..::Forum Adalet::..

GENEL İÇTİHAT PAYLAŞIMLARI => Yargıtay Kararları => Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararları => Konuyu başlatan: İçtihat - 04 Şubat 2021, 20:45:50

Başlık: YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 27.02.2018 tarihli ve 870-76 sayılı
Gönderen: İçtihat - 04 Şubat 2021, 20:45:50

-3
ÖZET: Hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 694 sayılı KHK’nın 147. maddesiyle CMK’nın
196/4. maddesinde yapılan değişiklik sonucu, Yerel Mahkemenin zorunlu gördüğü hâllerde, alt sınırı
beş yıl hapis cezasını gerektiren silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yargılanan ve duruşma
salonunda hazır edilmesi yönünde müdafisinin talebi bulunan sanığın SEGBİS yöntemi ile sorgusunu
yapabileceği veya duruşmalara katılmasına karar verebileceği ve yargılama usulüne ilişkin
hükümlerin derhal uygulanması zorunluluğu göz önüne alındığında, bu aşamada Özel Dairenin,
sanık müdafisinin sanığın mahkeme huzuruna çıkarak savunma yapması yönündeki talebi üzerine
sanığın duruşmada hazır bulundurulması sağlanarak savunmasının tespiti yerine SEGBİS yoluyla
savunmasının alınarak hüküm kurulması isabetsizliğine ilişkin bozma nedeninin yerine getirilme
imkanının bulunmadığı, bu yönde yapılacak bozmanın sonuca etkili olmayacağı ve yargılamanın
uzamasına neden olacağı kabul edilmelidir.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca
çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, alt sınırı beş yıl hapis cezasını gerektiren TCK’nın 314. maddesinin
ikinci fıkrası uyarınca silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yargılanan, yargı çevresi dışında tutuklu
bulunan ve ses ve görüntü bilişim sistemi (SEGBİS) ile savunma yapma imkânı tanınan sanığın, hükmün
açıklandığı son oturuma getirtilmeden karar verilmesinin savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde
olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, öncelikle, 5271 sayılı CMK’nın 196. maddesinin dördüncü
fıkrasında 25.08.2017 tarihinde yürürlüğe giren 694 sayılı KHK’nın 147. maddesi ile yapılan değişiklik göz
önüne alındığında bu hususun bozma nedeni yapılıp yapılmayacağı değerlendirilmelidir.
Sanığın, 26.02.2015 tarihinde silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanarak T. Kapalı Ceza
İnfaz Kurumuna gönderildiği, 03.03.2015 tarihinde ise E.E. Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakledildiği,
daha sonra silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hakkında açılan kamu davası nedeniyle T. Ağır Ceza
Mahkemesinde yargılanmasına başlandığı,
T. Ağır Ceza Mahkemesince 01.04.2015 tarihli oturumdan önce tutuklu sanığın duruşmada hazır
edilmesinin cezaevi idaresinden istendiği, cezaevi idaresince Yerel Mahkemeye E. Ceza İnfaz Kurumu
Jandarma Bölük Komutanlığının 20.03.2015 tarihli yazısının gönderildiği, bu yazıda, duruşma salonunda
hazır edilmesi istenilen tutukluların hasımları olabileceği, kaçma veya kaçırılma ihtimalleri bulunduğu
ve sayılarının fazla olduğu, bu nedenlerle güvenlik zafiyeti oluşabileceğinden duruşmaların SEGBİS ile
yapılabileceği hususunun belirtildiği,
T. Ağır Ceza Mahkemesince tutuklu sanığın duruşmaya katılımının sağlanması bakımından SEGBİS
imkânlarının bulunduğu bir yerde hazır edilmesinin 25.03.2015 tarihinde cezaevi idaresinden istendiği,
01.04.2015 ve 13.05.2015 tarihli oturumlara SEGBİS vasıtası ile katılan sanığın, bu sisteme ilişkin
herhangi bir itiraz ileri sürmeksizin savunmasını yaptığı, sanık müdafiinin ise 13.05.2015 tarihli oturumda,
müvekkilinin savunmasının SEGBİS marifeti ile alınmasının 5271 sayılı CMK’nın 196. maddesinde öngörülen
usule ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 6. maddesine aykırılık teşkil ettiğini ileri sürdüğü,
Sanık müdafiinin hazır bulunduğu 27.05.2015 tarihli oturuma sanığın SEGBİS vasıtası ile katıldığı, bu
sisteme yönelik herhangi bir itiraz ileri sürülmediği, söz konusu oturumda Cumhuriyet savcısının esas
hakkındaki görüşünü açıkladığı, yargılamaya son verilerek hükmün tefhim edildiği,
Anlaşılmaktadır.
