..::Forum Adalet::..

GENEL İÇTİHAT PAYLAŞIMLARI => Yargıtay Kararları => Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararları => Konuyu başlatan: İçtihat - 04 Şubat 2021, 20:45:10

Başlık: YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 13.12.2018 tarihli ve 1042-643 sayılı
Gönderen: İçtihat - 04 Şubat 2021, 20:45:10

Cumhuriyet savcısının kararına itiraz
MADDE 173. -(1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ
edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev
yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine216-217 itiraz edebilir.
(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
(3)218(Değişik: 25.05.2005-5353/26 md.)219, (18.06.2014-6545/71 md.)220Sulh ceza hâkimliği,
kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle,
o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir, kamu davasının açılması için yeterli nedenler
bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder, itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet
savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
216
14.04.2011 tarihli ve 27905 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak ilgili hükmü aynı tarihte yürürlüğe giren 31.03.2011
tarihli ve 6217 sayılı Kanun’un 22. maddesi ile, birinci fıkrada yer alan 'ağır ceza mahkemesi başkanına' ibaresi, 'ağır ceza
mahkemesine' şeklinde değiştirilmiştir.
217
28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 18.06.2014 tarihli ve 6545
sayılı Kanun’un 71. maddesi ile maddenin birinci fıkrasında yer alan 'ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesine'
ibaresi, 'ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine' şeklinde değiştirilmiştir.
218
14.04.2011 tarihli ve 27905 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak ilgili hükmü aynı tarihte yürürlüğe giren 31.03.2011 tarihli
ve 6217 sayılı Kanun’un 22. maddesi ile fıkrada yer alan 'Başkan' ibaresi, 'Mahkeme' şeklinde değiştirilmiştir.
219
01.06.2005 tarihli ve 25832 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 25.05.2005 tarihli ve 5353
sayılı Kanun’un 26. maddesi ile değiştirilen fıkra metni,
'Başkan, kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder, istemde bulunan suçtan
zarar göreni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve
şüpheliye bildirir.' şeklindedir.
220
28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 18.06.2014 tarihli ve 6545
sayılı Kanun’un 71. maddesi ile değişen fıkra metni,
'(3) (Değişik: 25.05.2005-5353/26 md.) Mahkeme, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu
hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer sulh ceza hâkimini görevlendirebilir, kamu davasının açılması için yeterli nedenler
bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder, itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir.
Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.' biçimindedir.
(4)221(Değişik: 25.05.2005-5353/26 md.)222 Sulh ceza hâkimliği223 istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet
savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
(5) Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde
bu madde hükmü uygulanmaz.
(6) (Değişik: 02.01.2017-KHK-680/11 md., Aynen kabul: 01.02.2018-7072/10 md.)224İtirazın
reddedilmesi halinde aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için 172 nci maddenin ikinci fıkrası
uygulanır.
KARARLAR
-1
ÖZET: Aynı fiile ilişkin daha önceden verilip kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
bulunduğu hâlde CMK’nın 173/6. maddesinde düzenlenen ceza muhakemesi şartı gerçekleşmeden,
kamu davası açılması usul ve kanuna aykırılık oluşturacağından, Yerel Mahkemece durma kararı
verilerek önceden verilen itiraz dilekçesi hakkında karar vermiş olan itiraz mercisinin bu hususta
karar vermesi beklenip sonucuna göre işlem yapılması gerekmektedir.
