20.2.1978 T. 1322/1545 vb.
(112) Bknz: 12. HD. 5.7.1977 T. 5836/6783
(113) Bknz: 13. HD. 8.4.1974 T. 840/794
(114) ELBİR, H. K. agm. s: 18 - KURU, B. age. c: 2 s: 1168
(115) KURU, B. age. c: 2, s: 1168
(116) Bknz: 12. HD. 13.10.1973 T. 7518/9133
(117) Bknz: 12. HD. 28.6.1976 T. 5098/8058

avatar_WatchAndLearn


Davacı vekili «borçluya ait aracın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde, satış bedelinin davalı alacaklıya ödenmesine karar verildiğini, davalının mülkiyeti muhafaza sözleşmesine rağmen aracı haczettiğinden önceliği bulunmadığını, 6183 sayılı yasanın 21. maddesi uyarınca davalının haczine iştirak ettirilmesi gerektiğini» ileri sürerek «sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini» talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, «müvekkilinin mülkiyeti muhafaza sözleşmesinden doğan alacağının öncelikli olduğunu, sıra cetvelinde hukuka aykırılık bulunmadığını» belirterek «şikayetin reddini» istemiştir.

Merci Hakimliğince «satış bedelinin davacı ve davalı alacaklı arasında garameten paylaştırılacağı» gerekçesiyle «sıra cetvelinin iptaline» karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Bedeli paylaşıma konu araç 28.9.1995 tarihli sözleşme ile mülkiyeti muhafaza kaydıyla davalı Milpa A.Ş. tarafından borçluya satılmıştır. Davalı Milpa A.Ş. araç bedelinden ödenmeyen kısım yönünden takibe geçerek araca haciz uygulamıştır. Mülkiyeti muhafaza sözleşmesi ile yapılan satışlarda, satıcı semen alacağı için takip yapıp satışa konu malı haczettirdiği takdirde, malı aynen talep hakkında feragat etmiş sayılır. Ancak bu durumda da satış bedelinden doğan alacağı yönünden üçüncü şahıslara karşı rüçhan hakkına sahiptir. Bu yönde düzenlenen sıra cetveli yerinde olduğundan, «şikayetin reddi» gerekirken yazılı gerekçeyle kabulünde isabet görülmemiştir.

19. HD. 27.1.2000 T. E: 1999/7818, K: 404

avatar_WatchAndLearn
T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/11333

K. 2005/11602

T. 15.11.2005

• ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN İSTİHKAK İDDİASI ( Mülkiyeti Muhafaza Kaydıyla Satılan Bir Mal Ancak Bakiye Borç Ödenip Mülkiyetin Geçmesi Sağlandıktan Sonra Haczettirilebileceği )

• MÜLKİYETİ MUHAFAZA KAYDI İLE SATILAN MAL ( Ancak Bakiye Borç Ödenip Mülkiyetin Geçmesi Sağlandıktan Sonra Haczettirilebileceği - Üçüncü Kişinin İstihkak İddiası )

• HACİZ ( Mülkiyeti Muhafaza Kaydıyla Satılan Bir Mal Ancak Bakiye Borç Ödenip Mülkiyetin Geçmesi Sağlandıktan Sonra Haczettirilebileceği - Üçüncü Kişinin İstihkak İddiası )

