Satış isteme süresi - eksik avans - istemin reddi - kesinleşmesi

Başlatan Deniz034, 16 Mayıs 2016, 20:18:49

« önceki - sonraki »
avatar_Deniz034

Satış isteme süresi - eksik avans - istemin reddi - kesinleşmesi
   Özet:
İİK'nın 106. maddesi "Alacaklı haczolunan mal taşınır ise bir sene, taşınmaz ise iki sene içinde satılmasını isteyebilir." hükmünü; İİK'nın 59. maddesi "Bir talepte bulunan taraf bununla ilgili masrafları peşin olarak verir" hükmünü; İİK'nın 110. maddesi "Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya takip geri alınıp da bu müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar." hükmünü içermektedir. Haciz düşse dahi icra takibi ayakta kalmaya devam eder.
Somut olayda, şikayet olunan M.'un alacaklı olduğu Yalova 1. İcra Müdürlüğü'nün 2013/3101 E.sayılı (Eski 2009/6319 Esas) dosyasında, alacaklı tarafından haciz tarihinden itibaren iki yıl içinde bedeli paylaşıma konu taşınmazın satışının talep edilip İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 6. ve 61. maddelerinde belirlendiği şekilde satış avansının yatırıldığı, İcra Müdürlüğü'nce taşınmazın kıymet takdirinin yapılmadığı gerekçesiyle satış talebinin reddine karar verildiği dosya kapsamıyla sabittir.
İİK'nın 106. maddesi ile alacaklının takibi sürüncemede bırakmaması amaçlanmıştır. Bu amaca uygun olarak alacaklı tarafından satış talebinde bulunulmuş, avans da yatırılmıştır. Satış talebinin ret gerekçesi kıymet takdirinin yapılmamış olmasıdır. Bu ret kararının, anılan yasal düzenlemeye uygun olan satış talebindeki haklılığı ortadan kaldıran bir karar niteliğinde bulunmadığını, sadece satışın fiilen yapılamayacağına yönelik bir tespitten ibaret olduğunu kabul etmek gerekir. Zira, İİK'nın 106. maddesinde satış istenmesinden söz edildiği, bu talebin İcra Müdürlüğü tarafından reddedilmesi halinde talebin geçerliliğini kaybedeceğine ilişkin hiç bir yasa hükmü bulunmadığı gibi, İİK'nın 106. maddesinden kaynaklanan hukuki uyuşmazlıklara ilişkin Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nce alınan yargısal kararların da bu yönde olduğu, 2 yıllık süre içerisinde alacaklının bir an evvel satışa yönelik iradesini icra dosyasına yansıtmak zorunda olduğu ve isteğini İcra Müdürlüğü'ne iletip İİK'nın 59. maddesi gereğini yerine getirmesi halinde geçerli bir satış talebinin doğduğu, bundan sonra satışın da aynı 2 yıllık süre içerisinde yapılması yönünde bir zorunluluk bulunmadığı, söz konusu haczin de geçerliliğini kaybettiğinden söz edilemeyeceği kabul edilmelidir.
Aynı Kanun'un 59. maddesi uyarınca, bir işlemin yapılmasını isteyen taraf, o işlemin yapılması için gerekli masrafları avans olarak (peşin) yatırmalıdır. İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 6. maddesine göre, bu masrafların, tahsilat makbuzu karşılığında para olarak alınması gerekir. Aksi takdirde talep yapılmamış sayılır. Cüz'i de olsa satış avansının yatırılmış olması, usulüne uygun bir satış talebinin bulunduğu anlamına gelir. Yatırılan masrafın yetmeyeceği sonradan anlaşılırsa, bunun tamamlanması istenebilirse de, masraf hiç yatırılmamışsa geçerli bir talebin varlığından söz edilemez.
Kıymet takdiri kesinleşmeden satış yapılmamakla birlikte, kıymet takdiri yapılmadan da satış istenebilir. Diğer bir anlatımla, kıymet takdirinin yapılmaması sadece satışın yapılmasına engel olur. İcra Müdürünün ret kararının ayrıca İcra Hakimliği'nce iptalinin talep ve dava edilmesine gerek dahi olmadan mahkemece re'sen nazara alınması anılan madde hükümlerine uygun olacaktır.

