Bağlantı kavramı
MADDE 8. - (1) Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden
fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır.
(2) Suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme
fiilleri de bağlantılı suç sayılır.
KARARLAR
-1
ÖZET: Birleştirme kararından önce ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 5.
Ceza Dairesince sanığın yüklenen görevi kötüye kullanma suçundan beraatine karar verildiği ve
anılan kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, bu hâliyle B. 2. Ağır Ceza Mahkemesi ile Yargıtay 5.
Ceza Dairesi dosyalarının birleştirilmesinin fiilen imkânsız olduğu ve B. 2. Ağır Ceza Mahkemesince bu
dosyadaki bilgi ve belgelerden yararlanılarak yargılama yapılıp hüküm verme olanağının bulunduğu
nazara alındığında, dava dosyalarının birleştirilmesine yer olmadığına karar verilmelidir.
Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken konu, Yargıtay 5. Ceza Dairesi ile B. Ağır Ceza Mahkemesi
arasındaki birleştirme uyuşmazlığının çözümlenmesine ilişkindir.
A- B. 2. Ağır Ceza Mahkemesince 13.12.2016 tarih ve
sayı ile, her iki davada anlatılan eylemlerin
de aynı tarihte ve aynı mekanda, aynı kişiler tarafından gerçekleştirildiği, aynı sebep sonuç ilişkisine
bağlı olup aynı eylemi konu aldığının anlaşıldığı, iddia edilen görevi kötüye kullanma suçunun
sanığının, hâkimlik mesleğini yapan sanık olduğu, diğer sanıkların da bu suça iştirak ettiğinin her
iki kamu davasında iddia edildiği, bu hâliyle her iki kamu davası arasında hukuki ve fiili bağlantının
mevcut olduğu, bu durumda 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun 86. maddesinde hâkim ve
savcıların işledikleri görev suçlarına iştirak edenlerin aynı kovuşturma mercilerinde yargılanacaklarına
yer verilerek birleştirme zorunluluğunun düzenlendiğini, bu nedenle aralarında hukuki ve fiili bağlantı
bulunan birleştirme zorunluluğu bulunan her iki kamu davasında yargılanan hâkim sanık ile bu sanığın
görev suçuna iştirak eden diğer sanıkların birlikte aynı kovuşturma merciinde yargılanmalarının zorunlu
olduğunun anlaşıldığı,
2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun 90. maddesinde bulunan 'Haklarında son soruşturma
açılmasına karar verilenlerden, birinci sınıfa ayrılmış olanlarla ağır ceza mahkemeleri heyetine dahil bulunan
hakim ve Cumhuriyet savcılarının, son soruşturmaları Yargıtayın görevli ceza dairesinde görülür.' şeklindeki
emredici düzenleme uyarınca İ.A. 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.10.2016 tarihli ve
sayılı kararı ile
hakkında son soruşturmanın açılmasına karar verilen hâkim A.K. hakkında kamu davası açıldığı,
Sanık A. K.nin görev suçu olan görevi kötüye kullanma suçuna iştirak eden diğer sanıklar hakkında suç
işlemek amacıyla örgüt kurma, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, örgüte bilerek isteyerek
yardım etme, yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs, yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama, kamu
görevlileri ile ilişkisi olduğundan bahisle bir işin gördürüleceği vaadiyle dolandırıcılık, rüşvet almak ve
vermek, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak, gizliliğin ihlali, suçluyu kayırma,
resmi belgede sahtecilik, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, görevi kötüye kullanma ve bu
suçlara iştirak suçlarından kamu davası açıldığının anlaşıldığı, anılan suçlar hakkında 5271 sayılı CMKnın
3. maddesinde düzenlenen mahkemelerin görevlerinin kanunla düzenleneceğine ilişkin amir hüküm
nedeniyle 5235 sayılı Kanunun 12. maddesinde bulunan,
'Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, Türk Ceza Kanununda yer alan yağma (m.