2004/m. 96

4721/m. 764

ÖZET : Dava üçüncü kişinin istihkak iddiasına ilişkindir. Davacı, ihtilaf konusu taşınmazı mülkiyeti muhafazalı olarak borçluya sattığını, mülkiyetin henüz borçluya geçmediğini iddia ederek haczin kaldırılması talep etmiştir. Mülkiyeti muhafazalı satışlarda ancak satış bedelinin tamamı ödendikten sonra mülkiyet alıcıya geçer. Somut olayda, satış bedelinin ödendiği iddia ve ispat edilmemiştir. Açıklanan hususlar göz önünde tutularak davanın kabulü gerekirken aksi düşünce ile davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
DAVA : Kararın temyizen tetkiki davacı ( 3. kişi ) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi N.M. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : Uyuşmazlık 3. kişinin İİK' nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan istihkak davasına ilişkindir.
Davacı 3. kişi, dava konusu 43 .. ... ve 43 .. ...plakalı araçları borçluya 06.03.2002 tarihinde mülkiyeti saklı tutma kaydıyla sattığını; henüz mülkiyet borçluya geçmediği halde davalı alacaklı tarafından haczedildiğini belirterek haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacının dayandığı 06.03.2002 tarihli 2 ayrı mülkiyeti saklı tutma sözleşmesi TMK'nın 764. maddesine uygun şekilde noterde düzenlenme şeklinde yapılarak devralanın yerleşim yeri noterliğindeki özel sicile tescil edilerek yapıldığı anlaşılmıştır. Yasanın aradığı koşulları taşıyan geçerli bu sözleşme ile mülkiyet satıcı üzerinde kalır, alıcıya geçmez. Alıcı ancak satış bedelinin tamamını ödedikten sonra malın sahibi olur.
Somut olayda; mülkiyetin saklı tutulması kaydıyla düzenlenen senette yazılı bakiye satış bedelinin ödendiği ve senet alıcısının bu suretle mülkiyeti iktisap ettiği iddia ve ispat edilememiştir.
Öte yandan, anılan bu sözleşme ile yapılan satışta satıcının mal üzerindeki hakkı şahsi değil ayni hak niteliğinde bulunduğundan satıcının istihkak davası açma hakkı vardır. Bu durumda; davalı-alacaklı ( alıcı borçlunun alacaklısı ) böyle bir malın ancak kalan taksitlerini ödemek suretiyle mülkiyet alı
cı borçlu üzerine geçtikten sonra bu araçları haczettirmek ve satışını istemek hakkını elde eder.
Mahkemece; davacının seçimlik hakkını kullanarak borçlu hakkında yaptığı icra takibi ile mülkiyeti saklı tutma sözleşmesinden vazgeçtiği kabul edilmişse de, karara dayanak yapılan Nevşehir 2. İcra Müdürlüğü' nün 2002/2372 sayılı takip ve buna bağlı Tavşanlı İcra Müdürlüğü'nün 2002/777 Talimat sayılı dosya alacağı; anılan sözleşmeden kaynaklanmamaktadır. Sözleşmede düzenlenen senetteki alacak miktarları ile bu takip konusu senet miktarları birbirinden farklı olup; aynı alacağa ilişkin olmadığı açıktır.
Tüm bu maddi ve hukuki olgular karşısında; mülkiyeti saklı tutma sözleşmesi alacaklısı davacı 3. kişinin; davalı alacaklıya göre daha üstün bir hakka sahip olduğu; mahkeme kabulünün aksine bu sözleşmeden vazgeçmesinin söz konusu olmadığı ve bu nedenle davalı alacaklının ancak borçlunun kalan borçlarını ödeyerek önce mülkiyetin borçluya geçmesini sağladıktan sonra bu araçları haczettirebileceği dikkate alınarak davacının davasının kabulü gerekirken aksi düşüncelerle reddine karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde, davacı 3. kişinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ( 3. kişi )'ya iadesine 15.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

avatar_WatchAndLearn
Ayrica 8. Hukuk dairesinin de ayni yönde kararlari vardir. Bkz 2014/1132

avatar_WatchAndLearn
ÖZÜ : Mülkiyeti muhafaza kaydı ile satılan aracın haczi ,satışı ve istihkak... satıcının istihkak iddiasında bulunabilmesi için taksitlerin ödenmesinde temerrüde düşülmesi ve bu durumda satıcının da fesih hakkını kullanması şartları birlikte bulunmalıdır.(TMK 764.madde, 818 sayılı BK 22.madde, 6098 sayılı TBK 29.madde ).. Mülkiyeti muhafaza kaydı sözleşmesindeki alıcı taksitleri ödememiş ve temerrüde düşmüş ise mülkiyet henüz alıcıya-(borçluya) geçmeyeceğinden ve satıcı davacı 3.kişi de sözleşmeyi feshederek aldıklarını iade edeceğine ilişkin seçeneği ileri sürmemiş ise bu durumda davalı takip alacaklısı ancak ödenmeyen taksitleri davacı satıcıya ödeyerek araçların mülkiyetinin borçluya geçişini sağladıktan sonra sözleşme konusu araçların haczini ve satışını isteyebileceği... hakkında, Yargıtay 8.Hukuk Dairesi' nin   , 17.02.2014 tarihli kararı  ...faydalı olması dileklerimle... Antalya Barosundan Av.Mehmet KAYA-1264

8. Hukuk Dairesi         2014/1132 E.  ,  2014/2544 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara 11. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/12/2012
NUMARASI : 2012/656-2012/1032