Şikayet olunan M.'un satış talebi, yukarıda belirtilen ilke çerçevesinde usulüne uygun bir satış talebi olup, avansın kıymet takdiri aşamasında kullanılmasının sorumluluğu alacaklıya yüklenemeyeceği gibi, eksik masraf avansının İcra Müdürlüğü'nce her zaman tamamlatılması da esasen mümkündür.
Diğer yandan, İİK'nda, süresinde satış istendikten sonra haczi ve satışı düşüren sebepler öngörülmemiş, sadece aynı Kanun'un 129/son maddesinde, ikinci ihalede alıcı çıkmazsa ''satış talebinin'' düşeceği düzenlenmiştir. İİK'nın 106 ve 110. maddeleri hükümleri alacaklının takibi sürüncemede bırakmaması amacıyla getirilmiş olup, bu amaca uygun olarak anılan şikayet olunan tarafından İİK'nın 106. maddesindeki 2 yıllık süre içerisinde İİK'nın 59. maddesine uygun olarak satış talep edilerek avansı yatırılmış olmakla, bir daha satış istemesine gerek kalmaksızın, haczi ve satışının ayakta olduğunun kabulü gerekir.
Kanun No:2004   Madde No:106   Fıkra:Tümü
T.C.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi
Esas No:2014/7050
Karar No:2014/6213


Esas No:2014/7050
Karar No:2014/6213

Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayetin yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde şikayet olunan vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-


Şikayetçi vekili, şikayet dışı borçlunun taşınmazının satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde, şikayet olunanın taşınmaz üzerindeki haczinin düşmesine rağmen, birinci sırada yer verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinin iptal edilerek yeniden sıra cetveli hazırlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.


Şikayet olunan vekili, 28.09.2009 tarihinde tapu kaydına haciz konulduğunu, 10.08.2011 tarihinde de satış talebinde bulunarak, satış avansı yatırdıklarını, avansın yetersiz olmasının haczin düşmesine neden olmayacağını savunarak, şikayetin reddini istemiştir.


Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; şikayet olunanın alacaklı olduğu Yalova 1. İcra Müdürlüğü'nün 2013/3101 Esas sayılı dosyasında borçluya ait taşınmaza 23.09.2009 tarihinde haciz uygulandığı, alacaklı vekili tarafından 10.08.2011 tarihinde satış talep edildiği ve aynı tarihte 100,00 TL satış avansının yatırıldığı, ancak icra müdürlüğünün aynı tarihli kararı ile kıymet takdiri yapılmadığı için satış talebinin reddine karar verildiği, satışın reddine ilişkin icra müdürlüğünün bu kararına karşı şikayet olunan tarafça şikayet yoluna gidilmemesi nedeniyle kararın kesinleşmiş olduğu, bu haliyle geçerli bir satış talebinden söz edilmesinin mümkün bulunmadığı, şikayet olunanın haczinin geçerli bir satış talebi bulunmadığı için düşmüş olduğu, bu nedenle sıra cetvelinde davalı alacağına ilk sırada yer verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle; şikayetin kabulü ile sıra cetveline konu olan 12.418,00 TL'nin yargılama gider ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacının Yalova 1. İcra Müdürlüğü'nün 2011/4860 Esas sayılı dosyasına konu olan alacağının karşılanmasının tahsisine, kalan kısım olması halinde davalıya bırakılmasına karar verilmiştir.


Kararı, şikayet olunan vekili temyiz etmiştir.


1-Şikayet, haciz sıra cetvelindeki sıraya ilişkindir.


İİK'nın 106. maddesi "Alacaklı haczolunan mal taşınır ise bir sene, taşınmaz ise iki sene içinde satılmasını isteyebilir." hükmünü; İİK'nın 59. maddesi "Bir talepte bulunan taraf bununla ilgili masrafları peşin olarak verir" hükmünü; İİK'nın 110. maddesi "Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya takip geri alınıp da bu müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar." hükmünü içermektedir. Haciz düşse dahi icra takibi ayakta kalmaya devam eder.


