ara karar niteliğindeki tedbir nafakasının ilamlı takibe konulamayacağı

Başlatan Deniz034, 15 Haziran 2016, 21:47:07

« önceki - sonraki »
avatar_Deniz034
 
ara karar niteliğindeki tedbir nafakasının ilamlı takibe konulamayacağı
   Özet:
İİK'nun 38. maddesinde, ilam mahiyetini haiz belgeler "Mahkeme huzurunda yapılan sulhler, kabuller ve para borç ikrarına havi resen tanzim edilen noter senetleri ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler" olarak sayılmış olup bu düzenlemede mahkeme ara kararları ve kısa kararlarının ilam niteliğinde olduğu belirtilmemiştir. Ayrıca ara kararları İİK'nun 68. maddesindeki belgelerden olduğundan ve kararın bütününü ihtiva ettiğinden genel haciz yolu ile takibe konulması mümkün ise de, davanın sonunda verilen ve tefhim edilen kısa karar gerekçeli kararla bütünlük arz edeceğinden müstakilen ilamsız takip yolu ile veya ilamların icrası yolu ile müstakilen infaz edilemez.
Mahkemece takip tarihindeki durum ve dayanak belge nazara alınarak, kısa karara dayalı olarak ilamların icrası yolu ile takip başlatılmayacağı ve icra emri gönderilemeyeceği yönündeki borçlu şikayetinin kabulü ile, icra emrinin iptaline karar verilmesi yerine, yazılı gerekçeyle reddi yönünde hüküm kurulması isabetsizdir.



Kanun No:2004   Madde No:38   Fıkra:Tümü


T.C.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi
Esas No:2014/24856
Karar No:2016/5647


Esas No:2014/24856
Karar No:2016/5647



Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:


KARAR

Borçlu vekili şikayetinde; icra emrinde talep edilen alacağın ... Aile Mahkemesi'nin ... sayılı dosyasının ... tarihli duruşmasında verilen tedbir nafakası ara kararına ilişkin olduğunu, ancak bu ara kararının ilamlı icra takibine konu edilmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Tedbir ara kararının mahkeme tarafından verildiği; Mahkemece tedbir nafakasının istenebilmesi için kesinleşmesi gerekmediği, icra dosyasında borcun ödendiğine dair bir delil bulunmadığı gerekçesiyle şikayet reddedilmiş, karar borçlu vekilince temyiz olunmuştur.
İİK'nun 38. maddesinde, ilam mahiyetini haiz belgeler "Mahkeme huzurunda yapılan sulhler, kabuller ve para borç ikrarına havi resen tanzim edilen noter senetleri ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler" olarak sayılmış olup bu düzenlemede mahkeme ara kararları ve kısa kararlarının ilam niteliğinde olduğu belirtilmemiştir. Ayrıca ara kararları İİK'nun 68. maddesindeki belgelerden olduğundan ve kararın bütününü ihtiva ettiğinden genel haciz yolu ile takibe konulması mümkün ise de, davanın sonunda verilen ve tefhim edilen kısa karar gerekçeli kararla bütünlük arz edeceğinden müstakilen ilamsız takip yolu ile veya ilamların icrası yolu ile müstakilen infaz edilemez.
Mahkemece takip tarihindeki durum ve dayanak belge nazara alınarak, kısa karara dayalı olarak ilamların icrası yolu ile takip başlatılmayacağı ve icra emri gönderilemeyeceği yönündeki borçlu şikayetinin kabulü ile, icra emrinin iptaline karar verilmesi yerine, yazılı gerekçeyle reddi yönünde hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.nun 366 ve HUMK.nun 428.maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 28.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



(Değişik: 18/2/1965 - 538/20 md.)
Mahkeme huzurunda yapılan sulhlar, kabuller ve para borcu ikrarını havi re'sen tanzim edilen noter senetleri, istinaf ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. Bu maddedeki icra kefaletleri müteselsil kefalet hükmündedir.
''Adalet suçu suçluyu değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır''

Benzer Konular (10)