Ayrıca, Ceza Muhakemesi Kanunu’na ilişkin hükümlerin derhal uygulanacağı nazara alınıp,
06.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 680 sayılı KHK ile CMK’nın 173/6. maddesinde yapılan değişiklik
uyarınca kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itiraz reddedildiğine göre kamu davası
açılabilmesinin, elde edilen yeni bir delilin kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak
niteliğe sahip olması ve sulh ceza hakimliğince bu konuda bir karar verilmesi şartlarına bağlı
tutulduğu ve usul işlemlerinin anılan hükme göre yapılması gerektiği gözetilmelidir.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi
gereken uyuşmazlık, sanığa atılı beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun basit cinsel istismarı
suçlarının sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi
uyarınca öncelikle, CMK’nın 172/2 ve 173/6. maddelerine göre sanık hakkında usulüne uygun şekilde
açılmış bir kamu davası bulunup bulunmadığının tespiti yönünden eksik araştırmayla hüküm kurulup
kurulmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Kardeş olan mağdurelerden Ö.S.’nin suç tarihi itibarıyla 6, Ö.S.’nin ise 7 yaş içerisinde bulundukları,
annelerinin bir süre önce evi terk etmesi nedeniyle babaları sanık H.S. ve ağabeyleri tanık A.S. ile birlikte
yaşamaya başladıkları,
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminde kayıtlı olmayıp dosya içerisinde onaysız hâlde bulunan evraka
göre, sanığın öz kızları olan mağdurelere cinsel istismarda bulunduğu iddiası üzerine A. Cumhuriyet
Başsavcılığınca ... sayılı dosya üzerinden soruşturma yürütüldüğü, bu soruşturma sonucunda A.
Cumhuriyet Başsavcılığınca 06.11.2009 tarih ve ... sayı ile 'sanık hakkında kamu davası açmaya yeterli kanıt
221
14.04.2011 tarihli ve 27905 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak ilgili hükmü aynı tarihte yürürlüğe giren 31.03.2011 tarihli
ve 6217 sayılı Kanun’un 22. maddesi ile birinci fıkrada yer alan 'Başkan' ibaresi, 'Mahkeme' şeklinde değiştirilmiştir.
222
01.06.2005 tarihli ve 25832 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 25.05.2005 tarihli ve 5353
sayılı Kanun’un 26. maddesi ile değiştirilen fıkra metni '(4) Başkanın, kamu davasının açılmasına karar vermesi halinde,
Cumhuriyet savcısı kamu davasını açar.' biçimindedir.
223
28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 18.06.2014 tarihli ve 6545
sayılı Kanun’un 71. maddesi ile maddenin dördüncü fıkrasında yer alan 'Mahkeme' ibaresi 'Sulh ceza hâkimliği' şeklinde
değiştirilmiştir.
224
06.01.2017 tarihli ve 29940 Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ve ilgili maddesi aynı tarihte yürürlüğe giren
02.01.2017 tarihli ve 680 sayılı KHK’nın 11. maddesiyle değiştirilen fıkra metni,
'(6) İtirazın reddedilmesi halinde Cumhuriyet savcısının, yeni delil varlığı nedeniyle kamu davasını açabilmesi, önceden verilen
dilekçe hakkında karar vermiş olan sulh ceza hâkimliğinin bu hususta karar vermesine bağlıdır.' şeklinde olup, düzenleme
08.03.2018 tarihli ve 30354 Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak ilgili hükmü aynı tarihte yürürlüğe giren 7072
sayılı Kanun’un 10. maddesiyle aynen kabul edilerek kanunlaşmıştır.
28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 18.06.2014 tarihli ve 6545 sayılı
Kanun’un 71. maddesi ile fıkrada yer alan 'ağır ceza mahkemesinin' ibaresi, 'sulh ceza hâkimliğinin' şeklinde değiştirilmiştir.
14.04.2011 tarihli ve 27905 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak ilgili hükmü aynı tarihte yürürlüğe giren 31.03.2011 tarihli
ve 6217 sayılı Kanun’un 22. maddesi ile fıkrada yer alan 'ağır ceza mahkemesi başkanının' ibaresi, 'ağır ceza mahkemesinin'
şeklinde değiştirilmiştir.
ve emare bulunmaması' nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, bu karara Sosyal
Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu vekili tarafından itiraz edildiği, itiraz üzerine inceleme yapan B.