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR

Davacı 3.kişi vekili, BZB ( eski plaka no AC ) ve BZB (eski plaka no ZV ) plakalı araçların Büyükçekmece 2.Noterliği'nin 22.01.2010 tarih 2846 ve 2847 nolu satış senetleri ile mülkiyeti muhafaza kaydıyla Semih Körükçü'ye 17.000-€ karşılığı satıldığını, her biri 1.000 € olmak üzere 17 adet senet verildiğini, senetlerden vadesi gelen bir adet ve vadesi gelmemiş olan 3 adet senedin halen ödenmediğini, borcun henüz bitmediğini, noter kanalı ile mülkiyeti saklı tutularak yapılan satışta borç bitinceye kadar mülkiyetin satıcıya ait olduğunu, Ankara 9.İcra Müdürlüğü'nün 2012/4372 sayılı takip dosyası ile araçlar üzerine haciz ve yakalama şerhi konulduğunu, bu durumdan 26.07.2012 tarihinde haberi olduğundan, mülkiyeti hala davacı adına olan araçlar üzerindeki haciz ve yakalama şerhinin kaldırılmasını istemiştir.
Davalı alacaklı vekili, borçlu S.. K.. adına kayıtlı araçlar üzerine UYAP üzerinden haciz konulduğunu, davacı 3.kişi ile davalı borçlu arasındaki mülkiyeti muhafaza kaydı ile satışın tarafları bağlayacağını, ayrıca bu tür satıştan haberleri olmayacağından Bankanın bir kusuru bulunmadığı için davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, borçlulardan S.. K.. adına kayıtlı araçlar üzerine UYAP üzerinden haciz konulduğunu, davacı 3.kişi tarafından haczedilen araçların mülkiyeti muhafaza kaydıyla borçluya satıldığı iddia edilmiş ise de bu mülkiyeti muhafaza kaydı taraflar arasında hüküm ifade edeceğinden, araç menkul mal niteliğinde olup satış ve teslimle mülkiyet alıcıya geçtiğinden borçlu adına da tescille durum aleniyet kazandığından davanın reddine karar verilmiş, karar davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taşınır malın mülkiyetinin devrini öngören mülkiyeti saklı tutma sözleşmesi TMK 764. maddesi gereğince noterde resmi şekilde yapılması ve alıcının yerleşim yeri noterliğinin özel siciline tescili gerekmektedir. Mülkiyeti saklı tutma sözleşmesinin geçerli olması için bu iki koşulun da birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Davacı 3.kişi satıcının sunduğu mülkiyeti saklı tutma sözleşmesi belirtilen iki koşulu da taşımakta olup geçerli bir sözleşmedir.
Mülkiyeti muhafaza sözleşmesi genel olarak, alıcıya teslim edilmiş olmasına rağmen, satılan şeyin mülkiyetini, belli bir şartın gerçekleşmesine kadar alıcıda saklı tutan bir sözleşme türü olup, taşınırlarda mülkiyetin intikalinin teslimle gerçekleşeceği kuralının bir istisnasıdır.
Mülkiyeti muhafaza kaydı ile alınan aracın trafik kaydına, alıcının alacaklısı tarafından haciz konulması halinde satıcının istihkak iddiasında bulunma hakkı vardır. Alıcının alacaklısının satılan araç üzerine haciz koydurması nedeniyle satıcının istihkak iddiasında bulunması halinde, borçlu alıcı mütemerrit değilse akit feshedilmiş olmayacaktır. Bir başka deyişle, satıcının istihkak iddiasında bulunabilmesi için taksitlerin ödenmesinde temerrüde düşülmesi ve bu durumda satıcının da fesih hakkını kullanması şartları birlikte bulunmalıdır.(TMK 764.madde, 818 sayılı BK 22.madde, 6098 sayılı TBK 29.madde )
Mülkiyeti muhafaza kaydı sözleşmesindeki alıcı taksitleri ödememiş ve temerrüde düşmüş ise mülkiyet henüz alıcıya-(borçluya) geçmeyeceğinden ve satıcı davacı 3.kişi de sözleşmeyi feshederek aldıklarını iade edeceğine ilişkin seçeneği ileri sürmemiş ise bu durumda davalı takip alacaklısı ancak ödenmeyen taksitleri davacı satıcıya ödeyerek araçların mülkiyetinin borçluya geçişini sağladıktan sonra sözleşme konusu araçların haczini ve satışını isteyebilir.
Somut olayda borçlu alıcının ödeme planındaki taksitlerin tümünü ödeyip ödemediği, temerrüde düşüp düşmediği dosya kapsamından belli değildir. Dosyaya sunulan ödeme planında BZB plakalı araç için ilk ödeme 15.03.2010 son ödeme tarihi ise 15.04.2013 olup aylık 1.000-€ ödemeli ve diğer BZB plakalı araç için ise ilk ödeme 15.04.2010 son ödeme ise 15.02.2013 tarihli olduğundan takip ve haciz tarihi itibarı ile ödeme planı kapsamında verilen senetlerin bir kısmının vadesinin henüz dolmadığı ve muaccel olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, yukarıda yapılan açıklamalarda olduğu gibi, ödeme planı kapsamındaki senetlerin haciz tarihi itibarı ile tamamının borçlu alıcı tarafından ödenip ödenmediği, borç olup olmadığı araştırılarak, araçların mülkiyetinin kime ait olduğu belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı 3.kişi vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 17.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

