AVAL VEREN SADECE KAMBİYO SENEDİNDEKİ ZORUNLU ŞEKİL EKSİKLİĞİNİ İLERİ SÜREBİLİR.

Başlatan Özgür KOCA, 29 Ocak 2024, 21:28:19

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

avatar_Özgür KOCA
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2022/7462
Karar No      : 2023/789



İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       : Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ                                 : 19.02.2020
SAYISI                                 : 2019/640 Esas, 2020/127 Karar

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne verilmiştir.

Kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkeme tarafından Daire ilamına karşı direnilmiştir.

Direnme kararının davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairece bozma kararı yerinde bulunarak direnme kararı incelenmek üzere dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna (YHGK) gönderilmiştir.

YHGK'nın 04.10.2022 tarihli ve 2020/(19)11-432 E., 2022/1216 K. sayılı ilâmı ile yeni hüküm olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin temyiz itirazlarına ilişkin inceleme yapılmak üzere dosya Dairemize gönderilmiş olmakla Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili aleyhine davalı tarafça 250.000,00 TL bedelli senede dayalı olarak takip başlatıldığını, icra takibine konu senedin borçlu bölümünde yer alan S.mt.ş Taşımacılık Tic. Ltd. Şti.'nin kaşesi üzerine yetkilisi tarafından çift imza atılarak düzenlendiğini, müvekkilinin isminin senede kefil olarak sonradan ilave edilmek suretiyle borçlu sıfatının kazandırıldığını, dava konusu senedin lehtar dava dışı A.-C. Motorlu Taşıtlar Ltd. Şti. ile keşideci S.mt.ş Taşımacılık Tic. Ltd. Şti. arasında düzenlenen kil nakliye sözleşmesinin "teminat" başlıklı bölümünde belirtilen ve teminat amacıyla verilen senet olduğunu, sözleşme konusu taşıma işinin de yapılmadığını, davalının senedi ciro yolu ile devralırken kötü niyetli olduğunu ileri sürerek müvekkilinin dava konusu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitiyle takibin iptaline ve davalının kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde davacının senedi çift imza atarak tanzim ettiğinin kabul edildiğini, bedeli nakden olan senedin teminat senedi olduğu iddiasını ileri süren davacının ispat yükünü üzerine aldığını ve iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerektiğini, davacının sunduğu sözleşme ile davaya konu senet arasında hiçbir ilişki bulunmadığını, senedi ciro ile devralan müvekkilinin kötü niyetli kabul edilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Mahkemece Verilen İlk Karar

Mahkemece 14.02.2018 tarihli ve 2017/219 E., 2018/116 K. sayılı kararı ile dava dışı A.-C. Motorlu Taşıtlar Ltd.Şti. ile S.mt.ş Taşımacılık Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan kil nakliye sözleşmesinin "teminat" başlıklı maddesinde; "S.mt.ş, A.-C.'ye S.mt.ş'tan kaynaklanan maddi sorunlara karşı kullanılmak üzere 250.000,00 TL'lik şirket senedi verilecektir" hükmünün yazılı olduğu, senet üzerinde şirket kaşesi ve davacının adı yazılı olup iki imza bulunduğu, söz konusu senetten dolayı davacının; ancak sözleşmede yazılı teminat nedeniyle sorumlu olduğu, taraflar arasında senedin verilmesine dayanak başka bir hukuki ilişki de ileri sürülmediğinden bu senedin sözleşmenin teminatı olarak verildiğinin kabulü gerektiği, davaya konu senedin senet lehtarı şirket yetkilisi tarafından davalı eşine ciro edildiğinden davalının anılan sözleşmeden haberdar olduğunun kabulü gerekeceğinden davacının şahsi defileri ileri sürebileceği, davalının eşinin yöneticisi olan şirketin sözleşmeden dolayı alacaklı olduğunun da ileri sürülmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

B. Bozma Kararı

Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 19.02.2019 tarihli ve 2018/1393 E., 2019/943 K. sayılı kararı ile dava konusu bonoda davacının avalist, davalının ise hamil konumunda olduğu, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6762 sayılı Kanun) 614 üncü maddesinin ikinci fıkrasında (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 702 nci maddesinin ikinci fıkrası) aval veren kimsenin temin ettiği borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa dahi aval verenin taahhüdü muteberdir hükmü düzenlendiğinden mahkemece bu hükmün öncelikle değerlendirilmesi gerektiğine işaret edilerek bozulmuştur. Davacı vekilinin karar düzeltme istemi Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 17.10.2019 tarihli ve 2019/2100 E., 2019/4823K. sayılı ilamı ile reddedilmiştir.

