..::Forum Adalet::..

GENEL İÇTİHAT PAYLAŞIMLARI => Yargıtay Kararları => Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararları => Konuyu başlatan: İçtihat - 04 Şubat 2021, 20:48:05

Başlık: YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 15.01.2019 tarihli ve 443-4 sayılı
Gönderen: İçtihat - 04 Şubat 2021, 20:48:05

Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması
MADDE 231. - (1) Duruşma sonunda, 232 nci maddede belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına
geçirilen hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır.
(2) Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir.
(3) Beraat eden sanığa, tazminat isteyebileceği bir hâl varsa bu da bildirilir.
(4) Hüküm fıkrası herkes tarafından ayakta dinlenir.
(5) (Ek fıkra: 06.12.2006-5560/23 md.)259Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda
hükmolunan ceza, (Değişik ibare: 23.01.2008-5728/562 md.)260 iki yıl veya daha az süreli hapis veya
adlî para cezası ise, mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya
ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir
hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
(6) (Ek fıkra: 06.12.2006-5560/23 md.)261Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar
verilebilmesi için,
257
Yukarıdaki kararlarda, mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğine ilişkin hukuki açıklamalar bulunduğundan,
tekrardan kaçınmak adına bu kararın yalnızca özetine yer verilmiştir.
258
Yukarıdaki kararlarda, mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğine ilişkin hukuki açıklamalar bulunduğundan,
tekrardan kaçınmak adına bu kararın yalnızca özetine yer verilmiştir.
259
19.12.2006 tarihli ve 26381 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 06.12.2006 tarihli ve 5560
sayılı Kanun’un 23. maddesi ile eklenmiştir.
260
08.02.2008 tarihli ve 26781 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 23.01.2008 tarihli ve 5728
sayılı Kanun’un 562. maddesi ile 'bir yıl' ibaresi, 'iki yıl'şeklinde değiştirilmiştir.
261
19.12.2006 tarihli ve 26381 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 06.12.2006 tarihli ve 5560
sayılı Kanun’un 23. maddesi ile eklenmiştir.
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde
bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale
getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
gerekir. (Ek cümle: 22.07.2010-6008/7 md.)262Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.263
(7) (Ek fıkra: 06.12.2006-5560/23 md.)264Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde,
mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.
(8) (Ek fıkra: 06.12.2006-5560/23 md.)265 Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının
verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. (Ek cümle: 18.06.2014-6545/72
md.)266Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına karar verilemez.Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği
süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak,
a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak
amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,
b) Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek
veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına
ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine,
karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.
(9) (Ek fıkra: 06.12.2006-5560/23 md.)267 Altıncı fıkranın (c) bendinde belirtilen koşulu derhal
yerine getiremediği takdirde, sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği zararı denetim süresince
aylık taksitler halinde ödemek suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri
bırakılması kararı verilebilir.
(10) (Ek fıkra: 06.12.2006-5560/23 md.)268Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği
ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri
bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.
(11) (Ek fıkra: 06.12.2006-5560/23 md.)269Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya
denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü
açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu
değerlendirerek, cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının
varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar
vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.
262
25.07.2010 tarihli ve 27652 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 22.07.2010 tarihli ve 6008
sayılı Kanun’un 7. maddesi ile eklenmiştir.
263
25.07.2010 tarihli ve 27652 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 22.07.2010 tarihli ve 6008
sayılı Kanun’un Geçici 2. maddesi,
'Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olanların,
bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren onbeş gün içinde mahkemeye başvurmaları halinde, mahkemece, hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararı geri alınır ve Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesinin yedinci fıkrasındaki
kayıtla bağlı olmaksızın, başvuruda bulunan sanık hakkında yeniden hüküm kurulur.' şeklindedir.
264
19.12.2006 tarihli ve 26381 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 06.12.2006 tarihli ve 5560
sayılı Kanun’un 23. maddesi ile eklenmiştir.
265
19.12.2006 tarihli ve 26381 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 06.12.2006 tarihli ve 5560
sayılı Kanun’un 23. maddesi ile eklenmiştir.
266
28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 18.06.2014 tarihli ve 6545
sayılı Kanun’un 72. maddesi ile eklenmiştir.
267
19.12.2006 tarihli ve 26381 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 06.12.2006 tarihli ve 5560
sayılı Kanun’un 23. maddesi ile eklenmiştir.