Somut olayda, şikayet olunan M.'un alacaklı olduğu Yalova 1. İcra Müdürlüğü'nün 2013/3101 E.sayılı (Eski 2009/6319 Esas) dosyasında, alacaklı tarafından haciz tarihinden itibaren iki yıl içinde bedeli paylaşıma konu taşınmazın satışının talep edilip İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 6. ve 61. maddelerinde belirlendiği şekilde satış avansının yatırıldığı, İcra Müdürlüğü'nce taşınmazın kıymet takdirinin yapılmadığı gerekçesiyle satış talebinin reddine karar verildiği dosya kapsamıyla sabittir.


İİK'nın 106. maddesi ile alacaklının takibi sürüncemede bırakmaması amaçlanmıştır. Bu amaca uygun olarak alacaklı tarafından satış talebinde bulunulmuş, avans da yatırılmıştır. Satış talebinin ret gerekçesi kıymet takdirinin yapılmamış olmasıdır. Bu ret kararının, anılan yasal düzenlemeye uygun olan satış talebindeki haklılığı ortadan kaldıran bir karar niteliğinde bulunmadığını, sadece satışın fiilen yapılamayacağına yönelik bir tespitten ibaret olduğunu kabul etmek gerekir. Zira, İİK'nın 106. maddesinde satış istenmesinden söz edildiği, bu talebin İcra Müdürlüğü tarafından reddedilmesi halinde talebin geçerliliğini kaybedeceğine ilişkin hiç bir yasa hükmü bulunmadığı gibi, İİK'nın 106. maddesinden kaynaklanan hukuki uyuşmazlıklara ilişkin Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nce alınan yargısal kararların da bu yönde olduğu, 2 yıllık süre içerisinde alacaklının bir an evvel satışa yönelik iradesini icra dosyasına yansıtmak zorunda olduğu ve isteğini İcra Müdürlüğü'ne iletip İİK'nın 59. maddesi gereğini yerine getirmesi halinde geçerli bir satış talebinin doğduğu, bundan sonra satışın da aynı 2 yıllık süre içerisinde yapılması yönünde bir zorunluluk bulunmadığı, söz konusu haczin de geçerliliğini kaybettiğinden söz edilemeyeceği kabul edilmelidir.



Aynı Kanun'un 59. maddesi uyarınca, bir işlemin yapılmasını isteyen taraf, o işlemin yapılması için gerekli masrafları avans olarak (peşin) yatırmalıdır. İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 6. maddesine göre, bu masrafların, tahsilat makbuzu karşılığında para olarak alınması gerekir. Aksi takdirde talep yapılmamış sayılır. Cüz'i de olsa satış avansının yatırılmış olması, usulüne uygun bir satış talebinin bulunduğu anlamına gelir. Yatırılan masrafın yetmeyeceği sonradan anlaşılırsa, bunun tamamlanması istenebilirse de, masraf hiç yatırılmamışsa geçerli bir talebin varlığından söz edilemez.


Kıymet takdiri kesinleşmeden satış yapılmamakla birlikte, kıymet takdiri yapılmadan da satış istenebilir. Diğer bir anlatımla, kıymet takdirinin yapılmaması sadece satışın yapılmasına engel olur. İcra Müdürünün ret kararının ayrıca İcra Hakimliği'nce iptalinin talep ve dava edilmesine gerek dahi olmadan mahkemece re'sen nazara alınması anılan madde hükümlerine uygun olacaktır.



Şikayet olunan M.'un satış talebi, yukarıda belirtilen ilke çerçevesinde usulüne uygun bir satış talebi olup, avansın kıymet takdiri aşamasında kullanılmasının sorumluluğu alacaklıya yüklenemeyeceği gibi, eksik masraf avansının İcra Müdürlüğü'nce her zaman tamamlatılması da esasen mümkündür.


