T.C
YARGITAY
23.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2013 / 6628
KARAR NO: 2013 / 7708
KARAR TARİHİ: 04.12.2013
SÜRELERDEN FERAGAT VE HACZİN BORÇLUNUN BEYANI ÜZERİNE KONULMASININ TEK BAŞINA MUVAZAAYI GÖSTEREN VAKIALAR OLMADIĞI
ÖZET: Dava, muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraza ilişkindir. Somut olayda, sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulmasının, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar olmadığı, muvazaa hukuki nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün, davalı alacaklıda olup, davalının alacağının gerçek bir alacak olduğunu, birbirini teyit eden ve takipten önce düzenlenmiş usulüne uygun delillerle ispatlaması gerektiği hususları da göz önünde bulundurulup, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.(2004 S. K. m. 20, 106, 142)
DAVA VE KARAR: Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili, sıra cetvelinin birinci sırasında yer alan ve satış bedelinin tamamı kendisine ödenen davalı bankanın, dava dışı borçludan herhangi bir alacağının bulunmadığını, alacağın dayanağı olan bononun tek başına alacağın varlığını ispat için yeterli olmadığını, ayrıca davalının haczinin süresinde satış istenmediğinden düştüğünü ileri sürerek, sıra cetvelinin iptali ile davalıya verilen satış bedelinin müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının alacaklı olduğu icra dosyasında bedeli paylaşıma konu borçlu S...`ye ait ... plaka sayılı araca 08.02.2011 tarihinde haciz şerhi konduğu, ancak bir yıllık yasal süresi içinde satış avansı yatırılarak satış istenmediğinden davacının haczinin düştüğü, davacının, sıra cetvelinde yer alan davalı alacaklının sırasına itiraz edebilmesi için öncelikle dayanmış olduğu takipteki haczinin ayakta olması gerektiği, buna göre, davacının sıra cetveline itiraz etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temiz etmiştir.
DAVA, muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraza ilişkindir.
Davacının alacaklı olduğu ... 3. İcra Müdürlüğü`nün 2009/2210 Esas sayılı dosyasından bedeli paylaşıma konu araç üzerine 08.02.2011 tarihinde haciz konulduğu ve davacı alacaklının İİK`nın 106. maddesindeki bir yıllık satış isteme süresi henüz dolmadan aracın 13.01.2012 tarihinde davalının alacaklı olduğu icra dosyasından satılmış olduğu anlaşılmaktadır. Bir yıllık satış isteme süresi içinde menkul mal başka bir dosyada satılmış ise haciz düşmeyecektir. İlmi ve yargısal içtihatların bu yolda olduğu açıktır. (M.Oskay-C.Koçak İİK Şerhi 7. cilt. Ank. Sh. 3046; Yargıtay 19. H.D`nin 04.12.2001 gün ve 8906 E, 8078 K; Dairemizin 24.09.2013 tarih ve 4473 E, 5725 K sayılı ilamları)
Bu durumda, mahkemece satış tarihi itibariyle davacının dava konusu icra dosyasındaki haczinin ayakta olduğu, buna göre sıra cetveline muvazaa nedenine dayalı olarak itiraz etmekte hukuki yararının bulunduğu anlaşıldığı gibi, mahkemenin gerekçesinin aksine bu davanın sıraya ilişkin değil, alacağın esasına ilişkin bir neden olan muvazaa nedenine dayalı olduğu da gözetilerek, uyuşmazlığın esası incelenip, muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddianın, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasında toplandığı, bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarihin önem taşıdığı, muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerektiği, takip işlemlerinin hızlandırılmasının, İİK`nın 20. maddesi uyarınca sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulmasının, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar olmadığı, muvazaa hukuki nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün, davalı alacaklıda olup, davalının alacağının gerçek bir alacak olduğunu, birbirini teyit eden ve takipten önce düzenlenmiş usulüne uygun delillerle ispatlaması gerektiği hususları da gözönünde bulundurulup, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 04.12.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/969
K. 2005/7358
T. 30.6.2005
• SIRA CETVELİNE İTİRAZ DAVASI ( Borçluya Ait Taşınmazın Satışından Sonra Düzenlenen Sıra Cetvelinde Davalıya Pay Ayrıldığı ve Davalının İcra Emrinde Öngörülen Süre Geçmeden Uyguladığı Haczin Geçersiz Olduğu İddiası Nedeniyle )
• SÜRELERDEN FERAGAT ( İcra Emrinde Öngörülen İtiraz ve Ödeme Süresi Dolmadan Ancak Borçlunun Sürelerden Feragat ve Muvafakatı ile Haciz Konulabilmesi )
• HACİZ ( Ödeme-İtiraz Süresi Dolmadan Konulan Haciz Geçerli Bir Haciz Olarak Kabul Edilememesi )
2004/m.20,32
ÖZET : İİK.nun 32.maddesine göre icra emrine itiraz ve ödeme süresi 7 gündür. İcra emrinde öngörülen itiraz ve ödeme süresi dolmadan ancak borçlunun sürelerden feragat ve muvafakatı ile haciz konulabilir. Aksi halde ödeme itiraz süresi dolmadan konulan haciz geçerli bir haciz olarak kabul edilemez. İİK.nun 20. maddesi sürelerden feragat ve hacze muvafakat halinde uygulanır.