avatar_WatchAndLearn
1.) araç kayıtları üzerine konulan hacizden itibaren 6 ay içinde satış istenilmemiş ise haciz kalkar.
2.) İstihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması dava şartı olup, hüküm kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekir.
3.) Haciz düşmüş ise istihkak davasının ön koşul yokluğundan reddi gerekir.

8. Hukuk Dairesi 2018/12173 E. , 2018/15986 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı 3. kişi vekili, borçlu hakkında yapılan icra takibinde haczedilen ... plakalı aracın borçluya mülkiyeti muhafaza kaydı ile satıldığını borçlunun kendisine düşen edimi yerine getirmediğinden malik olamadığını, araca ilişkin haczin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; dava konusu ... plaka sayılı aracın davacı üçüncü kişi tarafından, borçlu ...'ya 05/04/2013 tarihinde mülkiyeti muhafaza sözleşmesi ile satıldığı, haciz tarihi olan 15/03/2013 tarihinde mülkiyeti muhafaza kaydıyla satış yapıldığının araç kayıt bilgilerinden anlaşılabilir olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne ve davalı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Dosya kapsamındaki belgelere göre; aracın borçlu adına kayıtlı olduğu ve 15.7.2013 tarihinde Uyap-Polnet üzerinden araç kaydına haciz konulduğu görülmektedir. İstihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması dava şartı olup, hüküm kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekir. ... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2014/11 esas, 2014/52 karar ve 30.01.2014 tarihli kararı ile belirlenen teminatın gösterilmesi halinde geçerli olmak üzere takibin ertelenmesine karar verilmiş ise de; belirlenen teminat yatırılmadığından takibin durmadığı anlaşılmaktadır. Bu halde, satış isteme süresi haciz tarihinden itibaren hesaplanır. İİK'nin. 106.-110. maddelerine göre ise, alacaklı haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren 6 ay içinde satılmasını isteyebilir. Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar. Buna göre araç üzerindeki 15.7.2013 tarihli haczin, dava tarihi olan 17.02.2014 tarihi itibariyle düştüğü göz önüne alınarak, istihkak davasının ön koşul yokluğundan reddi gerekirken yazılı şekilde istihkak davasının kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nin 366 ve 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nin 428. maddesi uyarınca
BOZULMASINA, taraflarca İİK'nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 20.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

avatar_WatchAndLearn
Lütfen bir konu hakkında Yargıtay kararı ile destekleyelim sözlerinizi

Davacı vekili «borçluya ait aracın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde, satış bedelinin davalı alacaklıya ödenmesine karar verildiğini, davalının mülkiyeti muhafaza sözleşmesine rağmen aracı haczettiğinden önceliği bulunmadığını, 6183 sayılı yasanın 21. maddesi uyarınca davalının haczine iştirak ettirilmesi gerektiğini» ileri sürerek «sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini» talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, «müvekkilinin mülkiyeti muhafaza sözleşmesinden doğan alacağının öncelikli olduğunu, sıra cetvelinde hukuka aykırılık bulunmadığını» belirterek «şikayetin reddini» istemiştir.