268
19.12.2006 tarihli ve 26381 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 06.12.2006 tarihli ve 5560
sayılı Kanun’un 23. maddesi ile eklenmiştir.
269
19.12.2006 tarihli ve 26381 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 06.12.2006 tarihli ve 5560
sayılı Kanun’un 23. maddesi ile eklenmiştir.
(12) (Ek fıkra: 06.12.2006-5560/23 md.)270Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz
edilebilir.
(13) (Ek fıkra: 06.12.2006-5560/23 md.)271 Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara
mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak
Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için
kullanılabilir.
(14) (Ek fıkra: 06.12.2006-5560/23 md.)272, (Değişik: 23.01.2008-5728/562 md.)273Bu maddenin
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma
altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz.
KARARLAR
-1
ÖZET: Yargılama evresinde yalnızca bir oturuma katılan, dosyaya herhangi bir olumsuz
davranışı yansımayan ve hakkında takdiri indirim nedenleri uygulanan sanığın adli sicil kaydında
herhangi bir hükümlülüğünün bulunmaması, sanığa atılı taksirli eylemin oluşturduğu sosyal etkinin
CMK’nın 231/6-b maddesi uyarınca yapılacak subjektif değerlendirmede dikkate alınamayacağının
gözetilmemesi, sanığın 'inkârcı tutumu ve bakış açısı' olarak görülen hâlinin savunma hakkı
kapsamında kalması ve olaydan sonra ölenin eşi olan mağdurun maddi zararlarını gidermek suretiyle
etkin bir şekilde pişmanlık göstermesi nedenleriyle Yerel Mahkemece, tüm objektif şartları taşıyan
sanığın CMK’nın 231/6-b maddesi uyarınca kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları
göz önünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği takdir edilip sonucuna göre bir karar
verilmesi gerekirken CMK’nın 231. maddesinin uygulanmamasına ilişkin olarak gösterilen sanığın
pişmanlık duymadığına dair gerekçenin dosya kapsamına uygun düşmediği, 'Sanığın yargılama
süresindeki müteveffanın yakınlarına maddi tazminat ödenmesinin sanık lehine takdiri indirim
nedeni olarak değerlendirildiği...' şeklindeki diğer gerekçelerin ise yasal ve yeterli olmadığı kabul
edilmelidir.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken
uyuşmazlık, sanık hakkında, CMK’nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
yer olmadığına karar verilirken yasal ve yeterli gerekçe gösterilip gösterilmediğinin belirlenmesine
ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından,
Mağdur H.D.’nin 13.03.2010 tarihli oturumda, ölenin eşi olduğunu, sanık tarafından maddi ve manevi
zararlarının tazmin edildiğini, sanıktan şikâyetçi olmadığını beyan ettiği,
Sanık müdafisinin 10.11.2010 tarihli oturumda, sanığın beraatine karar verilmediği takdirde ölüm
nedeniyle meydana gelen maddi zararların tazmin edilmesi göz önünde bulundurularak sanık hakkında
hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasını talep ettiği,
Sanığın, serbest mimar olduğunu, bir projenin inşaat ruhsatı alabilmesi için şantiye şefinin bulunması
gerektiğini, kendisinin de söz konusu olayın meydana geldiği inşaatın şantiye şefliğini üstlendiğini,
inşaatta çalışan tüm işçileri dikkatli olmaları, baret ve kemerlerini takmaları konusunda uyarıp iş
güvenlikleri ile ilgili bilgi verdiğini, gerekli malzemeleri teslim ettiğini, olayda kusurunun bulunmadığını
savunduğu,
270
19.12.2006 tarihli ve 26381 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 06.12.2006 tarihli ve 5560
sayılı Kanun’un 23. maddesi ile eklenmiştir.
271
19.12.2006 tarihli ve 26381 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 06.12.2006 tarihli ve 5560
sayılı Kanun’un 23. maddesi ile eklenmiştir.
272
19.12.2006 tarihli ve 26381 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 06.12.2006 tarihli ve 5560
sayılı Kanun’un 23. maddesi ile eklenmiştir.
273
08.02.2008 tarihli ve 26781 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 23.01.2008 tarihli ve 5728
sayılı Kanun’un 562. maddesi ile değiştirilen fıkra metni,
'Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı
suçlarla ilgili olarak uygulanabilir.' şeklindedir.