C. Mahkemece Verilen Direnme Kararı

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile avalist olan davacının şahsi defilerden olan bedelsizlik defini hem senet lehtarına hem de kötü niyetli hamile karşı ileri sürebileceği, takibe konu edilen senette borçlu olarak S.mt.ş Taşımacılık Tic. Ltd. Şti., kefil olarak Ahmet Taşkın P. yazılı olup A.-C. Motorlu Taşıtlar Ltd.Şti. emrine düzenlendiği, senedin şirket tarafından takip alacaklısına devredildiği, dava dışı A.-C. Motorlu Taşıtlar Ltd. Şti. ile S.mt.ş Taşımacılık Ltd.Şti. arasında imzalanan kil nakliye sözleşmesinin teminat başlıklı maddesinde "S.mt.ş, A.-C.'ye S.mt.ş'tan kaynaklanan maddi sorunlara karşı kullanılmak üzere 250.000 TL'lik şirket senedi verilecektir" ibaresinin yazılı olduğu, senet üzerinde şirket kaşesi ve davacının ismi yazılı olup iki imza bulunduğu, söz konusu senetten dolayı davacının; ancak sözleşmede yazılı teminat nedeniyle sorumlu olduğu, taraflar arasında senedin verilmesine dayanak başka bir hukuki ilişki de ileri sürülmediğinden bu senedin sözleşmenin teminatı olarak verildiğini kabul etmek gerektiği, dava konusu senedin sözleşmede belirtilen A.-C. Motorlu Taşıtlar Ltd. Şti. lehine keşide edildiği, senet şirket yetkilisi tarafından hamil eşe ciro edildiğinden söz konusu sözleşmeden haberdar olduğu kabul olunarak davacının şahsi defileri davalıya karşı da ileri sürebileceği, davalı tarafından takibe konu senedin davacının temsilcisi olduğu şirketle davalının eşinin temsilcisi olduğu şirket arasında düzenlenen sözleşmenin teminatı olarak verildiği, davalının eşinin, senedi davalıya ciro ettiğinden bedelsizliğe yönelik definin davalıya karşı da ileri sürülebileceği, davalının bu senedin sözleşmede verilen senet olmadığı yönündeki savunmasının yerinde olmadığı ve sözleşmeden dolayı davalının eşinin yöneticisi olduğu şirketin alacağının bulunduğu da ileri sürülmediğinden eski kararda direnilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahkemece davacının avalist olduğunun kabul edildiğini, davacının davaya konu senede dair her türlü iddiayı müvekkiline karşı ileri sürebileceğine dair kabulün hatalı olduğunu, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, senedin teminat senedi olduğuna dair delil bulunmadığını, davacının dosyaya sunduğu tarihsiz kil nakliye sözleşmesinin ne zaman tanzim edildiği, ne zaman yürürlüğe girdiğinin belli olmadığını, davacı tarafça dayanılan tarihsiz sözleşmede davaya konu senede dair vade, tanzim tarihi, lehtar, keşideci ve aval bilgisi gibi bilgilerin bulunmadığını, 6098 sayılı Borçlar Kanunu gereğince şekil şartının noksan olduğunu, kendilerince dosyaya sunulan 06.03.2009 tarihli sözleşme ile davacının sunduğu tarihsiz sözleşme içerik olarak aynı olup sadece tarih farkı bulunduğunu, senedin düzenleme tarihi 28.02.2009 tarihi olup 06.03.2009 tarihli sözleşmeden bir hafta önce olduğunu, ispat yükünün bedeli nakden yazan senedin teminat amaçlı olduğu iddiasıyla talil eden davacıda olmasına rağmen müvekkiline yüklenmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin eşi Ozan Doğan C.'ın A.-C. Motorlu Taşıtlar Ltd.Şti.nin yetkilisi olmadığını, davacının senetteki imzasını inkar etmediğini, senedin nakden kaydını içerdiğini ve sebepten mücerret olduğunu ileri sürerek ve resen değerlendirilecek nedenlerle kararın bozulmasını istemiştir.

C. Dairemizin İnceleme Kararı

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Yargıtay 19. Hukuk Dairesince yapılan incelemede, Daire kararının yerinde olduğu belirtilerek temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın YHGK'ya gönderilmesine karar verilmiştir.

