-3
ÖZET: Yabancı uyruklu olup yakalandığında üzerinde herhangi bir kimlik belgesi çıkmayan
sanığın nüfus ve adli sicil kayıtları ile ilgili hiçbir araştırmada yapılmadan sadece beyan edilen kimlik
bilgilerine dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
Sanık A. A. hakkında kurulan hüküm Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup, direnme
hükmünün kapsamına göre inceleme sanık F. H. hakkında kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken
uyuşmazlık, yabancı uyruklu olan ve yakalandığı sırada üzerinde kimlik çıkmayan sanığın kimlik bilgileri
konusunda araştırma yapılmadan, beyan edilen kimlik bilgilerine itibar edilerek hüküm kurulmasının
isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından,
11.09.2013 günü saat 00.30 sıralarında 2-3 kişilik bir grubun sırtlarında çuvallarla G. ili K. ilçesi
T.H. Karakolu Batı-1 Gözetleme Kulesinin 100 metre doğusundan ülkemize yasal olmayan yoldan
girmek istediklerinin fark edilmesi üzerine olay yerine giden askeri birliklerce sanıklar A.A. ve F.H.nin
yakalandıkları, arazide yapılan aramada daralı ağırlığı 36 kg gelen net 13,744 kg esrar elde edilmesine
elverişli kenevir bitkisi parçalarının bulunduğu 3 adet çuvalın ele geçirildiği,
Yabancı uyruklu olan sanık F.H.nin yakalandığında üzerinde herhangi bir kimlik belgesinin çıkmadığı,
Arapça bilen tercüman huzurunda alınan karakol ifadesinde kendisini 'İ. ve H. oğlu 1994 J. doğumlu, H.J.
nüfusuna kayıtlı H.F.' olarak tanıttığı, adli raporunda da kimliğinin 'S. uyruklu İ. ve H. oğlu H.F.' olarak geçtiği
ancak savcılık ifadesi ile sulh ceza mahkemesindeki sorgusunda sanığın adının 'F.H.' olarak yazıldığı ve bu
isimle kamu davası açıldığı, Yerel Mahkemece sanığın nüfus ve adli sicil kayıtlarının getirtilmesi için hiçbir
işlem yapılmadan beyan edilen kimlik bilgilerine itibar edilerek hüküm kurulduğu,
Sanığın aşamalarda, kimlik bilgilerinin doğru olduğunu ancak adının 'H.' soyadının ise 'F.' olarak
yazılması gerektiğini, ülkesinde savaş olduğundan kimliği ile ilgili cevap verebilecek makam kalmadığını
ifade ettiği,
Anlaşılmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun 28.09.1999 gün ve 194-211, 10.04.1995 gün ve 79-105 sayılı kararlarında
belirtildiği üzere, sanığa ait nüfus ve adli sicil kayıtları hiçbir tereddüte yer bırakmayacak biçimde kesin
olarak belirlenmelidir. Zira, ilamın aidiyetinde ve cezanın kişiselleştirilmesinde dayanılan resmi bilgi ve
belgelerdir.
Yargılama makamlarınca UYAP kullanılmak suretiyle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının nüfus
kayıtlarına ulaşılabilmektedir. Yargılama konusu dosyanın tarafı olup, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
olmayan kişilerin nüfus kayıtları ise Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünün
16.11.2011 gün ve 63/2 nolu genelgesinde belirlenen esaslara göre istenmelidir. Genelge uyarınca İ. üyesi
olan S. Devleti vatandaşlarının nüfus ve adli sicil kayıtlarının İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü İ.
Daire Başkanlığından talep edilmesi gerekmektedir.
Şu halde, yabancı uyruklu sanığın nüfus kayıt örneği ve adli sicil kayıtlarının, Adalet Bakanlığının
bu konudaki genelge hükümleri de göz önünde tutulmak suretiyle, öncelikle ilgili uluslararası kuruluş
veya sanığın uyruğu olduğu ülkeden kayıtlara uygun olarak getirtilmesinden sonra, Türkiyede de adli
sicil kaydının bulunup bulunmadığının araştırılmasında ve getirtilen belgelerin 5271 sayılı CMKnın 147,
191 ve 209. maddeleri uyarınca duruşmada okunmasında zorunluluk vardır. Ayrıca CMKnın 225. maddesi
gereği hüküm ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilebilecek olup
232. maddesi uyarınca da hükmün başında sanığın açık kimliğinin gösterilmesi şarttır.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde,
Yabancı uyruklu olup yakalandığında üzerinde herhangi bir kimlik belgesi çıkmayan sanığın nüfus ve
adli sicil kayıtları ile ilgili hiçbir araştırmada yapılmadan sadece beyan edilen kimlik bilgilerine dayanılarak
hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, sanığın kimlik bilgilerinin araştırılması gerektiğine ilişkin Özel Daire bozma kararı isabetli
olup, Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
...
YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 21.04.2015 tarihli ve 623-117 sayılı