148), irtikâp (m. 250/1 ve 2), resmî belgede sahtecilik (m. 204/2), nitelikli dolandırıcılık (m. 158), hileli iflâs
(m. 161) suçları, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısmının Dört, Beş, Altı ve Yedinci Bölümünde
tanımlanan suçlar (318, 319, 324, 325 ve 332 nci maddeler hariç) ve 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle
Mücadele Kanununun kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan davalar ile ağırlaştırılmış müebbet hapis,
müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere bakmakla ağır ceza
mahkemeleri görevlidir. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler, askerî
mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler ile çocuklara özgü kovuşturma hükümleri saklıdır.',
5271 sayılı CMKnın 8. maddesinde bulunan '(1) Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her
ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır. (2) Suçun işlenmesinden sonra suçluyu
kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiilleri de bağlantılı suç sayılır.' ve
Aynı Kanunun 9. maddesinde bulunan 'Bağlantılı suçlardan her biri değişik mahkemelerin görevine
giriyorsa, bunlar hakkında birleştirilmek suretiyle yüksek görevli mahkemede dava açılabilir.' şeklinde
düzenlemeler ile aynı Kanundaki yetkiye ilişkin düzenlemeler nedeniyle anılan kamu davasının B. 2. Ağır
Ceza Mahkemesinde açıldığının anlaşıldığı,
Yargıtay Beşinci Ceza Dairesinde sanık A.K. hakkında açılan kamu davası ile bu sanığın görev suçuna
iştirak eden sanıklar hakkında B. 2. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan kamu davası arasında 5271 sayılı
CMKnın 8. maddesi anlamında hukuki ve fiili bağlantının mevcut olduğu, sanık A. K.nin hâkim olması
nedeniyle 2802 sayılı Kanunun 86. maddesi gereğince bu sanığın görev suçuna diğer sanıkların iştirak
etmesi nedeniyle zorunlu olarak her iki kamu davasının aynı kovuşturma merciinde görülmesi gerektiği,
5271 ve 5235 sayılı Kanun hükümleri karşısında daha özel nitelikteki 2802 sayılı Kanunun 90. maddesi
gereğince birinci sınıfa ayrılmış hâkim olan sanığın yargılanmasının Yargıtayın görevli dairesinde
yapılmasında zorunluluk bulunduğu gerekçesiyle aralarında zorunlu hukuki ve fiili bağlantı bulunan
davaların Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 2016/MD-13 esas sayılı dosyasında birleştirilmesi konusunda Yargıtay
5. Ceza Dairesinin muvafakati bulunup bulunmadığının bildirilmesi talebinde bulunulduğu,
B- Yargıtay 5. Ceza Dairesince 18.01.2017 tarih ve 56787937.2017/71 sayı ile, Yargıtay 5. Ceza
Dairesinde görevi kötüye kullanma suçundan yargılanan 2802 sayılı Kanuna tabi olan hâkim sanıkla,
B. 2. Ağır Ceza Mahkemesinin ... esas sayılı dosyasında suç işlemek amacıyla örgüt kurma, suç işlemek
amacıyla kurulan örgüte üye olma, örgüte bilerek isteyerek yardım etme, yargı görevini yapanı etkilemeye
teşebbüs, yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama, kamu görevlileri ile ilişkisi olduğundan bahisle bir
işin gördürüleceği vaadiyle dolandırıcılık, rüşvet almak ve vermek, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele
geçirmek veya yaymak, gizliliğin ihlali, suçluyu kayırma, resmi belgede sahtecilik, kamu görevlisinin resmi
belgede sahteciliği, görevi kötüye kullanma ve bu suçlara iştirak suçlarından yargılanan ve yalnızca altı
sanığın Dairede yargılama konusu edilen eylemle ilişkili olduğu 59 sivil sanık arasındaki bağlantı ve iştirak
ilişkisinin anılan Kanunun 86. maddesi anlamında birleştirmeyi zorunlu kılacak boyutta olmadığı, keza
Yargıtay 5. Ceza Dairesinde yargılama konusu edilen eylem, sanık sayısı, davanın geldiği aşama, yine B.