Şüpheli veya sanığın ifadesinin alınmasında veya sorguya çekilmesinde uyulacak hususları belirleyen
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 'İfade ve sorgunun tarzı' başlıklı 147. maddesinin 1. fıkrasının
(h) bendinde ifade ve sorgu işlemlerinin kaydında, teknik imkânlardan yararlanılacağı düzenlenmiş,
20.09.2011 tarihinde yürürlüğe giren Ceza Muhakemesinde Ses ve Görüntü Bilişim Sisteminin
Kullanılması Hakkında Yönetmeliğin,
3. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde, SEGBİS:'UYAP Bilişim Sisteminde ses ve görüntünün aynı anda
elektronik ortamda iletildiği, kaydedildiği ve saklandığı Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi' olarak tanımlanmış,
14. maddesinin 1. fıkrasında, 'Teknik altyapının hazır olması durumunda ceza infaz kurumunda
bulunan kişi SEGBİS ile dinlenebileceği gibi, SEGBİS üzerinden duruşmalara da katılabilir.' hükmü getirilmiştir.
Böylelikle, ceza infaz kurumunda, tedavi kurumunda veya yargı çevresi dışında bulunan kişilerin
dinlenilmesinde SEGBİS’in kullanılmasına ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.
Sanık hazır olmaksızın duruşma yapılamayacağı kuralını düzenleyen CMK’nın 'Sanığın duruşmada
hazır bulunmaması' başlıklı 193. maddesinin birinci fıkrası, 'Kanun’un ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak
üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın
zorla getirilmesine karar verilir' hükmünü amirdir. Bu kuralın istisnaları da aynı maddenin 2. fıkrasında
'Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa,
sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir',
194. maddenin ikinci fıkrasında 'Sanık savuşur veya ara vermeyi izleyen oturuma gelmezse, önceden
sorguya çekilmiş ve artık hazır bulunmasına mahkemece gerek görülmezse, dava yokluğunda bitirilebilir',
195. maddesinde '(1) Suç, yalnız veya birlikte adlî para cezasını veya müsadereyi gerektirmekte ise, sanık
gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hâllerde sanığa gönderilecek davetiyede gelmese de duruşmanın
yapılacağı yazılır',
200. maddenin birinci fıkrasında 'Sanığın yüzüne karşı suç ortaklarından birinin veya bir tanığın gerçeği
söylemeyeceğinden endişe edilirse, mahkeme, sorgu ve dinleme sırasında o sanığın mahkeme salonundan
çıkarılmasına karar verebilir',
204. maddesinde '(1) Davranışları nedeniyle, hazır bulunmasının duruşmanın düzenli olarak
yürütülmesini tehlikeye sokacağı anlaşıldığında sanık, duruşma salonundan çıkarılır. Mahkeme, sanığın
duruşmada hazır bulunmasını dosyanın durumuna göre savunması bakımından zorunlu görmezse,
oturumu yokluğunda sürdürür ve bitirir. Ancak, sanığın müdafii yoksa, mahkeme barodan bir müdafi
görevlendirilmesini ister. Oturuma yeniden alınmasına karar verilen sanığa, yokluğunda yapılan işlemler
açıklanır' şeklinde gösterilmiştir.
Uyuşmazlık konusunun çözümüne ışık tutacak olan 'Sanığın duruşmadan bağışık tutulması' başlıklı
CMK’nın 196. maddesi ise suç ve karar tarihi itibarıyla,
'(1) Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde
müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir.
(2) Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle
sorguya çekilebilir. Sorgu için belirlenen gün, Cumhuriyet savcısı ile sanık ve müdafiine bildirilir. Cumhuriyet
savcısı ile müdafiin sorgu sırasında hazır bulunması zorunlu değildir. Sorgusundan önce sanığa, ifadesini esas
mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulur.
(3) Sorgu tutanağı duruşmada okunur.
(4) Yukarıdaki fıkralar içeriğine göre sanığın aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması
suretiyle sorgusunun yapılabilmesi olanağının varlığı hâlinde bu yöntem uygulanarak sorgu yapılır.
(5) Hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi
dışındaki bir hastahane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak koşuluyla, hazır
bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebilir.
(6) Yurt dışında bulunan sanığın, belirlenen duruşma tarihinde hazır bulunmasının zorluğu hâlinde, bu
tarihten önce duruşma açılarak veya istinabe suretiyle sorgusu yapılabilir' şeklinde iken 25.08.2017 tarihli
Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı KHK’nın 147. maddesi ile anılan maddenin
dördüncü fıkrası, 'Hâkim veya mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda, aynı anda görüntülü ve sesli
iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle yurt içinde bulunan sanığın sorgusu yapılabilir veya duruşmalara
katılmasına karar verilebilir.' biçiminde değiştirilmiştir.