Diğer yandan, İİK'nda, süresinde satış istendikten sonra haczi ve satışı düşüren sebepler öngörülmemiş, sadece aynı Kanun'un 129/son maddesinde, ikinci ihalede alıcı çıkmazsa ''satış talebinin'' düşeceği düzenlenmiştir. İİK'nın 106 ve 110. maddeleri hükümleri alacaklının takibi sürüncemede bırakmaması amacıyla getirilmiş olup, bu amaca uygun olarak anılan şikayet olunan tarafından İİK'nın 106. maddesindeki 2 yıllık süre içerisinde İİK'nın 59. maddesine uygun olarak satış talep edilerek avansı yatırılmış olmakla, bir daha satış istemesine gerek kalmaksızın, haczi ve satışının ayakta olduğunun kabulü gerekir.


Satışın da aynı iki yıl içinde yapılmasının zorunlu olduğu, aksi halde haczin düşeceği yönünde yasada bir hüküm bulunmamaktadır. İİK'nın 123. maddesi hükmüne göre satış talebinden itibaren iki ay içinde yapılması gereken taşınmaz satışı, bu süreden ya da satışı isteme süresi geçtikten sonra yapılsa da geçerlidir ve alacaklı satış bedelinden alacağını alır. Süresinde satış istenmemesi ile yalnız haciz kalkar, icra takibi düşmüş olmaz, icra takibi derdest kalmaya devam eder. Ödeme emrinin tebliğine gerek kalmadan, alacaklı yeniden haciz isteyebilir. (Bkz: Prof Dr. Baki Kuru, İcra ve Uflas Hukuku, El Kitabı, 2. Baskı, 2013, sh 607)



Alacaklıya yüklenen görev, süresinde satış isteyerek avansı yatırmaktır. İİK'nın 123. maddesinde satış görevi, icra dairesine yüklenmiş olup, satış ne zaman yapılırsa yapılsın, haciz ve satış talebi ayaktadır. Dairemizin son uygulaması bu yöndedir.



İİK'nın kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri yapılamayacağını öngören 128/a-3 fıkrası, varılan bu sonucu bertaraf eden bir düzenleme değildir. Dairemizin 12.06.2012 tarih ve 2868 E., 4131 K., 26.03.2012 tarih ve 1020 E., 2296 K., 27.09.2013 tarih ve 4460 E., 5835 K.; 23.06.2014 tarih ve 5599 E., 4814 K. sayılı ilamları bu yöndedir.



İki yıllık satış isteme süreci içinde taşınmaz başka bir dosyadan satılmış ise haciz düşmeyecektir. İlmi ve yargısal inançların bu yolda olduğu açıktır. (M.Oskay- C.Koçak İİK şerhi 7 cilt, Ank.sh. 3046; Y.19 H.D. 04.12.2001 gün ve 8906 E., 8078 K.)


Öte yandan; icra müdürlüğünce satış talebinin reddi kararı, alacaklının yasa ile doğan hakkın özünü ortadan kaldıran bir karar olması nedeniyle, süresiz şikayete tabi olan bu karara yönelik şikayetin işbu dava ile yine şikayete bakmakla görevli İcra Mahkemesi'nin önüne getirildiğinin de kabulü gerekir. Bu durumda; anılan ret kararının takip hukuku bakımından kesinleştiği sonucuna varılmamalıdır.


Şikayet konusu işlemin bir hakkın yerine getirilmesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı ve kamu düzenine aykırı olan işlemlere karşı yapılacak şikayetlerin süresiz bulunduğu hususunun somut olayımızda uygulama yeri olmasına göre icra müdürünün işleminin işbu davada savunma yolu ile ayrıca şikayet te edilmesine göre, ret kararının da bu davada ele alınıp değerlendirilmesi gerektiği gözetilmelidir.