2. Ağır Ceza Mahkemesinin
esas sayılı dosyasında yargılama konusu edilen eylemler, bu eylemlerin
karmaşıklığı, sanık sayısı, dosyanın kapsamı, geldiği aşama, davaların açılma tarihleri ile davaların ayrı
ayrı görülmesinin makul sürede yargılanma hakkına sağlayacağı yarar, birleştirilerek görülmesi hâlinde
ise bu hakkın ihlaline neden olabilecek zarar dikkate alındığında, davaların ayrı ayrı görülmesi gerektiği
kanaatine varıldığından, birleştirme önerisine muvafakat edilmemesine karar verildiği
C- B. 2. Ağır Ceza Mahkemesince 28.02.2017 tarih ve
sayı ile, B. Cumhuriyet Başsavcılığının
23.09.2013 tarihli ve ... sayılı iddianamesinin 91. sayfasında sanık N.A.ya isnat edilen eylemlerin anlatımı
sırasında yargılaması Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 2016/MD-13 esas sayılı dosyasında sanık A.K.nin işlediği
iddia edilen eyleme de yer verildiği ve sanık N.A.nın bu eylem nedeniyle TCKnın 277/1. maddesinde tarif
edilen yargı görevi yapanı etkilemeye teşebbüs suçunu işlediğinin iddia edildiği, 2802 sayılı Kanunun 86.
maddesinde hâkim ve savcıların suçlarına iştirak edenlerin aynı soruşturma ve kovuşturma mercilerine
tabi oldukları emredici düzenlemesine yer verildiği, bu hâlde 2802 sayılı Kanunun 86. maddesi uyarınca
sanık N.A.ya isnat edilen eylemle ilgili olarak Yargıtayda görevi kötüye kullanma suçundan sanık olarak
yargılanan A. K.nin şerik sıfatının bulunduğu ve her iki davanın birlikte görülmesinde yasal zorunluluk
bulunduğu, sanık N.A.nın başkaca eylemlerden ötürü de yargılandığı ve bu eylemleri örgüt faaliyeti
çerçevesinde işlediği iddia edildiğinden, sanık N.A.nın eylemlerinin varlığı veya yokluğunun bir örgütün
varlığına ya da yokluğuna delil teşkil edeceği ve örgüt kurmak ve yönetmek suçlarından yargılanan
sanıkların eylemlerinden bağımsız olarak yargılama yapılamayacağı, bu sebeple yalnızca sanıklardan
N.A.nın veya N.A.ya talimat verdiği ve işbirliği yaptığı iddia edilen sanıkların eylemlerinin tefrik edilerek
tefrik edilen kısmın Yargıtaydaki dosya ile birleştirilmesi imkânının bulunmadığı anlaşıldığından 2802 sayılı
Kanunun 86. maddesi ve CMKnın 8 ve 10. maddeleri uyarınca iş bu dosyanın Yargıtay 5. Ceza Dairesinin
2016/13 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, CMKnın 4/2 ve 10/1. maddeleri uyarınca birleştirme
kararı hususunda bir karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar
verildiği,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 28.03.2017 tarih ve 5-2017/17193 sayı ile, B. 2. Ağır Ceza
Mahkemesinin ... esas sayılı dosyasının, sanıklar M.Ö., M.K., H.Y., N.A ve arkadaşları hakkında suç işlemek
amacıyla örgüt kurma, kurulan örgüte üye olma, örgüte bilerek isteyerek yardım etme, yargı görevini
yapanı etkilemeye teşebbüs, yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama, kamu görevlileri ile ilişkisi
olduğundan bahisle bir işin gördürülebileceği vaadiyle dolandırıcılık, rüşvet alma ve verme, kişisel verileri
hukuka aykırı olarak ele geçirme ve yayma, resmi belgede sahtecilik, görevi kötüye kullanma ve bu suçlara
iştirak suçlarından, Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 2016/MD-13 esas sayılı dosyasının ise sanık A. K. hakkında
görevi kötüye kullanma suçundan açılan kamu davalarına ilişkin olduğu, Yargıtay 5. Ceza Dairesince
01.02.2017 tarihli ve 13-2 sayılı kararla sanığın beraatine karar verildiği ve B. 2. Ağır Ceza Mahkemesince