Görüldüğü üzere, 694 sayılı KHK’nın 147. maddesi ile CMK’nın 196. maddesinin dördüncü fıkrasında
yapılan birinci değişiklik 'yukarıdaki fıkralar içeriğine göre' ibaresinin madde metninden çıkarılmasıdır. Bu
halde alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda sanığın huzurda dinlenilmesine
ilişkin gereklilik, sanığın istinabe suretiyle sorguya çekilmesini düzenleyen aynı maddenin ikinci fıkrası
bakımından devam etmekte iken, sanığın SEGBİS yöntemi ile sorgusunun yapılmasını düzenleyen
dördüncü fıkrası bakımından aranmamıştır. Böylelikle, alt sınır ayrımı yapılmaksızın tüm suçlar yönünden
sanığın SEGBİS yöntemi uygulanarak sorgusu yapılabilecektir.
694 sayılı KHK’nın 147. maddesi ile CMK’nın 196. maddesinin dördüncü fıkrasında yapılan ikinci
değişiklik ise 'Hâkim veya mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda' ibaresinin madde metnine
eklenmesidir. Bu manada, somut yargılamanın şartlarına göre bir değerlendirme yapacak olan Yerel
Mahkeme, zorunlu gördüğü durumlarda, sanığın SEGBİS yöntemi ile sorgusunu yapabilecek veya sorgusu
yapılan sanığın bu sistem vasıtasıyla oturumlara katılmasına karar verebilecektir.
Buna göre, yargılama usulüne ilişkin hükümlerin derhal uygulanması zorunluluğu dikkate
alındığında, 694 sayılı KHK’nın 147. maddesiyle CMK’nın 196. maddesinin dördüncü fıkrasında yapılan
değişiklik nedeniyle, hâkim veya mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda, alt sınırı beş yıl ve daha fazla
hapis cezasını gerektiren suçlardan yargılanan ve mahkeme huzuruna getirilme talebi bulunan sanığın
SEGBİS yöntemi ile sorgusunun yapılması veya duruşmalara katılımına karar verilmesi bozma nedeni
oluşturmayacaktır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde,
Yargılandığı suçtan dolayı mahkemenin yargı çevresi dışındaki bir ceza infaz kurumunda tutuklu
olup 01.04.2015, 13.05.2015 ve 27.05.2015 tarihli oturumlarda SEGBİS vasıtasıyla savunması alınanan
sanığın müdafii tarafından, 13.05.2015 tarihli sorgu sırasında müvekkilinin savunmasının SEGBİS marifeti
ile alınmasının 5271 sayılı CMK’nın 196. maddesinde öngörülen usule ve AİHS’nin 6. maddesine aykırılık
teşkil ettiği belirtilmesine karşın, sanığın hükmün açıklandığı son oturumda da SEGBİS sistemiyle
duruşmaya katılımının sağlanarak mahkûmiyetine karar verilmesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan
muhakeme kurallarına göre savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurduğu ileri sürülebilir ise de,
hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 694 sayılı KHK’nın 147. maddesiyle CMK’nın 196. maddesinin
dördüncü fıkrasında yapılan değişiklik sonucu, Yerel Mahkemenin zorunlu gördüğü hâllerde, alt sınırı
beş yıl hapis cezasını gerektiren silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yargılanan ve duruşma
salonunda hazır edilmesi yönünde müdafiinin talebi bulunan sanığın SEGBİS yöntemi ile sorgusunu
yapabileceği veya duruşmalara katılmasına karar verebileceği ve yargılama usulüne ilişkin hükümlerin
derhal uygulanması zorunluluğu göz önüne alındığında, bu aşamada Özel Dairenin, sanık müdafiinin
sanığın mahkeme huzuruna çıkarak savunma yapması yönündeki talebi üzerine sanığın duruşmada hazır
bulundurulması sağlanarak savunmasının tespiti yerine, SEGBİS yoluyla savunmasının alınarak hüküm
kurulması isabetsizliğine ilişkin bozma nedeninin yerine getirilme imkanının bulunmadığı, bu yönde
yapılacak bozmanın sonuca etkili olmayacağı ve yargılamanın uzamasına neden olacağı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile kabulüne, Özel Daire bozma
kararının kaldırılmasına, hükmün esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar
verilmelidir.
   YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 27.02.2018 tarihli ve 870-76 sayılı