Haciz İhbarnamesi Sonrası Bankadan Borçlunun Mevcuduna ilişkin Olmayan Bilgilerin İstenilemeyeceği

Başlatan Özgür KOCA, 02 Mayıs 2018, 16:22:15

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_Özgür KOCA
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
                                                                           
ESAS NO   : 2016/9052
KARAR NO   : 2017/3135   


Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde şikayetçi üçüncü kişi banka, İİK'nun 89/1. maddesi uyarınca gönderilen birinci haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmesine rağmen, icra müdürlüğü tarafından 15.12.2014 tarihli yazı ile  borçlulara ait haczedilen hesaplar üzerinde bulunan rehinlerin sebepleri, diğer haciz ve takyidatlara ilişkin ilgili kurum ve icra dosyaları bilgileri, borç miktarları ve haciz tarihlerinin dosyaya bildirilmesinin talep edilemeyeceğinden bahisle icra müdürlüğünün işlemini şikayet ettiği, mahkemece, şikayetin reddine karar verildiği görülmüştür.

Kendilerine haciz ihbarnamesi veya ücret haczi bildirilen üçüncü kişiler, meslek veya banka sırrına dayanarak cevaptan kaçınamazlar, cevap vermeye ve borçlunun mevcudunu (parasını, ücretini, malını) İcra Dairesine teslime mecburdurlar. (Prof. Dr. Baki Kuru, adı geçen eser Sf:436)

Ancak İİK'nun 367. maddesi uyarınca icra veya iflas dairelerinin borçlunun mevcuduna dair isteyeceği bütün malümatı hakiki ve hükmi her şahıs derhal vermeğe ve talep halinde mevcudu bu dairelere teslime mecbur ise de; somut olayda, icra müdürlüğünce şikayetçi bankaya yazılan müzekkere ile İİK'nun 367. maddesinde belirtilen borçlunun mevcuduna ait bilgileri aşar bilgiler istenilmiş olup, bu bilgiler banka sırrına giren hususların bildirilmesi niteliğinde olup, bu takip yönünden işin sonuçlanması için gerekli ve zorunlu da değildir.

Kaldi ki şikayetçi banka, kendisine İİK'nun 89/1. maddesi uyarınca gönderilen birinci haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmiş olup, şikayetçi bankadan bu aşamadan sonra bu bilgiler istenemez. Bu hususlar ancak bankanın mevcutla ilgili verdiği bilginin gerçeğe aykırılığı iddiası ile İİK'nun 89/4. maddesi koşullarında açılacak bir davada inceleme ve araştırmaya konu edilebilir.

O halde, mahkemece şikayetin kabulü ile icra müdürlüğü işleminin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ  : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Hepsihukuk: Mobil Hesapmatik: Profesyonel hesaplamalar ve içtihat programı

İcra HesapMax: Masaüstü Bilgisayarlar için Hesap Programı

avatar_Özgür KOCA
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

ESAS NO   : 2011/11455
KARAR NO   : 2011/15510   


Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 15.03.2011 tarih, 23599-3507 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :

Borçlunun mal beyanında bulunurken bankadaki mevduatını bildirmemiş veya hiç mal beyanında bulunmamış olması hallerinde, alacaklının, borçlunun mevduatının bulunduğunu bildirdiği bankadaki mevduatın haczi mümkündür. Banka sırrı (Bankalar Kanununun m:22/7, 8 ve 9.) nedeniyle alacaklının hangi bankada borçluya ait hesap olduğunu bilmesi mümkün değildir. Bu nedenle İcra Dairesi, alacaklının, borçlunun mevduatının bulunduğunu bildirdiği (tahmin ettiği) bankadaki mevduatı alacaklının talebi üzerine haczeder. Borçlunun o bankada gerçekten mevduatının bulunup bulunmadığı, ancak birinci haciz ihbarnamesinden sonra belli olacaktır. (Prof. Dr. Baki Kuru İcra İflas Hukuku, 2004 Baskı, Sf:405) Kendilerine haciz ihbarnamesi veya ücret haczi bildirilen üçüncü kişiler, meslek veya banka sırrına dayanarak cevaptan kaçınamazlar, cevap vermeye ve borçlunun mevcudunu (parasını, ücretini, malını) İcra Dairesine teslime mecburdurlar. (Prof. Dr. Baki Kuru, adı geçen eser Sf:436)