Ağır Ceza Mahkemesi Başkanınca 26.03.2010 tarih ve ... sayı ile itirazın reddine karar verildiği,
21.12.2009 tarihinden itibaren koruma ve bakım altına alınıp A. Çocuk Yuvası Müdürlüğünde kalan
mağdurelerin, 05.10.2010 tarihinde kurum görevileri ile yaptıkları görüşmede kuruma gelmeden önce
sanık olan babalarının kendilerine cinsel istismarda bulunduğunu ifade etmeleri üzerine, bu durumun
görevlilerce tutanağa bağlanıp, mağdurelerin açıklamalarının yeni bulgular niteliğinde olduğu
değerlendirmesi ile sanık hakkında A. Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu,
Bu suç duyurusu üzerine A. Cumhuriyet Başsavcılığınca 2010/3106 sayılı dosya üzerinden yeni bir
soruşturmaya başlanıldığı ve sonucunda düzenlenen fezlekeye istinaden B. Cumhuriyet Başsavcılığınca
10.01.2011 tarih ve 19-8 sayılı iddianameyle sanık hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde
çocuğun basit cinsel istismarı suçlarından kamu davasının açıldığı, açılan dava sonunda B. Ağır Ceza
Mahkemesince 22.11.2012 tarih ve ... sayı ile sanığın beraatine karar verildiği,
A. Cumhuriyet Başsavcılığınca 06.11.2009 tarih ve ... sayı ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
verilen soruşturma dosyasının aslı veya onaylı örneğinin dosya içerisinde bulunmadığı,
Anlaşılmaktadır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 'Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar' başlıklı 172.
maddesi,
'(1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak
delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına
karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir.
Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.
(2) Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra yeni delil meydana çıkmadıkça, aynı fiilden
dolayı kamu davası açılamaz...' şeklinde düzenlenmiş,
06.01.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 680 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin 10. maddesi ile bu maddenin ikinci fıkrası 'Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu
hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz' şeklinde
değiştirilmiştir.
5271 sayılı CMK’nın 'Cumhuriyet savcısının kararına itiraz' başlıklı 173. maddesi ise,
'(1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten
itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza
mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi başkanına itiraz edebilir.
(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
(3) Başkan, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça
belirtmek suretiyle, o yer sulh ceza hâkimini görevlendirebilir, kamu davasının açılması için yeterli nedenler
bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder, itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet
savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) Başkan istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
(5) Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu
madde hükmü uygulanmaz.
(6) İtirazın reddedilmesi halinde, Cumhuriyet savcısının, yeni delil varlığı nedeniyle kamu davasını
açabilmesi, önceden verilen dilekçe hakkında karar vermiş olan ağır ceza mahkemesi başkanının bu hususta
karar vermesine bağlıdır' şeklinde düzenlenmiş iken,
14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle, bu maddenin birinci
fıkrasında yer alan 'ağır ceza mahkemesi başkanına' ibaresi 'ağır ceza mahkemesine', üçüncü ve dördüncü
fıkralarında yer alan 'Başkan' ibareleri 'Mahkeme' ve altıncı fıkrasında yer alan 'ağır ceza mahkemesi
başkanının' ibaresi 'ağır ceza mahkemesinin',
28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 71. maddesiyle, maddenin birinci fıkrasında
yer alan 'ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesine' ibaresi 'ağır ceza mahkemesinin
bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine', dördüncü fıkrasında yer alan 'Mahkeme' ibaresi 'Sulh ceza
hâkimliği', altıncı fıkrasında yer alan 'ağır ceza mahkemesinin' ibaresi 'sulh ceza hâkimliğinin', üçüncü
fıkrası ise 'Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu
açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet Başsavcılığından talepte bulunabilir, kamu davasının açılabilmesi
için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder, itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve
dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir',
06.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 680 sayılı KHK’nın 11. maddesiyle de, maddenin altıncı fıkrası
'İtirazın reddedilmesi halinde aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için 172. maddenin ikinci fıkrası
uygulanır' ,
Şeklinde değiştirilmiştir.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun
işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza muhakemesinin temel amacı olan maddi
gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır. Cumhuriyet savcısının görevi maddi gerçeği
ortaya çıkartmak ve adil bir yargılama yapılması için gerekli araştırmayı yaparak şüphelinin lehine veya
aleyhine olan bütün delilleri toplamaktır.
