FONA DEVREDİLEN ALACAKLARDA ZAMAN AŞIMI

Başlatan Deniz034, 14 Şubat 2017, 21:38:26

« önceki - sonraki »
avatar_Deniz034
...Alacaklı tarafından borçlu hakkında başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; icra takip dosyasında son işlem tarihinden itibaren on yıldan fazla zaman geçtiğini, takibin zamanaşımına uğradığını ileri sürerek zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği, mahkemece şikayetin kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Takip dayanağı taşıt kredisi sözleşmesidir. Borçlar Kanunu'nun 146. maddesinde belirtildiği üzere kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir. Somut olayda da alacağın niteliği itibarıyla zamanaşımı süresi on yıl olup ödeme emrinin 17/03/2004 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, ödeme emrine itiraz edilmeyerek takibin kesinleştiği, alacaklı vekilinin haciz talep etmesi üzerine esas icra müdürlüğü tarafından talimat yazıldığı ve talimat icra dairesinin 22.10.2005 tarihinde borçlunun menkul mallarının haczi için işlem yaptığı, şikayet tarihi 18/06/2015 olup on yıllık sürenin geçmediği ve zamanaşımının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken istemin kabulü ile icranın geri bırakılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. 12. Hukuk Dairesi 2015/31946 E.,2016/9808 K. Alacaklı vekili tarafından başlatılan çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe karşı borçlu vekilinin, takibin işlemsiz bırakılması nedeniyle zamanaşımının oluştuğunu ileri sürerek icranın geri bırakılmasını istediği, mahkemece, şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere takip dayanağı çekin ibraz süresinin bitim tarihi 03/02/2012 tarihinden önce olduğundan 6 aylık zamanaşımı süresine tabidir. Somut olayda, örnek 10 ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği ve takibin kesinleştiği, takibin kesinleşmesinden sonra alacaklı vekilinin şikayetçi borçlu hakkında, 23/05/2012-07/05/2013 ile 07/02/2014-16/09/2014 tarihleri arasında zamanaşımını kesen bir takip işlemi bulunmadığından takip dayanağı çeke ilişkin 6 aylık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmıştır. O halde mahkemece İİK'nun 71/son maddesi göndermesiyle uygulanması gereken aynı Kanun'un 33/a maddesi gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. 12. Hukuk Dairesi 2016/2375 E. , 2016/7141 K. Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinin kesinleşmesinden sonra borçlunun zamanaşımı nedeniyle İİK.'nun 71. ve 33-a maddeleri uyarınca icranın geri bırakılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmaktadır. Takip dayanağı bono olup takip tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK.'nun 690. maddesi göndermesiyle bonolar hakkında uygulanması gereken aynı Kanun'un 661/l. maddesi gereğince, keşideciye karşı başlatılacak takiplerde zamanaşımı süresi vadeden itibaren üç yıldır. Öte yandan, 12.12.2003 günlü 5020 sayılı Kanun'un 27. maddesiyle 4389 sayılı Bankalar Kanunu'na eklenen ve 26.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren ek 3. maddeyle fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi yirmi yıl olarak öngörülmüştür. Aynı kural, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 141. maddesinde de benimsenmiş olup; anılan maddede "Bu kanundan kaynaklanan Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi 20 yıldır." hükmüne yer verilmiştir. Nitekim, 5411 sayılı Kanun'un geçici 16. maddesinde; "Bu kanun ile Fon alacağının tahsili bakımından yarar görülerek zamanaşımı ve diğer konularda Fon lehine getirilen hükümler makable şamildir." düzenlemesi yer almakta iken; anılan maddede yer alan "zamanaşımı" sözcüğü Anayasa Mahkemesi'nin 04.06.2014 tarih ve 2014/85-103 sayılı kararıyla iptal edilmiş ve söz konusu kararın, 12.09.2014 tarihinde 29117 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmasıyla iptal hükmü yürürlüğe girmiştir. Bu durumda, Anayasa Mahkemesi'nin sözü edilen kararıyla TMSF lehine getirilen yirmi yıllık zamanaşımı süresinin geçmişe etkili olacağına yönelik düzenleme iptal edilmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla, Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilen geçici 16. maddenin yürürlük tarihi olan 01.11.2005 tarihinden önce bonoyu düzenleyen keşideci hakkında uygulanması öngörülen üç yıllık zamanaşımı süresinin dolması halinde Fon lehine getirilen zamanaşımı düzenlemesinin uygulanma olanağı kalmadığından zamanaşımının yirmi yıl olduğunun kabulü de mümkün olmayacaktır. Diğer taraftan, Anayasa'nın 153. maddesine göre iptal kararı geriye yürümese de, 10.3.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere, iptalin kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemeyeceği, ancak henüz devam eden uyuşmazlıkların iptal kapsamında bulunacağı açıktır. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, takibe konu bonoda keşideci konumunda olan borçlu hakkında 18.02.2000 tarihinde takibe başlandığı, 22.02.2000 tarihinde ödeme emri tebliğ edilerek takibin kesinleştiği, alacaklı tarafça 24.04.2000 tarihinden 07.05.2003 tarihine kadar borçlu ile ilgili zamanaşımını kesen bir işlem yapılmadığı görülmektedir. Öyleyse, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde belirtilen tarihler arasında keşideci konumunda olan borçlu hakkında üç yıllık zamanaşımının gerçekleştiği anlaşılmakta olup; esasen, bu husus mahkemenin de kabulündedir. O halde, mahkemece, istemin açıklanan nedenle kabulüne karar verilmesi gerekirken; yazılı gerekçeyle hüküm tesisi yerinde değil ise de; sonuçta istem kabul edildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir. 12. Hukuk Dairesi 2015/23416 E. , 2016/5011 K.
''Adalet suçu suçluyu değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır''

Benzer Konular (10)

848

Yanıtlar: 0
Gösterim: 3929

1642

Yanıtlar: 0
Gösterim: 3756