İİK'nun 367. maddesi uyarınca İcra veya İflas daireleri borçlunun mevcuduna dair istiyeceği bütün malümatı hakiki ve hükmi her şahıs derhal vermeğe ve talep halinde mevcudu bu dairelere teslime mecbur ise de; somut olayda, icra müdürlüğünce şikayetçi bankaya yazılan müzekkere ile İİK'nun 367. maddesinde belirtilen borçlunun mevcuduna ait bilgileri aşar bilgiler istenilmiş olup, bu bilgiler banka sırrına giren hususların bildirilmesi niteliğinde olup, bu takip yönünden işin sonuçlanması için gerekli ve zorunlu da değildir. Bu hususlar ancak bankanın mevcutla ilgili verdiği bilginin gerçeğe aykırılığı iddiası ile İİK'nun 89/4. maddesi koşullarında açılacak bir davada inceleme ve araştırmaya konu edilebilir. O halde, mahkemece şikayetin kabulü ile icra müdürlüğü işleminin iptaline  karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekirken onandığı anlaşıldığından karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.

SONUÇ  : Şikayetçinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 15.03.2011 tarih ve 2010/23599 E., 2011/3507 K. sayılı onama kararının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 12.07.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Hepsihukuk: Mobil Hesapmatik: Profesyonel hesaplamalar ve içtihat programı

İcra HesapMax: Masaüstü Bilgisayarlar için Hesap Programı

avatar_Deniz034
İcra Müdürlüğü Borçlunun Hesap Hareketlerini Bankadan İsteyebilir

YARGITAY 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/33017
KARAR NO : 2016/10595

MAHKEMESİ : Hanak İcra Hukuk Mahkemesi

DAVACI : Üçüncü Kişi : Yapı Ve Kredi Bankası A.Ş.

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan icra takibi üzerine, şikayetçi üçüncü kişi banka vekili, borçlu aleyhine yapılan icra takibinde; borçlu ...a ait hesap hareketlerinin müvekkil bankadan istenmesinin Bankacılık Kanunu'nun 73. maddesi ve İcra İflas Kanunun 367.maddesi kapsamında müşteri sırrı niteliğinde olduğu iddiasıyla icra müdürlüğünce gönderilen müzekkerelerin iptalini talep ettiği mahkemece, şikayetin kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.

İİK'nun 367. maddesi uyarınca İcra veya İflas dairelerinin borçlunun mevcuduna dair isteyeceği bütün malümatı hakiki ve hükmi her şahıs derhal vermeye ve talep halinde mevcudu bu dairelere teslime mecburdur.

Bankacılık Kanunu'nun 73. maddesi uyarınca; "Kurul başkan ve üyeleri ile Kurum personeli, Fon Kurulu başkan ve üyeleri ile Fon personeli görevleri sırasında öğrendikleri bankalara ve bunların bağlı ortaklık, iştirak, birlikte kontrol edilen ortaklıkları ve müşterilerine ait sırları bu Kanuna ve özel kanunlarına göre yetkili olanlardan başkasına açıklayamaz ve kendilerinin veya başkalarının yararlarına kullanamazlar. Kurumun dışarıdan destek hizmeti aldığı kişi ve kuruluşlar ile bunların çalışanları da bu hükme tâbidir. Bu yükümlülük görevden ayrıldıktan sonra da devam eder."

Kanundaki bu kısıtlamalar bankaların mensupları ve diğer görevlilerin sıfatları nedeniyle öğrendikleri bankalara ve müşterilerine ait sırları ihtiyari ve keyfi olarak açıklamalarına engel nitelikte olup, cebri icrayı etkiler bir kısıtlama anılan maddede yer almadığından cebri icrayı kapsamaz.

O halde, mahkemece şikayetçi bankanın isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
''Adalet suçu suçluyu değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır''

avatar_Deniz034
 
Hukuk Genel Kurulu 2012/12-716 E. , 2013/68 K.