Yargıtay uygulamalarına (örneğin Y.12. HD'nin 15.12.2003 gün ve 2126/24743 sayılı ilamı) göre en önemli kriter, tarafların, üçüncü kişilerin ve kamunun menfaatinin korunması için konulmuş emredici (amir) hükümlerine aykırılık teşkil etmesi olup, bu nitelikteki icra müdürünün işleminin süreye bakılmaksızın incelenmesi gerekecektir. (Bkz: M.Oskay-C.Koçak, İİK şerhi Ank. sh.140,141)


Belirtilen bu nedenlerle süresiz şikayet hakkına sahip olan şikayet olunanın, aleyhindeki bu karara karşı İİK'nın 16. maddesine göre süreli şikayet yoluna gitmeyerek icra müdürünün kararını iptal ettirmemiş olmasının, hakkın özü olan İİK'nın 59, 106 ve 110. maddelerine uygun olarak süresinde yaptığı satış talebinin ona sağladığı hukuki sonuçları ortadan kaldırdığı sonucuna varılmaz. Dairemizin 19.09.2013 tarih ve 4536 E., 5532 K.; 30.09.2013 tarih ve 4685 E., 5861 K.; 23.06.2014 tarih ve 5599 E., 4814 K. sayılı ilamları bu yönden olup, mahkemenin gerekçesinde dayandığı YHGK'nın kararı, Dairemiz çoğunluğu tarafından benimsenmemektedir.


Bu durumda, İİK'nın 106. maddesi uyarınca iki yıl içinde satış talebinde bulunan, 59. maddesi uyarınca masrafını yatıran şikayet olunan M. yasa ile kendisine yüklenen işlemleri yerine getirdiğinden, haczinin ayakta olduğunun kabulü gerekir. İcra müdürünün satış isteme talebinin reddi kararına karşı süreli şikayet yoluna başvurulmadığı gerekçesiyle haczin düştüğü sonucuna varılması, anılan yasal düzenlemelerle ve hakkaniyetle bağdaşmadığından kararın, şikayet olunan lehine bozulması gerekmiştir.
2-Kabule göre; sıra cetveline yönelik şikayetlerde İcra Mahkemesi, önüne gelen şikayetleri sonuçlandırmak ve icra müdürüne bu yönde talimat vermekle görevli olup, düzenlenecek yeni sıra cetvelinde sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceğini belirtmesi, diğer anlatımla alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğini saptaması, hukuka uygun olmayan kısımları göstermesi, bu çerçevede işlem yapılması için icra müdürüne talimat vermesi (İİK'nın m.17/I) gerektiğinden, iptal nedenlerinin gerekçede belirtilmesi, hüküm fıkrasında HMK'nın 297/2. maddesi uyarınca gerekçeye ait bir söz tekrar edilmeksizin sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi ile yetinilmesi ve eda hükmü kurulmaması gerekir.


Haciz yolu ile takiplerde kıyasen uygulanması gereken İİK'nın 235/3. maddesi uyarınca alacağın esas ve miktarına yönelik sıra cetveline itiraz davalarının kabulü halinde ise davanın taraflarının sırasının değiştirilmesine karar verilemeyeceğinden, mahkemece sıra cetvelinin iptaline değil, davalıya ayrılan payın yargılama giderleri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacı alacağının karşılanmasının tahsisine, artan kısmın davalıya ödenmesine karar verilmesi gerekir. Sıra cetveline itiraz davaları sonunda verilen hüküm, sadece davanın tarafları bakımından sonuç doğurur ve verilen kabul kararı ile durumun tespiti ile yetinilmeyip, eda hükmü kurulmalıdır.
Somut olayda, mahkemece, iptal nedenleri gerekçede belirtilmiş ise de, hüküm fıkrasında sıra cetvelinin iptaline karar vermekle yetinilmesi gerekirken, genel mahkemelerce muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında kurulması gereken hüküm şekline uygun olarak eda hükmü kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, şikayet olunan M. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, şikayet olunan M. yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 02.10.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

Başkan
H. DÜNDAR
(muhalif)
Üye
N. Z. CANLI
Üye
S. TÜRE
Üye
A.ERGİN
Üye
S. ÇELİK

MUHALEFET GEREKÇESİ

Dava; şikayete konu edilen derece kararının 1. sırasında yer alan Yalova 1. İcra Müdürlüğü'nün 2013/3101 esas sayılı dosyasında borçlulara ait taşınmaza 23.09.2009 tarihinde haciz konulduğu, ve 10.08.2011 tarihinde satış talebinde bulunulmuş ise de; bu taleplerin İcra Müdürlüğü'nce reddedildiği, yapılan şikayet üzerine ret kararının kaldırılmadığı, bu nedenle geçerli bir satış talebinin bulunmadığı ve haczin düştüğü iddiası ile sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir.


Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.


İcra hukuku bir talep hukukudur. İcra takibinin tüm aşamalarında tarafların (alacaklı ve borçlunun) talepte bulunması ve icra müdürünün bu kapsamda işlem yapması gerekir.


Kanun bazı işlemleri icra müdürünün kendiliğinden yapacağını öngörmüştür. Ancak satış talebi alacaklı tarafından yapılması gereken işlemlerden biridir.



Alacaklı satış talebi ile birlikte gerekli masrafları İİK'nın 59. maddesi uyarınca avans olarak yatırmak zorundadır. Aksi takdirde İİK'nın 110. maddesi gereğince mahcuz üzerindeki haciz düşer. Sicil üzerinde haczedilmiş bir motorlu aracın elde olmaması, mahcuz taşınmazın kıymet takdirinin yapılmamış olması, satış talebine engel değildir. Bu işlemler satışa hazırlık işlemleri niteliğinde olduğundan, satış talebinden sonra da yakalama, kıymet takdiri vb. eksikliklerin tamamlanması mümkündür.


Geçici hacze (İİK.108) veya borçlu ve alacaklı arasında satış talebinden evvel borcun taksitlendirilmesinin (İİK'nın 111.) yapılması halinde, satış talebi icra müdürünce yasal engeller bulunması nedeni ile reddedilecektir. Gerek yasal, gerekse yasal olmayan nedenlerle satış talebi icra müdürlüğünce reddedilmesi halinde, bu kararın İcra Hakimi tarafından İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayet yolu ile huzuruna getirilmesi halinde uyuşmazlığın yasaya uygun olup olmadığını incelenip karara bağlaması gerekmektedir. Aksi halde icra müdürünün reddettiği bir kararın yasal olduğunu kabul etmek demek, icra mahkemelerinin kuruluş amacına ters düşer. Öğretide de; yasal süresi içerisinde şikayet yoluna gitmeyen ilgilinin kanuna uygun verilmeyen icra müdürünün kararını kabul ettiği varsayılmaktadır. Uygulamada da; HGK'nın 13.10.2010 gün, 19-507 E, 140 K, 19 Hukuk Dairesi'nin 24.03.2010 gün 9534-3280 K., 05.06.2008 gün, 4756 E. - 6197 K., 23. Hukuk Dairesi'nin 05.11.2012 gün 4479 - 6395 K sayılı ilamları bu yöndedir.


Açıklanan nedenler karşısında; şikayete konu sıra cetvelinde 1. sırada yer alan Yalova 1. İcra Müdürlüğü'nün 2013/3101 Esas sayılı dosyasında alacaklı olduğunu iddia eden tarafça 10.08.2011 tarihinde satış talebinde bulunulduğu ancak talebinin icra müdürlüğünce reddedilmesi, şikayet üzerine İcra Hakimliği'nce ret kararının kaldırılmaması sonucunda geçerli bir satış talebinin varlığından sözedilemeyeceğinden ve süresinde geçerli bir satış talebi de olmadığından usul ve yasaya uygun olan davanın kabulüne dair mahkeme ilamının onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne açıklanan nedenlerle katılamıyorum. 02.10.2014


Başkan   Hamit DÜNDAR






(Değişik: 3/7/1940 - 3890/1 md.)
(Değişik birinci fıkra: 2/7/2012-6352/21 md.) Alacaklı, haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren altı ay, taşınmaz ise hacizden itibaren bir yıl içinde satılmasını isteyebilir.
Borçlunun üçüncü şahıslardaki alacağı taşınır hükmündedir.









''Adalet suçu suçluyu değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır''

Benzer Konular (10)

873

Yanıtlar: 0
Gösterim: 4305

556

Yanıtlar: 0
Gösterim: 4510