DAVA : Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, borçluya ait taşınmazın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde davalıya pay ayrıldığını, davalının icra emrinde öngörülen süre geçmeden uyguladığı haczin geçersiz olduğunu ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin haczinin geçerli olduğunu belirterek şikayetin reddi gerektiğini savunmuştur.
İcra Mahkemesince davalının haczinin İİK.nun 20.maddesi uyarınca geçerli olduğu, satış istemesinde hukuki yarar bulunmadığından haczinin düşmediği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Bedeli paylaşıma konu mahcuzun maliki Süleyman Kuzu icra kefilidir. İcra kefiline icra emri 24.5.2001 tarihinde tebliğ edilmiş ve 30.5.2001 tarihinde taşınmaza haciz uygulanmıştır. İİK.nun 32.maddesine göre icra emrine itiraz ve ödeme süresi 7 gündür. İcra emrinde öngörülen itiraz ve ödeme süresi dolmadan ancak borçlunun sürelerden feragat ve muvafakatı ile haciz konulabilir. Aksi halde ödeme itiraz süresi dolmadan konulan haciz geçerli bir haciz olarak kabul edilemez. İİK.nun 20. maddesi sürelerden feragat ve hacze muvafakat halinde uygulanır. Somut olayda itiraz ve ödeme süresi dolmadan konulan haciz borçlunun muvafakatı bulunmadığından geçersiz olup, şikayetin kabulü gerekirken, yazılı gerekçeyle reddinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 30.06.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 2006/18290
Karar: 2006/21133
Karar Tarihi: 13.11.2006
ÖZET: Borçlu şirket temsilcisi, ödeme emrini tebellüğ edip itiraz ve şikayet hakkından feragat ettiğinden bu feragati itiraz ve şikayet sürelerini de kapsadığından ilgili müdürlükçe ödeme emri tebligatının dönüşünün beklenmesine gerek bulunmamaktadır. O halde, şikâyetin kabulü gerekir.
(2004 S. K. m. 62, 366) (1086 S. K. m. 91, 95)
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
Borçlu şirket hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan takipte şirket yetkilisi verdiği mal beyanı dilekçesinde, ödeme emrini tebellüğ ettiklerini itiraz ve şikayet haklarından feragatte bulunduklarını bildirmiştir. Alacaklı vekili bu aşamada haciz talep etmeleri üzerine icra müdürlüğünce bu talebin henüz ödeme emri tebligatı dönmediği gerekçesi ile reddedilmiştir. Adı geçen vekil bu işlemin iptalini şikayeten mahkemeden istemiştir.
Borçlu şirket temsilcisi, ödeme emrini tebellüğ edip itiraz ve şikayet hakkından feragat ettiğinden bu feragati itiraz ve şikayet sürelerini de kapsadığından ilgili müdürlükçe ödeme emri tebligatının dönüşünün beklenmesine gerek bulunmamaktadır. O halde, şikâyetin kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 13.11.2006 gününde oybirliği ile karar verildi