Merci Hakimliğince «satış bedelinin davacı ve davalı alacaklı arasında garameten paylaştırılacağı» gerekçesiyle «sıra cetvelinin iptaline» karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Bedeli paylaşıma konu araç 28.9.1995 tarihli sözleşme ile mülkiyeti muhafaza kaydıyla davalı Milpa A.Ş. tarafından borçluya satılmıştır. Davalı Milpa A.Ş. araç bedelinden ödenmeyen kısım yönünden takibe geçerek araca haciz uygulamıştır. Mülkiyeti muhafaza sözleşmesi ile yapılan satışlarda, satıcı semen alacağı için takip yapıp satışa konu malı haczettirdiği takdirde, malı aynen talep hakkında feragat etmiş sayılır. Ancak bu durumda da satış bedelinden doğan alacağı yönünden üçüncü şahıslara karşı rüçhan hakkına sahiptir. Bu yönde düzenlenen sıra cetveli yerinde olduğundan, «şikayetin reddi» gerekirken yazılı gerekçeyle kabulünde isabet görülmemiştir.

19. HD. 27.1.2000 T. E: 1999/7818, K: 404

avatar_WatchAndLearn
BİLGİ NOTUMUZ :İlk üç sıradaki mülkiyeti muhafaza kaydı ve rehinli alacak yönünden yapılan sıralamada usulsüzlük olmadığı, 4. sırada yer alan kambiyo alacağına para kalmadığı, ilk üç sırada mevcut alacaklılara nitelikleri itibari ile garameten taksim yolu ile amme alacağının katılması mümkün değildir.Faydalı olması dilek ve temennilerimle....

T.C YARGITAY
23.Hukuk Dairesi
Esas: 2016/ 3168
Karar: 2019 / 981
Karar Tarihi: 13.03.2019

Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayetin yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-

Şikayetçi vekili, ......sayılı dosyasıda düzenlenen 17.06.2015 tarihli sıra cetvelinde rüçhanlı alacaklı olarak 1. sırada belirtilen mülkiyeti muhafaza alacağı ve 4. sıradaki kambiyo alacağının davacı idarenin alacağından önce olmasının hatalı olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinde müvekkilinin alacağının amme alacağı olduğu göz önünde tutularak yeniden düzenlenmesini ve paylaştırmada önceki alacaklılarla garameten paylaştırmanın yapılmasını şikayet ve talep etmiştir.

Şikayet olunanlar vekilleri, cevap vermemiştir.

Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ilk üç sıradaki mülkiyeti muhafaza ve rehinli alacak yönünden yapılan sıralamada usulsüzlük olmadığı, 4. sırada yer alan kambiyo alacağına para kalmadığı, ilk üç sırada mevcut alacaklılara nitelikleri itibari ile garameten taksim yolu ile amme alacağının katılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir.

Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, şikayetçi vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, şikayetçi vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan İcra Mahkemesi kararının İİK'nın 366. maddesi uyarınca ONANMASINA, 492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesi gereğince şikayetiçiden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 13.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

avatar_WatchAndLearn
Müdürüm.
Mülkiyeti muhafaza şerhi tatbik eden kişi iki yol izlemesi gerekir.
1. yol eğer bedel ödenmemiş ise aracı tekrar kendi üzerine tescili isteyebilir.
2. yol ise , ödenmeyen kısım için elinde bulunduğu senetlere veya sözleşmede açık bir hüküm var ise sözleşmeye dayalı olarak icra takibi yaparak alacağını tahsil yoluna gider.
Mülkiyeti muhafaza sözleşmesi dayanak yapılarak rehnin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi yapılmaması gerekir. Bu şerhi tatbik eden eğer alacağı için icra takibine başlamış ise , artık 1. Yol olan aracın kendi üzerine tescil yapılması hakkında vazgeçmiş sayılır.
Bu şerh üçüncü şahıslara karşı , yani diğer haciz alacaklılarına karşı rüçhan hakkı öncelik hakkı doğurur.
Dosyanızdan artık yapmanız gereken, sıra cetveli düzenleyerek ilk sıraya dosyanıza vermek suretiyle parayı paylaştırmanız gerekecektir.
Zaten , uygulanan hacizlerin tarihleri nazara alınsa dahi , dosyanız alacaklısının mülkiyeti muhafaza tatbik tarihi haciz tarihlerinden önce olacaktır. Sıralamada mülkiyeti muhafaza şerhinin tatbik tarihi itibariyle rüçhanlı olduğunu göz önünde bulundurularak sıra cetveli düzenlemeniz ,  yapılması gerekendir.
Saygılarımla

@Önder Şahin  müdürüm konuyu Facebook ta güzelce açıklamış

Benzer Konular (10)