Sanığın adli sicil kaydının bulunmadığı,
Sanığın yalnızca 17.12.2009 tarihli oturuma katıldığı,
Yerel Mahkemece, direnme gerekçesinin, 'Sanığın bütün kovuşturma sürecinde mesleki kusurunu kabul
etmeyen inkârcı bir tutum gösterdiği, sanığın eyleminin taksirli nitelikte olduğu, sanığın bir daha, taksirli olarak,
işinde veya trafikte araç kullanır iken kusurlu bir davranışta bulunmayacağına dair bir inanç veya kanaatin
oluşabilmesinin eylemin taksirli olması itibarı ile hukuken mümkün olmadığının düşünüldüğü, bu düşünceyi,
sanığın, müteveffanın mirasçısı olan müştekinin şikâyetten vazgeçmesini sağlayacak nitelikte maddi açıdan
memnun etmesi hâline bağlayabilmenin de kabul edilebilir bir hukuki düşünce olmadığı, kendisine ait hukuki
ve cezai sorumluluğu kabul etmeyen, inkârcı, yargılama sırasında mahkemeye ve gerçeğin ortaya çıkmasına
yardımcı olmayan ve sosyal konum ve maddi açıdan muhtaç ve çaresiz durumda olan mağdurun (mağdurun
bu durumuna göre memnun edebilecek bir miktar para ile) gönlünü alma durumunun sanığın cezai
sorumluluğunun ertelenmesine veya hakkında CMK 231. maddesinin uygulanabilmesine imkân verir nitelikte
olmadığı', sanık hakkında CMK’nın 231. maddesinin uygulanmamasına ilişkin gerekçenin ise 'Sanığın
bütün duruşma aşamalarına ve savunmasına yansıyan söylem ve davranışları, inkârcı tutumu ve bakış açısı
göz önüne alınarak sanığa atfedilen eylemin taksirli olması, bir daha aynı nitelikli bir iş kusurunu işlemeyeceği
ve pişmanlık duyduğu yönünde vicdani kanaatin oluşmaması, aynı nitelikli eylemlerin yarattığı sosyal etki
nedenleri ile...hakkında hükmün açıklamasının geri bırakılmasının düşünülmediği ve uygun görülmediği,
ayrıca yargılama süresindeki müteveffanın yakınlarına maddi tazminat ödenmesinin sanık lehine takdiri
indirim nedeni olarak değerlendirildiği' şeklinde gösterildiği,
Anlaşılmaktadır.
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen ve Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 tarihli ve
346–25 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında açıkça belirtildiği üzere, sanık hakkında kurulan
mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla
karma bir özelliğe sahip olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içerisinde
kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması hâlinde, açıklanması geri
bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak, kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca
düşmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile Devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona
erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk
Koruma Kanunu’nun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı
Kanun’un 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkralar ile büyükler için
de uygulamaya konulmuş, aynı Kanun’un 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanun’un 23. maddesi değiştirilmek
suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular
hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tabi kılınmıştır.
Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden yalnızca şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl
veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması,
5728 sayılı Kanun’un 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan
değişiklikle, Anayasa’nın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılap Kanunları’nda yer alan suçlar
istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin suçları
kapsayacak şekilde düzenlenmiş, 6008 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle maddenin 6. fıkrasının sonuna
'sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez' cümlesi, 6545
sayılı Kanun’un 72. maddesiyle de maddenin 8. fıkrasına 'Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç
nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez' cümlesi eklenmiştir.
5560, 5728, 6008 ve 6545 sayılı Kanunlar ile 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde yapılan değişiklikler
göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için,
1) Suça ilişkin olarak,
a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b- Suçun Anayasa’nın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılap Kanunları’nda yer alan suçlardan
olmaması,
2) Sanığa ilişkin olarak,
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm edilmemiş olması,
b- Yargılamaya konu kasıtlı suçun, sanık hakkında daha önce işlediği başka bir suç nedeniyle verilen
hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin denetim süresi içinde işlenmemiş olması,
c- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle
getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
d- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak
yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
e- Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Tüm bu şartların varlığı hâlinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar
verilebilecek ve on sekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle
denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına ilişkin bir değerlendirme yapılması için,
yargılamanın herhangi bir süjesinin talepte bulunması şart değildir. Hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına karar verilmesinin mümkün olduğu hâllerde, maddede öngörülen şartların oluşup
oluşmadığı ve bu hükmün uygulanıp uygulanmayacağı hâkim tarafından her olayda resen değerlendirilip
takdir edilmeli ve denetime imkân verecek biçimde kararda gösterilmelidir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin objektif şartlarından biri, suçun işlenmesi
ile mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tamamen
giderilmesidir. Burada kast edilen maddi zarar olup, manevi zarar bu kapsamda değerlendirilmemelidir.