sanık N.A.nın atılı suçu Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 2016/MD-13 esas sayılı dosyasında yargılanan A. K. ile
birlikte işlediği ve ayrıca başka suçlardan da yargılandığı gerekçeleriyle tüm sanıkların yargılandığı dava
dosyanın Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 2016/13 esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmiş ise de,
Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 01.02.2017 tarihli ve 2017/2 sayılı kararla sanık A.K.nin beraatine karar verildiği,
dosyanın karara çıkmasından sonra B. 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.02.2017 tarihinde birleştirme kararı
vermesi nedeniyle hukuki imkânsızlık doğmasına ve Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 2017/2 karar sayılı
kararının gerekçesine göre yerinde görülmeyen B. 2. Ağır Ceza Mahkemesinin ... esas sayılı birleştirme
kararının kaldırılması ve davaların her iki mahkemece kendi dosyaları üzerinden yürütülmesine karar
verilmesi görüşünde bulunulduğu,
Anlaşılmıştır.
5271 sayılı CMKnın 'Bağlantı kavramı' başlıklı 8. maddesinde,
'(1) Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık
bulunursa bağlantı var sayılır.
(2) Suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiilleri de
bağlantılı suç sayılır',
'Davaların birleştirilerek açılması' başlıklı 9. maddesinde, 'Bağlantılı suçlardan her biri değişik
mahkemelerin görevine giriyorsa, bunlar hakkında birleştirilmek suretiyle yüksek görevli mahkemede dava
açılabilir',
'Görülmekte olan davaların birleştirilmesi ve ayrılması' başlıklı 10. maddesinde, '(1) Kovuşturma
evresinin her aşamasında, bağlantılı ceza davalarının birleştirilmesine veya ayrılmasına yüksek görevli
mahkemece karar verilebilir.
(2) Birleştirilen davalarda, bu davaları gören mahkemenin tâbi olduğu yargılama usulü uygulanır.
(3) İşin esasına girdikten sonra ayrılan davalara aynı mahkemede devam olunur',
'Geniş bağlantı sebebiyle birleştirme' başlıklı 11. maddesinde ise, 'Mahkeme, bakmakta olduğu
birden çok dava arasında bağlantı görürse, bu bağlantı 8 inci maddede gösterilen türden olmasa bile, birlikte
bakmak ve hükme bağlamak üzere bu davaların birleştirilmesine karar verebilir',
Şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir.
Buna göre, CMKnın 8. maddesinin birinci fıkrasında, bir kişinin birden fazla suçtan sanık olması veya
bir suçta birden fazla sanık bulunması şeklinde dar bağlantı tanımlanmış, maddenin ikinci fıkrasında da,
suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiillerinin
de bağlantılı suç sayılacağı belirtilerek, bu halde de fiiller arasında bağlantının varlığı kabul edilmiştir.
Kanunun 11. maddesinde ise geniş bağlantı tanımlanmıştır. Bu hüküm uyarınca, yapılan yargılamada
mahkemece bakılmakta olan birden fazla dava arasında bağlantının saptanması halinde, bu bağlantı 8.
maddede gösterilen türden olmasa dahi, yargılamanın birlikte yapılarak hükme bağlanması için davaların
birleştirilmesine karar verilebilecektir. Maddede, ne tür bağlantıların bu kapsamda değerlendirileceği
yönünde bir sınırlandırmaya yer verilmemiş, yalnızca mahkemenin bakmakta olduğu birden çok
davada bağlantı görmesi yeterli kabul edilmiştir. Bu hükmün amacı, görülmekte olan uyuşmazlıkların
birlikte yargılanmasında ve karara bağlanmasında yarar bulunmasıdır. Bu şekilde tüm delillerin
birlikte değerlendirilmesi suretiyle, daha adil bir kararın verilmesi ve verilecek hükümlerde muhtemel
değerlendirme hatalarının engellenmesi hedeflenmiştir.