İCRA MEMURU İŞLEMİNİ ŞİKÂYET
USULÜNE UYGUN TEBLİGAT
İCRA VE İFLAS KANUNU (2004) Madde 16

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki "şikâyet" isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 9. İcra Hukuk Mahkemesince şikayetin reddine, dair verilen 23.03.2011 gün ve 2011/277 E., 2011/273 K. sayılı kararın incelenmesi şikayetçi tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 20.12.2011 gün ve 2011/10170 E., 2011/29941 K. sayılı ilamı ile,

(...İİK'nun 89/4. maddesinde "Üçüncü şahıs haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü şahsın 338. maddenin 1. fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebilir. İcra mahkemesi tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder" hükmü yer almaktadır.

Somut olayda kendisine 1. haciz ihbarnamesi tebliğ edilen T... borçlunun şube nezdindeki yatırım hesabındaki para ve fondan oluşan kıymetlere bankanın rehin hapis ve takas hakkından sonra hüküm ifade etmek üzere haczin işlendiği bildirilerek süresi içinde cevap vermiştir. Banka cevabı yerleşik Dairenin uygulamalarına göre 89/1 haciz ihbarına itiraz niteliğindedir. Bu durumda alacaklının verilen cevabın gerçeğe aykırılığı iddiası varsa yukarıda yazılı olduğu üzere İİK'nun 89/4. maddesi uyarınca işlem yapması gerekir. 89/1'e verdiği cevapla banka sorumluluğunu yerine getirdiğinden bunun dışında bankanın banka sırrına giren hususları bildirmesi bu takip yönünden işin sonuçlanması için gerekli ve zorunlu değildir. İcra müdürlüğünce "rehin hapis, takas, mahsup hakkının doğumunu sağlayan kredi sözleşmesinin ve diğer sözleşme ve evrakların dosyaya gönderilmesi, haciz yazısının bankaya tebliği tarihinde bankadaki riskinin ne kadar olduğu, risk mevcutsa riskten ötürü icra takibi yapılıp yapılmadığı, yapıldı ise dosya numaralarının bildirilmesi" yönünde muhtıra gönderilmesinin yasal bir dayanağı bulunmamaktadır. Mahkemece müdürlük işleminin iptaline karar verilmesi gerekirken şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

İstek, icra memuru işlemini şikâyete ilişkindir.

Şikayetçi vekili, İstanbul 8 İcra Müdürlüğü'nün 2010/22104 Esas sayılı dosyasında müvekkili bankaya tebliğ edilen İİK 89/1 haciz ihbarnamesi ile dosya borçlusu E. İ.Ö.'nun hesaplarına haciz işlenmesinin istendiğini, müvekkili banka tarafından yasal süresi içinde yanıt verilerek borçlunun bankaya borç ve risklerinin bulunduğundan borçlu ile imzalanan sözleşmelerin ilgili maddeleri nedeniyle tüm hesapları hak ve alacakları üzerinde rehin, takas mahsup haklarından sonra gelmek üzere borçlunun hesabındaki mevcut kıymetlere ve hesabı üzerine haczin işlendiği bildirilerek rehin hakları ve diğer nedenlerle itiraz edildiğini, haciz ihbarnamesine itiraz edildiğinden, kesinleşmeyen haciz ihbarnamesinden sonra muhtıra gönderilemeyeceğini, kaldı ki muhtıra ile istenilen bilgilerin müşteri sırrına girdiğini 5441 sayılı Bankalar Kanununun 73. maddesi gereğince İcra Müdürlüğü'ne verilemeyeceğini, Bu nedenle İstanbul 8. İcra Müdürlüğü'nün 2010/22104 Esas sayılı dosyasından müvekkili bankaya tebliğ edilen muhtıralar ile dosya borçlusunun müvekkili banka ile imzaladığı kredi sözleşmesi ile konu ile ilgili diğer tüm sözleşme ve evrakların ayrıca, borçlunun müvekkili bankaya olan riskinin ne kadar olup olmadığının, icra takibi yapılıp yapılmadığının, yapıldıysa dosya numarasının dosyaya gönderilmesinin talep edildiğini, bu istemin hukuka aykırı olup iptali gerektiğini, ileri sürerek İstanbul 8 İcra Müdürlüğü'nün 2010/22104 Esas sayılı dosyasında müvekkili Bankaya tebliğ edilen 13.01.2011 tarihli ve bila tarihli muhtıraların iptali ile İcra Memurunun bu yöndeki kararının kaldırılmasını istemiştir.