Cumhuriyet savcısı soruşturma evresinin sonunda toplanan delillere göre suçun işlendiği hususunda
yeterli şüpheye ulaştığı takdirde iddianame düzenleyecek ve kamu davasını açacaktır. Buna karşın
soruşturma işlemleri tamamlandıktan sonra, kamu davasının açılması için suçun işlendiği hususunda
yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma imkanını ortadan kaldıran şüphelinin
ölümü, af, zamanaşımı, şikâyet süresinin geçmesi, ön ödemenin yerine getirilmesi ve uzlaşmanın
sağlanmış olması gibi durumlarda kovuşturmaya yer olmadığına karar verecektir. İddianame, toplanan
delillere göre suçun işlendiğini gösteren yeterli şüphe oluştuğunda hazırlanacağına göre, elde edilen
deliller doğrultusunda hukuka uygunluk sebeplerinin varlığı ya da failin kusursuzluğu açıkça ortada ise
Cumhuriyet savcısı yine kovuşturmaya yer olmadığına karar verebilecektir. Kovuşturmaya yer olmadığına
dair kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilecek, karar suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış
veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilecektir.
1412 sayılı CMUK’da Cumhuriyet savcısının verdiği takipsizlik kararları, yargı otoritesi göstermeyen,
idari bir karar niteliğinde düzenlendiğinden Cumhuriyet savcısı, bu kararını kendiliğinden, Adalet
Bakanı ve adalet müfettişinin talebi ya da ilgilinin isteği üzerine geri alıp soruşturma yapabilmekte
ve hiçbir şarta bağlı olmadan, takipsizlik kararından sonra, dava zamanaşımı süresi dolmadan kamu
davası açabilmekteydi. Ancak bu düzenleme öğretide hukuk güvenliğine aykırı olduğu düşüncesiyle
eleştirilmekte, takipsizlik kararından sonra yeni bir dava açılması için yeni delil şartı aranması gerektiği
ileri sürülmekteydi.
Öğretinin bu eleştirileri göz önüne alınarak düzenlenen ve 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271
sayılı CMK’nın 172. maddesinin ikinci fıkrasıyla, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra,
yeni bir delil meydana çıkmadan Cumhuriyet savcısınca kendiliğinden kamu davası açılamayacağı hüküm
altına alınmış, ancak 06.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 680 sayılı KHK ile ayrıca, elde edilen yeni delilin
kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak nitelikte olması ve sulh ceza hakimliğince bu
konuda bir karar verilmesi şartlarına bağlanmıştır. Bu husus kanun koyucu tarafından ceza muhakemesi
şartı olarak düzenlenmiştir. Yine 1412 sayılı CUMK’nda yer verilen takipsizlik kararlarından farklı olarak
CMK’nın 173. maddesinde kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara karşı suçtan zarar gören tarafından
itiraz edilebileceği hükme bağlanmış, böylelikle bu kararlara yargısal bir nitelik kazandırılmıştır.
CMK’nın 173. maddesinin birinci fıkrasının ilk hâlinde suçtan zarar görenin, kovuşturmaya yer
olmadığına dair karar kendisine tebliğ edildikten sonra on beş gün içinde, kararı veren Cumhuriyet
savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi başkanına
itiraz edebileceği hükme bağlanmış iken, 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun ile itirazı
incelemeye yetkili merci ağır ceza mahkemesi olarak belirlenmiş, 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren
6545 sayılı Kanun ile de bu incelemeyi yapma yetkisi sulh ceza hakimliğine verilmiştir. CMK’nın 173.
maddesinin 680 sayılı KHK’nın 11. maddesiyle yapılan değişiklikten önceki altıncı fıkrası uyarınca itirazın
reddedilmesi üzerine Cumhuriyet savcısının kamu davası açabilmesi, yeni delilin varlığı ve önceden
verilen dilekçeyi değerlendiren merciin bu hususta karar vermesine bağlı iken, anılan değişiklikle kamu
davası açılabilmesi CMK’nın 172. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen usule tabi tutulmuştur.
Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar, muhakeme faaliyeti
sonunda, yargılama makamı tarafından verilmiş kararlar olmayıp, adli-idari nitelikte kararlardır. Ancak,
bu kararlara itiraz yolunun açık olması nedeniyle itiraz üzerine kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına
dair karar, mahkeme denetiminden geçerek yargısal karar hâlini alır ve yargı otoritesi özelliğini gösterir.