Görüldüğü gibi, ceza muhakemesinde genel kural, açılan her dava üzerine ayrı bir yargılamanın
yapılmasıdır. Ancak, uyuşmazlıklar arasında bağlantı olduğu zaman, bağlantının özelliği gereği bu
kuraldan ayrılınabilmektedir. Bağlantılı davalar ayrı ayrı görülebileceği gibi, birleştirilerek de görülebilecek
olup, istisnai hallerden biri olan yargılamaların birleştirilmesine kararı verilebilmesi için,
1- Davalar arasında bağlantı olmalı,
2- Davaların birleştirilmesinde yarar görülmeli,
3- Birleştirme yasağı söz konusu olmamalıdır.
Kanun koyucu, açılan her dava üzerine ayrı yargılama yapılmasını kural olarak benimseyip
istisnai durumlarda davaların birleştirilebileceğini hüküm altına alırken, birleştirmede fayda bulunup
bulunmadığının her olayda araştırılmasını yargılamayı yürüten hâkime bırakmış, istisnaen de,
yargılamaların birleştirilip birleştirilmeyeceğini kendisi tayin etmiştir. Örneğin 4483 sayılı Kanunun
10. maddesinde yer alan, 'Bu kanun kapsamındaki suçların iştirak halinde işlenmesi durumunda memur
olmayan, memur olanla, ast memur üst memur ile aynı mahkemede yargılanır' şeklindeki hükümle
birleştirme zorunluluğu vurgulanırken, 2004 sayılı İcra İflas Kanununun 346/2. maddesi uyarınca İcra
Tetkik Merciinin yetkisine giren ceza davalarının diğer davalarla birleştirilemeyeceği hüküm altına
alınmıştır.
Birleştirme zorunluluğu ya da birleştirme yasağının söz konusu olmadığı diğer durumlarda,
mahkemelerce görülmekte olan davalar arasında bağlantı olduğu tespit edildiğinde bu davalar
birleştirilebilecektir. Fakat birleştirme zorunlu olmayıp tamamen mahkemenin takdirine bırakılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde,
Davaların birleştirilmesi talebine Yargıtay 5. Ceza Dairesince muvafakat verilmediğinden bahisle
B. 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.02.2017 tarihli ve
sayılı kararı ile davaların birleştirilmesine karar
verilerek dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiş ise de, birleştirme
kararından önce sanık A.K. hakkında 2016/MD-13 esas sayılı dava dosyasında ilk derece mahkemesi
sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 5. Ceza Dairesince 01.02.2017 tarih ve 13-2 sayı ile sanığın, yüklenen
görevi kötüye kullanma suçunu işlediğinin sabit olmaması nedeniyle CMKnın 223/2-e maddesi uyarınca
beraatine karar verildiği ve anılan kararın temyiz edilmeksizin 09.02.2017 tarihinde kesinleştiği, bu hâliyle
B. 2. Ağır Ceza Mahkemesinin ... esas sayılı davası ile Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 2016/MD-13 esas sayılı
davasının birleştirilmesinin fiilen imkânsız olduğu ve B. 2. Ağır Ceza Mahkemesince bu dosyadaki bilgi
ve belgelerden yararlanılarak yargılama yapılıp hüküm verme olanağının bulunduğu nazara alındığında,
B. 2. Ağır Ceza Mahkemesinin ... sayılı dava dosyası ile Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 2016/MD-13 esas sayılı
dava dosyalarının birleştirilmesine yer olmadığına, B. 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.02.2017 tarihli ve
sayılı birleştirme kararının kaldırılmasına karar verilmelidir.
YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 11.10.2018 tarihli ve 346-424 sayılı