Mahkemece, İİK.nun 89 maddesi referans alındığında icra dairelerinin kamu adına tahsilat yaparken ve cebri icra etkinliklerine girişirken bu kanunun kendilerine vermiş olduğu yetkide Bankacılık Kanunun 73.maddesi kapsamında kalan ilgililerin muaf tutulduğuna ya da istisna kılındığında dair herhangi bir buyurucu emir olmadığı gibi aksine, cebri icra etkinlikleri kapsamında borçlu ile ilişkide bulunan 3.kişilere İİK.nun 89 maddesi bağlamında yazılacak müzekkere ile bu ilişkilerin sorgulanması ,sorgulanan ilişkiler bağlamında 3.kişi ile borçlu arasında borçlu yararına etki ve sonuç doğuracak sözleşmelere bu sözleşmelere uygun hak edişlerin varsa belirlenerek alacaklıyı doyurmak maksadı ile icra dosyasına gönderilmesini temine yöneldiği, bu nedenle İİK.nun 89 maddesine işlerlik sağlamak amacına matuf müdürlük kararında herhangi bir yasasızlık ve isabetsizlik saptanmadığı gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir.

Şikayetçi tarafça temyiz edilen karar, Özel Daire'ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur.

Yerel Mahkeme; önceki gerekçelerle, ilk kararında direnmiş; direnme kararını şikayetçi taraf temyiz etmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca işin esasının görüşülmesine geçilmeden önce; bozma sonrasında yapılan yargılamada şikayetçi vekilinin bozma ilamına uyulmasına karar verilmesini istemesi karşısında, yerel mahkemenin direnme kararı verip veremeyeceği ön sorun olarak incelenip, tartışılmıştır.

Bu noktada, uyuşmazlığın çözümü bakımından, şikâyeti düzenleyen İcra İflas Kanunu hükümlerine ve şikâyetin taraflarına da değinmekte yarar vardır.

2004 sayılı İİK. nun 16. maddesine göre; "Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere icra ve iflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikâyet olunabilir." hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü gibi şikâyetteki amaç, hatalı olan icra işlemlerinin düzeltilmesi olduğundan burada bilinen anlamda bir dava bulunmamaktadır. Şikâyet; icra ve iflas hukukuna özgü bir yasa yoludur. Dolayısıyla şikâyette davalı ve davacı değil şikâyet eden ve şikâyet olunan bulunur. Buna rağmen uygulamada şikâyet eden yerine davacı, şikâyet olunan yerine davalı denilmektedir. Sadece alacaklı ve borçlu değil hukuki yararı olan herkes şikâyet yoluna başvurabilir. Şikâyetin pasif tarafını, işlemle ilgisi olan kişiler oluşturacağı, şikâyetin İcra ve İflas Daireleri'nin işlemlerinin Tetkik Merciinde hukuka uygunluğunun incelenmesini ifade etmesi nedeni ile İcra ve İflas Dairesinin (memurunun) şikâyetin pasif tarafını teşkil etmeyeceği, ancak Tetkik Merciinin işlemlerin hukuka uygunluğunun incelenmesi sırasında memurdan açıklama isteyebileceği, bu nedenle İcra ve İflas memurunun şikâyetin pasif tarafını teşkil etmediği doktrinde de kabul edilmektedir. (Hakan Pekcanıtez, İcra ve İflas Hukuku'nda Şikâyet, Ankara 1986, s. 109).

17.07.2003 T. ve 4949 sayılı Kanunun 4 ncü maddesiyle yeniden düzenlenen İcra ve İflas Kanunu'nun 18/III maddesine göre, " Aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi, şikâyet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir." hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:

Yerel mahkeme, İİK. nun. 16 maddesine göre takdir hakkını duruşma açma yönünde kullanmıştır. Bu durumda bozma ilamı ve bozma sonrası duruşma gününü bildiren davetiyenin şikayetten etkilenen alacaklı ve takip borçlusuna usulüne uygun olarak tebliğ edilip, taraf teşkili sağlanmalıdır.