Objektif şartlardan diğeri, sanığın suç tarihinden önce kasıtlı bir suçtan cezalandırılmamış olmasıdır.
Öte yandan, 5271 sayılı CMK’nın 231/6-b maddesindeki 'Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile
duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda
kanaate varılması' şeklindeki düzenleme ile kanun koyucu, suça ve faile ilişkin tüm objektif şartları taşıyan
herkes için mutlak surette hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini kabul
etmeyip hâkime belirli ölçüler içerisinde bir takdir hakkı tanımıştır. Ancak, sanığın yeniden suç işleyip
işlemeyeceği hususundaki değerlendirmenin dosya içeriğine uygun, kanuni ve yeterli gerekçe içermesi
ve bu gerekçenin hükümde yer alan hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi, ertelenmesi ve
takdiri indirim uygulamalarında dayanılan gerekçe ile çelişmemesi gerekir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde,
Taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama
sonucunda sanığın TCK’nın 85/1, 62/1, 50/4 ve 52/4. maddeleri uyarınca 12.100 TL adli para cezası ile
cezalandırıldığı, ölenin eşi mağdur H.D.’nin 13.03.2010 tarihli oturumda manevi zararları ile birlikte maddi
zararlarının da sanık tarafından tazmin edildiğini bildirdiği, sanık müdafisinin 10.11.2010 tarihli oturumda
sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasını talep ettiği, Yerel
Mahkemece 'Sanığın bütün duruşma aşamalarına ve savunmasına yansıyan söylem ve davranışları, inkârcı
tutumu ve bakış açısı göz önüne alınarak sanığa atfedilen eylemin taksirli olması, bir daha aynı nitelikli bir iş
kusurunu işlemeyeceği ve pişmanlık duyduğu yönünde vicdani kanaatin oluşmaması, aynı nitelikli eylemlerin
yarattığı sosyal etki nedenleri ile… hakkında hükmün açıklamasının geri bırakılmasının düşünülmediği ve
uygun görülmediği, ayrıca yargılama süresindeki müteveffanın yakınlarına maddi tazminat ödenmesinin
sanık lehine takdiri indirim nedeni olarak değerlendirildiği' şeklinde gösterilen gerekçe ile sanık hakkında
CMK’nın 231. maddesinin uygulanmamasına karar verildiği anlaşılmakla, yargılama sürecinde sadece
bir oturuma katılan, herhangi bir olumsuz davranışı dosyaya yansımayan ve hakkında takdiri indirim
nedenleri uygulanan sanığın adli sicil kaydında herhangi bir hükümlülüğünün bulunmaması, sanığın
taksirli eyleminin oluşturduğu sosyal etkinin CMK’nın 231/6-b maddesi uyarınca yapılacak subjektif
değerlendirmede dikkate alınamayacağının gözetilmemesi, sanığın 'inkârcı tutumu ve bakış açısı' olarak
görülen hâlinin savunma hakkı kapsamında kalması ve sanığın olaydan sonra ölenin eşi mağdur H.’nin
maddi zararlarını gidermek suretiyle etkin bir şekilde pişmanlık göstermesi karşısında, Yerel Mahkemece,
tüm objektif şartları taşıyan sanığın CMK’nın 231/6-b maddesi uyarınca kişilik özellikleri ile duruşmadaki
tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği takdir edilip sonucuna
göre bir karar verilmesi gerekirken CMK’nın 231. maddesinin uygulanmamasına ilişkin olarak gösterilen
sanığın pişmanlık duymadığına dair gerekçenin dosya kapsamına uygun düşmediği, gösterilen diğer
gerekçelerin ise yasal ve yeterli olmadığı kabul edilmelidir.
   YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 15.01.2019 tarihli ve 443-4 sayılı