Gerek itiraz üzerine kesinleşen, gerekse itiraz edilmeksizin kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına
dair kararlar bakımından, kanun’un aradığı anlamda yeni delil ortaya çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı
Cumhuriyet savcısı aynı işe tekrar el atamayacağından, kesin hüküm etkisine benzer bir hâl doğmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında ön sorunlara ilişkin olarak yapılan değerlendirmede,
Sanığın mağdurelere yönelik cinsel istismarda bulunduğu iddiası üzerine A. Cumhuriyet
Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda 06.11.2009 tarih ve ... sayı ile kovuşturmaya yer
olmadığına dair karar verildiği, bu karara Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu vekili tarafından
itiraz edilmesi üzerine B. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanının 26.03.2010 tarih ve ... değişik iş sayılı kararı
ile itirazın reddine karar verildiği, A. Çocuk Yuvasında kalan mağdurelerin kurum görevlilerine kuruma
gelmeden önce babaları olan sanığın kendilerine cinsel istismarda bulunduğunu anlatmaları nedeniyle
A. Çocuk Yuvası Müdürlüğünce 05.10.2010 tarihinde A. Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda
bulunulduğu, bu suç duyurusu üzerine A.Cumhuriyet Başsavcılığınca yeniden başlatılan soruşturma
sonucunda düzenlenen fezlekeye istinaden B. Cumhuriyet Başsavcılığınca 10.01.2011 tarihli 19-8 sayılı
iddianameyle sanık hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun basit cinsel istismarı
suçlarından kamu davasının açıldığı olayda,
A. Cumhuriyet Başsavcılığınca 06.11.2009 tarih ve ... sayı ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
verilen soruşturma dosyasının aslı veya onaylı örneğinin iş bu dosya içerisinde bulunmadığı anlaşılmakla,
Yerel Mahkemece söz konusu dosyanın aslı veya onaylı örneğinin getirtilerek aynı fiillerle ilgili olarak daha
önce kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilip verilmediği ve bu karara itiraz edilip edilmediğinin
tespit edilmesi, söz konusu durumun varlığının anlaşılması hâlinde aynı fiilden dolayı sanık hakkında
06.11.2009 tarihinde verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın itiraz üzerine kesinleşmesi
nedeniyle, kesin hüküm benzeri sonuç doğuran kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan sonra aynı
fiilden dolayı kamu davası açılabilmesinin, işlem tarihinde yürürlükte olan CMK’nın 173. maddesinin
altıncı fıkrası uyarınca yeni delilin varlığına ve önceden verilen dilekçeyi değerlendiren merciin bu hususta
karar vermesine bağlı olması ve kanun koyucu tarafından bu hususun ceza muhakemesi şartı olarak
öngörülmesi karşısında, aynı fiile ilişkin daha önceden verilip kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına
dair karar bulunduğu hâlde CMK’nın 173. maddesinin altıncı fıkrasında düzenlenen ceza muhakemesi
şartı gerçekleşmeden, kamu davası açılması usul ve kanuna aykırılık oluşturacağından, Yerel Mahkemece
durma kararı verilerek önceden verilen itiraz dilekçesi hakkında karar vermiş olan itiraz merciinin bu
hususta karar vermesi beklenip sonucuna göre işlem yapılması gerekirken, A. Cumhuriyet Başsavcılığınca
06.11.2009 tarih ve 1745 sayı ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen soruşturma dosyasının
aslı veya onaylı örneği getirtilmeden sanık hakkında usulüne uygun açılmış bir kamu davasının bulunup
bulunmadığının tespiti hususunda eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsizdir.
Ayrıca, Ceza Muhakemesi Kanunu’na ilişkin hükümlerin derhal uygulanacağı nazara alınıp, 06.01.2017
tarihinde yürürlüğe giren 680 sayılı KHK ile CMK’nın 173. maddesinin altıncı fıkrasında yapılan değişiklik
uyarınca kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itiraz reddedildiğine göre kamu davası
açılabilmesinin, elde edilen yeni bir delilin kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak niteliğe
sahip olması ve sulh ceza hakimliğince bu konuda bir karar verilmesi şartlarına bağlı tutulduğu ve usul
işlemlerinin anılan hükme göre yapılması gerektiği gözetilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulüne, Özel Daire onama
kararının kaldırılmasına karar verilmelidir.
   YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 13.12.2018 tarihli ve 1042-643 sayılı