Az yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, mahkemenin, bozmadan sonra takip borçlusu ve alacaklısına usulüne uygun olarak tebligat yapılmadan ve şikayetçinin bozma kararına uyulmasına karar verilmesi yönündeki beyanına rağmen direnme kararı verilmesi usule uygun görülmemiştir.

Hal böyle olunca; yerel mahkemece, icra müdürlüğü işleminin ilgilisi olan takip alacaklısı ve takip borçlusuna, duruşma gününün, şikayet dilekçesinin ve bozma ilamının usulüne uygun olarak tebliğ edilip, duruşmaya geldiklerinde bozma kararına karşı beyanları alındıktan sonra, bozma kararına uyulup uyulmaması hususunda bir karar verilmesi gerekirken, eksiklik giderilmeden direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Açıklanan nedenlerle, yerel mahkemenin direnme kararı usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması gerekir.

S O N U Ç :Şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre şikayetçinin, işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 2004 sayılı İcra İflas Kanunun 366/III. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 16.01.2013 oybirliğiyle karar verildi.
''Adalet suçu suçluyu değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır''

avatar_Deniz034

İCRA MÜDÜRLÜĞÜNÜN BANKADAN REHİN SÖZLEŞMESİNİ İSTEYEBİLECEĞİ, MÜŞTERİ SIRRI -

YARGITAY 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8161
KARAR NO : 2016/20324

MAHKEMESİ : Konya 4. İcra Hukuk Mahkemesi

DAVACI : Şikayetçi : Yapı Ve Kredi Bankası A.Ş.


Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan icra takibinde, şikayetçi üçüncü kişi banka vekili, borçlu ile yapılan rehin sözleşmesinin müvekkil bankadan istenmesinin Bankacılık Kanunu'nun 73. maddesi kapsamında müşteri sırrı niteliğinde olduğu iddiasıyla icra müdürlüğünce gönderilen müzekkerenin "rehin sözleşmesi suretinin paylaşılması" talebini içeren kısmının iptalini talep etmiş, mahkeme, şikayetin süreden reddine karar vermiştir.

İcra memurunun işleminin yasaya veya olaya uygun bulunmaması nedeniyle icra mahkemesine başvurularak şikayet yolu ile kaldırılmasının istenmesi, İİK'nun 16/1. maddesi gereğince şikayete konu işlemin öğrenildiği günden itibaren kural olarak 7 günlük süreye tâbidir. Bu kuralın iki önemli istisnası vardır:

1- İİK'nun 16/2. maddesi gereğince bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet yoluna başvurulabilir. Bu hükmün amacı, ilgilileri icra memurunun bir hakkı yerine getirmekten kaçınmasına karşı korumaktır.

2- Kamu düzenine aykırı olan işlemlere karşı da süresiz şikayet yoluna gidilebilir. Anılan ilke doktrinde benimsenmiş ve Yargıtay uygulamalarında da kabul edilmiştir.

Somut olayda icra müdürlüğünün, şikayetçi üçüncü kişi bankadan, borçlunun banka lehine verdiği rehnin devam edip etmediğini sorması ve rehin sözleşmesinin bir suretini istemesi, bir hakkın yerine getirilmemesi kapsamında süresiz şikayet konusu olabilir. İcra müdürlüğünün bu istemi borçlunun mevcuduna ilişkin malumat kapsamında olup, Bankacılık Kanunu'nun 73. maddesi şikayetçinin istenen bu bilgiyi vermesine engel değildir.

İİK'nun 367. maddesi uyarınca İcra veya İflas dairelerinin borçlunun mevcuduna dair isteyeceği bütün malumatı hakiki ve hükmi her şahıs derhal vermeye ve talep halinde mevcudu bu dairelere teslime mecburdur.

O halde, mahkemece şikayetçi bankanın isteminin esastan incelenerek reddine karar verilmesi gerekirken, istemin süreden reddi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir.