 

D. Hukuk Genel Kurulu Kararı

YHGK'nın 04.10.2022 tarihli ve 2020/(19)11-432 E., 2022/1216 K. sayılı ilamı ile mahkemece bozma kararı üzerine verilen kararın direnme kararı değil, bozma gereklerinin yerine getirilmesi suretiyle bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm bulunduğu gerekçesiyle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

E. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; avalist olan davacının bedelsizlik defîni senet hamili olan davalıya karşı ileri sürüp süremeyeceğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6762 sayılı Kanun'un 614 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 6102 sayılı Kanun'un 700 üncü, 701 inci ve 702 nci maddesi

Dairemizin 20.04.2021 tarihli ve 2020/5580 E., 2021/3861 K. sayılı, 08.12.2021 tarihli ve 2020/4481 E., 2021/6960 K., sayılı, 13.10.2020 tarihli ve 2020/2446 E., 2020/4043 K. sayılı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun (YİBBGK) 20.04.2018 tarihli ve 2017/4E., 2018/5K. sayılı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin, 03.06.2020 tarihli ve 2017/5433 E., 2020/781 K. sayılı, YHGK, 07.07.2021 tarihli ve 2017/11-3091 E., 2021/965 K. sayılı kararları

3. Değerlendirme

1. 6102 sayılı Kanun'un 700 üncü maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenen aval, poliçede yazılı bulunan borcun kısmen veya tamamen teminat altına alınmasını sağlayan bir kefalet olarak tanımlanmaktadır. Kefalet veren kişiye, aval veren denir. Anılan maddenin ikinci fıkrasına göre aval, üçüncü bir kişi veya poliçede imzası bulunan başka bir kişi tarafından da verilebilir.

2. 6102 sayılı Kanun'un avalin şekline ilişkin 701 inci maddesi; "(1) Aval şerhi, poliçe veya alonj üzerine yazılır. (2) Aval "aval içindir" veya bununla eş anlamlı başka bir ibareyle ifade edilir ve aval veren kişi tarafından imzalanır. (3) Muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere, poliçenin yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır. (4) Kimin için verildiği belirtilmemişse aval, düzenleyici için verilmiş sayılır." hükmünü içermektedir. Buna göre poliçenin ön yüzünde avale ilişkin herhangi bir ibare bulunmayıp sadece imzanın bulunması hâlinde, muhatabın veya düzenleyenin imzaları dışında poliçenin ön yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır. Ayrıca avalistin isim ve soy isminin de bulunması aval için zorunlu bir unsur değildir.

3. Avale ilişkin hükümler 6102 sayılı Kanun'un 778 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca bonolar hakkında da uygulanır. Aynı Kanun'un 776 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi ve 778 inci maddesinin atfı ile uygulanması gereken 701 inci maddesi birlikte değerlendirildiğinde bononun geçerli olması için tek imza yeterli olup senedin ön yüzüne atılan ikinci imza aval şerhi sayılır.

4. 6102 sayılı Kanun'un 702 nci maddesi; " 1) Aval veren kişi, kimin için taahhüt altına girmişse aynen onun gibi sorumlu olur. (2) Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir. (3) Aval veren kişi, poliçe bedelini ödediği takdirde, poliçeden dolayı lehine taahhüt altına girmiş olduğu kişiye ve ona, poliçe gereğince sorumlu olan kişilere karşı poliçeden doğan haklarını iktisap eder." hükmünü düzenlemiştir. Buradan hareketle aval verenin borcu bağımsız bir borçtur. Başka bir ifade ile feri nitelikte değildir. Aval ile teminat altına alınan borç geçersiz olsa dahi aval verenin sorumluluğu devam eder. Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir. Lehine aval verilenin mevcut olmaması, ehliyetsiz olması ya da imzasının sahte olması hâlinde de aval verenin sorumluluğu devam eder. 6102 sayılı Kanun'un 702 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince aval veren, sadece kambiyo senedindeki zorunlu şekil eksikliğini ileri sürebilir. Aval veren, hamile karşı senet metninden anlaşılan mutlak defileri ileri sürebilir, asıl borçlu ile hamil arasındaki şahsi defileri ileri süremez. Aval verenin sorumluluğu kendisi ya da lehine aval verilen tarafından borcun ödenmesi, ibra, zamanaşımı ve kambiyo senedinin zayi olmasıyla sona erebilir.

5. Yukarıda yapılan açıklamalar nazara alındığında somut uyuşmazlık bakımından mahkemece de avalist olduğu kabul edilen davacının, 6102 sayılı Kanun'un 702 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü karşısında taraf olmadığı dava dışı şirketler arasındaki tarihsiz sözleşmenin "teminat" başlıklı maddesinde dava konusu senedin teminat olarak verildiği ve sözleşmenin hükümlerinin yerine getirilmemesi sebebiyle senedin bedelsiz kaldığı yönündeki iddiası asıl borçluya ait şahsi defi niteliğinde olduğundan bedelsizliğe yönelik defiyi hamil olan davalıya karşı ileri süremeyeceği kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile avalist olan davacının şahsi defilerden olan teminat iddiasına dayalı bedelsizlik defini hem senet lehtarına hem de kötü niyetli hamile karşı ileri sürebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

13.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Hepsihukuk: Mobil Hesapmatik: Profesyonel hesaplamalar ve içtihat programı

İcra HesapMax: Masaüstü Bilgisayarlar için Hesap Programı

Benzer Konular (10)