Kararların açıklanması ve tebliği
MADDE 35. - (1) İlgili tarafın yüzüne karşı verilen karar kendisine açıklanır ve isterse kararın bir örneği
de verilir.
(2) Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme
kararları, (...)7hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur.
(3) İlgili taraf serbest olmayan bir kişi veya tutuklu ise tebliğ edilen karar, kendisine okunup anlatılır.
01.06.2005 tarihli ve 25832 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 25.05.2005 tarihli ve
5353 sayılı Kanunun 1. maddesi ile, bu fıkrada geçen 'hukuken geçerli mazerete dayanarak' ibaresi madde metninden
çıkarılmış ve 'bulanamayan' ibaresi, 'bulunamayan' olarak değiştirilmiştir.
KARARLAR
-1
ÖZET: Yerel Mahkemece katılana gerekçeli karar tebliğ olunmamış ise temyiz aşamasında bu
eksikliğin Özel Dairece 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 40. maddesi uyarınca verilecek, uygulamada
'tevdi kararı' adı verilen kararla mahallinde mahkemesince giderilmesinin istenilmesi gerekir, yoksa
temyiz incelemesine geçilerek bozma kararı verilmek suretiyle bu eksiklik giderilemez. Aksi hâlde
temyiz kanun yoluna başvuru hakkı bulunan bir tarafın kararı öğrenmesi sağlanmadan temyiz
incelemesi yapılmış olur ve aleyhe temyiz bulunmayan hâllerde bozulan hükümdeki ceza miktarı
bakımından aleyhe değiştirmeme yasağı söz konusu olur.
Sanık O.K. hakkında katılan K.K.ye yönelik kasten yaralama suçundan verilen mahkûmiyet hükmü
Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnme kararının kapsamına göre inceleme sanık K.K.
hakkında katılan O.K.ye yönelik kasten yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak
yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken
uyuşmazlık sanığa atılı suç niteliğinin belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27.
maddesi uyarınca öncelikle yokluğunda verilen hükmün katılana tebliğinin gerekip gerekmediğinin
değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından,
K. Cumhuriyet Başsavcılığınca 12.10.2011 tarih ve ..../... sayı ile, sanık K.K.nin tarla sulamasından
kaynaklanan kavga sırasında katılanı bıçakla yaşamsal tehlike geçirecek şekilde yaraladığı iddiasıyla,
kasten yaralama suçundan cezalandırılması istemiyle K. 1. Asliye Ceza Mahkemesinde kamu davası
açıldığı,
Yargılama sırasında sanığın eyleminin kasten öldürme suçuna teşebbüsü oluşturabileceği
gerekçesiyle K. 1. Asliye Ceza Mahkemesince 14.10.2011 tarih ve .../... sayı ile verilen görevsizlik kararı
üzerine dosyanın K. 1. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği,
Yargılamanın yürütüldüğü K. 1. Ağır Ceza Mahkemesinde, 15.12.2011 tarihli oturumda mağdur
O.K.nin sanıktan şikâyetçi olduğunu ve kamu davasına katılmak istediğini beyan ettiği, Yerel Mahkemece
bunun üzerine suçtan zarar görme ihtimaline binaen O.K.nin katılan olarak davaya kabulüne karar
verildiği, yargılama sonucunda 15.12.2011 tarih ve
sayı ile sanığın kasten yaralama suçundan TCKnın
86/1, 86/3-e, 87/1-d-son, 29/1, 62, 53, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile
cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye karar verildiği,
Hükmün sanık müdafisi ve katılan tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay
1. Ceza Dairesince 25.11.2013 tarih ve 2089-6812 sayı ile sanığın eyleminin kasten öldürme suçuna
teşebbüsü oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verildiği,
Yerel Mahkemece, katılanın bulunmadığı oturumda yapılan yargılama sonunda 03.02.2014 tarih ve
.../.... sayı ile bozma kararına direnilerek sanığın önceki hükümdeki gibi cezalandırılmasına karar verildiği,
Gerekçeli kararın, katılan O.K.ye tebliğ edilmediği,
Anlaşılmaktadır.
Temyiz mahkemesince bir temyiz davasının görülebilmesi için, temyiz kanun yoluna başvuru
hakkı bulunanların tamamının kararı tefhim veya tebliğ yoluyla öğrenmelerinin sağlanması kanuni bir
zorunluluktur. Nitekim 5271 sayılı CMKnın 'Kararların açıklanması ve tebliği' başlıklı 35. maddesinin ikinci
fıkrasında, 'Koruma tedbirlerine ilişkin olanlarhariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya
mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur' hükmü yer almaktadır.
Yerel Mahkemece katılana gerekçeli karar tebliğ olunmamış ise temyiz aşamasında bu eksikliğin Özel
Dairece 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 40. maddesi uyarınca verilecek, uygulamada 'tevdi kararı' adı
verilen kararla mahallinde mahkemesince giderilmesinin istenilmesi gerekir, yoksa temyiz incelemesine
geçilerek bozma kararı verilmek suretiyle bu eksiklik giderilemez. Aksi hâlde temyiz kanun yoluna başvuru
hakkı bulunan bir tarafın kararı öğrenmesi sağlanmadan temyiz incelemesi yapılmış olur ve aleyhe temyiz
bulunmayan hâllerde bozulan hükümdeki ceza miktarı aleyhe değiştirmeme yasağı kapsamında kalır.
Kişilerin hak arama hürriyetlerinin Anayasa ve diğer kanunlarla güvence altına alındığı ve bu hakkın
kullanılabilmesi için devlet işlemlerinin kişilere usulüne uygun olarak bildirilmesi gerektiği, bu bağlamda
direnme kararına konu hükmün kurulduğu 03.02.2014 tarihli oturuma katılmayan katılanın yokluğunda
verilen kararın katılana tebliğ edilmediği anlaşıldığından 5271 sayılı CMKnın 35 ve 260. maddelerine göre
hükmün katılana usulünce tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, K. 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.02.2014 tarihli ve .../.... sayılı gerekçeli kararının katılana
tebliğinin sağlanarak yasal temyiz süresinin başlatılması, kararın katılan tarafından temyiz edilmemesi
durumunda dosyanın Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi, katılan tarafından temyiz edilmesi durumunda
ise Özel Dairece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca ek tebliğname düzenlenmesi sağlanıp temyiz
istemlerinin birlikte ve tek seferde incelenerek temyiz davasının sonuçlandırılması gerektiğinden
dosyanın, Yerel Mahkemece verilen 03.02.2014 tarih ve .../.... sayılı gerekçeli kararın katılana tebliğinin
sağlanması için Mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesine karar
verilmesi gerekmektedir.
YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 20.06.2019 tarihli ve 177-486 sayılı