SONUÇ: Şikayetçinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK'nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 29,20 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
''Adalet suçu suçluyu değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır''

avatar_Deniz034

12. Hukuk Dairesi 2012/13095 E. , 2012/30937 K.

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir 12. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/02/2012
NUMARASI : 2012/238-2012/86
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikayetçi banka vekili borçlu aleyhine yapılan icra takibinde; borçlunun bankada bulunan hesabı üzerine hesaba gelecek paraların icra dosyasına gönderilmesi ve borçlunun hesap hareketleri ile ilgili bilgi verilmesi taleplerini içeren icra müdürlüğü'nün 15.02.2012 tarihli kararının, 3 kişi olarak sorumluluklarının yazının kendilerine ulaştığı tarihteki hesaptaki mevcut durum ile sınırlı olduğundan ve istenen diğer bilgilerin müşteri sırrı kapsamında kaldığından bahisle kaldırılmasını talep etmiş, Mahkemece; 3. şahıs konumundaki bankanın sorumluluğunun haciz ihbarnamesi kendisine ulaştığı tarihteki hesapta mevcut parayla sınırlı olduğu, sonradan gönderilecek paraların bloke edilemeyeceği , haciz ihbarnamesinin gönderildiği 25.10.2011 tarihinden sonraki borçlu hesabındaki hareketlerin bildirilmesinin bankalar kanunu uyarınca müşteri sırrı kapsamında kaldığı gerekçeleriyle şikayetin kabulü ile icra müdürlüğünün 15.02.2012 tarihli kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Şikayete konu İcra Müdürlüğünce yazılan 15.02.2012 tarihli yazı; alacaklının talebi üzerine yazılmış bir haciz müzekkeresidir. Yazının 1. bendinde borçlunun bankada bulunan hesabına haciz ve bloke konulması, borç bitinceye kadar hesaba giren paralara haciz şerhi işlenerek paraların icra dosyasına gönderilmesi istenmiş, 2. bendinde ise bu hesaba 25.10.2011 tarihinden sonra ( birinci haciz ihbarnamesinin bankaya gönderildiği tarih) hesap sahibi borçluya bir ödeme yapılıp yapılmadığı, borçlunun tasarrufuna sunulup sunulmadığı, sunuldu ise tarih ve miktarları hususunda bilgi verilmesi istenmiştir.
İİK'nun 367. maddesi uyarınca İcra veya İflas dairelerinin borçlunun mevcuduna dair isteyeceği bütün malümatı hakiki ve hükmi her şahıs derhal vermeğe ve talep halinde mevcudu bu dairelere teslime mecburdur.
Bankacılık kanunu 73.md uyarınca; " Kurul başkan ve üyeleri ile Kurum personeli, Fon Kurulu başkan ve üyeleri ile Fon personeli görevleri sırasında öğrendikleri bankalara ve bunların bağlı ortaklık, iştirak, birlikte kontrol edilen ortaklıkları ve müşterilerine ait sırları bu Kanuna ve özel kanunlarına göre yetkili olanlardan başkasına açıklayamaz ve kendilerinin veya başkalarının yararlarına kullanamazlar. Kurumun dışarıdan destek hizmeti aldığı kişi ve kuruluşlar ile bunların çalışanları da bu hükme tâbidir. Bu yükümlülük görevden ayrıldıktan sonra da devam eder."
Bankaca, icra müdürünün haciz müzekkeresi üzerine borçlunun söz konusu hesabına haciz koyup gerekli işlemleri yapması gerekir. Diğer yandan bankacılık kanununda yer alan ve şikayetçi bankaca ileri sürülen kısıtlamaların icra takip dosyalarında icra müdürlüğünce bankaya gönderilen borçlu şahsın hesap hareketleri ile ilgili istemleri kapsamayacağı açıktır. Bir başka deyişle bu kısıtlamalar bankaların mensupları ve diğer görevlilerin sıfatları nedeniyle öğrendikleri bankalara ve müşterilerine ait sırları ihtiyari ve keyfi olarak açıklamalarına engel nitelikte olduğundan, cebri icrayı etkiler bir kısıtlama anılan maddede yer almadığından cebri icrayı kapsamaz. Bu durumda mahkemece şikayetçi bankanın isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ :Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31/10/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
''Adalet suçu suçluyu değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır''

Benzer Konular (10)